Kitabın orijinal adı: The Other America: Poverty in the United States
Yazar: Prof. Dr. Michael Harrington
Tercüme: Hüseyin Çölgeçen
Yayınevi: Küresel Kitap
Sayfa: 205
Basım: 2016
İnsanoğlunun zihninde oluşan imajlar görerek ve bazen de duyarak edinilen bilgilere bağlıdır. Edindiğimiz bilgiler ise gördüklerimize yani bir anlamda bize “gösterilenlere” ve bir noktada da “duyulanlara” bağlıdır.
Bugün herkesin bildiği ve konuştuğu Amerika’nın dışında kalan bir Amerika’nın varlığı ise yadsınamaz bir gerçektir. Bu genelleme ise her ülke için geçerli olabilecek niteliktedir. Her ülkenin şehir merkezlerinin dışında kalan ve sefaletin hüküm sürdüğü gettoları geniş otoyolların, havalimanlarının veya alışveriş merkezlerinin dışında kalan hayatını ancak “bakarsanız” görürsünüz. Ki 2000’lerden bu yana bahsedilen mekanlar dahi refahın ve ekonomik olarak gücün sembolü olmaktan çıkmış sefalet ve yoksulluk buralara kadar sirayet edebilmiştir.
Harrington bu kitapta kendi tabiriyle “Bu kitap, yoksul insanların yaşantılarını yansıtmaktadır.Öteki Amerika burada dile getirilecektir.” diyerek mümkün olduğu kadar objektif olmaya çalışarak sefalet kültürünün anlatırken şahit olduklarını özgürce dile getirmeye çalışmıştır. Zira Öteki Amerika'yı anlamaya onu tasvir etmekten başlamak gerekir. Kitaba “Görülmeyen Ülke” başlığını verdiği bölümle başlayan yazar bu bölümde Amerika’da “kültür” haline gelen sefaleti görünmez kılan sebeplerden bahsetmiştir. Aynı zamanda bu “görülmeyen ülke”nin sakinlerinin ayırt edici özelliklerinden bahsetmiştir. Ardından gelen “Lanetliler” bölümünde ise düşük hatta yok denecek ücretle çalışan işçi kesiminden bahsetmiştir.
“Bu insanlar, bolluk toplumunun lanetlenmiş kişileridir. Her şeyden önce bunlar hiçbir zaman gerekli becerileri elde edememiş veya onları ekonomi geliştiği zaman tamamen kaybetmişlerdir.” Yazar bunu ekonomik ölüler diyarı diye adlandırır. Bunlar ev işleri yapanlar, otel ve hastane işçileri, mutfak işçileri, bulaşıkçılar, madenciler, gece işçileri vesaire. Çoğu ise gelişen teknikle birlikle mesleklerinin kaybetmiştir.
Üçüncü bölüm olan “Bereketli Toprakların Öyküsü” bölümünde ise tarım ve köy toplumu ekseninde sefalet olgusu ele alınmıştır.
“Kara Derililerin Çilesi” bölümünde “Zenci sefaleti her yerde emsalsiz bir sefalettir. Uzun Amerikan tarihinden çıkıp gelmiştir.” diyerek siyahilerin başkenti olan Harlem’i anlatmıştır. Ve Öteki Amerika’daki siyahilerin sefaletini anlatmıştır.
Beşinci bölüm olan “Üç Türlü Sefalet” bölümünde bir kültür haline gelen sefaletten farklı olarak aydınların, şarkıcıların, sanatçıların yaşadığı yani “entelektüel sefaleti”, Bowery kenti özelinde “alkolik sefaleti” ve Güneyde yaşanan “dağlı sefaleti”ni ele almıştır. Altıncı bölümde yaşlıların sefaletini ele alan yazar “Altın Yıllar” adını verdiği bölümde şu satırlara yer vermiştir: “Amerika, halkını yaşlandığı zaman sefil edici bir tutum içerisindedir. Ulus gençliğe önem vermektedir. Ancak 65 yaşın üzerindeki nüfus gittikçe artmaktadır. Toplumda herhangi bir fonksiyonları kalmamıştır. Hastadırlar ve paraları yoktur. Amerika artık yaşlıların ülkesi değildir.”
Bir sonraki bölüm olan “Ezik Ruhlar” bölümünde sefaletin ve yoksulluğun kişiliklere ve karakterlere yansımasından bahsedilmiştir. “Yoksul mahallelerin ezici hayatı bir çeşit insan bir çeşit sefalet kişiliği yaratmıştır. Öteki Amerika’nın insanları herkesten başka düşünür ve duyar. Cansız ve umutsuz görünürler ancak öfkeleri patlamak üzeredir; çok yalnız ve tecrit edilmişlerdir. Çoğu zaman haşin ve düşmanca bir tutum içerisinde yaşarlar.”
Yazar, “Eski ve Yeni Yoksul Mahalleleri” başlığı altında sekizinci bölümde eski ve yeni yoksul mahallerini kıyaslarken, dokuzuncu ve son bölümde “İki Çeşit Ulus” diyerek sefaleti bitirebilecek maddi olanakları elinde bulunduran zengin ulus için Öteki Amerika’yı bir bütün olarak ele almaya çalışmıştır.
Kitap her ne kadar akıcı bir üslupla yazılmış olsa da yoğun bir şekilde verilen istatistiki bilgiler konuyu yer yer bağlamından kopararak anlamayı güçleştirmektedir. Yazarın kitapta ele aldığı 1970 Amerikası birçok anlamda günümüz Amerikası ile örtüşmektedir. Fakat yine de 50 senenin ülkelerin tarihleri ve gerçeklikleri açısından azınsanmayacak kadar uzun bir zaman olduğu unutulmamalı kitap ileri okumalar ile desteklenerek günümüz Amerikası ile kıyaslanmalıdır.
Bu içerik Zehra Çamdalı tarafından Mepa News için hazırlanmıştır.