Suriye rejiminin müftüsü Ahmet Bedrettin Hassun, İrlanda Parlamentosu'nda yaptığı konuşmada seküler-laik* bir devlet olduklarını belirterek, Batılı ülkelerin kendilerini desteklemesi gerektiğini söyledi. Medya araçlarının Suriye'de yaşananları yanlış aktardığını savunan Hassun, Suriye rejiminin Avrupa’ya ihtiyacı olduğunu belirtti.
İrlanda senatorlarından Mark Dali ise yaptığı konuşmada Suriye’deki krizin çözümü noktasında tüm tarafların işbirliğine değinerek özellikle Halep’e insani yardımların hızlı bir şekilde ulaştırılması gerektiğini belirtti.
Diğer bir İrlanda senatörünün insani yardımların sivillere ulaşmasının neden engellendiğine dair sorusuna cevap veren Hassun, muhaliflerin kendisinin bile Halep'e girmesine izin vermediğini belirterek, "Eğer gerçekten barış için mücadele ediyorsanız sizi Suriye’ye davet ediyorum. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüştükten sonra kararınızı verin. Gerçekten bölgede araştırma yapmak istiyorsanız tarafsız olmalısınız” ifadelerini kullandı.
Hassun, İran ve Rusya’nın Suriye halkını savunmak için bölgede olduklarını ve sivilleri hedef almadıklarını ileri sürdü.
Hassun, ayrıca 2013 yılında Avrupalı ülkeleri tehdit ettiği konuşmasını yalanladı. Rejim yanlısı dini lider, Avrupalı ülkelerde 'canlı bomba' saldırıları yapma tehdidinde bulunmuştu. Ancak Hassun geçen yıllar sonunda Batılı ülkeler için, İslamcı muhalif savaşçılara karşı daha tercih edilir bir figür haline geldi.
Hassun'un Batılı ülkeleri tehdit ettiği 2013 tarihli konuşması:
Hassun söz konusu konuşmasını yalanlarken şu ifadeleri kullandı:
"Benim Avrupa'ya canlı bombalar göndereceğimi söylediğimi iddia ediyorlar. Benim sözlerimi aktarırken neden yanlış tercüme ediyorlar anlamış değilim. Suriye'deki yangın devam ederse uyuyan hücreler uyanacak. Kıvılcımın Avrupa'ya da düşmesi konsusunda korkularım var."
Kaynak: Mepa News
*Sekülerizm; dinin, hukuku ve siyaseti belirleyen bir kurum olmaması gerektiğini savunan anlayışın adıdır. Seküler veya laik olarak adlandırılan modern devletler; dini, 'kural koyucu' olarak kabul etmese de, devlet yapılanmasında dini alana müdahale edecek kuruluşlara izin vermektedirler. Bu anlamda dinin müdahale edemediği ama dine müdahale edebilen bir devlet anlayışı ortaya çıkmıştır.