Geçtiğimiz üç ay boyunca gözlemciler Mısır ve İran arasındaki ilişkilerin yeniden tesis edileceğine dair spekülasyonlarda bulundu.
Birçokları için Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es Sisi rejiminin Suudi örneğini takip ederek Tahran'la ilişkileri yeniden tesis etmesi mantıklı görünüyordu.
Mart ayında Riyad yönetimi, Çin'in aracılık ettiği bir anlaşmayla yedi yıl aradan sonra İran'la ilişkilerini yeniden başlatmıştı.
Bununla birlikte Sisi, kırk yılı aşkın süredir sıkıntılı olarak devam eden ilişkilerin ardından gelecekteki herhangi bir yakınlaşma konusunda temkinli davranıyor gibi görünüyor.
Geçtiğimiz aylarda Mısırlı ve İranlı güvenlik yetkilileri ve diplomatlar arasında, Kahire ve Tahran arasında resmi bağların yeniden kurulması amacıyla, özellikle Irak'ın ara buluculuğunda görüşmeler yapıldı.
Ancak İran tarafının Irak ve Umman'ın devam eden ara buluculuk süreçlerini memnuniyetle karşıladığı bir dönemde Mısır tarafı bu konuda kamuoyu önünde kararlı bir tutum sergilemedi.
İsminin açıklanmasını istemeyen Mısırlı bir siyasi analist The New Arab'a yaptığı açıklamada "Sisi, ekonomik krizin ortasındayken, devletinin Körfez ülkelerinin ve komşularının yardımına en çok ihtiyaç duyduğu bir dönemde, müttefiki ve bağışçısı olan, Suudi Arabistan'ın de facto lideri Veliaht Prens ve Başbakan Muhammed Bin Selman'ın izinden gitmedi" şeklinde konuştu.
Mısır için İran; Hizbullah, Hamas, İslami Cihad ve diğerleri gibi Kahire'yi endişelendiren İslamcı ve militan gruplara yardım etmesiyle bilinen bir güvenlik tehdidi.
Analist, "Sisi yönetimindeki Mısır rejimi, 2014'ten bu yana ülkede yasa dışı bir grup olarak tanımlanan Müslüman Kardeşler gibi İslamcı grupları desteklemek, Husiler aracılığıyla Yemen'de vekalet savaşı yürütmek ve Suriye ve Irak'taki Şii grupları desteklemek suretiyle İran'ın özelde Mısır'ın içişlerine genelde de bölgeye müdahalesinden endişe duyuyor" açıklamasında bulundu.
Mısır ve İran on yılı aşkın bir süre önce kısa süreliğine ilişkilerini düzeltmişti. Müslüman Kardeşler'den Muhammed Mursi'nin Haziran 2012'de Mısır'ın demokratik yollarla seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olarak seçilmesinin ardından ilişkiler bir süreliğine önemli ölçüde iyileşmişti.
Mursi Ağustos 2012'de Tahran'ı ziyaret ederek Şah döneminin sona ermesinden bu yana İran'ı ziyaret eden ilk Mısırlı lider olmuştu. Mursi, İran'ın müttefiki olan Suriye Devlet Başkanı Beşar Esed'e, kendisine karşı ayaklanmayı acımasızca bastırdığı için karşı olduğunu açıklasa dahi ziyaret yine de başarılı olmuştu.
O ve dönemin İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad karşılıklı olarak yeniden büyükelçilik açma konusunda bile anlaşmıştı.
Ahmedinejad bu ziyarete Şubat 2013'te Kahire'yi ziyaret ederek karşılık vermişti. Bir sonraki ay, İran Devrimi'nden bu yana bir başka ilk olarak Tahran ve Kahire arasında doğrudan uçuşlar başlatılmıştı.
Beklenen zorluklar
İsrail'in Mısır ile İran'ın müttefik olmasına karşı çıkması, Tahran'ın nükleer programı, ABD tarafından uygulanan yaptırımlar ve Mısır'ın barış anlaşması yaptığı Tel Aviv'le İran'ın düşmanlığı gibi faktörler, uzlaşma sürecinin önündeki bir başka engel olabilir.
Tahran'ın Kahire ile ilişkileri 1979 İslam Devrimi'nde İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi'nin devrilmesinden ve aynı yıl Mısır'ın İsrail'le barış anlaşması yapmasından bu yana gergin.
Mısır o dönemden bu yana Tahran'da büyükelçiliği bulunmayan tek Arap ülkesi.
Şah'ın daha sonra, o zamanlar Cumhurbaşkanı Enver Sedat'ın yönetiminde olan Mısır'a sığınması ilişkileri daha da kötüleştirdi. Muhammed Rıza Pehlevi 1980 yılında Mısır'da öldü ve burada defnedildi.
Şu anda her iki ülkedeki diplomatik misyonları sadece maslahatgüzarlar temsil ediyor.
Analist, "Bu nedenle Kahire-Tahran ilişkilerinin geleceğinde atılacak ilk rasyonel adım büyük olasılıkla büyükelçiliklerin yeniden açılması yoluyla uygun bir diplomatik temsilin sağlanması olacaktır" ifadesini kullanıyor.
Şiilik fobisi
İran-Mısır yakınlaşmasını bu kadar uzun süre engellemiş olabilecek bir diğer faktör de, dini azınlık onlarca yıldır ülkede marjinalize edilmiş ve zulüm görmüş olsa da, Mısır rejimlerinin Sünni ağırlıklı Mısır'da Şiiliğin yayılmasından duydukları korkudur.
İran konularında uzman bir başka analist New Arab'a yaptığı açıklamada "Ne Şiiliği benimseyen Mısırlı Sünniler bu mantıksız korkuları haklı çıkaracak bir sayıya ulaştı ne de ülkedeki Şiilerin kendi ritüellerini ve inançlarını kamusal alanda özgürce uygulamalarına izin verildi" diyor.
Hem Mısır hem de İran önemli bölgesel aktörler ve tüm bölgenin geleceğini büyük ölçüde etkileyebilirler: Mısır, en kalabalık Sünni Arap ülkesi olması ve dünyanın en eski Sünni kurumu olan El-Ezher'e ev sahipliği yapması nedeniyle, İran ise dünyanın en önde gelen Şii Müslüman ülkesi olması nedeniyle...
Analist, "Şiiliğin yayılmasından korkanlar, Suudi nüfusunun neredeyse yüzde 12'sinin Şii inancına mensup olduğunu aklında bulundurmalı" şeklinde konuşuyor.
Pamuk ipliğine bağlı
Suudi Arabistan ile İran'ın ilişkilerini düzeltmesinden kısa bir süre sonra Mısır hükümeti İranlıların turizm faaliyetlerini kolaylaştırmak için önlemler aldığını açıkladı ve akredite edilmiş bir tur şirketi aracılığıyla Güney Sina'yı ziyaret etmeleri için varışta vize almalarına izin verdi.
Mayıs ayının ilerleyen günlerinde Mısırlı üst düzey bir istihbarat kaynağı İranlı bir milletvekilinin, Tahran ve Kahire arasındaki buzların çözüldüğü ve elçiliklerin yeniden açılabileceği yönündeki iddialarını yalanladı.
New Arab'a özel demeç veren kaynak, "Kahire ve Tahran arasındaki iletişim istihbarat düzeyinde yıllardır devam ediyor ve bir al-ver sürecine tanık oluyoruz" dedi.
İsminin açıklanmasını istemeyen kaynak, "Bu tür iletişimler ticareti ve ekonomik anlaşmaları kolaylaştırmayı amaçlıyor. Özetle ikili ilişkiler on yıllardır pamuk ipliğine bağlı" diye ekledi.
Mısır ve İran geçtiğimiz iki ay boyunca Irak'ın başkenti Bağdat'ta görüşmelerde bulundu, ancak görüşmelerin sonucu Mısır tarafından resmi olarak açıklanmadı.
İran dideri Ali Hamaney'in Umman Sultanı Heysem bin Tarık es Said ile bu hafta başında yaptığı görüşmede, İran liderinin "Mısır'ın ülkesiyle diplomatik ilişkileri yeniden başlatma arzusunu memnuniyetle karşıladığını" ifade etmesine Mısır tarafından resmi bir tepki gelmedi.
Hamaney, "Mısır'ın İran İslam Cumhuriyeti ile ilişkilerini yeniden kurma isteğini memnuniyetle karşılıyoruz ve bu konuda hiçbir sorunumuz yok" ifadesini kullandı.
Umman Sultanı, Tahran ziyaretinden önce Kahire'ye de bir ziyaret gerçekleştirmişti. Burada Sisi ile diğer bölgesel meselelerin yanı sıra Mısır-İran ilişkilerini de ele aldığı düşünülüyordu. Ancak görüşmelerin içeriği kamuoyuna açıklanmadı.
Adının açıklanmasını istemeyen bir bölgesel güvenlik uzmanı New Arab'a yaptığı açıklamada "Mısır ve İran arasında diplomatik ilişkilerin yeniden tesis edilmesi için müzakerelerin sürdüğüne inanıyorum ancak muhtemelen güvenlikle ilgili bir nedenden ötürü Mısır rejimi henüz herhangi bir ayrıntıdan bahsetmekten kaçınıyor" dedi.
Uzman, "Mısır'ın istihbarat ve güvenlik açısından Ortadoğu'daki hassas ve merkezi konumu, İsrail ve ABD ile olan bağları ve Filistin meselesinde oynadığı rol, böyle bir anlaşma müzakere edilirken göz önünde bulundurulmuş olmalı" şeklinde konuştu.
Sair Mansur tarafından kaleme alınan ve New Arab'da yayınlanan bu değerlendirme Mepa News okurları için tercüme edilmiştir. Değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.