İlk bakışta Rusya, İran ve Suriye'nin uzun yıllar boyunca devam eden bir müttefiklikleri olduğu düşünülebilir. Ancak Suriye savaşı, Moskova, Şam ve Tahran yönetimleri arasındaki farklılıkları ve büyük görüş ayrılıklarını da açığa çıkardı. 9 Haziran 2016 tarihinde İran Savunma Bakanı Tümgeneral Hüseyin Dehkan, Rusya Federasyonu Genelkurmay Başkanı Sergey Şoygu'yu ağırladı. Aynı zamanda İran, Suriye askeri operasyonlar komutanlarından General Fehim Casım el Ferec'i de Tahran'da ağırladı.
Rusya'da yayınlanan haberlere göre Şoygu, görüşmede Suriye'de IŞİD ve Nusra Cephesi'ne karşı yapılacak ortak operasyonların konuşulacağı ve işbirliğinin nasıl arttırılacağının tartışılacağını belirtti.
İran devlet televizyonuna göre Dehkan, üç ülkenin yetkililerinin de 'terörist' gruplara karşı etkin bir mücadele verilebilmesi için anlaştığını belirtti. Bununla birlikte toplantıdan kabul edilebilir bir ateşkes ve belirli bölgelere insani yardımın ulaştırılması konusunda da bir anlaşma yapıldığı basına yansıdı. Suriye devlet ajansı SANA'nın raporuna göre, toplantıya katılan Suriyeli general Ferec de Suriye'nin topraklarında bulunan 'terörizme' karşı mücadele edeceğini açıkladı.
İran Ulusal Yüksek Güvenlik Konseyi sekreteri Ali Şevkani de İran'ın, Suriye'deki desteği ve 'cesur adımları ve politikaları' dolayısıyla Rusya'ya minnet borçlu olduğunu ve teşekkürlerini sunduğunu belirtti. Toplantıda alınan kararlar ve yapılan açıklamaların 'bilindik-basmakalıp' bir nitelik taşıdığı görülebiliyor. Ancak üç ülkenin hangi konularda uzlaşıp hangi konularda uzlaşmadıkları meselesi pek fazla basına yansımadı. Görünen o ki, birbirinden farklı üç askeri gücün bir ülkede etkin işbirliği gerçekleştirebilmesi için böyle bir toplantı kesinlikle gerekliydi. Bilindiği gibi Rus hava güçleri Suriyeli muhalifleri bombalarken, İran Devrim Muhafızları, Iraklı Şii gruplar ve Suriye rejim askerleri de Halep ve diğer bölgelerde muhaliflere karadan saldırıyor. Şu ana kadar yaşanan çatışmalarda, hava saldırılarının neredeyse yüzde 90'ı -kuzeybatı Halep'te bulunan muhaliflerin elindeki- Hayyan, Anedan, Hıreytan, Kafr Hamra ve Ma'arat el Artik kentlerine karşı düzenlendi.
Güney Halep'te savaşan İran askerleri
Suriye rejimi ise genel olarak Idlib'i, Doğu Halep'i ve zaman zaman da IŞİD kontrolündeki bölgeleri hedef alıyor. Esed rejimi ve Hizbullah'a bağlı güçler de büyük oranda Rakka'ya odaklanmış durumdalar ve ortak hareket ediyorlar. İran Devrim Muhafızlarına bağlı güçler aynı şekilde Iraklı Şii güçlerden Hareket'ul Nuceba, Ketaib el Hizbullah ve Asaib'ul Ehlul Hak gibi gruplar da -ki bunlardan en az ikisi Rusya tarafından temin edilen T-90 tanklarını çatışmalarda kullanıyorlar-, büyük oranda Fetih Ordusu'nun güçlü olduğu Güney Halep bölgesinde faaliyet gösteriyorlar.
Üç farklı müttefik üç farklı cephe
Göründüğü kadarıyla bu üç birbirinden ayrı çatışmalar Şam, Moskova ve Tahran için çıkarların ve stratejilerin sonuçları açısından bir uyumsuzluğa neden oluyor. Son dönemde Rusya'nın, İran Devrim Muhafızları bağlantılı Iraklı güçlerin Fetih Ordusu tarafından hedef alındığı Halep bölgesinde müttefiklerine çok fazla destek vermediği görülüyor. Hatta Han Tuman kasabasını ele geçiren ve yüzlerce İran Devrim Muhafızı askerini öldüren Fetih Ordusu'na karşı Rusya herhangi bir saldırı yapmış değil. Bunun yerine İran Devrim Muhafızları Halep'te sıkıştıkları için Şam yönetiminden destek istediler. Hatta Şam yönetimi Suriye'nin görece sakin bölgelerinden Halep'e yardım gönderdi. O dönemden bu yana İran Devrim Muhafızları ve kontrolündeki grupların Halep'te Nusra Cephesi ve Fetih Ordusu'na karşı operasyonları tümden başarısız oldu ve Rusya halen o bölgeye destek verme konusunda herhangi bir adım atmadı.
Fetih Ordusu koalisyonu üyesi Nusra Cephesi'nin tankları Güney Halep'te ilerliyor. 5 BMP, 1 T-72 tankının bulunduğu konvoy teorik olarak bir hava gücü için ideal bir hedef.
Rus güçleri Batı Halep bölgesini bombalıyor ve Güney Halep bölgesinde sanki bir çatışma yokmuş gibi davranıyor. Bununla birlikte hatta Rusya, Güney Halep'i bırakıp, şehrin kuzey bölgesinde ABD ve Türkiye tarafından desteklenen muhaliflerin IŞİD'den aldığı bölgeleri vurmayı tercih etti.
Bütün bu tartışmalar arasında son dönemde ilginç bir gelişme de yaşandı. İran Devrim Muhafızları'nın Suriye'de kendi bombardıman uçaklarını faaliyete geçirmek için Suriye'den izin istediği konuşuluyor. Her ne kadar üç ülke arasında hedefler arasında bir farklılık gözükmese de İran'ın şu ana kadar, Rus hava desteğini arkasına alma konusunda başarılı olmadığı görülüyor. Bu da Rusya'nın 'Suriye iç savaşına çok derinden dahil olmama' yönünde bir politika izlemesine dayanıyor. Görünen o ki Moskova, kısa sürede bir askeri başarı elde etmek yerine, Esed rejimiin ömrünün uzatılması ve ağırlığını sürdürmesine odaklanmış durumda. Ancak Tahran ve Şam yönetimi daha az realist bir hedef peşindeler. Onlar bütün Suriye'nin ve Halep'in ele geçirilmesini ve Beşar Esed'in bütün Suriye'nin her karışının 'kurtarıldığı' yönünde açıklama yapmasını istiyorlar. Tabi ki hangi yönetiminin planının doğru olduğunu zaman gösterecek.
Tom Cooper'ın War Is Boring'te yayınlanan bu analizi Mepa News okurları için tercüme edilmiştir.