Yunanistan hükümetinin, kuzey komşusu Makedonya Cumhuriyeti ile 27 yıllık isim anlaşmazlığında taviz verdiğini düşünen yüzbinden fazla kişi, Çipras hükümetini protesto için, Yunan Parlamentosu'nun bulunduğu Sintagma Meydanı'nda toplandı. Ülkenin her bir köşesinden Atina'nın merkezine akın eden göstericiler, Makedonya ismininin bir ülkeye verilmesinden vazgeçilmesi ve Makedonya isminin tanınıp tanınmamasının referanduma taşınması çağrısında bulundu.
Protestolar sırasında dünyaca ünlü Yunan besteci Mikis Theodorakis de "Makedonya'nın her zaman Yunanistan'ın bir parçası olacağını" vurgulayan bir konuşma yaptı. Uzun yıllar Yunan Komünist Partisi'nin üyesi olan Theodorakis'in, Altın Şafak partisi gibi faşist grupların da katıldığı bu protestolarda yer alması, aslında Makedonya ismine karşıt görüşlerin ne kadar şiddetli ve farklı eğilimdeki kesimleri bir araya getirdiğini de gözler önüne seriyor.
İsim tartışmalarının arka planı
Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle 1990 yılında Doğu Bloğu’nda başlayan çözülme, Yugoslavya’ya da yansımış ve Yugoslavya’nın bünyesindeki diğer özerk cumhuriyetler gibi Makedonya da 8 Eylül 1991 yılında düzenlediği referandumla, bağımsızlık kararı alarak, Yunanistan'ın kuzeyindeki topraklar ile aynı ismi taşıyan ‘Makedonya Cumhuriyeti adını almıştı.
Atina ise Makedonya ismini, Makedon-Yunan İmparatoru Büyük İskender’in kurduğu bölgenin ismi olduğu gerekçesiyle kendi kültür ve medeniyet mirası olarak görüyor. Bu ismi, Yunan kültürünün bir parçası olarak gören Yunanlar, Slav olan Makedonların bu ismi kullanmasını istemedikleri gibi uluslararası kuruluşlardan da bu isme izin dahi vermemesini istiyorlar.
Yunanistan, Makedonya isminin kullanılmasını, kuzey bölgelerinde toprak bütünlüğüne bir tehdit olarak algılamaya devam ediyor. 1993 yılında Yunanistan’ın itirazları haklı bulunarak ülkenin adı “Eski Yugoslav Cumhuriyeti Makedonya” olarak belirlenmişti. Ancak, buna rağmen Yunan halkı, Makedonya Cumhuriyetini hâlâ tanımamakta ısrarcı.
Yunanistan'da iktidarların bugüne kadar böylesine tavizsiz tutumuna rağmen, geçtiğimiz günlerde Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, merkez sol Yunan gazetesi Ethnos’a yaptığı özel bir açıklamada, “Makedonya isminin içerisinde bulunacağı birleşik bir adın Makedonya Cumhuriyetini tanımlamakta bir sorun oluşturmayacağını" belirtince, Yunanistan’da işler karıştı. Çipras’ın kullandığı bu ifade, muhalif partilerin yanı sıra koalisyon ortağı Bağımsız Yunanlar Partisi’nin lideri Panos Kammenos’un savunduğu görüşlere de temelden aykırı. Zira Panos, Makedonya isminin asla komşu bir ülkenin ismini tanımlayamaması gerektiği tezini savunanlar arasında yer alıyor.
ABD ve Rusya etkisi
Makedonya ile Yunanistan arasındaki isim tartışmasında, Rusya ve ABD'nin Balkanlardaki hâkimiyet yarışı da önemli etkenlerden biri.
Makedonya’da Mayıs 2017 seçimlerinden önce iktidarda Makedon Milliyetçisi İç Makedon Devrimci Örgütü - Makedonya'nın Ulusal Birliği Demokratik Partisi (VMRO-DPMNE) Hükümeti vardı.
İktidarın değişmesiyle daha uzlaşmacı Sosyalist Partisi (SDSM) başa geçti. VMRO Partisi uzun seneler Makedon milliyetçiliğini savunarak ülkeyi AB ve NATO üyeliğinden uzaklaştırırken, Rusya ile işbirliği içerisine girmişti. Bu partinin zaman zaman “SKOPJE 2014” gibi milliyetçi projeleri desteklemesi de Atina ile sorunları derinleştirdi. 2017'deki olaylı seçimlerden sonra Zoran Zaev’in Başbakan olmasıyla, Makedonya’nın AB VE NATO üyeliğini canladırmak için bir fırsat oluştu.
ABD, geçen yıl mayıs ayında iktidara gelen Başbakan Zoran Zaev’in isim sorununu çözme sözü vermesini ve NATO üyeliğini bir öncelik olarak görmesini avantaja dönüştürerek, bölgede Rusya’ya karşı elini güçlendirmeyi hedefliyor. Ayrıca, ABD adına uzun yıllar Balkanlarda çeşitli kritik görevlerde bulunmuş tecrübeli bir diplomat olarak tanınan ABD Dışişleri Bakanı Müsteşar Yardımcısı Brian Hoyt Yee’nin de bu yıl Makedonya’ya Büyükelçi olarak atanacak olması, ABD’nin Balkanlardaki etkinliğinin hız kazanacağına dair mesaj olarak nitelendiriliyor.
Öte yandan, Rusya’nın Balkan Akımı projesi gibi enerji projeleri, Çin’in ise Balkanları da kapsayan İpek Yolu Projesi Amerika’yı tedirgin ederken, Moskova’yı da Washington'un Balkan ülkeleri siyasetine olan etkisini artırma ve bölge ülkelerini NATO'ya çekme çabaları endişelendiriyor.
BM arabuluculuğu
Makedonya’nın önümüzdeki temmuz ayında Brüksel’de gerçekleştirilecek zirvede NATO üyeliğine kabul edilmesi için, iki ülke arasındaki isim sorunun çözülmesi en önemli şart olarak görülüyor. Makedonya, NATO üyelik şartlarını yıllardır sağlamış olmasına rağmen, Yunanistan’ın isim sorunu konusundaki anlaşmazlıktan ötürü veto etmesiyle birliğe üye olamıyor. Bu nedenle, Birleşmiş Milletler de konunun çözümü için devreye girerek Yunanistan'ı ve komşusu Makedonya Cumhuriyeti'ni bu anlaşmazlığı çözmeye çağırıyor.
Birleşmiş Milletlerin arabulucu olarak atadığı Bill Clinton’ın eski yardımcısı Matthew Nimetz, bu çözümsüzlüğün ortadan kaldırılması için "Makedonya Cumhuriyeti", “Kuzey Makedonya ya da "Yeni Makedonya Cumhuriyeti" de dahil olmak üzere birkaç alternatif ismi önerdi. Geçtiğimiz hafta çeşitli resmi temaslar gerçekleştirmek için Üsküp’e giden Nimetz’in, her iki ülke liderlerinin de olumlu yaklaşımlar sergilediklerini ve önümüzdeki birkaç ay içerisinde isim sorununda nihai uzlaşmaya varılacağını ifade etmesi, BM’nin arabuculuğunun çözümü hızlandırdığının bir göstergesi olarak kabul edilebilir.
Güçler dengesi
Makedonya isim tartışmaları, Yunanistan’da milliyetçi fikirleri yeniden uyandırmış durumda. Özellikle Çipras yönetiminin Amerika’nın da etkisi ile ılımlı yaklaşımlarının, Yunanistan iç siyasetini önemli ölçüde etkilediği görülüyor. Çipras bir yandan ülkesindeki maddi krizin yaralarını sarmaya çalışırken öte yandan Makedonya ile yapılacak herhangi bir çözüme şiddetle karşı çıkan halk ve siyasi direnişle savaşıyor. Muhalefetteki Yeni Demokrasi Partisi, Üsküp'le olan görüşmelerden dolayı Çipras'ı sert sözlerle eleştiriyor.
Pulse araştırma merkezinin yaptığı ankete göre, yüzde 60'ının Makedonya ismine karşı çıktığı Yunanistan’da onbinlerce kişi, ocak ayı başlarında da protesto için sokaklara çıkmıştı. Yunan Kilisesi Başpiskopos’un da protestolara destek vereceğini açıklaması, Çipras’ın içerisinde bulunduğu kaotik durumu gösteriyor.
Syriza lideri Çipras sekiz yıl süren finansal krizden çıkışı kutlaması gerekirken, şimdi yüksek riskli bir strateji izliyor. Makedonya'nın bu yıl en kısa sürede NATO saflarına katılmasını ve isteyen Washington ve Yunanistan'ın borçlarını azaltma konusunu ele alan bir AB’nin baskısı altında kalan Çipras, ülkesindeki güç dengesini de sağlamak zorunda.
İsim çıkmazında yıllardır çözüm bekleyen Makedonya ise bölgesel ve transatlantik ilişkilerinde önünü tıkayan Yunanistan’ın inadını, Rusya’ya karşı Balkanlardaki hâkimiyetini korumaya çalışan Amerikan hükümeti ile çözmeyi umut ediyor. Zira, ABD, NATO'nun Balkanlar'daki varlığını daha da güçlendirmek için Yunanistan-Makedonya anlaşmazlığını çözecek en büyük güç olarak görünüyor.
Bu analiz, Selin Çalık Muhasiloviç tarafından kaleme alınmıştır. Analizde yer alan görüşler yazara aittir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.