Katar krizine geçmişten günümüze açılan farklı bir pencereden bakmanız için; Mısır Devlet Başkanı Muhammed Mursi’nin kanlı bir darbe sonucu 2013 yılında devrilmesinden kısa bir süre sonra Amerikalı yazarlar Daniel Wagner ve Giorgio Cafiero tarafından kaleme alınan bu makaleyi siz Mepa News okurları için Türkçe’ye kazandırdık.
Katar ve Suudi Arabistan, “Arap Baharı”ndan bu yana farklı atlara bahis koyarak başladığı Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da daha fazla nüfuz için birbirlerine meydan okudu. Katar, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin)'i desteklemek için maddi kaynaklarını harcadı.
Suudi Arabistan, İhvan hareketini, Krallık sınırları içinde ve ötesinde Suud ailesinin dini otoritesi için bir tehdit olarak görmesi hasebi ile Selefiler ve laikler de dâhil olmak üzere birçok rakip siyasi hareketi desteklemiştir. Geçen ay Mısır ve Suriye'de yaşanan gelişmeler, gelgitin Riyad'ın lehine dönmekte olduğunu gösteriyor.
İhvan ve Suudi Arabistan'ın yakınlaşması
Rekabet yaklaşık olarak 50 yıllık bir maziye sahip. 1950'li ve 1960'lı yıllarda Suudi Arabistan, İhvan’a Mısır’da tasfiye operasyonuna maruz kaldıklarında Krallık'ta iltica davetinde bulundu. Riyad, İhvan’ı, İslam dünyasında milliyetçi ve solcu güçlere karşı daha büyük çatışmalarda vekil olarak kullandı. Suudi Arabistan ve Nasır'ın Mısır'ı Ortadoğu'da vekâlet savaşına girdiğinde, Arap dünyasına yayılmak isteyen sosyalizm ve sol milliyetçiliği baltalamak için Müslüman Kardeşler'e Suud ailesi destek verdi. Öyle ki Müslüman Kardeşler lideri Mamoum Al Hodeiby, Prens Nayef'in danışmanlarından biri haline geldi.
İhvan, Müslüman Dünya Ligi (1962) ve Müslüman Gençlik Dünya Meclisi (1972) gibi Suudi Arabistan'da İslami STK’ların kurulmasında da önemli bir rol oynadı. Afgan Sovyet savaşı sırasında Riyad, İhvan tarafından oluşturulan küresel ağları, Afganistan'daki genç mücahid ve silah akışını korumak için kullandı.
Suudi'ler İhvan'ı rakip görüyor
Bununla birlikte, Suud ailesi ülkenin Selefî düzenine yönelik bir tehdit olarak gördüğü İhvan hareketine Krallık sınırları içerisinde tek bir şube kurmasına bile asla izin vermedi.
İhvan’ın, Suudi Arabistan'ın Körfez Savaşı'nda ABD'ye verdiği desteği kınaması üzerine Riyad, İhvan hareketini nankörlük ve bölücülükle itham etti.
Katar, Müslüman Kardeşler fikri forumlarına sponsor olmaya başlaması üzerine Suud ailesi, grubun artan nüfuzunun kendi sonunu getirebileceğinden korktu. Bu bağlamda, Muhammed Mursi'nin darbe ile indirilmesi Suudi Arabistan için jeostratejik bir kazanç oldu. Suudi Arabistan, Mısır'a Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri ile birlikte milyarlarca dolar yardım yapacağını açıkladı. Bu eylem, bazı körfez ülkelerinin İhvan karşıtı felsefeyi nasıl paylaştıklarını ve Mısır arenasında Türkiye ve Katar aleyhinde nasıl kazanç sağladıklarını ortaya koyuyor.
Geçen hafta Ahmed Assi Carba'nın Suriye Ulusal Koalisyonu (SNC) tarafından Suriye muhalefet hareketinin lideri seçimi sonrasında Riyad bir başka zafer kazanmış oldu. Doğu Suriye'den gelen Suudi destekli aşiret üyesi Carba, Katar destekli adayı işadamı Mustafa el-Sabbağ'ı açık bir şekilde mağlup etti. Bununla birlikte, Suudi Arabistan, Suriye'deki güç dengesinin Esed'in lehine ilerlediği bir dönemde SNC içinde kaldıraç elde etti.
...
ABD'nin denge politikası
Katar ve Suudi Arabistan arasındaki rekabet iki stratejik ABD müttefikini birbirlerine karşı her geçen gün daha da kötü pozisyonlara sokuyor. Bu rekabet Doha ve Riyad'ın dış politikasını Mısır ve Suriye'ye karşı tanımlamaya devam ederse, Obama yönetimi zor kararlar almak zorunda kalacak. Katar, Birleşik Devletler Merkez Komutanlığına ev sahipliği yapıyor. Aynı zamanda, Suudi Arabistan, Washington'un İran'ı içeren büyük stratejisinde merkezi bir role sahip olmayı sürdürüyor.
Şu an için Obama yönetimi Suudi Arabistan'ı cihatçı aşırılık yanlısı grupların Suriye'deki devrimci topraklarda iktidara gelmelerini önleme ve bu suretle İran'a karşı agresif bir muhalefet unsuru olarak sahada bulunma düşüncesi ile Hamas'a yönelecek bölgesel desteğin artırmasını önleme faaliyetlerini desteklemektedir. Suudi Arabistan’ın güttüğü Hamas karşıtı ve Fetih yanlısı tutum, Washington ile Doha'nın yakın tarihte geliştirdiği Hamas ilişkilerinden çok daha iyi oturan bir yapıya sahip.
Belki de Katar'ın yeni yönetimi, Doha'nın dış politikaya olan tutumunu, Katar'ın bölgesel nüfuzundaki doğal sınırlarını kabul ederek ve Doha'nın doğrudan Nusra Cephesi’ni desteklediği yönündeki söylentilere karşı koyma emellerini kınayarak yeniden gözden geçirecektir.
"Suudiler ateşi hissedecek"
Son haftalarda Suriye ordusu ve Hizbullah önemli kazançlar elde etti ancak Suriye'de uzun süren bir çıkmaz kaçınılmaz görünmekte ve Mısır'ı gelecekte neyin beklediği de kesin değil. Bölgede sular hala durulmadığı için Katar-Suudi rekabetin hangi yönde ilerleyeceğini ve Körfez içi gerilimin Suriye ve Mısır krizlerini nasıl etkileyeceğini tahmin etmek zor. En azından şimdilik Suudi Arabistan, Riyad'ın daha iddialı bir dış politika yapmasını sağlayan bir dönemden geçiyor. Bununla birlikte, Lübnan, Ürdün ve Irak'ın siyasi manzarası giderek daha kırılgan bir hal almakta.
Dış güçler Suriye'nin yangınına benzin pompalamaya devam ederken; Suudiler de yakın zamanda bu ateşi hissedecek…