İsrail Gazze Şeridi'nde Yahudi yerleşimleri kurmaya mı hazırlanıyor?

"Eski bir kâbusun yeniden dirilişine tanık oluyoruz ve dünya bunu durduracak güçten yoksun görünüyor."

Mohamed Solaimane | New Arab | Tercüme: Mepa News

İsrail'in bu yıl 5 Ekim'de Gazze'nin kuzeyinde başlattığı zorunlu tahliye harekatı 2 binden fazla Filistinlinin hayatını kaybetmesine ve 6 binden fazlasının yaralanmasına neden oldu. Anlık bilanço yıkıcı olsa da, Gazzeliler yerleşim bölgesinin geleceği üzerinde daha da karanlık bir tehdidin belirmesinden korkuyor.

Görgü tanıkları, Gazze'nin kuzeyindeki mahallelerin yaygın bir şekilde yerle bir edildiğini, altyapının buldozerlerle yıkıldığını ve yeni yol ağlarının askeri kullanıma uygun hale getirildiğini anlatıyor. İsrail'in siyaset kurumunda bölgedeki yerleşimlerin yeniden kurulması yönünde artan çağrılarla birleşen bu gelişmeler, Filistinlilerin kalıcı olarak yerlerinden edilmesine yönelik korkuları derinleştiriyor.

Yıkım, İsrail'in Gazze sınırı boyunca, yerinden edilmiş Filistinlilerin geri dönüşünü de engelleyebilecek bir güvenlik önlemi olan bir tampon bölge kurma niyetinde olduğu spekülasyonlarına yol açtı. Ancak daha endişe verici olan, İsrail'in 2005 yılında tek taraflı çekilmenin bir parçası olarak 21 yerleşimi boşalttığı Kuzey Gazze'de yerleşimlerin yeniden kurulması hayali.

İsrail hükümeti Gazze'nin kuzeyini ilhak etme ya da İsrailli sivilleri yerleştirme planlarını açıkça ilan etmemiş olsa da gözlemciler, yaygın yerinden edilme ve yıkımın, İsrailli askeri figürlerin Gazze'nin kuzeyinde olası saldırılara karşı tampon bölge olarak tasarlanan bir insansız bölge kurulması yönündeki uzun süredir devam eden önerileriyle uyumlu olduğuna dikkat çekiyor.

Aşırı sağcı partiler ve yerleşim örgütleri Ekim ayı sonunda Gazze sınırına yalnızca yüzlerce metre mesafede provokatif bir miting düzenledi. Etkinlikte İsrail parlamentosu ve kabine üyeleri yer aldı ve hepsi Gazze'de yeniden yerleşilmesini savundu. Bu toplantı, aşırı sağcı aktivistlerin ve milletvekillerinin İsrail hükümetini Gazze'de ve Batı Şeria'nın kuzey bölgelerinde yerleşimleri yeniden inşa etmeye çağıran bir dilekçeyi imzaladıkları Ocak ayındaki konferansın ardından geldi.

İsrail araştırmacısı Ahmed Fayad, bu çağrıların şu anda hükümete hakim olan Siyonist hareketin ideolojisinde “derin kökleri” olduğunu savunuyor.

The New Arab'a konuşan Fayad, “Bu hükümet, yerleşimlerin olduğu her yerde ordunun onları savunacağına ve böylece çevredeki bölgelerin güvenliğini sağlayacağına inanıyor” dedi ve Gazze'nin kuzeyindeki yerleşimlere yönelik baskının “ideolojik inanç” ile “siyasi ve askeri amaçlar” tarafından yönlendirildiğini düşündüğünü sözlerine ekledi.

Fayad, İsrail'in Gazze'nin kuzeyinde binaları yerle bir etmeyi, nüfusu yerinden etmeyi ve sıkı güvenlik protokolleri uygulamayı içeren mevcut eylemlerinin, “görünüşte yakınlardaki İsrail topluluklarını korumak için bir tampon bölge” oluşturmak üzere tasarlanmış gibi göründüğünü de sözlerine ekledi.

“Yeni yerleşimlere yönelik aşırı sağcı önerilerin ilgi göreceği sonucuna varmak için henüz çok erken” dedi. “Yerleşimler, şu anda Gazze'de mevcut olmayan bir güvenlik ve istikrar düzeyi gerektiriyor. Bölge hala kapalı bir askeri bölge ve İsrailliler için bile erişilemez durumda.”

Fayad'a göre Gazze'nin geleceği, İsrail'in savaş sonrası dönemde bölgeyi nasıl yönetmeyi düşündüğüne bağlı.

Fayad, “İsrail hükümetinin unsurları ve aşırı sağcı aktivistler arasında Gazze'de yerleşimleri yeniden kurma yönünde açık bir arzu var” dedi. “Halihazırda yürürlükte olan yasal ve idari tedbirler bunun gerçekleştirilmesini nispeten kolaylaştırabilir. Ancak böyle bir hamle, İsrail'in 2005'teki çekilmesinden önce yerleşimlerin karşı karşıya kaldığı ciddi güvenlik risklerinin hatırlanmasıyla karmaşıklaşan askeri ve siyasi karar alma sürecine bağlıdır.”

Siyasi söylemden açık eylem çağrılarına geçiş, İsrailli siyasetçilerin ve yetkililerin açıklamalarında açıkça görülüyor. İsrail parlamentosu Knesset'in mevcut ve eski üyeleri, bakanlar ve diğer üst düzey isimler Gazze'de yerleşim birimleri kurulmasını giderek daha fazla savunuyor.

Gazze Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü olan Muvaffak el-Kafarna, yerleşim birimlerinin kurulmasını ihtimal dışı bırakmıyor ancak mevcut askeri harekat sırasında bunun pek mümkün olmadığını düşünüyor.

“Savaş devam ediyor ve yerleşimlerin güvenliğini sağlamanın karmaşıklığı bu aşamada böyle bir hamleyi olanaksız kılıyor” dedi.

Ancak İsrail'in sahadaki eylemlerinin kuzey Gazze'yi tamamen boşaltmaya yönelik uzun vadeli bir stratejiye işaret ettiği uyarısında bulunuyor.

El Kafarna, “Bu senaryoda, kuzey Gazze'nin nüfustan arındırılması sadece bir başlangıç ve süreç potansiyel olarak Gazze Şehri'nin kendisine kadar uzanacak” dedi. “İsrail, daha geniş çaplı değişikliklerin öncüsü olarak bu tahliyeyle başlayarak Filistinlilerin varlığından tamamen yoksun bir Kuzey Gazze yaratmaya niyetli görünüyor.”

Kanıt olarak da mahallelerin sistematik olarak yıkılmasını ve Kuzey Gazze'yi ikiye bölen yeni yol ağlarının inşa edilmesini gösterdi.

“Kuzey Gazze'nin izole bölümlere ayrılması, yaygın yıkımla birleştiğinde, kademeli ve kapsamlı bir insansızlaştırma için zemin hazırlıyor” dedi. “Gördüğümüz şey, güvenlik bölgeleri oluşturmaya yönelik daha büyük bir planın ilk aşaması. İsrail'in uzun vadeli hesaplarına bağlı olarak yerleşimler bunu takip edebilir.”

Ayrıca Gazze'nin İsrail için bir tehdit olmaktan çıkarılması, direniş gruplarının tamamen dağıtılması ve Hamas'ın yerine İsrail'in çıkarlarına sadık, uysal bir sivil yönetimin getirilmesinin hedeflendiğine inanıyor.

El Kafarna “Bu, Gazze'nin bir daha asla İsrail'e meydan okuyamamasını sağlamakla ilgili” diyor. “Bu sadece askeri hakimiyetle ilgili değil, aynı zamanda siyasi kontrolle, İsrail güvenlik çıkarlarına boyun eğen bir sivil yönetim sürdürürken İsrail ordusu için serbest dolaşım sağlamakla da ilgili.”

Gazze'nin İsrail'in daha geniş siyasi ve güvenlik aygıtına dahil edilmesinin bir olasılık olduğunu öne sürüyor. Ancak bu, İsrail'in uluslararası örgütlere devredebileceği Filistinli nüfusa yönelik herhangi bir sorumluluğu muhtemelen dışlayacaktır.

“Bu durum, Filistin Yönetimi'nin sivil hayatı yönettiği Batı Şeria ile keskin bir tezat oluşturacaktır. Gazze'de ise Filistin liderliğindeki herhangi bir otoriteye yer olmayacaktır” dedi.

Filistinliler açısından bakıldığında, sahadaki işaretler yerleşimlerin uzak bir ihtimal değil, yakın bir gerçeklik olduğunu gösteriyor. Filistinli yazar ve siyasi analist Nasser Attaallah, İsrail'in Gazze'nin kuzeyindeki politika ve eylemlerinin yerleşimlerin genişlemesine zemin hazırladığına inanıyor.

Attaallah, “Netanyahu ve aşırılık yanlısı hükümeti, bu acımasız suçları meşrulaştırmak için çarpıtılmış tarihi ve ideolojik gerekçeler ortaya attılar” dedi. “Gazze'de yerleşim artık sadece bir plan değil, bir gerçeklik haline geliyor.”

Attaallah bu tür adımların Filistinlilerin mülksüzleştirilmesini daha da pekiştireceği ve “Gazze'nin zaten paramparça olmuş sosyal ve ekonomik dokusu için yıkıcı sonuçlar doğuracağı” uyarısında bulundu.

Attaallah gibi Filistinliler için, yerleşim söylemi, kapandığını umdukları karanlık bir sayfanın geri dönüşüne işaret ediyor.

Attaallah “Eski bir kâbusun yeniden dirilişine tanık oluyoruz ve dünya bunu durduracak güçten yoksun görünüyor” dedi.

İsrail Gazze'deki askeri harekatını sürdürürken, Filistinliler bölgenin geleceğine ilişkin derinleşen bir umutsuzluk ve kaçınılmazlık duygusunu ifade ediyor. Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e düzenlediği ve gerilimin tırmanmasına neden olan saldırı, birçokları için Gazze'nin tamamen yok edilmesi için bir bahane haline geldi.

Attaallah, “Gazze tam ölçekli bir yerleşim projesiyle karşı karşıya” diyor. Daha önce politika belgeleri ile sınırlı kalan aşırı sağcı planlamaların mevcut hükümet döneminde gerçeğe dönüştüğünü savunuyor. Attaallah'a göre bu durum küresel ortamın, özellikle de şu anda Başkan seçilen Donald Trump'ın etkisiyle daha da kötüleşiyor.

“Trump ilk döneminde yerleşimleri meşrulaştırdı ve İsrail sağ kanadının her hareketini destekledi. Yerleşimcilerin davasına sempati duyan bir yönetimle Filistinlilerin durumu daha da kötüleşebilir” dedi.

Filistinliler için bu söylem, sahadaki yıkımla birleştiğinde, özerklik ya da istikrar ihtimalinin ortadan kalktığına işaret ediyor. Attaallah'a göre riskler daha yüksek olamazdı.

“Mesele topraktan öte bir şey. Bir halkın varlık-yokluk meselesi söz konusu.”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.

Analiz Haberleri