İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun dış operasyonlarından sorumlu olan Kudüs Gücü’nün komutanı Kasım Süleymani, 3 Ocak 2020 tarihinde ABD insansız hava araçlarının Bağdat Havaalanı yakınında düzenlediği bir hava saldırısında öldürüldü.
Saldırının ardından, bölgede ve dünyada bir numaralı gündem maddesi Süleymani’nin ölümü oldu.
Süleymani, kimilerine göre İran’ın çıkarları için yüzbinlerce insanı katleden bir isimdi. Kimileri ise onu, ABD emperyalizmi karşıtı bir kahraman olarak görüyordu.
Ortadoğu’da çok sayıda milis örgüt kuran ve destekleyen İran’ın Irak, Suriye, Lübnan, Filistin, Yemen, Afganistan, Pakistan gibi ülkelerdeki askeri faaliyetlerini komuta eden Süleymani, bu bölgelerdeki savaşlarda rol oynadı.
Peki Süleymani, gerçekten ABD çıkarlarına karşı savaşan bir kahraman mıydı?
Afganistan sahnesi
Süleymani’nin 1990’lı yılların sonunda destek sağladığı Taliban karşıtı Kuzey İttifakı güçleri, ABD’nin 2001 yılındaki Afganistan işgalinde kara kuvveti olarak görev yaptı. Süleymani, ittifakın önde gelen komutanı Ahmed Şah Mesud ile yakın ilişkiler kurdu.
2001 yılında ABD işgali sırasında, ABD ve İngiltere güçleriyle birlikte Afganistan’ı batısındaki Herat şehrinin Taliban’dan ele geçirilmesi harekatında rol oynadı.
Aynı zamanda ABD’ye, bölgede bulunan Taliban merkezlerine dair istihbarat sağladı.
Afganistan’da, özellikle Şii Hazaralar üzerinden milis gruplar teşkil edilirken, Sovyet-Afgan savaşından itibaren İran’ın desteklediği güçler etkin hale gelmişti.
Süleymani, İran ile gergin ilişkilere sahip olan Taliban yönetiminin devrileceği kesinlik kazanırken, ABD ile yaptığı işbirliği ile, ülkenin geleceğine İran’ın söz sahibi olmasını sağladı.
Bu doğrultuda halen İran, ABD’nin 2001 sonrası kurduğu Kabil hükümetinde, Kuzey İttifakı’na bağlı siyasiler ve Şii Hazaralar üzerinden etkinlik sahibi.
Irak ve ABD ile ittifak
2003 yılında başlayan Irak işgalinde, Süleymani öncülüğünde Irak’ta kurulan Şii milis gruplar, zamanla ülkede egemen oldu.
Süleymani, 2014 yılında IŞİD’in Irak’ın büyük bir bölümünü kontrol altına almasından sonra, İran destekli Şii grupların kurduğu çatı örgüt Haşdi Şabi’nin içerisinde büyük bir öneme sahipti.
Şii güçler IŞİD’e karşı ilerlerken, ABD öncülüğündeki IŞİD karşıtı koalisyon ile Süleymani komutasındaki güçler arasında büyük bir işbirliği göze çarpıyordu.
ABD, İngiltere ve Fransa’nın havadan ve karadan yoğun desteğiyle, Süleymani liderliğindeki İran destekli Şii milisler, başta Musul olmak üzere Irak’ın batısını kontrol altına aldı.
ABD’nin hava güçleri ve Süleymani’nin Şii milislerinin ortaklaşa gerçekleştirdiği saldırılarda on binlerce sivil hayatını kaybetti.
Suriye ve Rus emperyalizmi
Günümüzde birçok akademisyen ve aydının görmezden geldiği bir nokta olsa da, Rusya eliyle yayılan bir diğer emperyalizmin varlığı da çarpıcı bir gerçek.
Kasım Süleymani, 2011 yılında başlayan Suriye savaşında, Esed rejiminin en etkin destekçisi olan İran’ın bölgedeki operasyonlarını yürüttü.
Süleymani, 2015 yılında da İran ile Rusya arasındaki askeri ittifak paralelinde yürütülecek operasyonları Moskova’da Rusya Devlet Başkanı Putin’e sundu.
Rusya 2015 yılının sonlarında Suriye’ye müdahalede bulunurken, Süleymani’nin Şii milisleri ve Rusya arasındaki işbirliği sahaya yansıdı.
Süleymani yönetiminde, başta Lübnan Hizbullahı mensuplarıyla Afgan Hazaralar olmak üzere binlerce kişilik Şii milis kuvvet, Rusya’nın yoğun hava desteğiyle muhaliflerin kontrolündeki bölgelere şiddetli şekilde saldırılar düzenledi.
Bu saldılarda on binlerce sivil hayatını kaybederken, Esed rejimi de ülkede kaybettiği kontrolü büyük ölçüde yeniden sağladı.
Sonuç
Her ne kadar Süleymani’nin “ABD emperyalizmi karşıtı bir kahraman” olduğu algısı, özellikle İran’a müzahir kitle ve şahıslarca lanse edilse de, sahadaki gerçeklik bu durumun aksini gösteriyor.
Süleymani, askeri kariyeri boyunca İran’ın çıkarları için oldukça pragmatik bir tutum izledi.
Kudüs Gücü Komutanı, ABD karşıtlığı söylemiyle imajını parlatırken, bir yandan da İran çıkarına olacak Irak ve Afganistan gibi sahalarda ABD ile doğrudan işbirliği yaptı.
Aynı zamanda Suriye’de de Süleymani, Rusya ile İran’ın yaptığı askeri ittifakın liderlerinden biri olarak, on binlerce sivilin katledilmesinden de doğrudan sorumluydu.
Bu doğrultuda bakıldığında, Süleymani’nin bir “ABD karşıtı” değil, her koşulda İran’ın çıkarlarının gerektirdiği noktada duran bir isim olduğunu söylemek gerekiyor.