Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada "Macron'un ithamlarla sömürgeci geçmişinden sıyrılmaya çalışması kabul edilemez" denildi.
Cezayir ziyareti sırasında Fransa ile Afrika ilişkilerini değerlendiren Cumhurbaşkanı Macron, Paris'in meydanı boş bıraktığı için ülkesine yönelik muazzam bir manipülasyon yürütülerek hedefe konulduğunu savunarak, “siyasal İslamcı” aktivistlerin Fransa düşmanlığı yaptığını ve bunu yaydığını iddia etti.
Macron, “Türkiye, Rusya ve Çin'de, aktivizm, neo-kolonyal ve emperyalist ajandaları olan ve el altında Fransa düşmanlığı yapan ağlar var. Tek bir düşman var, Fransa. Bunda hepsi birleşiyor." diye konuştu.
Dışişleri'nden Macron'a yanıt:
Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un Cezayir ziyareti sırasında yaptığı açıklamalara cevap verildi.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Tanju Bilgiç tarafından yapılan açıklamada, "Macron'un diğer bazı ülkelerle birlikte ülkemizi hedef alan beyanlarda bulunması son derece talihsizdir" denildi. Fransa'nın farklı yöntemlerle sömürgeci geçmişini devam ettirme çabasında olmakla suçlandığı açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
"Başta Cezayir olmak üzere Afrika’daki sömürgeci geçmişiyle yüzleşmekte zorlanan Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un, ülkemiz dahil başka ülkelere yönelik ithamda bulunarak sömürgeci geçmişinden sıyrılmaya çalışması kabul edilemez.
Düşmanlıkları değil dostluğu teşvik eden ve aynı zamanda Afrika Birliği’nin stratejik ortakları arasında yer alan Türkiye, hem Cezayir hem de Afrika kıtasının diğer ülkeleriyle ilişkilerini her geçen gün geliştirmekte, karşılıklı güven ve kazan-kazan ilişkisine dayanan bu ilişkiler, ülkelerin kendi iradelerine saygılı biçimde ilerlemektedir.
Fransa, Afrika kıtasında, kendisine yönelik tepkiler olduğunu düşünüyorsa, bu tepkilerin kaynağını kendi sömürgeci geçmişinde ve bunları hala farklı yöntemlerle devam ettirme çabalarında aramalı ve bunu düzeltme yoluna gitmelidir. Kendi geçmişine ilişkin sorunlarla yüzleşmek ve bunları çözmek yerine, bu tepkilerin üçüncü ülkelerin faaliyetleri nedeniyle ortaya çıktığını iddia etmek sadece sosyolojik bir olguyu ve tarihi yadsımak değil, aynı zamanda bazı siyasetçilerin sahip olduğu çarpık bir zihniyeti de yansıtmaktadır."
Kaynak: Euronews