Meksika’nın Veracruz bölgesinde şiddet ve korku her geçen gün artarken işlenilen suçlar cezasız kalıyor.
Meksika, en az 174 kişinin gömüldüğü tespit edilen toplu mezar haberiyle sarsıldı.
Yıpranmış gri bir şort, açık pembe çocuk ayakkabıları ve bir futbol topu, bunlar Veracruz’daki toplu mezardan çıkan eşyalardan sadece birkaçı.
Bölgede devam eden aramalar sonucunda 32 ayrı yere gömülmüş 166 kafatası bulunmuştu. Bu aramalar esnasında keşfedilen yeni toplu mezarın varlığı Meksikalı yetkililer tarafından Eylül ayının başlarında açıklandı. Şu ana kadar toplu mezardan çıkarılan ceset sayısı 174’e ulaştı ve yeni cesetlerin çıkarılması çalışmalarına halen devam ediliyor.
Yetkililerin açıklamarına göre, aralarında çocukların da bulunduğu cesetlerin yaklaşık 2 yıldır gömülü olduğu tespit edildi.
Ulusal Kayıp İnsanlar Komisyonu, bu hafta itibariyle mezarda bulunan eşyaların fotoğraflarını internette paylaşmaya başladı. Bu şekilde insanların kaybettiği sevdiklerini teşhis edebilmesi amaçlanıyor.
İç İşleri Bakanı, yeni eşyalar çıkarılır çıkarılmaz fotoğrafların güncelleneceğini duyurdu.
Toplu mezarın büyüklüğü ve içinde çocuk cesetlerinin olması Meksika toplumunu derinden sarstı.
Coğrafi Mekan Bilgi Bilimleri bünyesindeki araştırma merkezinde kriminolog (suç bilimci) olarak görev yapan Carlos Vilalta konu hakkında şu açıklamalarda bulundu; “Meksika’da suç ve şiddet sürekli oldu ama organize suç şebekeleri tarafından yapılan zulmün acımasızlığı hiç bu kadar kötü olmamıştı. Bir bebeği öldürmenin arkasında nasıl bir mantık veya ihtiyaç olabilir? Bu durum çetelerin ne derece insanlıktan çıktığını gösteriyor.”
Veracruz’daki toplu mezarların sayısı bölgedeki mahallelerin toplam sayısından daha fazla. Polis raporlarına göre, şu ana kadar 212 mahallede 300 civarında toplu mezar tespit edildi.
Bölge son birkaç yıldır uyuşturucu kartellerinin arasındaki rekabet ve yozlaşmış idarecilerin arasında patlak veren şiddet olayları ve istikrarsızlıkla mücadele ediyor.
Son bulunan toplu mezar, bölge halkının içinde yaşadığı korkuyu ve gerilimi iyice artırdı.
Veracruz’lu bir doktor olan Denis Traconis; “Kendimi aşırı şekilde aciz hissediyorum. Devlet bunu önlemek için birşey yapıyor mu onu dahi bilmiyoruz. Sabah evden çıktığımızda geri gelebilecek miyiz onu da bilmiyoruz. Arkadaşlarım, iş arkadaşlarım, yakın olduğum insanlar evden çıkıp işe gittikten sonra evlerine dönmediler. Haftalar sonra da öldüklerinin haberini aldık” diye konuştu.
Yozlaşmış Sistem
Aktivistler ve vatandaşlar, vilayetteki insan hakları ihlallerinin en büyük sorumlusu olarak eski vali Javier Duarte’yi suçluyor.
Eski vali ise şu anda kara para aklama suçlamaları nedeniyle Mexico City’de hapiste bulunuyor.
2010-2016 yılları arasında Duarte’nin valilik yaptığı dönemde Veracruz, Meksika’da en fazla şiddetin yaşandığı yerlerden birisi haline geldi. Duarte yönetimi döneminde muhalif isimleri emrindeki birliklere infaz ettirdiği öne sürülen iki eski polis şefi de hala gözaltında duruyor.
Bir pazarlamacı olan Rogelio Monterde; “artık yetkililere güvenmiyoruz. Onlarla ne kadar az münasebetimiz olursa o kadar iyi” diyor.
Sadece geçtiğimiz yılda Veracruz’da toplam 1641 cinayet kayıt altına alındı. Bu her 100.000 sivile karşılık 20.7 cinayet oranına denk gelmektedir. Ocak ayında ise elleri ve ayakları kesilmiş dokuz adet ceset bir kamyonun arkasında bulunmuştu.
Kayıp insanların yakınları, 2016 yılında bulunan ve şu ana kadar içinden 280 cesedin çıktığı bir başka toplu mezarda hala kazı çalışmaları yapıyor.
Monterde sözlerine şöyle devam ediyor; “İnsanlar korkuyor. Böyle şeyler hakkında kiminle konuştuğumuza dahi dikkat ediyoruz çünkü karşında kim var asla bilemiyorsuz, insanlar o kadar yozlaşmış ki, etrafındaki herkes çetelerle bağlantılı olabilir.”
Son 20 Yıldaki En Kanlı Sene
2006 yılında o zamanki devlet başkanı Felipe Calderon uyuşturucuya karşı ülke çapında bir savaş açmıştı.
Bu tarihten itibaren devlet uyuşturucu kartelleriyle amansız bir mücadele içine girdi. Binlerce polis memuru ve asker sokaklarda görev yapmaya başladı.
Bu hamle, bugün hala devam eden bir şiddet dalgasına neden oldu. 2017 ise son 20 yıldaki en kanlı sene olarak kayıtlara geçti. Bir yılda 23.000 cinayet kayıt altına alındı. 2016’ya göre cinayet sayısında %10.6 artış meydana geldi.
2018 istatistikleri ise geçtiğimiz sekiz ayda 18.994 cinayetin kayıt altına alındığını gösteriyor. Kamu Güvenliği Bakanlığı verilerine göre bu sayı geçen yılki aynı döneme kıyasla %20 oranında bir artış anlamına gelmektedir.
Kriminolog Vilalta: “Üç mesele var.”
“Birincisi, uyuşturucu çetelerine savaş açan Başkan Felip Calderon. Bence kendisi bu kararı aldığında bu çapta bir katliam yaşanacağını tahmin etmedi. O zaman, bu savaşın uzun süreceğini söylemişti ama bu derece uzun süreceğini öngöremedi.”
“İkincisi, şu anki Başkan Enrique Pena Nieto. Kendisi medyayı iyi kullandı, suçlar görünürde azalmış gibi gösterildi ama altta yapan sorunların hiçbirisi çözülmedi.”
“Üçüncüsü de yeni başkanımız olan Andres Manuel Lopez Obrador. Neler yapacağını hep birlikte göreceğiz. Ancak bence cinayetleri azaltması çok zor olacak. Organize suç işinde çok fazla para dönüyor ve buna karşı koyması gereken kurumların durumu çok zayıf.”
Seçim kampanyası sırasında askerlerin uyuşturucu ile mücadele kapsamında sokaklarda artık olmayacağını vaat etmesine rağmen Obrador geçtiğimiz günlerde askerlerin sokaklardan çekilmeyeceğini açıkladı.
Federal polisin silahlı kuvvetlerden görevi devralmaya hazır olmadığını itiraf eden Obrador, Aralık ayında göreve gelmesinin ardından uygulayacağı planı “ordu ve donanmanın desteği olmadan güvenlik problemini çözemeyiz” diyerek açığa vurdu.
Yeni Başkan ayrıca; “Silahlı kuvvetleri sokaktan çekebilecek bir durumda değiliz zira bunu yaparsak halk korumasız kalır” dedi.
2006 yılında askerin sokaklarda görev yapmaya başlamasının ardından, uyuşturucu kaçakçılığına bağlı şiddet olayları sonucunda toplamda neredeyse 200.000 kişi hayatını kaybetti.
Kaynak: Al Jazeera, Mepa News