İsrail'in son üç hafta içinde Gazze sınırına yığdığı devasa güç, Cuma gecesi hava saldırıları ve topçu ateşi eşliğinde ilerlemeye başladı.
İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) bunu kara operasyonlarının "genişletilmesi" olarak nitelendirirken, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun sözcüsü daha da ileri giderek bunu Hamas'a karşı "geri dönüşün" başlangıcı olarak tanımladı.
Sözcü Mark Regev MSNBC'ye yaptığı açıklamada "Hamas bu gece öfkemizi hissedecek" dedi.
Cuma gecesi Gazze'ye yapılan saldırıların büyük bir kara harekâtının başlangıcı mı yoksa Hamas'a yönelik baskıların artırılması anlamına mı geldiği hemen anlaşılamadı. Operasyonun taktiksel niteliği ne olursa olsun, Gazze'nin 2,3 milyonluk nüfusu üzerindeki etkisi şüphesiz son üç haftadır devam eden hava saldırılarının yarattığı yıkımı daha da kötüleştirmek olacaktır.
Netanyahu Gazze'deki harekatın niteliği konusunda ketum davranıyor. Çarşamba gecesi yaptığı konuşma kara saldırısı için bir çağrı gibiydi ama dikkatle hazırlanmıştı ve belirli bir şey söylemiyordu.
Ne olursa olsun, anketlerde düşüşte olan ve Hamas'ın 7 Ekim saldırısına izin vermekle suçlanan Netanyahu, bundan sonra olacakların sorumluluğunu tek başına üstlenmemeye özen gösteriyor.
Eski bir İsrailli diplomat olan Alon Pinkas, "Kara harekatını destekleyen bir grup var ve daha az hevesli olan bir grup var" dedi. "Mesele sadece Netanyahu'ya karşı ordu değil. Bölünme savaş kabinesi ve ordu içinde de var."
Saldırıyı geciktirmek için hiçbir neden eksik olmadı. Biden yönetimi tarafından desteklenen güvenlik kurumlarındaki pek çok kişi Gazze'deki 200'den fazla rehineyi kurtarma çabalarına daha fazla zaman tanımak istiyordu.
ABD'nin de düşmanlarından ve onların Tahran'daki destekçilerinden gelebilecek bir tepki beklentisiyle bölgedeki üslerini savunmak üzere daha fazla mühimmat getirmek için nefes alacak bir alana ihtiyaç duyduğu bildirildi. IDF ise bu süreyi yedek askerlerini şehir savaşında eğitmek ve cephaneliklerini doldurmak için kullanıyor.
Gazze'de sıkışıp kalan 2,3 milyon Filistinlinin durumu duraklamada bir etken olmuş gibi görünmüyor. Şu ana kadar Gazze'ye sadece bir damla kadar yardım girmesine izin verildi, küçük yardım konvoyları hastaneleri ya da su sistemini çalıştıracak yakıt getirmedi ve Gazze'nin kuzey ve güneyine yönelik bombardıman devam etti.
'Amerikalıların şüpheleri var'
Verilen ara İsrail'e savaş hedeflerini ve bu hedeflere ulaşma kabiliyetini yeniden gözden geçirmesi için zaman kazandırdı. Gazze'ye saldırmak için ilk itici güç, hızlı bir intikam arzusuna ve generallerin 7 Ekim'deki korkunç başarısızlıktan sonra halkın gözünde kurtuluş arayışına dayanıyordu.
ABD'li askeri liderlerin, İsrail'in saldırıya yönelik planlamasının belirsizliği, karşı karşıya olduğu şehir savaşına ilişkin kayıtsız iyimserliği ve Gazze'nin Hamas sonrası uzun vadeli geleceğine ilişkin hüsnükuruntu karşısında şoke oldukları bildirildi.
"Amerikalıların şüpheleri var," diyor Pinkas. "Ve sorguladıkları şey İsrail'in karar alma mekanizmasının kalitesi. Bence burada çeşitli düzeylerde büyük bir beceriksizlikle karşı karşıyalar."
ABD, bir deniz korgenerali olan James Glynn'i ve şehir savaşı uzmanlarından oluşan bir ekibi mevkidaşlarının yanına gönderecek kadar endişeliydi.
Bu, ABD ve İsrail ordularının eşi benzeri görülmemiş bir şekilde bir araya gelmesidir ve her ikisi için de derin sonuçları olacaktır. İsrail'in ABD'den bağımsız hareket etmesi çok daha zor hale geliyor - Netanyahu'yu eleştirenler, işler ters gittiğinde suçlayacak başka birini bulmak için böyle bir karar aldığını söylüyor.
Biden yönetimi, odanın içinde olmanın kendisine daha fazla dizginleyici etki sağlayacağına inanıyor, ancak Gazze'de durum böyle olmadı ve ABD'nin sivil ölü sayısındaki ortak sorumluluktan kaçmasını imkansız hale getiriyor.
Bu arada İsrail'in savaş hedefleri daha da keskinleşti. Askeri liderlik, bir ideoloji ve örgüt olarak Hamas'ı "yok etmenin" imkansız olduğunun farkında. Netanyahu Çarşamba günü yaptığı konuşmada hedefi "askeri ve yönetim kabiliyetlerini yok etmek" olarak tanımladı. Bunlar birbirinden çok farklı ve çok zor iki hedeftir ve her biri önemli komplikasyonlara sahiptir.
Eski bir general ve IDF stratejik planlama direktörü olan Shlomo Brom, "Bu iki hedefe kara saldırısı olmadan ulaşılamaz" dedi. "İşte bu yüzden hükümetin kara harekatına çoktan karar verdiğine inanıyorum."
'Daha zorlu şartları hayal etmek bile zor'
Hamas Gazze Şeridi'nin tamamına hükmediyor olsa da, IDF askeri altyapısının büyük bölümünün - bir generalin deyimiyle "ağırlık merkezinin" - kuzeyde olduğuna inanıyor.
Bu nedenle Gazze'nin kuzeyindeki 1 milyonu aşkın Filistinli sivil nüfusa, şeridi ikiye bölen Vadi Gazze Nehri'nin güneyine gitmeleri emredildi. IDF kuzeyde Hamas'ın ağır silahlarını ve 16 yıldır inşa ettiği tünel ağını yok edecek kadar uzun süre kalmayı planlıyor. Güney yarısı ise, oradaki halkın da keşfettiği gibi bombardımandan kurtulamayacak ve IDF'nin sivil ve askeri Hamas üyelerine yönelik "bul ve yok et" saldırıları düzenlemesi bekleniyor.
Kuzeyi elde tutmak yeterince zor olacak. Brom, "Yavaş olacak, çok zor olacak ve kendi kayıplarımızı en aza indirmek istiyorsak büyük bir hazırlık gerektirecek." dedi.
Amerikalılar Irak'taki Felluce ve Musul ya da Suriye'deki Rakka gibi savaşlardan, yoğun nüfuslu bölgelerde savaşmanın ne kadar zor olduğuna dair uyarıcı hikayelerle geldiler. Gazze'de askeri sorunlar Hamas'ın geniş tünel ağı sebebiyle daha da katlanacaktır.
Irak ve Afganistan'da ABD güçlerini yöneten ve daha sonra CIA direktörü olan ABD'li general David Petraeus, "Operasyonlar için Gazze'den daha zorlu bir bağlam hayal etmek zor" dedi.
Petraeus, "Şehir operasyonları her zaman çok zordur ama bu seferki muhtemelen çok daha zor olacak. Burada keskin nişancılar, intihar bombacıları, 300 mil uzunluğunda tüneller ve el yapımı patlayıcılarla, üniforma giymeyen, bölgeyi çok iyi bilen, sivilleri ve rehineleri canlı kalkan olarak kullanacak ve bu savaşa yıllardır olmasa da aylardır hazırlanan teröristler var" dedi.
Washington'daki bir düşünce kuruluşu olan Washington Institute for Near East Policy tarafından bu ayın başlarında yayınlanan bir rapor, yaklaşan savaşı 2017'de Musul'un batısı ve Rakka için yapılan savaşlarla karşılaştırdı.
Batı Musul'da 180 gün süren çatışmalarda tahminen 13 bin bina yıkılmış, Musul'un tamamının ele geçirilmesi ise 277 gün sürmüş ve bu sırada tahminen 9 bin sivil öldürülmüştü. Gazze'deki yetkililer halihazırda 7 binden fazla Filistinlinin öldüğünü ve yaşam koşullarının çökmesi ve kara harekatının başlamasıyla bu sayının hızla artacağını söylüyor.
'Umarım siyasi değişim olur'
ABD'li ve İsrailli yetkililer arasında tartışılan seçeneklerden biri, "bul ve yok et" misyonlarıyla Gazze'nin bir bölümünü hedef alan bir dizi sınırlı akındı. Ölçeğin diğer ucunda ise bazıları IDF'nin işini düzgün bir şekilde yapabilmesi için Gazze Şeridi'nin tamamını bir süreliğine işgal etmesi gerekeceği uyarısında bulunuyor. Hangi seçenek seçilirse seçilsin, İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, İsrail'in bölgeyi kalıcı olarak işgal etme niyetinde olmadığını söyledi.
Ancak İsrail güçleri Gazze'ye girdikten sonra buradan çıkmaları ve hala başarılı olduklarını iddia etmeleri zor olabilir. Bu da savaşın nihai siyasi hedeflerine bağlı olacak ki bu hedefler tüm planın en belirsiz kısmı gibi görünüyor.
Brom, "Gazze'yi işgal ettiğimizi ve Hamas'ın askeri yeteneklerinin çoğunu yok etmeyi başardığımızı varsayalım," dedi. "Açık olan bir şey var ki o da İsrail'in Gazze'de sonsuza kadar hükümet olmak istemediği. Bu yüzden hükümeti başka birine devretmek isteyecektir. Bunun kim olacağı konusunda da epey kafa yoruluyor."
İsrailli bir general, Gazze'nin yeniden inşası için bölgesel güçlerin yatırımlarla devreye girmesinden ve bir şekilde Hamas dışı bir rejime, muhtemelen Filistin Yönetimi'ne geçişi denetlemesinden umutla söz etti.
Bir İsrail işgalinden sonra barışı koruma birliklerini kimin göndereceğini hayal etmek zor ve otorite zayıf ve halkın çoğunun gözünde itibarsız. İsrail tanklarının arkasında Gazze'de iktidara dönmek istemesi de pek olası değil.
Arap dünyası için bu, gerçek bir iki devletli çözüme geri dönülmesini talep etmek için bir koz olabilir.
Bu da yerleşimlerin kapatılmasını ve Netanyahu'nun iki devletli çözümü hem bir gerçeklik hem de bir fikir olarak yok etmeye yönelik siyasi projesinin tamamen tersine çevrilmesini gerektirecektir. Netanyahu bu proje doğrultusunda Hamas'ın Gazze'deki konumunu güçlendirecek şekilde Batı Şeria'yı yerleşimlerle parçaladı ve radikal yerleşimcileri Filistinlileri avlamaları için serbest bıraktı.
İsrail'i bugünkü güvenlik krizine sürükleyen de bu projedir. Bundan bir çıkış yolu bulmak, tamamen yön değiştirmeyi gerektirecektir.
"Hükümet politikalarındaki feci başarısızlığın siyasi sonuçları olacaktır. Bu yüzden siyasi bir değişim olacağını umuyorum," diyor Brom.
O halde İsrail'de Netanyahu'nun ayağını gizlice de olsa frene sıkıca basmış olmasına şaşmamak gerek. İsrail'in başarısının mantığı iktidarı bırakmasını gerektirirken, başarısızlık Gazze'de ve belki de Batı Şeria'da kanlı bir bataklık anlamına geliyor ve bundan sonra gelecek olanın öncekinden daha kötü olması çok gerçek bir olasılık.
Şimon Peres'in başbakanlığı döneminde dış politika danışmanı olarak görev yapan Nimrod Novik şöyle diyor: "Tarih bize aşırı uçlardan biri ortadan kalktığında, yerine gelenin ondan çok daha aşırı ve şiddet yanlısı olma eğiliminde olduğunu söylüyor."
The Guardian'da yayınlanan bu değerlendirme Mepa News tarafından tercüme edilmiştir. Değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.