Birleşmiş Milletler Mülteci Ajansı (UNHCR), 2018'de kendi ülkelerindeki savaş, baskı ve çatışmalardan kaçan insan sayısının 70 milyonu aştığını bildirdi. Bu rakam, mülteci ajansının 70 yıllık tarihinde kaydedilen en yüksek seviye.
BM'nin 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü öncesi açıkladığı küresel trend raporuna göre, dünya genelinde 71 milyonu bulan göçmen ve mültecilerin yarıdan fazlasını çocuklar oluşturuyor.
Rapor, göçe zorlanan 70,8 milyon kişinin 25,9'unun mülteci, 41,3 milyonunun kendi ülkesinde yerinden edilmiş kişiler ve 3,5 milyonunun da sığınma talebinde bulunan insanlar olduğunu ortaya koyuyor.
Doğdukları yerden başka ülkelere giden 3 buçuk milyon sığınmacının uluslararası koruma altında olduğu belirtilen raporda ancak bu kişilerin henüz statü alamadığına yer veriliyor.
Göçmen ve mülteci sayısı bir önceki yıla göre 2,3 milyon artarken veriler, küresel çapta her gün 37 bin insanın yerlerinden edildiği anlamına geliyor.
Venezuela'nın 4 milyonla en fazla göç veren ülke olduğuna işaret edilen raporda, göçün devam etmesi halinde ülkesinden ayrılan Venezuelalı sayısının yıl sonu itibarıyla 5 milyonu bulabileceğine işaret edildi.
Öte yandan 2015'ten bu yana yurt dışına kaçan Venezuelalıların küresel rapora dahil edilmediği zira vize gerektirmeyen komşu ülkelere geçtikleri vurgulandı.
Suriye ilk sırada
Dünyadaki tüm mültecilerin üçte ikisinden fazlasını Suriye, Afganistan, Güney Sudan, Myanmar ve Somali'den kaçanlar oluşturuyor.
Suriye 6,7 milyon ile dünyada en fazla mülteci veren ülke olurken onu 2,7 milyon ile Afganistan takip ediyor.
Türkiye ise halen dünyanın en fazla mültecisine ev sahipliği yapan ülke konumunda.
"Mültecileri yoksul ülkeler ağırlıyor, Batılı ülkeler destek vermiyor"
Mülteci ve göçmenlerin ağırlıklı olarak gelişmemiş ya da gelişmekte olan ülkelerde kaldığını belirten BM Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi, "Dünyadaki mülteci krizinin yükünü varlıklı Batılı ülkeler değil yoksul ve gelişmekte olan ülkeler taşıyor. Bu ülkeler savaş ve baskılardan kaçan rekor sayıdaki insana ev sahipliği yapıyor." ifadelerini kullandı.
"Rakamlar savaş, çatışma ve baskılardan ötürü güvenlik ihtiyacı duyan insan sayısındaki yükselen eğilimi ortaya koyuyor." diyen Grandi, "Mülteciler ve göçmenler için kullanılan bölücü dilin yanı sıra özellikle onlara ev sahipliği yapan toplumların cömertlik ve dayanışma gösterdiğine de tanık oluyoruz." şeklinde konuştu.
Grandi, ABD Başkanı Donald Trump’ın göçmen karşıtı politikalarının Birleşmiş Milletler Mülteci Ajansı'nın çalışmalarını zorlaştırıp zorlamadığı sorusunu ise "Sadece ABD değil, Avrupa ve Avustralya da." diye yanıtladı.
Filippo Grandi, "ABD, Avrupa ya da Avustralya'nın acil mülteci gündeminin olduğunu söylerseniz, hayır, aslında mültecilerin çoğunluğu savaşların olduğu ülkelere yakın yerlerde bulunuyor. Bu da maalesef ya yoksul ya da orta gelirli ülkeler anlamına geliyor. İşte kriz burada ve bizim de bu noktaya odaklanmamız gerekiyor." sözleriyle Batılı ülkelere tepkisini dile getirdi.
Sorunun Avrupa'daki bazı hükümetlerin çatışma bölgelerinden kaçarken denizde kurtarılan insanların kabul edilmesinden ötürü "dehşete düşmesine" neden olacak kadar aşırı derecede siyasallaştırıldığını dile getiren Filippo Grandi, "Avrupa Parlamentosu seçimleri geride kaldığı bir süreçteyiz. Şimdi artık ajitasyon bırakılmalı. Avrupa'ya gelen göçmenlerle başa çıkılabilir." dedi.