Mısırlı İslam Alimi Dr. Ömer Abdurrahman kimdir?
Doğumu ve ilk eğitimi
Abdurrahman, 3 Mayıs 1938 tarihinde, Mısır'ın Dekahliye iline bağlı Cemaliye şehrinde dünyaya geldi. Henüz 10 aylıkken, geçirdiği bir hastalık yüzünden görme yetisini tamamen kaybetti.
Görme engeli sebebiyle zor bir çocukluk yaşasa da eğitimine devam eden Ömer Abdurrahman, görme engelliler tarafından kullanılan Braille alfabesini kullanarak eğitimine devam etti.
Yine çocukluk yıllarında aynı alfabe yardımıyla Kur’an hafızlığını tamamladı.
İslami yüksek eğitimi
İlk ve orta eğitiminin ardından yüksek eğitim için İslam ilimleri alanını seçen Ömer Abdurrahman, 1960 yılında El Ezher'e girdi.
Ezher'deki ilk eğitiminin ardından, yine Ezher bünyesindeki Usuluddin Fakültesi'ne girerek burada eğitim almaya başladı. Bu fakülteden de 1965 yılında yüksek dereceyle mezun olan Ömer Abdurrahman, Evkaf Bakanlığı tarafından Feyyum'da bir camiye imam olarak atandı. İmamlığı süresince dikkat çeken ve ilgiyle takip edilen vaazler vermeye, çevresinde takipçiler bulmaya başladı.
Bir yandan akademik yaşantısına da devam eden Abdurrahman, yüksek lisansını tamamlayarak üniversitede dersler vermeye başladı. Bu sırada gönüllü olarak vaazlarına ve İslami derslerine de devam ediyordu. Üniversitedeki görevine, verdiği vaazlar sebebiyle 1969 yılında son verildi. Bunun yerine Ezher'de pasif bir göreve sürüldü. Kendisine yönelik baskılar artarak devam etti.
İslami çalışmaları
Abdurrahman 1969’da Cemal Abdunnasır için yaptığı "Firavun" benzetmesi yüzünden tutuklandı. 1971’de dönemin Cumhurbaşkanı Enver Sedat’ın emriyle serbest bırakıldı.
Serbest bırakılması sonrasında vaazlarına ve akademik çalışmalarına devam etti. Tefsir alanında doktorasını yaptı. Ömer Abdurrahman doktora çalışması olarak “Tevbe Suresinin Tasvir Ettiği Şekliyle Kur'anın Düşmanlarına Karşı Takındığı Tavır” konusunu seçti. Doktorasını almasına rağmen, üniversitelerde görev almasına ve iş bulmasına engel olundu. Bu yasaklar 1973'e kadar genel olarak devam etti. 1973 sonrasında bazı okullarda görev almasına izin verildi.
Bu süreçte Ömer Abdurrahman, Mısır Cihad Cemaati ve Cemaati İslâmiye ile yakın ilişkiler kurdu ve geniş bir kitleye hitap eden vaazlar vermeye başladı. Mısır'da süren canlı İslami atmosfer içerisinde Abdurrahman, Mısır yönetimine karşı net tavrı ve İslami konularda taviz vermeden konuşmasıyla popülaritesini artırdı.
1971-78 yılları arasında Suudi Arabistan’ın çeşitli üniversitelerinde ders veren Ömer Abdurrahman, Kahire’ye döndükten sonra camilerde vaaz vermeye başladı. 1980'lerin başıyla beraber, Ömer Abdurrahman Mısır'ın İslami çevrelerinde görüşlerine başvurulan, sohbetleri dinlenen birleştirici bir figür olmaya başladı. Özellikle dünya genelinde cihat yanlısı akımların yükselişine tanık olunan bu dönemde, Abdurrahman birçok farklı kesim için önde gelen bir İslam alimi olarak görülecek ve "Kör Şeyh" veya "Kör İmam" adıyla ün kazanacaktı.
İran'da devrilen şahın Mısır'da kalması, İsrail ile yapılan Camp David anlaşması gibi birçok siyasi olaya yönelik eleştirileri sebebiyle, Mısır yönetimi kendisini daha sert bir şekilde hedef almaya başladı.
Ekim 1981’de Enver Sedat suikastını gerçekleştiren kişilerin kendisinden fetva aldığının iddia edilmesiyle tutuklandı ve daha sonra Feyyum şehrinde zorunlu ikamete tabi tutudu. Bu dönemde çeşitli suçlamalarla hedef alındı. kötü muameleye maruz bırakıldı. 1984 yılına kadar hayatı hapis ve ev hapsiyle geçti. Abdurrahman, çıkarıldığı mahkemelerde yaptıkları sebebiyle pişman olmadığını ve gerekirse idam edilmekten de çekinmeyeceğini belirtiyordu.
Afganistan ve Sudan yılları
Ömer Abdurrahman, 1980'li yılların sonunda Mısır'daki baskıların dayanılmaz bir boyuta ulaşması sebebiyle ülkeden ayrıldı ve Afganistan’a geçti.
Dr. Ömer Abdurrahman Afganistan'a geçtiğinde Sovyet işgalinin son yılları yaşanıyordu. Ömer Abdurrahman bu süreçte Abdullah Azzam ve Usame bin Ladin’in kurmuş oldukları ve Afganistan direnişine destek için gelen savaşçıların ve maddi yardımların organize edilip dağıtıldığı Mektebul Hidamat Lil-Mücahidin (Mücahidlere Hizmet Bürosu) bünyesinde çalışmalar yaptı.
Abdullah Azzam ve Ömer Abdurrahman
Ömer Abdurrahman Afganistan'da Abdullah Azzam ve Bin Ladin ile sıkı bir dostluk dönemi geçirdi. Bir süre sonra Suudi Arabistan’a geçmek isteyen Abdurrahman, bu ülkenin kendisini kabul etmemesi üzerine Sudan’a, ardından da turist vizesiyle ABD’ye geçti. Bu yıllarda ABD'nin İslam dünyasına doğrudan müdahaleleri henüz başlamamıştı, Ömer Abdurrahman en azından bir süre ABD'de ikamet edip, Afganistan'daki savaş süreciyle ilgili Müslümanlardan destek toplayabileceğini düşünüyordu.
Özellikle Abdullah Azzam'ın öldürülmesi sonrasında, Afganistan'a yönelik yardımların kesilmemesi için Mektebul Hidamat'ın hayatta tutulmasına yönelik faaliyetlerde bulunacaktı. Bunun için ABD dışında da seyahatler gerçekleştirdi.
Ancak kısa bir süre sonra ABD'nin Körfez Savaşı'nı başlatması ve diğer olaylar, süreci daha farklı bir noktaya evriltecekti. Kendisi de doğrudan ABD aleyhine vaaz ve sohbetler verdi. 1993 yılında New York'taki saldırılarda dahli olduğu iddiasıyla ABD tarafından hapsedildi. 1995 yılında müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Hapsedildiği süreçte işkence ve kötü muameleye tabi tutuldu.
1995’de müebbet hapis cezası verilen Ömer Abdurrahman, görme engelliydi ve şeker ile kalp gibi ağır rahatsızlıkları bulunuyordu. Buna rağmen ABD, kendisine kötü muamelede bulunmaya devam etti.
Kendisinin yanı sıra avukatları dahi bu durumdan etkilenecekti. Ömer Abdurrahman’ın avukatı Lynne Stewart Ömer Abdurrahman’ın masum olduğunu ve FBI tarafından kendisine tuzak kurulduğunu iddia ettiği ve Ömer Abdurrahman’ın bir mektubunu ailesine ulaştırdığı için tutuklanıp 3 yıl cezaevine atıldı.
Abdurrahman, 18 Şubat 2017 tarihinde, 24 yıllık hapis hayatının ardından, ABD'nin Kuzey Karolina eyaletinde tutulduğu cezaevinde yaşamını yitirdi.
Abdurrahman'ın bir oğlu 2003 yılında Pakistan'da "düşman savaşçı" olarak yakalnmış ve Mısır'a iade edilmiş, 2010 yılında serbest bırakılmıştır. Diğer oğlu ise 2011 yılında Afganistan'da ABD'nin drone saldırısında yaşamını yitirmiştir. Abdurrahman'ın bir diğer oğlunun ise halen El Kaide içerisinde önde gelen isimlerden olduğu öne sürülmektedir.
Ömer Abdurrahman, halen İslam dünyasında çalışmaları, öğrencileri ve eserleriyle etkin bir figür olmaya devam ediyor.
Kaynak: Mepa News