İsrail güçleri hafta sonu Gazze'nin kuzeyine yönelik sınırlı kara harekatına başladığında, İsrail'in Gazze'deki nüfusun büyük bir kısmını ya da tamamını Mısır toprağı Sina'ya sürme planları yaptığına dair haberler de çoğaldı.
Bu korkular, geçen hafta İsrail'de yayın yapan Calcalist'te yayınlanan ve istihbarat bakanlığının Gazze için böyle bir etnik temizlik planının ana hatlarını çizen bir politika taslağının sızdırıldığına dair bir haberle körüklendi.
Pazartesi günü Financial Times'ta (FT) yayınlanan ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Gazze Şeridi'ndeki Filistinlileri savaş kılıfı altında Sina'ya sürme fikri üzerine Avrupa Birliği nezdinde lobi faaliyetlerinde bulunduğuna dair haber de endişeleri artırdı.
Aralarında Çek Cumhuriyeti ve Avusturya'nın da bulunduğu bazı AB üyelerinin bu fikre sıcak baktığı ve geçen hafta üye devletlerin katıldığı bir toplantıda bu fikrin gündeme geldiği söyleniyor. İsmi açıklanmayan Avrupalı bir diplomat FT'ye şunları söyledi: "Şimdi Mısırlılara kabul etmeleri için daha fazla baskı yapmanın tam zamanı."
Sızdırılan İsrail istihbarat bakanlığı belgesine göre, Gazze'deki 2.3 milyon Filistinli sürgün edildikten sonra, Siya Yarımadasının kuzeyinde kalıcı topluluklar inşa edilmeden önce başlangıçta çadır kentlere yerleştirilecek.
Birkaç kilometre genişliğinde askeri bir "arınmış bölge" Gazze'ye geri dönüşü engelleyecektir. Daha uzun vadede İsrail diğer devletleri -özellikle Kanada, Yunanistan ve İspanya gibi Avrupa ülkeleri ve Kuzey Afrika ülkelerini- Sina'daki Filistinli nüfusu kabul etmeye teşvik edecektir.
Bakanlığın, Filistinlilerin Gazze'den Sina'ya sürülmesinin "olumlu ve uzun süreli stratejik sonuçlar sağlayacağına" inandığı bildiriliyor.
Öte yandan Filistinliler için bu durum, İsrail'in 1948'deki kuruluşunda Filistinlilerin toplu olarak anavatanlarından sürülmesinin travmatik yansımalarını taşıyor. Filistinliler buna Nekbe ya da Büyük Felaket diyor.
Etnik temizlik planı
Sızdırılan belge hızla spekülatif olduğu gerekçesiyle reddedildi. Ancak aslında İsrail'in Gazze'ye yönelik böyle bir etnik temizlik planı en azından 2007'den beri ABD tarafından onaylanmış bir şekilde plan masasında duruyordu. Bu, Hamas'ın Filistin seçimlerini kazanmasından ve bölgenin kontrolünü ele geçirmesinden kısa bir süre sonraydı.
Geçtiğimiz 16 yıl boyunca Mısır'ı bu sözde "barış planını" -resmi adıyla Büyük Gazze Planı- kabul etmeye ikna etmek için giriştiği bir dizi başarısız, gizli diplomatik çabanın ardından İsrail, bu planın çok daha acımasız bir versiyonunu zorla uygulamak için içinde bulunduğumuz dönemi kullanmak isteyebilir.
Bu durum, İsrail'in Gazze'de yürüttüğü ve yetkililerin İkinci Dünya Savaşı'nda Almanya'nın Dresden kentindeki sivillere yönelik korkunç bombardımanla kıyasladıkları yıkıcı bombardıman kampanyasını ve İsrail'in bir milyon Filistinliye Gazze'nin kuzeyinden etnik temizlik yapmalarını emretmesini kesinlikle açıklıyor.
Pazar günü İsrail, Gazze'nin kuzeyindeki El Kudüs hastanesinin etrafındaki binaları bombalayarak hastane odalarını zehirli toz bulutlarıyla doldurdu. Yöneticiler hastanenin derhal boşaltılması gerektiği konusunda defalarca uyarı aldılar. Personel bunun imkansız olduğunu çünkü çok sayıda hastanın taşınamayacak kadar ağır hasta olduğunu söyledi.
Filistinlilerin bombalanan, elektrik, gıda, su ve iletişimden mahrum bırakılan, hastanelerin ve yardım kuruluşlarının çalışamaz hale geldiği güney Gazze'de toplanması eşi benzeri görülmemiş bir insani felaket yarattı.
Mısır'ın darbeci lideri Abdülfettah el Sisi'nin Refah sınır kapısını insani gerekçelerle açması ve Filistinlilerin Sina'ya akın etmesine izin vermesi yönündeki baskı her geçen gün artıyor.
Hamas'ın 7 Ekim'de Gazze'ye komşu İsrail yerleşimlerine düzenlediği saldırı, İsrail'in etnik temizlik planının dozunu attırmak için tam da ihtiyaç duyduğu bahaneyi sağlamış olabilir.
Washington ve Avrupa'nın devrede olduğu ve Batı medyasının Gazze'den ziyade İsrail'in yaşadığı travmaya odaklandığı bir ortamda Netanyahu harekete geçmek için çok fazla beklemeyecektir.
Mısır üzerinde baskı
Büyük Gazze Planı ilk kez 2014 yılında, İsrail ve Mısır medyasına sızan bilgilerle ortaya çıktı. Görünüşe bakılırsa bu plan, kısa süre önce ABD desteğiyle göreve gelen Sisi üzerindeki baskı kampanyasının bir parçasıydı. Mısır ordusu bir önceki yıl seçimle işbaşına gelen Müslüman Kardeşler hükümetini devirmişti.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas planın varlığını o zaman da doğrulamış ve planı kendisinin bozduğunu söylemişti. Bir muhabire planın "ne yazık ki burada -Mısır'da- bazıları tarafından kabul edildiğini" söyledi. Bana bu konuda daha fazla soru sormayın. Biz bunu kaldırdık, çünkü böyle bir şey olamaz."
Middle East Eye o dönemde bu gelişmeleri haberleştiren çok az sayıdaki Batılı medya kuruluşundan biriydi.
Mısırlılar ve Filistinliler arasında kaygılar artarken, 2011 yılına kadar Mısır'ı yöneten Hüsnü Mübarek'in eski bir yardımcısı, George W. Bush yönetiminin 2007 yılında Mübarek'e planı kabul etmesi için baskı yaptığını açıkladı.
Müslüman Kardeşler'den olan bir sonraki cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'ye de 2012'de benzer şekilde baskı yapıldığı bildirildi.
Kaynak Mübarek'in planla ilgili olarak şunları söylediğini aktarıyor: "Hem ABD hem de İsrail ile savaşıyoruz. Filistinlilere Refah sınır kapısını açmamız ve onlara özellikle Sina'da ikamet özgürlüğü vermemiz için üzerimizde baskı var. Bir ya da iki yıl içinde Sina'daki Filistinli mülteci kampları meselesi uluslararası hale gelecek."
O dönemde Filistinlileri Sina'ya itmek bir "barış planı" gibi gösteriliyordu. Şimdi ise İsrail'in başarılı olması halinde bu, şiddetli bir etnik temizlik operasyonunun son hamlesi olacak.
Middle East Eye'ın 2014 yılında belirttiği gibi, Büyük Gazze Planı, Gazze'nin beş katı büyüklüğündeki 1.600 km²'lik Sina'nın Abbas liderliğindeki Batı Şeria'daki Filistin yönetimine devredilmesini öngörüyordu.
"Sina'daki bölge, geri dönen Filistinli mültecilerin yerleştirileceği 'Büyük Gazze' olarak adlandırılan askerden arındırılmış bir Filistin devleti olacaktı... Bunun karşılığında Abbas'ın Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te devlet kurma hakkından vazgeçmesi gerekecekti."
Abbas'ın, bölgedeki Filistinli mültecilerin çoğunun yerleştirilebileceği Sina'da mini bir Filistin devletini yönetmeyi kabul etmesi ve uluslararası hukuka göre geri dönüş haklarını ellerinden alması umuluyordu.
Gazze'deki Filistinlilerin çoğu İsrail'in 1948'deki etnik temizlik operasyonlarından kaçan mülteciler ya da mültecilerin soyundan gelenlerdir.
İsrail sağının rüyası
Tarihi Filistin'in dışında -Ürdün ya da Sina'da- bir Filistin devleti kurma fikri Siyonist düşüncede uzun bir geçmişe sahiptir. "Ürdün Filistin'dir" onlarca yıldır İsrail sağının en önemli sloganlarından biri olmuştur. Sina için de paralel öneriler olmuştur.
Bu plan, İsrail'in siyasi, akademik ve güvenlik elitlerinin her yıl bir araya gelerek fikir alışverişinde bulunduğu ve politika geliştirdiği 2004 Herzliya konferansının ana gündem maddesi haline geldi. Konferansın kurucusu ve Netanyahu'nun uzun süre danışmanlığını yapan Uzi Arad tarafından büyük bir coşkuyla benimsendi.
"Sina Filistin'dir" seçeneğinin bir versiyonu, İsrail'in 2014 yazında Gazze'ye düzenlediği 50 günlük saldırı olan Koruyucu Hat Operasyonu sırasında sağ kesim tarafından yeniden canlandırıldı.
İsrail parlamentosu Knesset'in o dönemki başkanı ve Netanyahu'nun Likud partisinin bir üyesi olan Moshe Feiglin, "Gazze için çözüm" olarak adlandırdığı bu operasyon kapsamında Gazze sakinlerinin evlerinden çıkarılarak Sina'ya taşınması çağrısında bulundu.
Büyük Gazze Planı, 2018'de Trump yönetiminin İsrail ile Arap dünyası arasında normalleşmeyi sağlamaya yönelik "yüzyılın anlaşması" planına dahil edilmesinin düşünüldüğüne dair haberlerle bir kez daha gündeme geldi.
İsrail'in 2007 ve 2018 yılları arasında Sina seçeneğine ilişkin gerekçesi, Abbas'ın Birleşmiş Milletler'de Filistin devletinin tanınması için yürüttüğü kampanyayı baltalamaktı.
Özellikle İsrail'in 2008, 2012 ve 2014 kışında Gazze'ye düzenlediği geniş çaplı askeri saldırılar, İsrail ve ABD'nin Mısırlı liderleri Sina'nın bir bölümünden vazgeçmeleri için sıkıştırma çabalarıyla aynı döneme denk geldi.
Gazze'nin yok edilmesi ve oradaki insani felaketin derinleştirilmesi de bu baskı kampanyasının bir parçası gibi görünüyor.
"Sina'ya doğru gitmeleri gerekiyor"
Tüm bunlar, İsrail'in Gazze'ye yönelik eşi benzeri görülmemiş saldırısını ve Hamas'ın 7 Ekim saldırısının İsrail'de yol açtığı siyasi ve askeri krizlerin benzer şekilde eşi benzeri görülmemiş yansımalarını yorumlamak için gerekli koşulları oluşturuyor.
Büyük Gazze Planı başlangıçta Filistin liderliğine tarihi Filistin'de olmasa da bir tür devlet önererek bir "tatlandırıcı" sunmayı amaçlıyordu. Sina yeni Filistin şehirlerine, bir serbest ticaret bölgesine, bir enerji santraline, bir liman ve havaalanına ev sahipliği yapacaktı.
Filistin ulusal davasının ortadan kaldırılmasında İsrail'le işbirliği yaptığının ortaya çıkması bir yana, Mısır'ın temel anlaşmazlık noktası Hamas'ın Mısır içinde bir üs kazanması ve Mısır'ın kendi içinde yetiştirdiği İslamcı hareketleri güçlendirmesi endişesiydi.
İsrail'in Filistinlileri Mısır'a sürme kararlılığının 7 Ekim saldırısından bu yana yoğunlaştığına ve Hamas'ın çıkışının diplomasi yoluyla elde edilemeyeni güç kullanarak elde etmek için bir fırsat sağladığına dair pek çok gösterge var.
İsrailli liderler şu anda Mısır'ın kaygılarını dikkate alma havasında değiller.
Askeri operasyonlarının üzerinden bir hafta geçtikten sonra İsrail ordu sözcüsü Amir Avivi BBC'ye yaptığı açıklamada İsrail'in Gazze'deki sivillerin güvenliğini sağlayamayacağını söyledi. Avivi sözlerine şöyle devam etti: "Güneye, Sina Yarımadası'na doğru gitmeleri gerekiyor."
Ertesi gün, Netanyahu'nun sırdaşı olan İsrail'in eski ABD Büyükelçisi Danny Ayalon, "Sina Çölü'nde neredeyse sonsuz bir alan var... Bu ilk kez yapılmıyor... Biz ve uluslararası toplum çadır kentler için altyapıyı hazırlayacağız" dedi.
Sözlerini şöyle tamamladı: "Mısır oyunu iyi oynamak zorunda kalacak."
Yetkililer bunu İsrail'in bombardıman kampanyası ve kara işgali sırasında geçici bir hamle olarak sundular. Ancak tüm işaretler İsrail'in çok daha büyük emelleri olduğunu gösteriyor.
Şu anda Netanyahu liderliğindeki birlik hükümetinde yer alan eski general Benny Gantz, İsrail'in "bölgedeki güvenlik ve stratejik gerçekliği değiştirmek" için bir planı olduğunu söyledi.
Eski ulusal güvenlik danışmanı Giora Eiland ise amacın "Gazze'de yaşamın sürdürülemez hale geleceği koşullar yaratmak" olduğunu söyledi. Sonuç olarak, "Gazze hiçbir insanın var olamayacağı bir yer haline gelecek."
Kontrolden çıkıyor
Sisi, İsrail'in Mısır'a uyguladığı baskının fazlasıyla farkında. Kendisi 18 Ekim'de düzenlediği basın toplantısında İsrail'in Gazze'yi bombalamasının "kontrolden çıkabilecek" bir insani kriz yarattığı uyarısında bulundu.
Sisi, "Gazze'de şu anda yaşananlar sivil halkı Mısır'a sığınmaya ve göç etmeye zorlama girişimidir ve bu kabul edilemez" dedi.
Sisi'nin korktuğu senaryo, 2008 yılında İsrail'in kuşatması nedeniyle yüz binlerce Filistinlinin gıda ve yakıt almak için Gazze ve Sina arasındaki bariyeri aştığı olayların tekrarlanması. Mısır olayların tekrarlanmasını önlemek için Gazze ile olan kısa sınırı boyunca güvenlik önlemlerini sürekli arttırıyor.
Bununla birlikte Kahire'nin böyle bir gelişme için hazırlık yaptığı da bildiriliyor. Planları arasında Sina'nın Şeyh Züveyd ve Refah kentlerinin yanında hızla çadır kentler kurmak da var.
Sisi, Filistinlilerin Sina'ya sürülmesi halinde Mısırlıların "milyonlar halinde sokağa çıkıp protesto edeceklerini" söyledi.
Kahire'nin İsrail'in niyetlerine ilişkin kaygıları Birleşmiş Milletler'in işgal altındaki topraklar özel raportörü Francesca Albanese tarafından da paylaşılıyor.
Albanese, İsrail'in iki ana tarihi etnik temizlik operasyonuna atıfta bulunarak şu tespitte bulundu: "Tanık olduğumuz şeyin 1948 Nekbe'sinin ve 1967 Naksa'sının daha büyük bir ölçekte tekrarlanması gibi ciddi bir tehlike var. Uluslararası toplum bunun tekrarlanmasını engellemek için her şeyi yapmalıdır."
Büyük Gazze Planı'nı uzun süredir destekleyen ABD'nin, Sisi'yi bu plana uymaya teşvik etmek için mali baskı da dahil olmak üzere kendine has kozları var.
Sisi cumhurbaşkanlığı seçimlerine giderken Mısır 160 milyar doları aşan eşi benzeri görülmemiş bir borç krizine ve hızla artan enflasyona saplanmış durumda.
Mısırlı yetkililerin, Washington'un borçların silinmesini İsrail'in yeni bir etnik temizlik operasyonundan kaçan Filistinli mültecileri kabul etmesi için bir teşvik olarak kullanmaya çalışacağına inandıkları bildiriliyor.
Hamas saldırısından sadece üç gün sonra Biden yönetimi yetkilileri, Filistinli sivillere Gazze'den güvenli geçiş sağlamak için adı açıklanmayan üçüncü ülkelerle anlaşmalar yaptıklarını kamuoyuna açıkladı.
Tüm işaretler İsrail'in bir kez daha uluslararası itirazları geçersiz kılmak için yıldırım hızıyla ve ABD desteğiyle büyük bir etnik temizlik operasyonunu ciddi ciddi düşündüğünü gösteriyor.
Asıl soru şu: İsrail'i durdurmaya hazır olan ya da bunu yapabilecek olan var mı?
Middle East Eye için kaleme alınan bu görüş yazısı Mepa News okurları için Türkçeleştirildi. Yazıdaki ifadeler Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.