Hükümet çizgisindeki yayın ve medya kuruluşları hisselerini Ağustos ayında kurulan Orta Avrupa Basın ve Medya Vakfı adındaki holdinge devretti.
Holding, sağ milliyetçi başbakan Viktor Orban'a sadık bir isim olan Gabor Liszkay tarafından yönetilecek. Holding tarafından Çarşamba günü yapılan açıklamada "milli değerler temelinde kamusal söylemin" geliştirilmesinin hedeflendiği ifade edildi. Macar tekel dairesinin 476 medya kuruluşunun aynı şirket tarafından yönetilmesine ve bu kuruluşlarda üretilen haberlerin aynı çatı altından çıkmasına onay verip vermeyeceği ise henüz belli değil.
"Avrupa Birliği'nde eşi benzeri yok"
Macaristan'daki bu gelişme ülke içinde ve dışında tepki çekti. Alman Gazeteciler Sendikası (DJV) Avrupa Komisyonu'na çağrıda bulunarak Komisyon'dan "Macar hükümetinin medya özgürlüğü ve çoğulculuğu kısıtlama çabalarını, ciddi ve sistematik bir güç istismarı olarak gündemine almasını" istedi.
"Orban hükümeti, basın özgürlüğünü ilk kez ihlal etmiyor" diyen DJV Başkanı Frank Überall, "Medyada çoğulculuk ve vatandaşların kamusal tartışmalara katılmalarına, fikir ve görüşlerini korkusuzca ifade etmelerine imkân sağlayan bir ortamı güvence altına almak, Avrupa Birliği'ne üye devletlerin yükümlülükleri arasındadır” diye konuştu.
Budapeşte merkezli düşünce kuruluşu Mertek Media Monitor’dan Gabor Polyak da Fransız haber ajansı AFP’ye yaptığı açıklamada, "Medya gücünün bu tarzda bir kuruluşun elinde toplanmasının herhangi bir Avrupa Birliği ülkesinde eşi benzeri yok" dedi.
2010 yılında göreve gelen Orban'ın Macar medyasını özel şirketler aracılığıyla enerjik bir biçimde hükümetin siyasi çizgisine soktuğu belirtiliyor. Basının can damarlarından olan resmi ilanların, medya üzerinde baskı aracı olarak kullanıldığı kaydediliyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün raporuna göre Macaristan basın özgürlüğü açısından 180 ülke arasında 71'inci sırada. Orban'ın Fidesz partisinin iktidara geldiğinde ülke listede 23'üncü sıradaydı.