Mopti şehrindeki BM üssünden Nijer Nehri kıyısındaki Kontza köyüne 100 km’lik kısa, ancak son derece tehlikeli bir araç yolu ile ulaşılıyor.
Yolun büyük kısmı kaplama, ancak birkaç kilometrelik alan toprak yol ve BM konvoyları daha önce bu kesimde saldırıya uğradılar.
Araçlar zırhlı ve askerler tam donanımlı. Hatta Senegalli askerlerden oluşan büyük bir öncü birlik yolun emniyetini almak üzere bir gün öncesinden harekete geçiyor.
Herkes kurşun geçirmez yelekler giyiyor. Askerler alarm durumunda ve kabile reisleri ile görüşmek üzere bölgeye gelen sivil BM görevlileri köyü meydana getiren evleri birbirlerine bağlayan çamur duvarlı sokaklarda ilerlerken hemen yanlarında silahlı korumaları olmadan hareket etmiyorlar.
Karanlık bir odada, erkeklerden müteşekkil konuklar ve ev sahiplerinden oluşan topluluk güvenlik, kalkınma, istikrar ve kadın haklarından konuşuyorlar.
Ancak bu oldukça hantal bir diyalog. Mesaj güvenliğin kötü olduğu, ancak daha fazla açıklama yapılamıyor.
BM Mali misyonu halkla ilişkiler şefi Gabriel Branglidor “Kimin kim olduğunu bilmiyoruz.” diyor.
Ona göre önde gelen yaşlılar, cihat yanlısı gruplardan ve destekçilerinden çekindikleri için verdikleri cevaplarda açık ve net ifadeler kullanmıyorlar.
Cihat yanlısı grupların üyeleri de bölgede olabilir, sadece bu BM ziyaretini uzaktan izlemekle kalmayıp, belki de kalabalıklar arasında dinliyor ve seyrediyor olabilirler. Bir hükümet otoritesinin mevcut olmayışı ve BM tarafından gerçekleştirilen ziyaretlerin de oldukça seyrek ve yetersiz oluşu İslami tandanslı grupların bölgeye adeta demir atmalarına neden olmuş durumda.
“Bu durumu insanların çocuklarını modern okullardan ziyade Kur’an okullarına, medreselere yönlendirmelerinden de anlaşılıyor.” diyor Bay Branglidor.
Eski ve güzel Sufi bir caminin kapılarından çıkınca kısa bir yolculuk yaparak köyün diğer yakasına geçiliyor.
Kontza esas olarak Peul ve Dogon arasında iki farklı etnik yapıyı bünyesinde barındıracak şekilde ayrılıyor ve ilişkiler o kadar gergin ki artık köy fiili olarak ikiye bölünmüş durumda.
Her iki aşiret de Müslüman fakat kökleri yüzlerce yıl öncesine dayanan etnik sorunlar ve çiftçiler arasındaki hayvan otlatma ve tarımsal faaliyet yürütme konularında ortaya çıkan arazi ve sınır kavgaları bugün yaşanan manzarayı oluşturmuş.
İklim değişikliği Sahra çölünü güneye doğru kaydırıyor ve bereketli toprak miktarını gün geçtikçe azaltıyor. Öte yandan artan bölge nüfusu kaynaklara ulaşım için verilen rekabetin kızışmasına neden oluyor.
Seyahatte hazır bulunan, BM Batı Sektörü kuvvetlerinin İsveçli komutanı Tuğgeneral Stefan Andersson sivillerin yaşamlarının nasıl olduğu ve onlara hangi konularda yardım edilebileceği hususunda çalışmalar yürütüyor.
“Malili güvenlik güçlerinin eksikliği nedeni ile bölgede kanun ve nizam adına hiçbir şeyin olmadığını görüyoruz.” sözleri ile devlet otoritesi eksikliği neticesinde oluşan boşluğu cihat yanlısı grupların doldurduğunu ifade ediyor. Ve ekliyor:
“Eğer birileri hayvan veya motorsiklet hırsızlığı yapmış ise onlara yaptırım uyguluyor veya onları cezalandırıyorlar. İşte bu nedenle de köylüler onlara iyi gözle bakıyorlar.”
General Andersson’a göre İslami tandanslı gruplar her iki kesime de hitap ediyorlar. İki etnik kesimin arasında tarafsız yer almaları nedeni ile bölgede güvenliği sağlayabiliyorlar.
Bir başka toplantı da yeşil beyaz renkli ve içerisi taze boya kokan bir camide gerçekleşiyor.
BM’ye göre bölgede “medreseler gittikçe güçlenmekte, öğrenci kitlesi gittikçe gençleşmekte ve eğitim de bir o kadar muhafazakarlaşmakta.”
Ve Afrika’nın nüfusu çok hızlı artıyor: Mali ve Nijer’de her 20 yılda ikiye katlanıyor, ki bu da ciddi bir genç kitle oluşturuyor.
Bölgedeki olanaklardaki kısıtlılık bu gruplar için için sürekli bir taze kan sağlama anlamına geliyor.
Avrupalı ülkeler artan göçmen sayılarından çekiniyorlar ve onların arasına gizlenmiş silahlı grup mensuplarının mevcut olması olasılığı, muhtemel tehditleri bertaraf etme adına bu ülkeleri Sahel bölgesine daha fazla yatırım yapmaya sevk ediyor.
Fransa Mali’ye binlerce asker yolladı ve bölgesel G5 kuvvetinin oluşturulmasına önayak oldu. Bu halen devam eden bir proje.
İngiltere’ye ait 3 Chinook helikopteri yakında Fransız kuvvetlerinin “anti-terör” operasyonlarını destekliyor olacak.
İstikrarsız ve gittikçe tehlikeli hale gelen görevden ötürü BM 14 bin askerini bölgeden çekecek olursa Mali’de durumun Batı adına daha da kötüye gideceğinden hiç şüphe yok.
Ve Amerika’nın Afrika’daki mevcudiyeti, her ne kadar drone saldırıları ve özel kuvvetler operasyonları gizlilik içerisinde yürütülse de, gittikçe kuvvetlenmekte.
Tümgeneral Hicks şu ifadeleri kullanıyor: “Şu an Afrika’daki tehditlerin Afrikalı partnerlerimize yönelik olduğu ortada. Ancak bu tehditler aynı zamanda Batı ülkelerinin bölgedeki mevcudiyetine ve hatta doğrudan Batı ülkelerinin kendilerine yöneliktir.”
General bölgeden Suriye ve Irak’taki IŞID saflarına katılmak üzere ayrılan savaşçıların Sahel bölgesine geri dönmesinden korktuğunu ifade ederken şu sözleri ekliyor “Böylesi bir durum bütün bir Kuzey Afrika’nın güvenliği açısından yıkıcı sonuçlar doğurur.”
Sonuç olarak otorite eksikliği, yozlaşma ve rüşvetçilik, etnik sorunlar, kıtlık, fakirlik, işsizlik, hızlı nüfus artışı ve iklim değişikliği bir araya geldiğinde İslami tandanslı gruplar için bulunmaz bir fırsat oluşturuyor.
Bu durum, Mali’de küresel çatışmanın yeni bir cephesinin ortaya çıkmasına neden oluyor. Mali’de Batı ile cihat yanlıları arasındaki küresel çatışma tüm şiddetiyle, siyasi, askeri, sosyal açılar gibi birbirinden farklı yönlerde devam ediyor.
Kaynak: BBC, Mepa News