Cezayirliler, ölümcül korona salgının getirdiği sağlık krizinin mi yoksa elde etmenin ‘başarı’ sayıldığı nadir un çuvallarına ulaşmaya çalışan onlarca vatandaşın görüntüsünün kanıtladığı gıda krizinin mi daha tehlikeli olduğu konusunda kararsız…
Cezayirli yetkililer karantina önlemlerini, yerel olarak ‘un savaşı’ adı verilen olgunun patlak vermesi öncesinde duyurmuştu. Şimdi ise sosyal medya aktivistleri, vatandaşların salgın konusunda alınan önlemleri ve kişisel mesafeyi ihlal ederek un çuvalı ya da ekmek almayı bekledikleri izdiham görüntülerini paylaşıyor.
Aktivistler, "üzücü ve utanç verici olarak" niteledikleri bu görüntülerin Cezayirlilerin aslında bir sağlık kriziyle değil, gıda kriziyle karşı karşıya olduğunu gösterdiğine dikkat çekti.
Bir çuval un elde etmeyi başaran bir Cezayirli
Nitekim bu vaziyet, izdiham esnasında vatandaşlar arasında çıkan arbedelere güvenlik güçleri ve hatta Savunma Bakanlığı’na bağlı jandarma birimleri tarafından müdahale edilmesine neden oldu.
Cezayirli Tüketici Hakları Koruma Örgütü, Mila vilayetinde bir kişinin elinde un çuvalı olan birine bıçakla saldırdığı haberini yayınladı.
Durum böyle olunca söz konusu tüketim mallarının dağıtımı, silahlı güvenlik güçlerinin mevcudiyetinde gerçekleşmeye başladı. Bazı vatandaşların stok yapıp ardından iki katı fiyata satması nedeniyle bu ürünlerden bazı marketlerde bulunmuyor.
Stok yapılan un çuvalları
Cezayir güvenlik hizmetleri, salgın krizinin başlangıcından bu yana çeşitli şehirlerde un depolarına baskın düzenleyerek burada yasa dışı bir şekilde saklanan ciddi miktarda ürünlere el koydu. Son düzenlenen operasyonda Setif’teki iki farklı depoda yaklaşık 33 bin kilo un ele geçirildi. Sorumlu kişiler ise adalete teslim edildi.
Cezayir Ticaret Bakanı Kemal Razik, Facebook hesabından yaptığı paylaşımda un çuvalı stokunu gösteren bir fotoğraf yayınlayarak bunun "mantıklı bir hareket olmadığını belirtti. Razik, "herkesin bu ürüne aynı derecede ihtiyaç duyduğunu, o yüzden birer adet alınması gerektiğini" vurguladı.
Başkentte uygulanan gece karantinası uygulaması, çoğunluğu ülkenin kuzeyindeki 9 eyalette daha uygulanılacak şekilde genişletildi. Karantina altındaki şehirlerde yaygın olarak tüketilen tüm gıda maddelerini içeren tedarik işlemlerinin normal bir şekilde sürdürüleceği açıklandı.
Devlet Tahıl Dairesi Müdürü Abdurrahman Buşehde, konuyla ilgili açıklamasında ülkesinin un kıtlığı çekmeyeceğini, tahıl değirmeni olmayan şehirlerde de un yapımını sağlamada gerekli müdahalelerin yapılacağını bildirdi.
Suçlamalar artıyor
Devlet tarafından desteklenen gıda maddelerinden olan un konusundaki krizin derinleşmesiyle vatandaşların kamu otoritelerine yönelik suçlamaları arttı. Siyasi analist Tevfik Bukaide, un krizinin yeni olmadığını, aksine ülkenin bağımsızlığından bu yana sürdüğünü söyledi. Krizin, salgının neden olduğu panik nedeniyle arttığını öne sürdü. Bukaide, unun Cezayir yemeklerinin çoğunda kullanılan bir hammadde oluşuna dikkat çekti.
Bukaide konuya dair şunları söyledi:
"Un krizi, devlet kurumlarının vatandaşların kamu işlerini yönetemediği, vatandaşa güven verilemediği, bu ürünün tedarikini kolaylaştıracak bir plandan yoksun olunduğu gerçeğini yansıtıyor."
"Suçlu olan medya"
Bir üniversite profesörü, medyanın durumu abartarak kriz haline getirdiğini belirtti. Medyayı amacın ne olduğu anlaşılmayan paylaşımlar yaparak tek çözümün yasa dışı ticaret olduğu konusunda tahrik edici davranmakla suçladı. Profesör, asıl çözümün insanların kendilerini tutmaları olduğunu vurguladı.
Ürünlerin kıt, tüccarların ise açgözlü olduğu kriz döneminde sorunlarla yüzleşecek maddi gücü olmayan yoksul ve muhtaç ailelerin ve özellikle salgın krizi sonrasında işlerini kaybedenlerin desteklenmesine yönelik çağrılar artmaya başladı.