Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) İcra Kurulu Genel Sekreteri Saib Erekat, Filistin Vadisi ve Ölü Deniz bölgelerindeki İsrail yerleşimlerinin yoğunlaşmasının ilhak, hırsızlık ve yerleşim planı olan “yüzyılın hırsızlığı” uygulamasının bir parçası olduğunu söyledi.
Müzakere İşleri Daire Başkanlığı tarafından salı günü yayınlanan bildiride Ürdün Vadisi’ndeki yerleşimlerle ilgili rakamlara yer veren Erekat, Ürdün Vadisi’nin yüzde 95’inin İsrail yönetimi tarafından "çalındığını" belirtti. Söz konusu yüzde 95’lik arazinin, 12 bin 700 İsrailli sömürge yerleşimcisi tarafından kullanıldığını, geriye kalan yüzde 5’lik arazide ise 55 bin Filistin vatandaşının yaşadığına dikkat çekti. Erekat, İsrail’in 2019 yılında 4 yeni karakol inşa ederek Ürdün Vadisi’ndeki mevcut yerleşim yerlerine 110 yerleşim birimi eklediğini belirtti.
İsrail yönetimi, sularla ilgili olarak 100 bin dönümlük araziye el koyup askeri alanlar için kapattığını ilan etti. Erekat, suların yerleşimcilere transfer edilmesine ek olarak Ürdün Vadisi’ndeki suyun yüzde 94’ünü çaldığını belirtti. Trump ve Netanyahu’nun yerleşim ve ilhak planının Ürdün Vadisi ve Ölü Deniz’in ilhakına dayandığını vurguladı.
Filistin yönetimi tarafından kabul edilmeyen ABD’nin “Barış Planı”, İsrail’e sınırları ve yerleşimleri ilhak etmenin yanı sıra Doğu ve Batı Kudüs’ü başkent olarak elinde tutma hakkı verdi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Knesset seçimlerini kazanarak başbakan olarak kalırsa, Ürdün ve Filistin yönetimlerinin itirazlarına rağmen Batı Şeria, Ürdün Vadisi ve Ölü Deniz’in kuzeyindeki yerleşim bölgelerinin İsrail’e ilhak edileceğini duyurdu. ABD-İsrail ortak ekibi, bölgede koronavirüs salgınının yayılmasından önce Yüzyılın Anlaşması’na uygun olarak İsrail’in yeni sınırlarını çizmeye başladı. İsrail, Filistinlilerle herhangi bir ilişki kurmadan, onaylarını veya görüşlerini almadan bu bölgedeki 800 km’lik araziyi ilhak etmeyi planlıyor. Netanyahu, bu ilhakın Beyaz Saray’daki ABD yönetimi ile yapılacak anlaşmaya göre tatbik edileceğini vurguladı.
Netanyahu, Ürdün Vadisi’ni haritalamaya başladığını gizlemediği gibi bilakis İçişleri Bakanı Aryeh Deri’nin açıkladığı gibi İsrail İçişleri Bakanlığı, “Egemenlik uygulamasını gerektirecek kanunlar ve belediye meselesiyle ilgi” çalışmalara başladı.
İsrail planı, bölgede yaklaşık 9 bin yerleşimcinin yaşadığı 36 yerleşim bölgesinin ilhakını kapsıyor. Bunların başında, 1972’den bu yana Gvaot ve Bennet’in yanı sıra, Rotem, Manjoun, Tironot, Rawai, Şadman ve Mangola’yla birlikte Mâlih, Hirbe, Himsa, Kerdele, Berdele, Hirbet Ra’s al Ahmar, Ayn el-Beyda, el-Hadidiyye, el-Farisiyye, el-Hama, Akabe ve Merc Na’ce gibi 5 bin Filistinlinin yaşadığı yerleşim birimleri bulunuyor.
Batı Şeria’nın kuzeyindeki Ürdün Vadisi, 2 bin 070 kilometrekarelik arazisiyle Batı Şeria’nın yüzde 28’ini oluşturuyor. Ürdün Vadisi, kuzey-güney hattında, Ölü Deniz’in güneyindeki Ein Gedi’den başlayarak Yeşil Hat dâhilinde, kuzeydeki Bet Şean sınırındaki Makhuz Tepesi olarak da bilinen mevkie kadar, doğu batı hattında ise Ürdün Nehri’nin doğu yakasının sahil hattından Batı Şeria’nın doğusundaki eteklere kadar uzanıyor. Afro-Asya çöküntüsünün bir parçası olan bölge yeryüzünün en alçak alanlarından biri olarak biliniyor. Zira bölge deniz seviyesinin yaklaşık 380 metre aşağısında bulunuyor.
Batı Şeria’nın geriye kalan kısmı gibi Ürdün Vadisi de 1993’teki Oslo Anlaşması’na göre A, B ve C bölgelerine ayrılıyor. Askeri eğitim alanlarına sahip C bölgesi en büyük araziye sahip olarak ön plana çıkıyor.