TÜRKİYE – IRAK KÜRDİSTAN BÖLGESEL YÖNETİMİ İLİŞKİLERİ: SİYASET, EKONOMİ, ENERJİ VE ETNİSİTE
Ferhat OZĞAN
Öz
Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanmasıyla birlikte birçok millet kendi ulusal devletlerini kurmuşlardır. İstisnalardan biri nüfusu 35-40 milyon olduğu düşünülen Kürtlerdir. Körfez
savaşları sonrası kurulan yeni bölge düzeninde Kürtler, yaklaşık yüz yıldır bekledikleri bağımsızlığa doğru kademeli olarak mesafeler almıştır. Irak içerisinde otonom bir aktör olarak başlayan egemenlikleri 2003 İşgali sonrasında bölgesel özerkliğe dönüşmüştür. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi(IKBY) sahip olduğu enerji kaynakları ve jeopolitik konum
itibariyle, kurulduğu dönemden itibaren küresel ve bölgesel güçlerin ilgi odağı olmuştur. Bölgesel bir güç olan Türkiye, IKBY ile siyasi temaslarını diğer aktörlerden sonra başlatsa da, bölgeyle kurduğu ekonomik ve siyasi işbirlikleri sayesinde birçok kazanım elde etmeyi başarmıştır. Taraflar arasındaki işbirliği birçok risk faktörü barındırmasına rağmen, alternatifler arasında en isabetli işbirliği olarak görülmektedir. Bu bağlamda makalede, Türkiye ve IKBY ilişkilerinde ekonomi, enerji, etnisite ve güvenliğin öne çıktığı görülmektedir. Makalenin hedefi, ikili ilişkilerde birçok risk faktörü bulunmasına rağmen, işbirliği alanlarının daha baskın olduğunu anlatmaktır.
Giriş
Türkiye, 24 Ocak 1980 Kararları’yla ekonomide yapısal bir dönüşüm geçirmiştir. İhracata yönelik sanayileşme modeliyle birlikte dış politikanın temel dinamikleri de değişmiştir. Bu bağlamda Turgut Özal’ın sırasıyla başbakan ve cumhurbaşkanı olduğu 1983-1993 yılları, Türkiye’nin dış politik, ekonomik ve ticari ilişkilerinde liberal, “çok kulvarlı” ve açılım dolu
yıllar olmuştur. Özal’ın 1. Körfez Savaşı sonrası değişen Irak konjonktüründe fiili olarak ortaya çıkan, Kürt siyasi varlığına yönelik açılımları Türkiye’nin bugünkü bölge politikasının temelini oluşturmaktadır. Ancak Özal’ın başlattığı diplomatik ilişkilerin geliştirilmesi, sonraki iktidarlar tarafından askeri vesayetin baskısı ve birçok iç siyasi engeller nedeniyle sağlanamamıştır.
Şeyh Mahmud Berzenci 1 ile belirginleşen Irak Kürtleri’nin siyasi talepleri; Molla Mustafa Barzani ile bölgesel ve uluslararası alana taşınmış; Mesud Barzani ile birlikte ise fiili ve resmi olarak varlığını sürdürmektedir. Irak Kürtleri Musul’un Irak topraklarına dahil edilmesiyle birlikte Irak hükümetlerine karşı birçok isyanda bulunmuştur. Molla Mustafa Barzani’nin
SSCB, İran, İsrail ve ABD’den aldığı destekler, bölge dengeleri küresel güçler aleyhine değiştiğinde kesintiye uğramıştır. Böylece Irak Kürtleri, dış politikanın pragmatik boyutunu
kendilerine karşı yapılan bir dizi saldırı, yalnızlaştırma ve denge olarak kullanılmalarıyla birlikte daha iyi anlamıştır.
1. Körfez Savaşı sonrası Irak’ın Kuzeyinde otonom bir statü kazan Irak Kürtleri, 2. Körfez Savaşı sonrası Irak’ta özerkliği elde etmişlerdir. İki savaş arası dönemde Türkiye, Irak
Kürtleri’yle Özal’ın girişimleri dışında, devlet düzeyinde ilişkiye girmekten kaçınmıştır. Türkiye’nin bölgeyle ilişkilerinin seyrini o dönem hız kazanan terör olaylarının Irak’ın
kuzeyinden geldiğini de göz ardı etmemek gerekmektedir. Bu nedenle Türkiye’nin güvenlik temelli bölge politikası geliştirdiği gözlemlenmektedir. Ancak Körfez Savaşları’nın Türkiye ve Irak Kürtleri için diplomatik ve ekonomik ilişkilerin gelişmesinde dönüm noktası olduğu çok açık olarak görülmektedir. 1991 ile başlayan ikili ilişkilerin 2003 Amerikan İşgali sonrası daha somut bir düzleme taşındığı görülebilmektedir. 2005 Irak Anayasası’yla, Irak Kürtleri’nin özerk bir yapıya sahip olması, Türkiye’nin hem bölgesel hem Irak politikasında yeni arayışlar içine girdiği dönemin başlangıcı olmuştur. Adalet ve Kalkınma Partisi(AK Parti)’nin ilk yıllarında dış politikadaki “çok boyutlu ve proaktif politika” teorisini uygulamaya başlaması, Irak Kürdistanı Bölgesel Yönetimi(IKBY)’nden de kabul görmüştür.
İkili ilişkilerdeki gelişme, Arap Baharı sonrası oluşan bölgesel denklemde mecburi bir yakınlaşma olarak görülse de, tarafların yakınlaşmayı tercih olarak seçtiği de söylenebilmektedir. Ayrıca yakınlaşmanın faydalarını her iki tarafın da elde ettiği, bunu ABD ve İran’ın baskısına rağmen korumak istediği görülmektedir.
Dönüşen Ankara-Erbil ilişkileri, Türk dış politikasının hem değer odaklı, idealist bir boyut hem de realist bir yaklaşım içerdiğini göstermiştir.2
Bu çalışmada, Türkiye-IKBY ilişkilerinin belirlenmesinde, bölgesel ve küresel denklemde meydana gelen gelişmelerin etkileri anlatılacaktır. 2005 sonrası Irak’ın yeni siyasi düzeninde Irak Kürtleri’nin bölgesel ve küresel ilişkileri Türkiye’nin oyunun dışında kalmak istemediğini göstermektedir. Özellikle bölgenin Partiya Karkaren Kurdistane(PKK)’nın
kamplarını barındırması Türkiye açısından güvenlik temelli işbirliğinin gerekliliğini ortaya koymaktadır. Ayrıca IKBY’nin sahip olduğu yüksek miktardaki enerji, coğrafi ve kültürel
yakınlık ve ticari pazar potansiyeli Türkiye’nin 2005 sonrası bölge politikalarında belirleyici faktörler olmuştur. İkili ilişkilerde bir diğer faktörler tarihsel ve bölgesel denklemin
şekillendirdiği aktörlerdir. Bunlar: Kerkük’ün statüsü, Türkmenler, ABD ve İran Etkisi ve Irak Merkezi Hükümeti’nin etkileridir.
Türkiye-IKBY Diplomatik Temaslar
1992’den günümüze Türkiye’nin Kuzey Irak politikası üç periyotta sınıflandırılmaktadır. 1992-2003 yılları arasında Türkiye güvenlik merkezli bir politika izledi. Bu politika iki ana
hedefe sahipti: bölgedeki PKK mevzilerini yok etmek ve Irak’ın toprak bütünlüğünü korumak… 2003-2008 arası dönemde: Türkiye’nin Kuzey Irak politikası ABD’nin Irak
işgaliyle çöktü ve yeni bir dönem başladı. Kürtler, işgal sürecindeki rolleri nedeniyle, ABD’nin Irak’taki en yakın müttefiki oldular ve savaş sonrası önemli kazanımlar elde ettiler.
Türk-Amerikan ilişkileri bozulunca, Türkiye’nin Kuzey Irak’taki askeri ve siyasi rolu giderek azaldı. Üçüncü dönem 2008 sonrası: Türkiye’nin Kuzey Irak politikası ABD’nin Irak
politikasının değişmesiyle Ankara ve Erbil tarafından karşılıklı ilişkilerin yeniden başlamasıyla düzeldi.3
AKP iktidarındaki Türkiye, “kırmızı çizgiler” söylemindeki askerin yoğun baskısı nedeniyle, ilk dört yıllık döneminde bağımsız bir dış politika vizyonu geliştirememiştir. Bu ilk dönemde Özal sonrası güvenlik perspektifli dış politika vizyonunun ağırlığı baskın olmuştur. PKK’nın Kuzey Irak’ta konuşlanması, güvenliğin ön plana çıkmasında birincil faktörken; 11 Eylül sonrası dünyada terörle mücadelenin etkin rol oynadığı görülmektedir. Ayrıca Amerika’nın Irak İşgali ve Irak’ta yeni düzenin inşa edilebilmesinin zorluğu, güvenliği öne çıkartan diğer bir husustur.
Milli İstihbarat Teşkilatı(MİT) Müsteşarı Emre Taner’in Ekim 2005’te Barzani ile görüşmeleri Türkiye’nin güvenlik temelli yaklaşımını net olarak anlatmaktadır.
Görüşmede Türkiye Barzani’ye “öncelikli ve hassas” iki mesaj iletti. Bu mesajlardan ilki, bölgede bir bağımsız Kürt Devleti kurulması yönündeki düşünce ve çalışmaların Ankara açısından “rahatsız edici” olduğuydu. İkinci “kritik” mesaj ise terör örgütü PKK/Kongra- Gel’in halen Barzani yönetimindeki bölgede varlığını sürdürdüğü ve Türkiye’nin güvenliğini tehdit eden bu konuda Barzani yönetiminden “aktif” bir tutum sergilemesini beklediğiydi. Yani Türkiye, Mesut Barzani’den, bölgesindeki PKK varlığını yok etmeye yönelik somut adım atmasını bekliyordu. MİT Müsteşarı’nın misyonu, Türkiye adına bu iki mesajı doğrudan iletip, Barzani’nin verdiği yanıtları Ankara’ya getirmekti. 4 Emre Taner ve Barzani arasındaki görüşme 3 ay sonra basına sızmıştı. AKP iktidarının bu görüşmeyle kamuoyunun nabzını yokladığı, sonrasında daha üst düzey isimlerin Kuzey
Irak’la ilgili demeçleriyle anlaşıldı.
2006 yılında Abdullah Gül Dışişleri Bakanıyken, PKK ve Irak ile ilgili, ''Irak bizim için dost bir ülke. Dost bir ülkede terör örgütünün önde gelenlerinin faaliyet gösteriyor olması çok ayrı bir anlam taşır. Rejimini hoş görmediğiniz bir ülkede terör örgütlerinin karargahlarının, eğitim kamplarının bulunması bir noktada su götürür, ama bunun dost bir ülkede olması farklı bir durum ortaya çıkartır, çok dikkatli olmak gerekir'' şeklinde konuşmuştu.5
Gül’ün konuşmalarının ardında IKBY ile ilişkilere zarar vermeden PKK sorununu çözmek istediği anlaşılmaktadır. Bu bağlamda diplomatik temasların ana gündem maddeleri PKK
meselesidir.
Gül, yine aynı tarihlerde Türkiye’nin Irak’taki tüm kesimleri kucakladığını, “Kürt kökenli kardeşlerimiz” vurgusuyla yakınlaşmayı daha ileri düzeye taşımak istediğini belirtmişti.6
2005 yılından 2007 yılına kadar geçen süreçte, IKBY ile kurulan temaslar gizlilik içinde yürütülmeye çalışılmış; bu dönemde hem sivil hem askeri bürokrasi, hem de kamuoyu
yakınlaşma fikrine aşamalı bir şekilde alıştırılmaya çalışılmıştır. Yine de söz konusu dönem içerisindeki en büyük sorunlardan biri Türk siyasi hayatında yıllardır baskın olan ordunun bu konuda gösterdiği direnç olmuştur.7
Türkiye bugün olduğu gibi, 2003 İşgali sonrası bölgeye yönelik politikalarında Irak’ın toprak bütünlüğünden yana olmuştur. Şüphesiz bunda bir Kürdistan devletinin kurulması ve bu durumun Türkiye’deki Kürtleri de etkileyebileceği endişesi bulunmaktadır.
2007 ve 2008 yılları hem askerin hem siyasilerin PKK olaylarının etkisiyle sert söylemleriyle geçmiştir. Dönemin Genel Kurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın IKBY’nin PKK’ya verdiği desteğe vurgu yapması8, dönemin Başbakanı Erdoğan’ın bir aşiret reisiyle görüşmeyeceğini ifade etmesi 9 gibi söylemler, Ordu Yardımlaşma Kurumu(OYAK) 10 ve diğer birçok Türk firmasının bölgedeki ticari ilişkileri göz önüne alındığında çok sönük kalmıştı. Dolayısıyla
ikili ilişkilerde yumuşama olması kaçınılmazdı.
En dikkat çeken politika 2008 küresel ekonomik krizin olumsuz etkilerinden kaçınmak için Ortadoğu’da yeni pazarlar ve partnerler bulmaktı. Bu politika Türkiye’nin bölgesel güç
kapasitesine ve Türkiye-IKBY arasında barışçıl bir diyalog geliştirilmesine katkıda bulundu.
Ticari faaliyetleriyle, bir devlet desteği ve teşviği yokluğu, sınırlamalar, güvenlik tehditleri ve Ankara ve Erbil arasındaki tansiyona rağmen hem Türk hem Kürt iş adamları ticari
faaliyetlerinde ısrar ettiler. 11
Sınırlar arasında ticari alışveriş bir süre sonra siyaseti ikili siyasi ilişkilerin geliştirilmesi yönünde zorlamıştır.
Siyasi İlişkilerde Yakınlaşma
2009 yılı tarafların karşılıklı ziyaretlerinde verdikleri samimi pozlar ve olumlu mesajlarıyla yakınlaşmanın başladığı yıl olmuştur. Ziyaretler tansiyonu yüksek ihtilafların dindirilmesi
adına bir başlangıç olmuştur.
Ziyaretlerin ana gündem maddesi PKK sorunudur. Türkiye, sorunun uluslararası boyutunu düşünerek IKBY ile yakınlaşmanın PKK’yı zayıflatacağını hesaplamıştır. Kürdistan
Demokratik Partisi (KDP) iktidarındaki IKBY ise Kürt ulusal liderliğinde PKK’yla olan mücadelesinde avantaj elde etmek ve enerjisini Türkiye üzerinden dünya pazarlarına ihraç
ederek ekonomik kalkınma amaçları gözetmiştir.
2008 Küresel Ekonomik Krizi’nin olumsuz etkilerini hisseden Türkiye’nin dış ekonomik ve ticari ilişkilerinde yeni eğilimler ve partnerler arayışında komşu IKBY önemli bir rol
oynamıştır. Bu yakınlaşma öncesi artan ticari ilişkiler “diplomasi siyaseti takip eder” yaklaşımının haklılığını göstermiştir. Bu anlamda karşılıklı bağımlılık olarak görülen ilişkinin
niteliği tarafların bölge politikasında İran-Irak Merkezi Hükümeti eksenine karşı bir blok olarak da görülebilmektedir. İran’ın Maliki üzerinden Irak’ı dizaynına karşılık Türkiye IKBY
ile stratejik bir ittifaka girerek hem enerji açığını kapatmak hem de bölgeyi ticari bir Pazar olarak değerlendirmek istemektedir. ABD’nin bu kutuplaşmada çoğunlukla İran-Irak ekseninde bulunduğu söylenebilir.
AKP iktidarının ikinci dönemine Ahmet Davutuğlu’nun siyasi teorilerinin uygulama sahasına inmesi damga vurmuştur. Davutoğlu’nun “komşularla sıfır sorun politikası” IKBY ile de
ilişkilerin geliştirilmesine katkıda bulunmuştur. IKBY’nin yakınlaşma politikasına olumlu karşılık vermesinde Şii-Muhafazakar dış politika izleyen İran’a karşı, Barzani’nin hakim olduğu coğrafyaya yakınlığı ve Sunni-Muhafazakar bir dış politika sergileyen Türkiye’yi daha yakın görmesi etkili olmuştur. Ayrıca İran’ın Maliki ve KYB-Goran üzerinden bölgede Şiiliği yaymak, enerji arayışı ve Kürtleri kontrol altında tutmayı amaçlayan politikaları Barzani’nin Türkiye’yle ittifak kurmasında etkili olmuştur. Türkiye’nin enerji ihracatında transit güzergahı olarak Avrupa’ya coğrafi yakınlığı ve ekonomik kalkınmışlık seviyesi Barzani için diğer tercih sebepleridir.
Türkiye’de askeri elit tarafından IKBY’yle ilişkilerin geliştirilmesi, bir dönem “kırmızı çizgiler” olarak görülürken, bu durum yerini Türk şirketlerin ve özellikle Türk müteahhitlerin
bölgede etkin ticari ve ekonomik faaliyetlerini koruma ve artırma çabasını gözeten iktidarın dış politikadaki etkisini artırmasıyla ortadan kaybolmuştur.
Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Bağdat ziyaretinde Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’yle sıcak kucaklaşma sahnesi aradaki soğukluğu giderirken; Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Erbil’i ziyaretinde “ortak bir güvenlik anlayışı” ve “ekonomik entegrasyon” imkanlarından bahsetmesi, ilişkilerin temel dinamiklerini güvenlik ve ekonomi konularına od Barzani Davutoğlu ziyaretini “Dışişleri Bakanı’nın Erbil’i ziyareti önemli ve tarihi bir adımdır. Kalkınmamızda Türkiye önemli bir role sahiptir. Bu ilişki özel bir dikkat ister. Dolayısıyla ben Türkiye’nin Erbil Konsolosluk açacak olmasına sevindim” 12 cümleleriyle değerlendirdi.
Ekonomik Çıkar Dengelenmesi, Enerji ve Pazar Arayışı
Türkiye ve IKBY arasındaki ilişkilerin gelişmesine zemin hazırlayan faktör Türk ekonomisinin talebiydi. Amerikan işgali sonrası Kürt bölgesinin Irak’ın diğer bölgelerine
nispeten daha istikrarlı bir yapıya ve bol ekonomik fırsatlara sahip olması, 2000’lerin ortalarından itibaren, Türkiye’nin IKBY’ye yönelik yeni bir politika geliştirmesine zemin hazırladı.13
Ekonomik ilişkilerin ileri seviyelere taşınmasında Erbil Başkonsolosluğu’ndan önce de devam eden ticari faaliyetlerin etkisi çok büyüktür. Nitekim 2005 yılından 2010’a kadar Türkiye’nin herhangi bir teşvik ve desteği olmamasına rağmen Güneydoğulu iş adamlarının akrabalık ve dil faktörünü kullanarak bölgeyle geliştirdikleri ticari ilişkiler, yumuşak gücün oluşmasına temel olmuştur.14 Böylece etkin bir ticari pazarın milliyetçi politikalara kurban edilmemesi gerektiği Türkiye tarafından daha iyi anlaşılmıştır. Ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi tarafları bölgenin siyasi istikrarını sağlamada büyük rol oynamıştır.
Türkiye-IKBY arasındaki ilişkiler sadece ekonomi açısından gelişmedi. Ekonomideki gelişmeler sayesinde karşılıklı ilişkiler siyasi ve savunma boyutunda da gelişme gösterdi.15
Türkiye’deki hem Türk hem Kürt işadamları IKBY’nin fiziki altyapının inşasına katkı sağlamaktadır. Yanı sıra gıda ve diğer ürünler de Türkiye’den ithal edilmektedir.16
Konsolosluğun 11 Mart 2010 tarihinde açılmasıyla Türkiye’den Erbil’e ticari hareketlilik kurumsal anlamda artmaya başladı. İlk Başkonsolos Aydın Selcen Ankara-Erbil ilişkilerini
artırmaya ve klişeleri yıkmaya özel bir gayretle çalıştı. Selcen ve ekibi özellikle IKBY’de Türk özel sektörünün olanaklarını artırmaya odaklandı.17
2011’de dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türk Makyol Cengiz İnşaat firması tarafından inşa edilen Erbil Uluslarası Havaalanı açılışına katılması 18 ikili ilişkilerde
ekonominin önemini göstermiştir. Türk bankalarının ve otellerinin de o dönemlerde açılması ilişkilerdeki ticaret hacminin artırılmaya çalışıldığını göstermektedir.
Ekonomik ilişkilerin gelişmesi iki taraf için de bölgesel güvenliğin korunması ve son dönemde artan İran-Irak yakınlaşmasında dengeyi sağlanabilmesi anlamına gelmektedir.
IKBY iç siyasetinde yaşanan kriz ve bölgesel güçlerin nüfuz mücadelesi, Türkiye’ye Barzani önderliğindeki KDP ile ilişkileri muhafaza etmesinin olası istikrar döneminde “meyvelerini” toplayacağı bir zemin hazırlayacaktır.
Son dönemde bölgede düzenlenen terör operasyonları taraflar arasındaki dış ticaret hacmini büyük oranda etkilemiştir. Ekonomi Profesörü Hoşyar Maruf’a göre, Türkiye’nin IŞİD ve PKK mevzilerini bombalamasıyla bölgenin günlük yaşamı olumsuz anlamda etkilenirken; halkın Türkiye’nin “düşmanca hareket” ettiğini düşünmesine neden olmuştur. Kürdistan Bölgesi Ticaret ve Sanayi Odaları Başkanı Dara Celil Hayat da Kürdistan Bölgesi'nin ticaret için Türkiye dışında başka kapısı olmadığını belirtti. 19 Türkiye ve Irak arasında 2016 yılı itibariyle 8.48 milyar dolardır. Bu miktarın 7.64 milyar dolarını Türkiye’nin ihracatı oluşturmaktadır. Irak 2013 yılında 12.10 milyar dolarla zirveye çıkan ticaret hacmi, 2014 yılında 11.17 milyar dolarken, 2015’te 8.86 milyar dolara gerilemiştir. 20 Irak ile yapılan ticaretin büyük kısmını IKBY ile yapılan kısmı oluşturmaktadır. Dış ticaret hacminin düşmesinde bölgede yaşanan güvenlik krizinin etkili olduğu görülmektedir.
Irak’ın petrolü millileştirmesiyle birlikte kalkınma amacıyla ihraç güzergahları aramaya başlamıştır. Bu amaçla 1973’de inşasına başlanan Kerkük-Yumurtalık Petrol Boru hattından
1977’de ilk akış gerçekleşmiştir. 2011 Irak Petrol Yasası’nın yürürlüğe girmesiyle IKBY’nin bölgedeki enerji kaynaklarındaki etkisi artarken; IŞİD’in 2014’te Musul’u ele geçirmesiyle Kerkük’teki Irak merkezi hükümeti askeri bölgeyi terk edince, Kürdistan Yurtsever Partisi (KYB) ve KDP peşmergelerinin kontrolü gerçekleşmiştir. 21 Kentte bulunan 5 petrol yatağından 2’si olan Bay Hasan ve Havana petrol yatakları Erbil yönetiminin kontrolündedir.22
ABD’nin 2011 yılında Irak’tan çekilmesiyle IKBY küresel petrol şirketleri için büyük bir fırsat olmuştur. Exxon Mobil, Chevron, Total ve Gazprom’un bölgedeki petrol kaynaklarını
işletme girişimleri ön plana çıkmıştır. IKBY ile öncesinde başlayan ekonomik ve güvenlik temelli yakınlaşmaya enerji ticareti de eklenmiştir. Türkiye, enerji ithal çeşitliliğini artırmanın yollarını güvenli boru hatlarıyla sağlamayı planlarken, enerjiyi ucuza almanın hesaplarını da yapmıştır. IKBY ise enerji ihracatıyla ekonomik kalkınmayı hedeflemiştir. Türkiye, IKBY’nin enerjisini ihraç etmede coğrafi yakınlık ve dünya pazarlarına ulaşmada İran’a göre daha iyi seçenektir.
2005 Anayasası ile tanınan haklar sayesinde, Irak’ın toplam petrol gelirinin yüzde 17’si Kürdistan bölgesine aittir. Bu oran Kürtlerin toplam Irak nüfusu içindeki oranına göre
belirlenmiştir. Ancak bu payı düzenli olarak alamadığını ileri süren IKBY, Mayıs 2013’ten itibaren, bölgesindeki petrolü dünyaya Türkiye üzerinden, doğrudan kendisi ihraç etmeye
başlamış, bu durum hem Bağdat’ın hem de Washington’un çok büyük tepkisini çekmiştir.
Aslında bu yeni bir gelişme değildir. Daha önce de Bağdat’ın ve Washington’un itirazlarına rağmen, IKBY Ağustos 2012’de bölgesinden çıkan petrolü tankerlerle Türkiye’ye satmaya başlamış; karşılığında ise Türkiye’de üretilen çeşitli ürünler almaya başlamıştır. Mal takası(barter) yöntemi ile gerçekleşen bu satışlar sonraları boru hatları ile desteklenmiştir.23
Mayıs 2012’de Türkiye Enerji Bakanı Taner Yıldız, Erbil’e yaptığı ziyaret sırasında Bölgesel Kürt Yönetimi’nin Doğal Kaynaklar Bakanı Aşti Hawrami ile merkezi Irak yönetiminin onayı olmaksızın çeşitli enerji antlaşmaları imzalamıştır. Bu antlaşmalarla Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin petrol ve doğalgaz kaynaklarını Türkiye üzerinden transfer edilmesi
öngörülürken bu miktarın günde bir milyon varilin üzerinde olacağı açıklanmıştır.24
Taraflar arasında imzalanan 50 yıllık doğal gaz ve petrol üretim anlaşması enerji konusunda ittifakın boyutunu özetler niteliktedir. 25Türkiye bu anlaşma kapsamında petrol ihtiyacının önemli bir kısmını buradan sağlamayı planlamaktadır. 2014 yılına gelindiğinde Erbil, Ankara’nın en önemli enerji partneri haline geldiği gibi, Arap
Baharı sonrası dengelerin yeniden karıldığı Ortadoğu’da ilişkilerin en iyi yürütüldüğü aktör statüsüne yükselmiştir.26
Yapısal ve Konjonktürel Risk Faktörleri
Türkiye-IKBY ilişkileri IŞİD ve PKK tehditlerine karşı ileri düzeye taşınsa da yapısal ve konjonktürel birçok risk faktörünü de içermektedir. Türkiye Çözüm Süreci’nin sona ermesiyle PKK’ya karşı operasyonlara başlarken IKBY ile işbirliğine gitmiştir. Ancak bu işbirliğini iki taraf için de tehdit olarak görülen IŞİD’le mücadeleden ayrı ele almamak gerekmektedir. İkili ilişkilerin niteliğini Irak merkezi hükümeti, ABD ve İran’ın politikaları da etkilemektedir. IKBY’nin bağımsızlık söylemi, Kerkük ve Türkmen Meselesi ve Irak içindeki ihtilaflı bölgeler sorunu ilişkilerin geliştirilmesine engel olan yapısal risk faktörleri olarak
ortaya çıkmaktadır.
1916’da Sykes-Picot Anlaşması ile bölgede kurulan düzen ve oluşturulan sınırların kırılganlaştığı tezleri yüksek sesle zikredilirken, Ortadoğu’nun en büyük nüfusa sahip
devletsiz halkı Kürtlerin siyasi talepleri de öne çıkıyor. Bölgesel siyasette "Kürtlerin zamanı" algısı güçlenip sınır-aşan dinamikler ivme kazanıyor. Yine de Kürt siyaseti hala içinde yaşadığı ulus-devletlerin koşulları dahilinde evriliyor.27
Nüfusu 4 ülkeye yayılmış Kürtler arasında bağımsızlığa en yakın olan Irak Kürtleri son dönemde bölgesel ve küresel ittifakların daha görünür olduğu bir düzlemde bu taleplerini dile getirmeye başladılar. Barzani’nin babasından devraldığı Kürt ulusal liderliği bağımsızlık taleplerinin artmasıyla mevcut rakipleri arasında avantajını artırmıştır. Her ne kadar Suriye ve İran’da PKK kadar güçlü olmasa da olası bir bağımsızlık, Kürtler arasında Barzani öncülüğündeki KDP’yi Öcalan liderliğindeki PKK’nın önüne geçirebilir.
Türkiye açısından IKBY’nin çökmüş bir devlet görünümündeki Irak’ta egemenlik alanını genişletmesi Irak toprak bütünlüğünü ve demografik dağılımı tehlikeye attığı zaman tehlike olarak algılanmaktadır. AKP iktidarı, Türkiye’de yaşayan Kürtlerin bağımsızlığa sempatiyle bakmalarından memnun değilken; milliyetçi-muhafazakar ve ulusal-sol elit de, iktidarın IKBY’yle yakınlaşmasına kuşkuyla yaklaşmaktadır. Son dönemde yaşanan “bayrak krizleri”- nde tarafların pozisyonu, bağımsızlık taleplerinin hem Türkiye hem Irak merkezi hükümeti tarafından “kırmızı çizgiler” olduğunu ortaya koymaktadır.
Bölgesel düzlemde Kürt siyasetinin askeri gündemle yoğrulmasının, nihayetinde Türkiye’nin demokratik ortamda barışçıl yöntemlerle yürütmeye çalıştığı Çözüm Süreci açısından büyük bir açmaz oluşturacağı söylenebilir.28
IKBY’nin bağımsızlık söylemlerinin artması IKBY iç siyasetinde KDP ve KYB-Goran arasındaki mücadelenin kızıştığının bir göstergesidir. Bu söylem üzerinden Eylül 2017’de
yapılması planlanan seçimlerde avantaj elde etmek isteyen taraflar, bölgesel ve küresel bir destek bulamamıştır. Bu bağlamda KDP’yle yakın temas içindeki Türkiye de, KYB-Goran ile ittifak içindeki İran’ın bağımsızlığa karşı mesafeli durduğu görülmektedir.
Bir diğer risk faktörüyse, enerjiye sahip olmada etnisitenin etkisini öne çıkaran demografik dönüşümün Türk, Kürt ve Araplar arasında nasıl gerçekleştiğidir. Türkiye, IKBY ve Irak
merkezi hükümeti Kerkük petrolleri ve nüfusu konusunda kolay değişmeyecek bir pozisyon almışlardır.
Kerkük’te etnik olarak bakıldığında Türkmen, Kürt ve Arap olmak üzere üç ana etnik grup yaşamaktadır. Bunun dışında Kerkük’te Sünniler çoğunluk olarak yaşarken, azımsanmayacak bir Şii nüfustan da bahsetmek olasıdır. Şii nüfusun büyük bölümünü Türkmenlerin oluşturmasına rağmen, Türkmenlerin etnik kimliklerini daha ön planda tuttuklarını söylemek mümkündür.29
Türk tarafında “Kerkük Türktür, Türk kalacak” 30 , Kürt tarafında ise “Kerkük Kürtlerin Kudüsü’dür”31 ve “Kerkük Kürdistan’ın kalbidir”32 sloganları bölgedeki ihtilafın tarihsel ve
kültürel geçmişini anlatmaktadır.
2005 yılında kabul edilen Irak Anayasası’nın 140. Maddesi ihtilaflı bölgeleri anlatmaktadır. Buna göre, Kerkük’ün 3 aşamalı (normalleşme, nüfus sayımı ve referandum) bir planla
Bağdat’a veya Erbil’e bağlanması öngörülmüştür. Söz konusu 140. maddenin 2007 yılının Aralık ayına kadar hayata geçirilmesi gerekmekteydi.33
2007 yılında planlanan seçimlerin yapılamamasıyla ilgili anayasa maddesinin bir işlevi kalmamıştır. Kerkük, Musul, Selahaddin ve Diayala’yı içeren ihtilaflı bölgeler IŞİD
saldırılarıyla Irak merkezi hükümetinin büyük oranda çekilmesiyle IKBY egemenliğine girdi.
Böylece Kerkük’ün statüsü ile ilgili taraflar arasında karşılıklı siyasi söylemler geliştirildi. IKBY “ihtilaflı bölgeler”de egemenliğini IŞİD’e karşı savaşta başta ABD olmak üzere birçok bölge devletinin ve PKK’nın desteğini alarak genişletmiştir. Ayrıca belirtmek gerekir ki Barzani “ihtilaflı bölgeleri” Kürtlerden koparılan bölgeler” olarak görmektedir.
Türkiye, Haydar El-Abadi’nin kurduğu hükümeti ilk olarak tebrik eden ülke olmuştur.
Türkiye bu anlamda Irak’ın istikrara kavuşması, Irak’taki siyasi birliğin ve ulusal uzlaşının sağlanması ile ülkenin toprak bütünlüğünün korunması konusunda Irak hükümetine her türlü desteğin verileceği konusunda açık bir tutum almıştır.34
Türkiye’nin Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması konusundaki politikası IKBY ile ilişkilerin gergin seyrettiği bir zemin oluşturmaktadır. Bu açıdan Bağdat ve Erbil’i
birbirlerinin alternatifi görmeyen Türkiye’nin IŞİD’in Musul’a alması Irak’ta egemenlik alanını genişletmesiyle IKBY ile kurduğu stratejik ittifaka da zarar gelmesini istememektedir.
IKBY ise hem IŞİD’le mücadelede hem son dönemde Kürt ulusal liderliği için micadele ettiği PKK ile mücadelede Türkiye’yi vazgeçilmez bir müttefik olarak gördüğü bilinmektedir.
Kerkük’ün statüsü ve bağımsızlık gibi risk faktörlerinin yanında IKBY’deki Türkmen varlığı her ne kadar Irak Türkmen Cephesi Türkiye’den yeterince desteği alamadığını söylese de, Türkiye’nin hassas olduğu bir konudur. 2017’nin ilk yarısında yaşanan bayrak krizleri
Türkiye’nin bu konuda Türkmenlerin destekçisi olduğunu göstermektedir. Kerkük’ün KYB’li Kürt Valisi Necmettin Kerim’in resmi dairelere Irak bayrağının yanında
IKBY bayrağı asılması kararıyla, Türkmenlerin tepkileri yükselmiştir. Bir bakıma Türkmenlerdeki kimliğin uyanışı sembolize eden bu tepkiler şehirde tansiyonu yükseltmiştir.
Irak Türkmen Gençler Derneği Başkan Yardımcısı Murat Türkmen: ''Kerkük Valisinin tek taraflı davranmasına yanıt olarak gençlerimiz güzel bir sloganla yola çıktılar. Gençler,
'hükümete ait kurum ve kuruluş binaları sizin ise cadde ve sokaklar da bizim' diyerek kentin her yerine Türkmen bayraklarını astılar.'' dedi.35
Dünyanın en verimli petrol bölgelerinden biri olan Kerkük petrolleri şuan Irak federal hükümeti altındaki Kuzey Petrol Şirketi tarafından üretilmedir. Günde 500 bin varil üretilen
petrolün üçte ikisi IKBY’ye kalmaktadır. 36
Amerikan Enerji Bakanlığı verilerine göre, Kerkük’ün petrol rezervleri 8,7 milyar varil. Uluslararası Enerji Ajansı'na göreyse, Irak petrolünün mevcut üretiminin yüzde 40’ı
Kerkük’te gerçekleşiyor. Buna ek olarak ülkenin kanıtlanmış petrol rezervlerinin yüzde 6’sı Kerkük’te bulunmakta.37
DAEŞ’ten sonra Kerkük’ün idaresi üzerinde Kürtler etkisini artırmıştır. Kentte bulunan 5 petrol yatağından 2’si olan Bay Hasan ve Havana petrol yatakları Erbil yönetiminin
kontrolündedir.38
İkili ilişkilerde Kerkük'ün statüsü konusundaki belirsizlik, Barzani'nin PKK çatışmasının devam edip etmeyeceği, Türkmenlerin durumu başlıkları öne çıkan risk faktörleri olarak
görülmektedir. Ayrıca IKBY'nin bağımsızlık referandumunu 2017 başından itibaren sıklıkla dile getirmesi Türkiye tarafından tedirginlikle karşılanırken; Barzani'nin Eylül 2017'de
bağımsızlık kararı alındığını ve Kerkük'ün de bağımsızlık referandumuna katılacağını ilan etmesiyle bölgede güç mücadelesinin boyutunda değişimler yaşanabilir. Türkiye, Irak ve
İran'ın bu karar karşısında politikaları kadar ABD ve Rusya'nın da pozisyonları unutulmamalıdır.
Sonuç
Türkiye ve IKBY arasında mevcut ilişkileri tarihsel ve kültürel bağlamdan ayrı düşünmek olanaksızdır. Buna bir de 11 Eylül sonrası dünyada güvenlik anlayışının, PKK, IŞİD ve FETÖ gibi örgütlerin bölgedeki etkinliğinin eklendiği düşünüldüğünde ilişkilerin yapısı kırılgan bir düzlemde seyretmesi muhtemeldir. Ancak bu kırılganlığı, taraflar arasındaki ticari, ekonomik ve enerji işbirliklerinin önemli ölçüde engellediği görülmektedir.
Kerkük’ün statüsü, Türkmenler, IKBY’nin bağımsızlık söylemleri Türkiye tarafında birçok soru işaretinin gündeme gelmesine yol açmıştır. Türkiye’nin enerjiye olan bağımlılığı ve
alternatif pazar arayışları IKBY’nin elini güçlendirirken; İran’ın bölgedeki etki alanından çıkmak ve ekonomik kalkınmayı sağlamak isteyen IKBY için tek seçenek Türkiye’dir. Bağdat ile Erbil arasında olası gerginliğin, IKBY’nin bağımsızlık talebinin artmasından çekinen Türkiye, Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması konusunda hassas söylemler geliştirmiştir.
Türkiye Irak federal yapısı içinde IKBY’nin güçlenmesine destek vermektedir.
IKBY tarafında Kerkük’ün bağımsızlığın anahtarı olarak görüldüğü 2017’nin ilk ayları Türkiye’nin tepkisini çeken birçok olaya neden olmuştur. Bunlardan biri Türkmenlerin yoğun
tepki gösterdiği Kerkük’te Irak bayrağının yanında IKBY’nin bayrağının asılması, ilişkilerin milliyetçi boyutunu daha öne çıkarabilir. Bu durum görece istikrarlı seyreden karşılıklı
ilişkilerin zarar görmesine neden olmaktadır. Türkmenlerin IKBY içinde siyasi ve idari mekanizmalarda güçlerinin azalmaya başlaması ve
Kerkük'ün statüsü konusunda IKBY ile gerginleşen ortam, Türkiye'den bekledikleri desteği bulamadıklarını iddia etmeleri, Türk dış politikasında ulusal çıkar algılamasının önceki yıllara göre değiştiğini göstermektedir. Bu durumun ortaya çıkmasında IKBY ile ilişkilerin karşılıklı bağımlılık düzeyinde gelişmesi kadar, bölgesel dengelerin sağlanması için hedeflenen dış politika vizyonunda, Türkmenlerin öncelikler arasında olmadığı görülmektedir.
Taraflar arasında IŞİD’e karşı ortak mücadele devam ederken; PKK’ya karşı Kürt ulusal liderliği mücadelesinde KDP’nin liderliğini savunan konjonktürel bir ittifak sürmektedir.
Türkiye’nin Sincar Operasyonu’yla beraber PKK’ya karşı mevzubahis ittifak devam etmektedir.
Türkiye ve IKBY ilişkilerinin olumlu seyretmesi Suriye, Irak ve Türkiye üçgeninde dengeleri taraflar lehine geliştirme imkanına sahiptir. Ancak küresel anlamda ABD ve Rusya bölgesel olarak da İran’ın bölge politikalarının uyumlaşmasının ikili ilişkileri etkileyeceği de göz ardı edilmemelidir.
Fiilen çökmüş bir Irak devleti içinde daha fazla alana egemen olmak isteyen IKBY’nin, IŞİD saldırıları sonrası tanınırlık elde etmesi ve dört ülkeye dağılmış Kürt nüfusa ulusal liderlik iddiası, Kürt nüfusu barındıran ülkelerin bağımsız bir Kürt devletine karşı ortak hareket etmesine de neden olabilir. Alınan bağımsızlık referandumu kararıyla Türk siyasi ve kurumlarının cılız tepki göstermesine karşılık, ABD, Irak ve İran'dan gelen sert tepkiler olası bağımsızlık durumunda Türkiye'nin Barzani'yi tanıyan ilk ülkelerden olacağı sinyalini vermektedir.
1 Irak Kürtleri'nin önde gelen Kadiri Tarikatı liderlerindendir. 1. Dünya Savaşı'nda Osmanlı yanında yer almıştır.
Musul-Kerkük 'ün hakimiyeti İngilizlere kalıp, Hilafet kaldırılınca, Türkiye ile arası bozuldu. Bu arada İngilizlere
karşı da savaştı. Daha fazla bilgi için: Ogün Duru, Irak Kürt Muhalefet Hareketinde Uluslararası Boyut: 1918-
1975 Arası Dönemin Analizi, Alternatif Politika, Özel Sayı 1, 74-112, Kasım 2010.
2 Özden Zeynep Oktav, Helin Sarı Ertem, 2000’li Yıllarda Türk Dış Politikası: Fırsatlar, Riskler ve Krizler (Nobel
Akademik Yayıncılık, 2010), s.296
3 A. Sait Sönmez ve Samed Kurban, Turkey’s Northern Iraq Policy Within the Dilemma of National Security
Problems and Economic Cooperation (2003-2015), European Scientific Journal January Edition vl.13, No.2,
page:25.
4 MİT Başkanı Barzani İle Ne Konuştu?, erişim tarihi: 01.06.2017,
http://www.haber7.com/siyaset/haber/133993-mit-baskani-barzani-ile-ne-konustu
5 Türkiye’ye Ortadoğu’da Daha Fazla Rol,erişim tarihi:01.06.2017,
http://www.cnnturk.com/2006/dunya/07/05/turkiyeye.ortadoguda.daha.fazla.rol/196692.0/index.html.
6 Irak’ta Türk-Kürt Düşmanlığı Senaryosu Var, erişim tarihi: 01.06.2017, http://www.hurriyet.com.tr/gul-irak-taturk-
kurt-dusmanligi-senaryosu-var-3523352
7 Ertem, s.304.
8 PKK Destekçisi Kürt Liderlerle Görüşmem, erişim tarihi: 01.06.2017, http://www.hurriyet.com.tr/pkkdestekcisi-
kurt-liderlerle-gorusmem-5968891.
9 Kabile Reisi İle Görüşmem, erişim tarihi: 01.06.2017, http://www.sozcu.com.tr/2013/gundem/kabile-reisi-ilegorusmem-
406631/
10Büyükanıt’ın Irak’taki Çizgisini OYAK Aştı, erişim tarihi:01.07.2017,
http://www.haber7.com/guncel/haber/222794-buyukanitin-k-iraktaki-cizgisini-oyak-asti
11 Merve Özdemirkıran, “ Soft power and the challenges of private actors: Turkey - Kurdish Regional
Government (KRG) relations and the rising role of businessmen in Turkish Foreign Policy “, European Journal of
Turkish Studies [Online], 21 | 2015, Online since 07 March 2016, Connection on 02 June 2017. Page: 8, URL :
http://ejts.revues.org/5268,
12President Barzani, Turkey's Foreign Minister Davutoğlu hold historic meetings, announce plans to open
consulate, erişim tarihi: 03.06.2017, http://cabinet.gov.krd/a/d.aspx?s=010000&l=12&a=32216
13 Özlem Kaya Pusan, Turkey’s Changıng Relatıons Wıth The Iraqı Kurdısh Regıonal Government”, Middle East
Review of International Affairs, Vol. 20, No. 2, Summer(2016)
14 Özdemirkıran, s.3.
15 Sönmez ve Kurban, s.28.
16 Özdemirkıran, s.2.
17 Christina Bache Fidan, “Turkish Business In The Kurdistan of Iraq” Turkish Policy Quarterly, Winter 2016, s.
119.
18 Havalimanı ve Banka Tamam Koç da Erbil İçin Gün Sayıyor, erişim tarihi: 03.06.2017,
http://www.aksam.com.tr/ekonomi/havalimani-ve-banka-tamam-koc-da-erbil-icin-gun-sayiyor--29523h/haber-
29523
19Kürdistan Bölgesi- Türkiye Ticaretinde Gerileme, erişim tarihi:03.06.2017,
http://www.rudaw.net/turkish/business/270420171
20 TÜİK Dış Ticaret İstatistikleri, 2016.
21 Aybüke İnan, “Kerkük-Yumurtalık Petrol Boru Hattı ve Türkiye-Irak İlişkileri (1973-2011), Ortadoğu Analiz,
Ağustos 2013, cilt.5, sayı.56, s.71.
22 Ali Semin, “ Irak’ta Kürt Partileri Arasındaki Rekabet Dinamikleri ve Kerkük Petrolü”, Bilgesam Analiz,
No:1363, 17 Mart 2017, s.1.
23 Ertem, s.313
24 Berkan Öğür, Zana Baykal ve Ali Balcı, “Kuzey Irak- Türkiye İlişkileri: PKK, Güvenlik ve İşbirliği”, Ağustos 2014,
s.52.
25Irakla Ticaret ve Enerjide Yeni Kazanç, erişim tarihi:03.06.2017, http://www.star.com.tr/ekonomi/iraklaticaret-
ve--enerjide-yeni-kazanc-haber-1174871/
26 Öğür, Baykal ve Balcı, s.52.
27Irak Kürtlerinin Bağımsızlık Söylemi ve Değişen Dengeler, erişim tarihi: 10.06.2017,
http://www.aljazeera.com.tr/gorus/irak-kurtlerinin-bagimsizlik-soylemi-ve-degisen-dengeler
28Irak Kürtlerinin Bağımsızlık Söylemi ve Değişen Dengeler, erişim tarihi: 10.06.2017,
http://www.aljazeera.com.tr/gorus/irak-kurtlerinin-bagimsizlik-soylemi-ve-degisen-dengeler
29 Bilgay Duman, Irak’ta Çatışmaların Odak Noktası:Kerkük, Ortadoğu Analiz, Haziran, 2015.
30 Bütün Dünya Bilmelidir “Kerkük Türktür Türk Kalacak”, erişim tarihi: 02.06.2017,
http://www.yeniakit.com.tr/haber/butun-dunya-bilmelidir-kerkuk-turktur-turk-kalacak-294518.html
31Kürdistan’ın Kudüs’ü Kerkük, erişim tarihi: 02.06.2017,
http://www.nerinaazad.net/columnists/kerem_bekes/kurdistanin-kudusu-kerkuk
32 Kerkük Kürdistan’ın Kalbidir, erişim tarihi: 02.06.2017, http://www.kundir.com/kerkuk-kurdistaninkalbidir.
html/
33 Semin, s.1.
34Bilgay Duman, “Türkiye-Irak İlişkilerinde Yeni Dönem: Başbakan'ın Bağdat ve Erbil Ziyareti”,
http://www.orsam.org.tr/index.php/Content/Analiz/4273?s=turkmen%7Cturkish
35 Türkmenlerden Kerkük’te IKBY Bayrağına Tepki, erişim tarihi: 02.06.2017,
http://aa.com.tr/tr/dunya/turkmenlerden-kerkukte-ikyb-bayragina-tepki/775856
36 Iraq Oil Minister Dispute- Erbil-KRG-Export-Turkey, erişim tarihi: 02.06.2017, http://www.almonitor.
com/pulse/tr/originals/2017/03/iraq-oil-minister-dispute-erbil-krg-export-turkey-luaibi.html
37 Irak İşgali Sonrası Kerkük, erişim tarihi: 02.06.2017, http://azonceoldu.com/m/haber.php?id=4357
38 Semin, s.3.
Kaynakça
“Büyükanıt’ın Irak’taki Çizgisini OYAK Aştı”, erişim tarihi:01.06.2017,
http://www.haber7.com/guncel/haber/222794-buyukanitin-k-iraktaki-cizgisini-oyak-asti
“Bütün Dünya Bilmelidir “Kerkük Türktür Türk Kalacak”, erişim tarihi: 02.06.2017,
http://www.yeniakit.com.tr/haber/butun-dunya-bilmelidir-kerkuk-turktur-turk-kalacak-
294518.html
“Havalimanı ve Banka Tamam Koç da Erbil İçin Gün Sayıyor”, erişim tarihi: 03.06.2017,
http://www.aksam.com.tr/ekonomi/havalimani-ve-banka-tamam-koc-da-erbil-icin-gunsayiyor--
29523h/haber-29523
“Iraq Oil Minister Dispute- Erbil-KRG-Export-Turkey”, erişim tarihi: 02.06.2017,
http://www.al-monitor.com/pulse/tr/originals/2017/03/iraq-oil-minister-dispute-erbil-krgexport-
turkey-luaibi.html
“Irak İşgali Sonrası Kerkük”, erişim tarihi: 02.06.2017,
http://azonceoldu.com/m/haber.php?id=4357
“Irak’ta Türk-Kürt Düşmanlığı Senaryosu Var”, erişim tarihi: 01.06.2017,
http://www.hurriyet.com.tr/gul-irak-ta-turk-kurt-dusmanligi-senaryosu-var-3523352
“Irakla Ticaret ve Enerjide Yeni Kazanç”, erişim tarihi:03.06.2017,
http://www.star.com.tr/ekonomi/irakla-ticaret-ve--enerjide-yeni-kazanc-haber-1174871/
“Irak Kürtlerinin Bağımsızlık Söylemi ve Değişen Dengeler”, erişim tarihi: 10.06.2017,
http://www.aljazeera.com.tr/gorus/irak-kurtlerinin-bagimsizlik-soylemi-ve-degisen-dengeler
“Kürdistan Bölgesi- Türkiye Ticaretinde Gerileme”, erişim tarihi:03.06.2017,
http://www.rudaw.net/turkish/business/270420171
“Kabile Reisi İle Görüşmem”, erişim tarihi: 01.06.2017,
http://www.sozcu.com.tr/2013/gundem/kabile-reisi-ile-gorusmem-406631/
“Kerkük Kürdistan’ın Kalbidir”, erişim tarihi: 02.06.2017, http://www.kundir.com/kerkukkurdistanin-
kalbidir.html/
“Kürdistan’ın Kudüs’ü Kerkük”, erişim tarihi: 02.06.2017,
http://www.nerinaazad.net/columnists/kerem_bekes/kurdistanin-kudusu-kerkuk
“MİT Başkanı Barzani İle Ne Konuştu?”, erişim tarihi: 01.06.2017,
http://www.haber7.com/siyaset/haber/133993-mit-baskani-barzani-ile-ne-konustu
”PKK Destekçisi Kürt Liderlerle Görüşmem”, erişim tarihi: 01.06.2017,
http://www.hurriyet.com.tr/pkk-destekcisi-kurt-liderlerle-gorusmem-5968891.
“President Barzani, Turkey's Foreign Minister Davutoğlu hold historic meetings, announce
plans to open consulate”, erişim tarihi: 03.06.2017,
http://cabinet.gov.krd/a/d.aspx?s=010000&l=12&a=32216
“Türkiye’ye Ortadoğu’da Daha Fazla Rol”, erişim tarihi:01.06.2017,
http://www.cnnturk.com/2006/dunya/07/05/turkiyeye.ortadoguda.daha.fazla.rol/196692.0/ind
ex.html.
TÜİK Dış Ticaret İstatistikleri, 2016. http://www.tuik.gov.tr/Start.do.
“Türkmenlerden Kerkük’te IKBY Bayrağına Tepki”, erişim tarihi: 02.06.2017,
http://aa.com.tr/tr/dunya/turkmenlerden-kerkukte-ikyb-bayragina-tepki/775856
“Türkiye-Irak İlişkilerinde Yeni Dönem: Başbakan'ın Bağdat ve Erbil Ziyareti”, erişim tarihi:
10.05.2017, http://www.orsam.org.tr/index.php/Content/Analiz/4273?s=turkmen%7Cturkish
Duman, Bilgay(2015), “Irak’ta Çatışmaların Odak Noktası: Kerkük”, Ordadoğu Analiz,
Haziran.
Fidan, Christina Bache(2016), “Turkish Business In The Kurdistan of Iraq” Turkish Policy
Quarterly, Winter .
İnan, Aybüke(2013), “Kerkük-Yumurtalık Petrol Boru Hattı ve Türkiye-Irak İlişkileri (1973-
2011), Ortadoğu Analiz, Ağustos, cilt.5, sayı.56.
Oktav ve Ertem, Özden Zeynep, Helin Sarı(2015), 2000’li Yıllarda Türk Dış Politikası:
Fırsatlar, Riskler ve Krizler, İstanbul: Nobel Akademik Yayıncılık.
Öğür, Baykal ve Balcı, Berkan, Zana ve Ali(2014), “Kuzey Irak- Türkiye İlişkileri: PKK,
Güvenlik ve İşbirliği”, Ortadoğu Enstitüsü, Ağustos.
Özdemirkıran, Merve(2016), “Soft power and the challenges of private actors: Turkey -
Kurdish Regional Government (KRG) relations and the rising role of businessmen in Turkish
Foreign Policy”, European Journal of Turkish Studies, June.
Pusane, Özlem Kaya(2016), “ Turkey’s Changıng Relatıons Wıth The Iraqı Kurdısh Regıonal
Government”, Middle East Review of International Affairs, Vol. 20, No. 2, Summer.
Semin, Ali(2017), “ Irak’ta Kürt Partileri Arasındaki Rekabet Dinamikleri ve Kerkük
Petrolü”, Bilgesam Analiz, No:1363.
Sönmez ve Kurban, A.Sait, Samed(2016), “Turkey’s Northern Iraq Policy Within the
Dilemma of National Security Problems and Economic Cooperation(2003-2015), European
Scientific Journal January Edition vl.13, No.2.