İsrail yönetiminin 30 Nisan'da Kudüs'te İsrail güçlerine bıçaklı saldırı gerçekleştirdikten sonra İsrail güçleri tarafından defalarca vurulduktan sonra hayatını kaybeden Hasan Saklanan'ın naaşını alıkoyduğu ve halen Türkiye'ye iade etmediği öğrenildi.
Haber7'nin haberine göre, Hasan Saklanan'ın yakınlarından Aziz Yaka naaşın Türkiye'ye getirilmesi talebinde bulunurken devletin yetkili mercilerinin konuyla ilgili sessizliğini sürdürdüğünü ifade etti.
Hasan Saklanan'ın cenazesinin Türkiye'ye getirilmesini isteyen Aziz Yaka "Cenaze hala teslim edilmedi. Hasan ile ilgili olumlu gelişme ve haber yok açıkçası. Biz de müftülükle, milletvekilleriyle, İçişleri Bakanlığı ile irtibat halindeyiz. Herhangi olumlu bir sonuç yok. Bugün akşamüstü müftülüğü aradım, hala bir gelişme olmadığını söyledi kendileri." dedi.
Devletin yetkili mercilerinden de tatmin edici bir cevap gelmediğini belirten Aziz Yaka, "Devletin en üst düzeyi de herhangi bir açıklama yapmadı. Bize 'Uğraşıyoruz' dediler. Hamas lideri Heniye de bizi arayıp gerekirse takas yapabileceklerini söyledi. Aslında bu Türkiye'nin meselesi ama bu konuda bahsi dahi açılmadı. Hiçbir şekilde açıklama yapılmadı. Biz de hala bekliyoruz." diye konuştu.
"Filistin'e gitmek için üç kez girişimde bulundu"
Aziz Yaka, Hasan Saklanan'ın daha önce Filistin'e gitmek için üç girişimde bulunduğunu ve dördüncüsünde gitmeyi başardığını söyledi.
Saklanan'ın Ocak ayından beri bölgeye gitmeye çalıştığını belirten Yaka şunları söyledi:
"Kendisi imamlık yapıyordu köyde. Beraber müftülüğe gitmiştik. Bana aylar öncesinden ısrarla gidelim diye söylüyordu. Hatta Ürdün'e bilet kestik. Çarşıda alışverişimizi yaptık, elbise ve sırt çantası aldık. Ocak ayının sonuna doğru müftülüğe gittik, 3 aylık izin isteyecekti. Şöyle bir niyeti vardı: Buradan Ürdün'e gidip Filistin'e giriş yapabilirsem zaten geri gelmiş değilim. Oradan bir yolunu bulamazsam geri döner görevime devam ederim. Ondan sonra fırsatını bulursam tekrar giderim.'
Müftülüğe gittik, müftünün bizzat kendisiyle görüştük. Müftü bey, ücretsiz izne ayrılmasını istemedi. Konuyu bilmiyordu, gideceğinden de haberi yoktu. Memuriyette ücretsiz izne çıkma hakkı vardı zaten. Ancak kısmet olmadı. Müftü bey, dolaylı yollardan izin vermedi. Bileti de iptal oldu. Bu gitmek için ilk girişimi oldu."
Aziz Yaka'nın aktardığına göre Hasan Saklanan Filistin'e gitmek için ikinci girişiminde Suriye'ye kaçak yollarla geçti:
"İkinci girişiminde buradan Suriye sınırına gitti. Savaş olduğu için sınırdan geçiş yapması kolay oldu. Türkiye'den dışarıya çıkmak zordu. Suriye'de zannediyorum Özgür Suriye Ordusu tarafından yakalanmış. Suriyeliler 'Ajan mı değil mi' diye 3-4 gün içeri almışlar, sorgulamışlar. Bakmışlar sicili temiz, herhangi bir tehlikesi yok. Daha sonra serbest bırakıp Türkiye tarafına geri göndermişler. Ama kendilerinin hangi örgütten olduklarını söylememişler. Bizim Akçakale-Tel Abyad sınır kapısından yasak olduğu için böyle planlamıyordu zaten. O nedenle kaçak yollardan girdi kendisi. Üçüncü girişiminde de Suriye'deki örgütlerle iletişim kurmaya çalıştı. Ancak o da olmadı."
Dördüncüsünde de tevafuk, o kadar çırpındı, çaba gösterdi ama bir türlü gidemedi ama Türkiye geneli Kudüs'e gezi programı düzenleniyor. Burada da piyango gibi Hasan Hoca'nın adı çıkıyor, Kudüs gezisine gönderiliyor. Geziye bizim Şanlıurfa'dan 3 kişi gitti. Tevafuk, gezi için onun adı çıkıyor. 3 kişiden biri Hasan oluyor.
Buradan giden 3 kişiden biriyle iletişime geçtik. Konakladıkları otelden arkadaşları, gezi için çağırdıklarında Hasan, 'Ben biraz rahatsızım. Belki daha sonra size katılırım' demiş. Daha sonra gezi arkadaşları, dışarı çıkıyor. Hasan da onlar gittikten sonra o da çıkıyor. Zaten videolarda görmüşsünüzdür, bıçak falan satın alıyor. Daha sonra Mescid-i Aksa'ya gidiyor, namazını kılıyor. Hamas temsilcileri de geldiler ve bize taziyelerini ilettiler. Onların da bize naklettiği şu: Hasan Hoca'nın Mescid-i Aksa'ya uzaklığı 400 metre. Hasan Hoca'nın namazdan çıktıktan sonraki ilk icraatı o oluyor."