İslam dünyası Ramazan ayına girerken, savaş ve insan hakları ihlallerinin yaşandığı birçok coğrafyada Ramazan ayına buruk bir şekilde girildi.
Bu bölgelerden biri de Hindistan'ın baskı politikasının günden güne arttığı Keşmir.
Keşmir'de geçtiğimiz yaz aylarından bu yana artan gerginlik, bölge halkını derinden etkiliyor.
Gazeteci Samir Yasir'in Keşmir'deki son duruma ilişkin The New York Times için yazdığı makale Şarkul Evsat tarafından Türkçeleştirildi.
*
Sara Begüm'ün sıkıntıları, 3 Ağustos'ta maskeli polislerin evini basıp oğlunu hırpalayarak bilinmeyen bir yere götürmeleriyle başladı.
28 yaşındaki Ahmed Mir (Begüm’ün oğlu), Keşmir üzerinde kontrolü güçlendirmek amacıyla baskı uygulayan Hint hükümetinin talimatıyla tutuklanan veya halen zorla alıkoyulan binlerce sivilden sadece biriydi.
Uzun yıllardan bu yana Pakistan ve Hindistan arasında ihtilaflı bir bölge olan Keşmir’in nüfusunun büyük bir bölümü Müslümanlardan oluşuyor. Hint hükümetinin burada yürüttüğü baskı kampanyası bölge insanının günlük hayatını durma noktasına getirdi. Halkın büyük bir bölümü evini terk etme konusunda bile yaşadığı aşırı korku nedeniyle kuşatıldığını hissediyor.
Psikolojik yıkım
Begüm’ün sağlığı, Ahmed Mir’in tutuklanmasından bu yana oldukça kötüleşti ve istikrarsız bir hal aldı. Ancak Begüm ve ailesi acıyı bedensel ağrılardan çok psikolojik olarak yaşadıklarını belirtiyorlar. Begüm oğlu gittiği günden bu yana antidepresan kullanıyor. İki kez intihar etmeyi denedi. İlkinde fare zehri aldı, diğerinde de bir nehre atlamaya çalıştı.
Begüm durumuna dair “Gözlerimi kapattığımda oğlumu görüyorum. Bağırarak bana ‘Seni görmek istiyorum anne’ diye sesleniyor” ifadesini kullandı.
Hint hükümetinin Keşmir bölgesinin özel statüsünü iptal etmesi ve güvenliğini kontrol altına almasının üzerinden 8 ay geçti. Keşmir’deki doktorlar, kamuoyundaki ümitsizlik halinin ağır psikolojik travmalara evrildiğini belirtiyorlar. Ruh ve akıl sağlığı çalışanları, Keşmir’de depresyon ve stres vakalarında endişe verici düzeyde artış yaşandığına işaret ediyorlar.
Keşmir’de olup bitenlerle ilgili sağlıklı verilere ulaşmak zor. Ancak bölgedeki doktorlar, intihar vakaları ve aile içi şiddet oranlarında eşi görülmemiş bir artışa şahit olduklarını dile getiriyorlar.
Baskının boyutları artıyor
Sağlık hizmeti çalışanları, yeni tip koronavirüsle (Covid-19) mücadele kapsamında son haftalarda bölgenin tamamında uygulanan tecridin mevcut sorunları daha da derinleştirdiğini aktarıyor. Polis memurları ana yolları dikenli telle kapatmış durumda. Özellikle Keşmir’de kuşatma altındaki kasabalarda ve köylerde evlerinden çıkan vatandaşlar, polisin orantısız güç kullanımı riskiyle karşılaşıyor.
Doktorlar ve araştırmacılar, Himalaya dağları arasında sıkışmış bir bölge olan Keşmir’in bu durumun üstesinden gelmek noktasında çok sınırlı kaynaklara sahip olduğuna dikkat çekiyorlar. Bu bölge, çoğunluk nüfus olan Müslümanların Hindistan’dan bağımsız hale gelmek veya en azından merkezi Hindistan hükümetinden özerklik elde etme beklentisi nedeniyle on yıllardır çatışmalara sahne oluyor. Pakistan’ın bölgedeki hakimiyeti sınırlıyken, Hindistan bölgenin büyük bir bölümünde idari ve güvenlik kontrolünü elinde tutuyor.
Son aylarda yaşanan olaylardan önce bile Hint güvenlik güçleri ile Keşmir’deki militanlar arasında on yıllardır süren çatışmalar bölge ve halkı üzerinde fiziksel ve zihinsel hasar meydana getirdi. Sınır Tanımayan Doktorlar’ın 2015 yılında bin 500 Keşmirli ailede uyguladığı anket sonuçlarına göre yaklaşık 1,8 milyon Keşmirli, ya da yetişkinlerin neredeyse yarısı, ruhsal sağlık sorunlarından mustarip. Silahlı çatışmayla ilgili deneyimi bulunan 10 kişiden 9'u psikolojik travma yaşıyor. Diğer anketlere göz atıldığında gerçek rakamların, Hindistan’ın açıkladığından çok daha fazla olduğu görülüyor.
Keşmir’de hükümet adına çalışan psikiyatrist Macid Şafi, geçen yıl boyunca her hafta 10 hasta tedavi ettiğini ancak şu an tedaviye gelen hasta sayısının 500’ü aştığını belirtiyor. Keşmir’deki psikiyatrist sayısı ise 60’ın altında.
Dr. Şafi’nin kliniğinin dışında uzun bir hasta kuyruğu var. Aralarında şiddete bağlı olarak çeşitli travmalar geçiren gençler, Hint güvenlik güçleri tarafından hapse atılan çocukları için endişeli anneler, ağır borçlar altına giren ve salgınla mücadele kapsamında uygulanan tecridin günlük hayatı etkilemesi sebebiyle günden güne borcu artan iş yeri sahipleri bulunuyor.
Keşmir’in Pulwama bölgesinde yaklaşık bir milyon kişiden sorumlu hükümet psikiyatristi Şafi, “Bu sadece buzdağının görünen kısmı. Kriz büyüyor” dedi.
Hindistan'ın saldırıları
Keşmir'deki her kargaşa dönemi yeni bir acıyı da beraberinde getiriyor. Bir dönem, Hint güçleri ile çatışmalarda ölen gençlerin cesetlerin görüntüleriyle geçerken başka bir dönem ise Hint polisinin Keşmirli göstericilerin yüzlerine doğru kullandığı plastik mermilerin yol açtığı körlükler ile hatırlanacak.
İnsanlar geçen yıl Hint hükümetinin kullandığı orantısız güç kullanımını hatırlayacaktır. Hint hükümeti, geçen yıl ağustos ayında sürpriz bir kararla Keşmir’in özel statüsünü iptal ettiğini duyurdu.
Kararın ardından bölgeye konuşlanan çok sayıda Hint güvenlik gücü ana yolları trafiğe kapattı, internet ve telefon sinyallerini kesti. Güvenlik güçleri bölgede öğrencilerden ve yerel yetkililerden binlerce kişiyi gözaltına aldı. Hint makamları daha sonraları bazılarını serbest bıraksa da çoğu halen cezaevlerinde bulunuyor. Bazı telefon ve internet hizmetleri yeniden sağlanmış olmasına rağmen baskı öncesindeki seviyeye ulaşılabilmiş değil.
Sokağa çıkmak tehlikeli. Bu nedenle başkalarıyla etkileşim kurmak için sosyal medyadan yardım alan birçok Keşmirli kendini şimdi tamamen izole edilmiş hissediyorlar. Çocuklar aylardır okula gidemiyor. Askeri baskı ve koronavirüs salgını sonrasında hükümetin tecrit kararı sebebiyle öğrenciler yalnızca birkaç hafta okula gidebildi.
Begüm ailesine dönecek olursak… Birkaç yıl önce Hint hükümetine karşı düzenlenen protestolara tıpkı binlerce vatandaş gibi çiftçilikle uğraşan oğlu Ahmed Mir’in de katıldığını söyleyen Sara Begüm oğlunun geçen yıl ağustos ayında bu sebeple tutuklandığını belirtti. 60’lı yaşlarda olan Begüm, oğlunu isyanın zirvede olduğu yıllarda büyüttü ve onu hem güvenlik güçlerinin hem de militanların gazabına uğramaktan korudu.
Ailenin diğer fertleri, Ahmed Mir’in ikamet ettikleri yerden yüzlerce kilometre uzakta ‘barış ve güvenliği tehdit etme’ gibi belirsiz bir suçtan ötürü alıkonulduğunu ve maddi imkansızlıklar sebebiyle kendisini ziyaret edemediklerini aktardılar. Hint makamları geçen yıl ekim ayında iletişim ağları yeniden hizmete girdiği sırada Begüm ailesine Mir ile görüntülü konuşma vaadinde bulunsa da yetkililer şimdiye kadar bu vaadini yerine getirmiş değil.