"Sanıldığının aksine kendisini kaçıranın Nusra Cephesi olmayabileceğini" söyleyen Jumpei Yasuda, sorumsuz davrandığına dair vatandaşlarından gelen eleştirilere yanıt verdi.
Bugün ilk kez gazetecilerin karşısına çıkan Yasuda, Haziran 2015'te Türkiye üzerinden Suriye'ye geçtiğini, ne olup bittiğini, sıradan insanların ne yaşadığını birinci elden görmek istediğini, ama rehberinin plan değiştirmesiyle tanımadığı rehberleri izlemek zorunda kaldığını anlattı.
Bunun asla yapılmaması gereken temel bir hata olduğunu, nitekim sınırı geçer geçmez rehin alındığını aktaran Yasuda, Suriye'deki 40 aylık rehine hayatını "cehennem" olarak niteledi.
Bu sürede "10 ayrı yere nakledildiğini, bir keresinde başka rehinelerle birlikte büyük bir tesiste tutulduğunu, tahammül edilebilirlikten işkenceye uzanan çeşitli düzeylerde muamele gördüğünü" iddia eden Japon gazeteci, kendisini esir alanların organize bir gruba benzediğini, ama kim olduklarını, hangi gruba bağlı olduklarını kendisine hiç söylemediklerini belirtti.
"Kendisini rehin alanlarla Nusra Cephesi mensupları arasındaki iletişimden Nusra'nın elinde olmadığı sonucunu çıkardığı" yanıtını veren Yasuda, "Yeryüzünün herhangi bir yerinde şiddetli çatışmalar yaşandığında kesinlikle gazetecilerin oraya gidip neler olup bittiğini görmesine ihtiyaç vardır. Sadece hükümetlerden açıklama, bilgi almak yetmez, vatandaşlarla da yüz yüze görüşüp bilgi almak gerekir" savunmasını yaptı ve "Başıma gelenlerin insanların Suriye'de olan bitenle ve gelecekte olabileceklerle ilgilenmesini sağlamasını umuyorum" diye ekledi.
Bununla birlikte ülkesine sıkıntı verdiği, hükümetin başına bela açtığı için özür dileyen Japon gazeteci, ortaya çıkan sorunlardan tümüyle kendisinin sorumlu olduğunun altını çizdi.
Kaynak: Sputnik