İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, işgal altındaki Batı Şeria'nın bazı bölümlerini ilhak etmeyi planladığını açıklamıştı.
Netanyahu'nun bu yaz girişimde bulunabileceği ilhak planı, ABD Başkanı Donald Trump'ın "Yüzyılın Planı" adıyla duyurduğu Orta Doğu Planı'na dayanıyor. Netanyahu bu adımla "Siyonizm tarihinde yeni bir şanlı sayfa" açılacağını söylüyor.
Filistinliler bu planları reddederek ABD ve İsrail ile yapılmış tüm anlaşmaları sona erdirdiklerini açıkladı. Filistinliler için ilhak, gelecekte kurmayı planladıkları Filistin devleti için yaşamsal önemde olan toprakları yitirmeleri ve kendi kaderini tayin haklarına büyük bir darbe anlamına geliyor.
Uluslararası toplum ise uluslararası hukukun ihlali anlamına gelen ilhak ile ilgili gelişmeleri kaygıyla izliyor ve bölgede gerginliklerin artacağı uyarısıyla "sıcak yaz" değerlendirmesi yapılıyor.
Netanyahu'nun Batı Şeria topraklarının bir kısmını ilhak etme planları ne anlama geliyor ve bu adımlar neden şimdi atılıyor?
Batı Şeria neresi?
Ürdün Nehri'nin batı yakasında yer alan bu topraklar, kuzey, batı ve güneyden İsrail ile çevrilmiş durumda. Doğuda ise Ürdün yer alıyor.
Batı Şeria, 1967 Arap-İsrail Savaşı'ndan bu yana İsrail'in işgali altında. Ancak İsrail ile Filistinliler arasında on yıllardır süren ve birkaç kez başlayıp kesintiye uğrayan müzakerelerde Batı Şeria'nın nihai statüsü hala çözüm bekliyor, iki taraf da bölgede hak iddia ediyor.
Batı Şeria'da 2,1 ile 3 milyon arasında Filistinli Arap yaşıyor (farklı kaynaklar farklı rakamlar veriyor). Bölgede Filistinlilerin sınırlı yönetimi ile birlikte İsrail'in askeri yönetimi söz konusu.
Doğu Kudüs dışta tutulursa Batı Şeria'da ayrıca 430 bin İsrailli Yahudi yaşıyor. Bunlar İsrail işgali altında inşa edilen 132 yerleşim yeri (ve 124 daha küçük mahallede) yerleşmiş durumda.
Uluslararası toplumun büyük çoğunluğu bu yerleşimlerin uluslararası hukuka aykırı olduğunu savunuyor. Ancak İsrail ve Trump yönetimi altında ABD bu değerlendirmeye karşı çıkıyor.
'İlhak' nedir ve neden sorun?
İlhak, bir devletin tek taraflı olarak başka topraklar üzerinde egemenliği ilan etmesi anlamına geliyor. Uluslararası hukuk bu eylemi yasaklıyor. Yakın tarihten örneklerden biri 2014'te Rusya'nın Kırım'ı ilhak etmesiydi.
Netanyahu, planının "ilhak olmadığını" söylese de, Yahudi yerleşimleri içeren belli bölgelerin yanı sıra Ürdün Vadisi olarak bilinen ve Batı Şeria'nın Ürdün ile sınırında yer alan toprakların büyük kısmının İsrail egemenliği altına alınmasını öngörüyor.
Bu planın hayata geçirilmesi sonucunda Batı Şeria'da yaşayan Filistinlilerin yüzde 4,5'i ilhak edilmiş bölgelerde yaşıyor olacak.
Netanyahu, Ürdün Vadisi'ndeki Filistinlilere İsrail egemenliğinin uygulanmayacağını söylüyor. Batı Şeria'nın ilhak edilen kısımlarındaki Filistinliler için de aynı şeyin geçerli olacağına dair haberlere yer veriliyor.
İsrail ve ABD'nin belirlediği ilhak alanları Batı Şeria'nın yüzde 30'una tekabül ediyor.
Netanyahu'nun başlangıçta sadece Yahudi yerleşimlerini ilhak edebileceği, bunun da yüzde 3'e tekabül ettiği, geri kalan yüzde 27'nin ise Washington ile ilhak alanlarının sınırları kesinleştirilene dek bekleyebileceği belirtiliyor.
Ancak Filistinliler Batı Şeria'nın tamamı üzerinde tarihsel hak iddia ediyor ve Gazze Şeridi ile birlikte bu topraklarda gelecekte bağımsız Filistin devleti kurmayı istiyor. İsrail'in ilhakının Filistinlilerin topraklarını parçalayacağı ve kendi devletleri için de daha küçük bir alan bırakacağını söylüyor.
İsrail neden bu kadar tartışmalı bir konuda diretiyor?
İsrail, Yahudilerin atalarının toprakları olarak gördüğü Batı Şeria'da tarihsel ve dini hak iddiasında bulunuyor. Ayrıca Ürdün Vadisi'ndeki varlığının savunması açısından stratejik önemde olduğunu söylüyor.
Yerleşimlerin barışa engel olmadığını, Filistinlilerle barış anlaşmasına varıldığında da bu bölgelerin şimdiden ilhak edilsin ya da edilmesin İsrail'in parçası olarak kalacağını savunuyor.
Netanyahu yerleşimleri sürekli savundu ve geleceklerinin belirsizliğini ilhak yoluyla çözmek istiyor. Bu aynı zamanda kendi siyasi tabanına da hitap ediyor.
Neden bu konu şimdi gündemde?
Yakın döneme değin Netanyahu'nun bu konuda atacağı bir adım uluslararası toplumda büyük tepki çekebilirdi.
Ancak Trump'ın Ocak ayında açıkladığı "İsrail-Filistin barış planı" İsrail'in yerleşimleri kendi topraklarına dahil etmesine imkan sağlıyor. Bu ise ABD'nin daha önceki tutumundan köklü bir sapmayı ifade ediyor.
ABD'de 3 Kasım'da Başkanlık Seçimleri yapılacak. Trump'ın rakibi olan Demokrat Parti'nin adayı Joe Biden ilhaka karşı çıkıyor ve seçilmesi halinde ABD'nin bu konudaki politikasını değiştirebilir. Netanyahu bu nedenle şimdiden bu konuda adım atmak istiyor.
Mayıs ayında Netanyahu'nun ulusal birlik hükümetinin başbakanı olarak göreve dönmesini sağlayan anlaşmaya göre, ilhak süreci 1 Temmuz'da başlayabilir.
İlhakla ne değişecek?
İsrail ve ABD hala ilhakın tam olarak ne zaman ve nasıl olacağı konusunda görüşüyor. Gerçekleşmesi halinde, çevresindeki alanlarla birlikte yerleşimler, en azından İsrail'in nezdinde, kalıcı olarak İsrail'in parçası olacak. Bu gelişmeleri tersine çevirmek için İsrail parlamentosunda çoğunluğun sağlanması gerekecek ki bu pek mümkün görünmüyor.
Mevcut durumda Batı Şeria'daki yerleşimcilere İsrail yasaları uygulanıyor. Filistinliler ise İsrail ordusunun emirlerine ve kendi yasalarına tabi. Bu bakımdan pratikte çok şey farklı olmayacak gibi görünüyor.
Ancak ilhak ile birlikte, İsrail ile Filistinliler arasındaki en tartışmalı konu olan yerleşimlerin inşası çok daha hızlı ve kolay olacak.
Diğer bölgelerde ise İsrail ordusunun hakimiyeti devam edecek. Filistinliler bunun kuşaklar boyunca kendilerini temel haklarından mahrum ettiğini söylüyor.
İsrail'in planına ne tepkiler gösterildi?
İlhak planlarını uygulamaması konusunda İsrail sürekli uyarıldı. Bu adımla İsrail ile Filistinliler arasındaki barış olanaklarının tüketileceği kaygısı dile getiriliyor.
Filistinliler Netanyahu'nun planlarına karşı uluslararası baskı çağrısı yapıyor. Filistin Yönetimi Başbakanı Muhammed Iştiyye, İsrail'in ilhakı karşısında Batı Şeria ve Gazze'de bağımsız Filistin devletini ilan edebileceklerini ve Kudüs'ü başkent yapacaklarını söyledi.
Birleşmiş Milletler (BM), İsrail'in Batı Şeria'daki ilhakı ve bunun karşısında Filistinlilerin atacağı adımların "yerel dinamikleri köklü bir şekilde değiştireceği ve işgal altındaki Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde çatışma ve istikrarsızlığı tetikleyeceği" uyarısında bulundu.
Ancak ABD'nin BM Güvenlik Konseyi'nde İsrail'a karşı kınama kararlarının çıkmasını veto yetkisini kullanarak engelleyeceğine kesin gözüyle bakılıyor.
İsrail ile barış anlaşması imzalayan iki Arap devletinden biri olan Ürdün, ilhak durumunda İsrail ile ilişkilerini gözden geçirmek zorunda kalacağını belirtti.
Fakat Arap dünyası İsrail'in planlarını eleştirmekle birlikte, başta İsrail ile gayrıresmi ilişkileri olan Körfez ülkeleri olmak üzere Arap devletlerinin Filistinlilerle dayanışma mesajlarından öteye gitmeyeceği değerlendirmesi yapılıyor.
İsrail'in en büyük ticaret ortağı Avrupa Birliği ise İsrail'i planlarından vazgeçirmek için diplomatik araçlar kullanacağını belirtiyor. Bazı üyeler yaptırımlar da dahil İsrail'e karşı daha sert tepki gösterilmesi çağrısı yapsa da, bu çağrının fazla destek bulması beklenmiyor.
Türkiye'den nasıl tepki geldi?
Anadolu Ajansı'nda yer alan habere göre, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Çarşamba günü BM Güvenlik Konseyi'nin İsrail ile Filistin Yönetimi konulu toplantısına ve İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria'yı ilhak planını görüştüğü oturuma bir mektup gönderdi.
Mevlüt Çavuşoğlu, ''İsrail hükümetine bir kez daha yasa dışı yerleşim birimlerini ve yasa dışı ilhak planlarını derhal durdurması çağrısı yapıyoruz'' ifadesini kullandı.
Çavuşoğlu, İsrail'in ilhak planının uluslararası hukuku ve ilgili BM Güvenlik Konseyi kararlarını ciddi şekilde ihlal ettiğini vurguladı. Böyle bir adımın iki devletli çözümün sonu olacağını belirten Çavuşoğlu, "uluslararası toplumun büyük çoğunluğunun bu plana karşı çıktığını ve Filistin halkının meşru haklarının korunması için Türkiye'nin Filistin halkına tam destek vermeyi sürdüreceğini" kaydetti.