Hafta başında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşen Kuzey Kıbrıs Başbakanı Ersin Tatar, "Kendi toprağımızdan kamuya ait olan sahil ve Demokrasi Caddesi ile kıyı bölgesini halkımızın istifadesine sunmak için çalışmalarımızı başlatıyoruz. Perşembe günü sabah saatlerinde halkımızın Maraş sahilinden istifade etmesine başlayacağız" demişti.
Erdoğan da Maraş'ın açılmasına Türkiye'nin her tür desteği vereceğini ifade etmiş ve "Maraş Ada'daki çözümsüzlüğün bir parçasıdır. Kıbrıs'ın geleceğini artık hayaller yerine somut gerçekler üzerine inşa etme kararı aldık" diye konuşmuştu.
Maraş, Ada'da Türkiye'nin 1974'teki Barış Harekatı'nın ardından kuzey ile güneyi ayıran, Birleşmiş Milletler (BM) kontrolü altındaki Yeşil Hat'ın üzerinde yer alıyor. Ancak, Türkiye'nin askeri bölge ilan ettiği Maraş, Yeşil Hat üzerinde olmasına karşın BM kontrolünde olmayan iki bölgeden birisi.
1974 öncesinde ağırlıklı olarak Rum nüfusun yaşadığı bu bölge, Kıbrıs sorununun çözümündeki en kritik meselelerden biri olan mülkiyet hakkı uyuşmazlığının da önemli bir parçasını oluşturuyor.
Ağustos ayında Türkiye ve Kuzey Kıbrıs basınında yer alan haberlerde, o tarihe kadar Maraş'taki gayrimenkuller için Kuzey Kıbrıs'taki Taşınmaz Mal Komisyonu'na 281 Kıbrıslı Rum'un başvurduğu belirtildi. Bu başvurular kapsamındaki taşınmaz mallar, Maraş bölgesinin yarısını kapsıyor.
Başvuranlardan 193'ü gayrimenkullerinin iadesini talep ederken, diğerleri de toplamda 1,4 milyar euroyu bulan tazminat talebinde bulundu.
Koalisyon ortağından tepki ve istifalar
Başbakan Tatar'ın askeri statüsü devam eden Maraş'ı halka açma kararına Kuzey Kıbrıs'taki koalisyon ortağı Halkın Partisi'nden de tepki geldi.
Hükümetten çekilen partinin milletvekillerinden olan ve hem Başbakan yardımcısı hem de Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Kudret Özersay, görevlerinden istifa etti.
Özersay, "Yapılan açıklamalar halihazırda gerek kapalı Maraş içerisinde, gerekse yan tarafındaki Derinya bölgesinde sivillerin kullanımına açık olan sahil bölgelerine yenilerinin eklenmesi anlamı taşımaktadır, yani mülkiyete dair düzenlemeleri de içeren kapalı Maraş'ın açılması projesi bu değildir" diye konuştu.
Başbakan Ersin Tatar, yeni hükümet için koalisyon görüşmelerinin bu Pazar günü gerçekleştirilecek Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından başlayacağını söylüyor.
BM, Kıbrıs, Yunanistan ve Rusya'dan tepki
BM Genel Sekreteri'nin Sözcüsü Stéphane Dujarric, Genel Sekreter Antonio Guterres'in Maraş'ın açılma kararından kaygı duyduğunu aktardı.
Sözcü açıklamasında, "Genel Sekreter, Ada'da tansiyonun yükselmesine neden olabilecek ve diyalog ortamına geri dönülmesi ya da müzakerelerine ileride başarıya ulaşmasını akamete uğratabilecek tek taraflı eylemlerden kaçınılması gerektiğinin altını çiziyor. Tüm taraflara aralarındak görüş ayırlıklarını çözmek için diyalog kurma çağrısı yapıyor ve tarafları bir araya getirmeye hazır olduğunu yineliyor" dedi.
Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis de Maraş'ın açılması kararının BM kararlarının ihlâli anlamına geldiğini söylüyor.
Yunanistan'dan yapılan açıklamalarda da Maraş'ın açılmasının Ada'da diplomatik çözümü tehlikeye attığı vurgulandı.
Maraş'ın halka açılmasına tepki gösterenler arasında Rusya da vardı.
Çarşamba günü Rusya Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Kuzey Kıbrıs'ın bu kararının 'kabul edilemez' olduğu ifade edildi ve Kremlin'in gelişmelerden ciddi endişe duyduğu belirtildi.
Maraş'ın statüsü
Maraş, Türkiye'nin 1974'teki Kıbrıs Harekâtı öncesinde lüks otellerin bulunduğu, gözde bir sahil semtiydi.
1974'teki askeri operasyonlar sırasında semtin Rum nüfusu bölgeyi terk etmiş ve güneye yerleşmişti.
Harekâtın ardından Maraş, askeri yasak bölge ilan edilmişti. O statüsünü bugüne kadar da korudu.
1990'a kadar Türk Silahlı Kuvvetleri'nin idaresinde olan Maraş, 1990'da Kuzey Kıbrıslı güvenlik güçlerinin idaresine geçti.
2004 yılında hem Kuzey hem de Güney Kıbrıs'ta referanduma götürülen ancak Kıbrıslı Rumlar tarafından reddedilen Annan Planı, Maraş'ın denetiminin Kıbrıslı Rumlara bırakılmasını öngörüyordu.