ABD Başkanı Barack Obama, 20 Ocak'ta görevini yeni başkan seçilen Donald Trump'a devretmeye hazırlanırken, önceki gün Chicago'da yaptığı veda konuşmasındaki "başarılı oldum" iddiası birçok alandaki icraatlarıyla örtüşmedi.
Veda konuşmasında 8 yıllık başkanlık döneminin "başarılı olduğunu" savunan Obama, başta Suriye ve Ortadoğu politikası olmak üzere birçok alanda "zayıf" ve "kırılgan" bir performans gösterdi.
İran ve Küba gibi spesifik konu başlıklarında ilerlemeler kaydetmesine rağmen dünya politikasının ana meselelerindeki "pasif" ve "etkisiz" performansıyla hem ABD içinde hem de uluslararası kamuoyunda ciddi eleştiriler alan Obama, halefi Trump'a zorluklarla dolu bir miras bırakıyor.
Suriye ve Ortadoğu
Suriye'deki iç savaş 6. yılına girerken halen siyasi bir çözümün bulunamamış ve IŞİD tehdidinin ortadan kaldırılamamış olması, Washington yönetiminin Suriye politikalarının büyük oranda iflas ettiği yorumlarına sebep oldu.
2009 yılı başında göreve başladığında gerek İslam dünyasının gerek Ortadoğu liderlerinin kendisinden çok şey beklediği Obama, Arap Baharı ile sarsılan Suriye'deki gelişmeleri, daha önceki Irak ve Afganistan tecrübelerinden de yola çıkarak mümkün olduğunca "mesafeli" takip etme yolunu seçti.
2012 yılının ağustos ayında "kimyasal silah kırmızı çizgimizdir" açıklaması yapan Obama, 2013-2014 yıllarında ülkede birçok kez kimyasal silah kullanıldığı kanıtlanmasına rağmen hiçbir somut adım atmadı veya atamadı.
Terörle mücadele söylemi ve PYD'ye verilen destek
Ulusal güvenliğine en büyük tehdidin IŞİD olduğunu her fırsatta dile getiren ABD yönetimi, terörle kapsamlı mücadele söylemine zıt bir şekilde PKK'nın Suriye uzantısı PYD/YPG'ye destek verdi.
Suriye'deki ılımlı muhalifleri yeteri kadar desteklemeyen Washington yönetiminin IŞİD'le mücadele kapsamında sırtını büyük ölçüde PYD'ye dayaması, Türk-Amerikan ilişkilerinde yeni bir gerginliğe neden oldu.
PKK'nın Suriye kolu PYD'nin silahlı birimi YPG'nin büyük ortak olduğu Suriye Demokratik Güçlerine (SDG) önemli ölçüde silah ve mühimmat desteği veren ABD, Türkiye'nin bu konudaki ulusal güvenlik hassasiyetlerine yeterince kulak vermiş gözükmüyor.
İran
Obama'nın başkanlık yaptığı 8 yıllık dönemde İran'la nükleer müzakere uluslararası arenada bir başarı olarak kodlansa da Tahran'ın Ortadoğu'daki hegemonyasını her geçen gün artırarak başta Irak olmak üzere Suriye, Yemen ve Lübnan'da söz sahibi olması, tüm okların Obama'ya çevrilmesine neden oldu.
Ortadoğu barışı
Obama, görev yaptığı iki dönem boyunca Ortadoğu barışı konusunda da iniş çıkışlar sergileyerek "zayıf" bir görüntü çizdi.
Göreve geldiğinde İsrail-Filistin sorununa iki-devletli çözüm vaat eden Obama, özellikle 2. döneminde bu vaadinin aksine adımlar atarak Temmuz 2014'te İsrail'in düzenlediği Gazze saldırılarına "kendini savunma hakkı" diyerek destek verdi.
Guantanamo'yu kapatamadı
Obama, 2008'deki başkanlık seçim dönemindeki en önemli vaatlerinden biri olan "Guantanamo'yu kapatma" sözünü de 8 yıllık görev süresi içinde tutmayı başaramadı. Guantanamo'daki tutukluların sayısını kademeli olarak azaltan Obama, burayı kapatamamasını Kongredeki Cumhuriyetçilere bağladı.
Ekonomi
Ana eksenini "Yapabiliriz. Yaptık" sözleri üzerine kurduğu Chicago'daki veda konuşmasında Obama, en güçlü vurgularından birini de ekonomi ve eşitsizliklerin giderilmesi üzerine yaptı. Ancak en iddialı olduğu alandaki tabloya bakıldığında Obama'nın vasat bir performans sergilediği görüşü ağırlık kazanıyor.
Obama, genel olarak istihdam artışı, finansal düzenlemeler ve temiz enerji politikalarına yönelik taahhütlerinde başarı sağladı. Ekonomik büyüme, ticaret politikaları ve sağlık reformu açısından tartışmaya açık bir tablo çizen Obama'nın başarısız olduğu alanlar ise gelir eşitsizliğiyle mücadele, vergi reformu ve rekor seviyedeki kamu borcu olarak öne çıktı.
Kaynak: AA