Japonya'da dün gerçekleşen seçimleri, geçtiğimiz gün uğradığı silahlı saldırı sonucu ölen eski başbakan Şinzo Abe'nin partisi Liberal Demokrat Parti (LDP) kazandı.
LDP ve koalisyon ortağı Komeito seçimlerde üstünlüğünü korudu ve 125 sandalyenin 70'inden fazlasını elde etti.
Sonuçlara göre 248 üyeli Japonya Parlamentosu'nun üst kanadının 125 sandalyesi için yapılan seçimlerde bu sandalyelerden 63'ünü LDP, 13'ünü Komeito kazandı.
Bu kapsamda seçimleri kazanan LDP ve ortağı Komeito'nun anayasada yer alan pasifist ibareleri değiştirebilecek.
Geçtiğimiz gün öldürülen eski Başbakan Şinzo Abe, ülkede anayasa değişikliği için verdiği mücadele ile tanınıyordu. Abe'nin öldürülmesiyle, partisi Liberal Demokratik Parti'nin ve reform düşüncesinin güç kazanabileceği düşünülüyor. Japonya'nın anayasasında yer alan askeri pasifizm maddesi, anayasa değişikliği tartışmalarının merkezinde yer alıyor.
Şinzo Abe siyasi kariyeri boyunca, bu hükmün güvenlik gerekçeleri ile değiştirilmesini savunmuştu.
İki parti de anayasal reform yapılmasını savunuyor.
Son yıllarda özellikle Çin ile artan bölgesel ve küresel gerilim paralelinde, Japonya'nın askeri açıdan güçlenmesine ve pasifist politikaları terk etmesine yönelik açıklamalarda artış gözlemleniyor.
Japonya ve pasifizm
Japonya, askeri anlamda pasifist bir politikayı öngören bir anayasaya sahip.
Ülke, 2. Dünya Savaşı öncesinde bölgesinde ciddi bir askeri güç olmuş, Batı Pasifik bölgesini büyük oranda hakimiyeti altına almıştı.
2. Dünya Savaşı'nda ABD öncülüğündeki güçlere yenilmesinin ardından işgal edilen ülke tamamen pasifist bir politikaya sokularak, gerçek bir ordudan da mahrum bırakılmıştı.
Savaş sonrasında 3 Mayıs 1947'de yürürlüğe giren yeni anayasa ile Japonya, pasifist bir ülke oldu. Bu anayasanın 9'uncu maddesinde, uluslararası anlaşmazlıkların çözümü için savaşa başvurulması yasaklanırken, bu doğrultuda silahlı kuvvetlerin varlığı da yasaklandı.
Anayasanın bu maddesinin metni şu şekilde:
"(1) Adalet ve düzene dayalı bir uluslararası barışı samimiyetle arzulayan Japon halkı, ulusun egemen bir hakkı olarak savaştan ve uluslararası anlaşmazlıkları çözmek için güç kullanma tehdidinden veya kullanımından daimî şekilde feragat etmektedir.
(2) Bu itibarla, hiçbir kara, deniz ve hava kuvveti veya herhangi diğer bir silahlı güç muhafaza edilemez. Devlete savaş hakkı tanınmaz."
Ancak birkaç yıldır özellikle Çin ve Kuzey Kore'nin artan gücüne karşı Japonya da pasifist politikaları kısmen gevşeterek silahlanma sürecine girmiş durumda. Ülkede 2020 yılında göreve başlayan Yoşihide Suga hükümeti, savunma bütçesini 5.34 trilyon yen'e (51.7 milyar dolar) çıkarmıştı.
Çin'in bölgedeki etkisinin artmasıyla Japonya'nın da zaman içerisinde pasifist politikaları daha fazla gevşeteceği düşünülüyor.
Kaynak: Mepa News