Mepa News, Belucistan Ulusal Dayanışma Partisi Dış İlişkiler Başkanı ve partinin Merkezi Konsey Üyesi Mohim Sarkhosh ile özel bir röportaj gerçekleştirdi.
Sarkhosh, röportajda Belucistan'da son duruma, İran'ın bölgedeki faaliyetlerine ve bölgenin geleceğine dair önemli ifadeler kullandı.
Röportajda yer alan ifadeler olduğu gibi aktarılmıştır.
- İran'ın Sistan ve Belucistan bölgesindeki son olaylar nasıl başladı?
"Olayları başlatan yakıt tüccarlarının öldürülmesi oldu. Tüccarlar, yüzlerce küçük araçla Batı Belucistan (İran) ile Doğu Belucistan (Pakistan) sınırını her zaman olduğu gibi geçmek istedi. Devrim Muhafızları mensubu sınır muhafızlarınca durduruldular. 48 saatlik bekleyişin ve Devrim Muhafızları ile müzakerelerin ardından, Devrim Muhafızları yakıt tüccarları için günlerdir açık olan sınırı açmak istemedi.
Yakıt tüccarları ısrar edince ve kargaşa oluşunca, askerler silahsız tüccarlarının üzerine ateş açtı. Aktarılan bilgilere göre 37 kişi öldü ve yaralandı. Bunlar arasında onlu yaşlardaki gençler de bulunuyordu. Yakıt tüccarları askerlere taş atınca, askerler onların üzerine daha uzaktan ağır silahlarla ateş açtı.
Ertesi gün, Seravan şehrindeki halk protesto gösterileri düzenledi ve yetkililerden, yakıt tüccarlarını katledenlerin adalete teslim edilmesini talep etti. Fakat askerler buna onların üzerine ateş açarak karşılık verdi. Bunun üzerine barışçıl protestocular öfkeli kalabalıklara dönüştü ve devlet binalarını ele geçirmeye başladılar.
Üçüncü günde Zahedan, İranşehr ve diğer küçük şehirler de protestoculara katıldı. Protestocular Zahedan yakınındaki yerleşimlerde iki askeri karakolu ele geçirdi. Askerler protestoculara ateş açarak karşılık verdi ve daha fazla kişiyi öldürdü. Ölü sayısı şu an 60 kişiye ulaşmış olabilir."
Mohim Sarkhosh
- İran bölgede geçmişten bugüne nasıl bir politika izliyor?
"Belucistan, yaklaşık 100 yıl önce Rıza Şah Pehlevi rejimince işgal edildiğinden bu yana kasıtlı bir siyaset güdüyorlar. Bu siyasette Beluçlar İranlı olarak görülmüyor, bir gün bağımsızlıklarını kazanıp İran'dan gidecek insanlar olarak kabul ediliyorlar.
Bu sebeple Pehlevi hanedanından bu yana İranlı yetkililer kasıtlı olarak Belucistan'ı gelişmemiş olarak tutmaya çalışıyor. Pehlevi hanedanı döneminde tüm Belucistan'da tek bir fabrika vardı, o da İranşehr'deydi. Sözde İslami rejim yönetimi ele aldığında bu fabrika da kapatıldı.
"İslami rejim" iktidara geldiğinde Beluçlar sadece etnisite sebebiyle değil, Sünni Müslüman olduklarından dolayı da ayrımcılığa uğradılar. Yönetimi elinde bulunduran Farslar ise Şii Müslümandı. Bunun anlamı Belucistan'daki Beluçlar için durumun Pehlevi döneminden de beter olacağıydı.
Yaklaşık 750 bin askeriye ve güvenlik personeli arasında tek bir Beluç yok. Bunun sebebi Sünni Müslümanlar olmaları ve 'kafir' olarak görülmeleri yüzünden onlara güvenmiyor oluşları.
800 bin idari çalışan arasından sadece yüzde 20'si Beluç. Diğerleri öteki Şii Müslüman eyaletlerinden. Bu, birçoğu üst düzey eğitimli olmasına rağmen, Beluçların yüzde 80'inin işsiz olması sonucunu doğuruyor. Basit bir şekilde iş bulamıyorlar. Ya Arap ülkelerine gidip ekonomik olarak hayatta kalmaya zorlanıyorlar veya ticaret gibi özel sektörlere giriyorlar. Bu sektörlerden biri de, İran'dan yakıt alıp Pakistan ve Afganistan'da satmak. Birkaç kuruş kazanıp ailelerini geçindirmek.
İran'daki rejim, Beluçları daha da marjinalize etmek için birçok uzun vadeli proje yürütüyor:
1- Belucistan'ın sahil kesimlerinde yeni şehirler inşa etmek ve bu şehirlere Şii eyaletlerden göçmen getirmek. Bu proje Beluçları, kendi ülkeleri olan Belucistan'da bir azınlık haline getiriyor.
2- Beluçların topraklarına el koymak ve bu toprakları Şii göçmenlere vermek.
3- Rejim Çin, Rusya ve Hindistan ile 25 yıllık anlaşmalar imzaladı. Bu anlaşmalarla bu ülkeler Belucistan'da askeri üs inşa edebiliyor, ekonomik projeler yürütebiliyor, limanları kontrol edebiliyor, vesaire. Beluçlara ise bu projelerde yer alma, taraf olma veya herhangi bir kar elde etme fırsatı tanınmıyor.
Belucistan'da İran güçlerince protestolarda öldürülen iki sivil
4- Beluçlar günlük ihtiyaç ve tarım için su kıtlığı çekerken, Belucistan'ın denizinden ve nehirlerinden su çekerek, kanallar vasıtasıyla bunu Fars çölündeki bölgelere aktarmak.
5- Çabahar liman şehri çevresinde Beluçların yaşadığı küçük gecekondu bölgelerini sistematik olarak yakmak ve göçmenler için yer açmak.
40 yıl boyunca rejim, tüm suların toplandığı 5 farklı gölet inşa etti. Fakat bundan sorumlu olanlar askerler. Onlar da çiftçilerin suyu tarım için kullanmalarına izin vermiyorlar. Sıcak yaz döneminde bu su buhar olup gidiyor. Rejim Belucistan'da insan yapımı bir kuraklık oluşturarak, Beluçları evlerini terk edip başka bölgelere ve ülkelere gitmeye zorluyor. Rejimin stratejik projelerini hayata geçirmek için 10 milyon Şii göçmeni Belucistan'a yerleştirmesi gerekiyor."
- Bölgede son durum ne şekilde?
"İran rejimi protestoları bastırmak için diğer şehirlerden çok sayıda asker gönderdi. Yüzlerce insanı tutukladı ve yakın gelecekte birçok insanın idam edilme riski var. Protestolar sürüyor ama daha küçük kapsamda. Gençler bölgede ordunun kolay hareket edememesi için yollarda araç lastikleri yakıyor.
İran içinde ve dışında birçok etnik grup, suçsuz yakıt tüccarlarının öldürülmesini kınadı ve Beluç milletinin yanında yer aldı."
- Sizce bundan sonra ne olacak? Beluçların protestoları sürecek mi? İran nasıl bir tutum izleyecek?
"Bu, Beluçların düzenlediği ilk protesto gösterisi değil. Bunu, İran bölgeyi işgal edip Emir Dostmuhammed Han Baranzehi liderliğindeki Beluç rejimini devirdiğinden bu yana geçen 90 yıl boyunca çeşitli defalarda gerçekleştirdiler.
Beluçların, İran'daki diğer etnik gruplarla beraber, mevcut rejimi devirmeye çalışmaktan başka bir şansı yok. Bu rejimin yerine ya her etnik grubun keni yerel hükümeti olduğu bir konfedere devlet kurulmalı yahut herkes kendi bağımsız devletini kurmalı. Bu rejim var oldukça Beluçların durumunun daha iyi hale gelmeyeceğinin farkındayız.
İran rejimi çok fazla hayatta kalamayacak. Bölgede ve dünyada, kendi ideolojileri temelinde bir siyaset izliyorlar.
Bölgeye ve dünyaya, Şia inancına dair kendi yorumlarını ihraç etmek istiyorlar. Bunu yapma yolları ise terör örgütleri oluşturmak. Lübnan'da Hizbullah, Irak'ta Haşdi Şabi, Afganistan'da Fatımiyyun, Pakistan'da Zeynebiyyun, Yemen'de Husiler gibi. Bu politika bölgeyi istikrarsız hale getiriyor. İran rejiminin bunu sürdürmesinin, saldırgan politikalara ve diğer ülkelerin iç işlerine karışmaya devam etmesinin engellenmesi gerekiyor.
Fakat problem şu ki bu rejim politikasını radikal olarak değiştirmiyor. Bu sebeple tek çözüm mevcut rejimi devirmek. Tiranlık, İran halkları tarafından veya diğer güçlerce, veyahut bu ikisinin birliğiyle yıkılabilir. Fakat İran protestocuları ezebileceği bir kapasite inşa etmiş durumda. Bu sebeple diğer ülkeler ve uluslararası toplum bu rejimden kurtulmak istiyorsa Beluçlara, Kürtlere, Araplara, Türklere (Azeri Türkleri), Türkmenlere, Lurlara, Kaşkaylara hatta Farslara yardım etmeliler. Eğer dış dünya bunu yaparsa, bu rejimi bir ayda bile yıkarız."
- Dünyanın Belucistan'da yaşanan olaylar karşısındaki sessizliğini neye bağlıyorsunuz?
"Birçok nedeni var. En önemlisi İran Belucistan'da bağımsız bir medyanın gelişmesine izin vermiyor ve bu sebeple bölgede olan bitenler doğru şekilde yazılamıyor. Var olanlar da rejim kontrolündeki medya ve bunlar da haberleri sansürlüyor.
İkinci neden ise rejimin, yabancı medya kuruluşlarının bölgeye gidip duruma dair haber yapmasına izin vermemesi. Dünyayı, Belucistan'ın tehlikeli bir bölge olduğunu ve oradan sakınılması gerektiğini söyleyerek korkutuyorlar. Sizler gibi çok az kimse Beluçların ve Belucistan'ın olumlu taraflarını anlatıyor.
Belucistan'da son dönemde meydana gelen protestolarda kaydedilen bazı görüntüler
Üçüncü sebep, biz Beluçlar yurtdışındaki diğer etnik grupların aksine finansal kaynaklara çok az sahibiz. Bu nedenle kendi televizyon kanallarımız ve uydu yayınlarımızı yapamıyoruz. Sosyal medyayı kullanmak gibi mevcut olan kısıtlı birkaç kaynağa başvuruyoruz.
Belucistan'da rejimin faaliyetlerini ve devam eden zulmü bu şekilde yaymaya çalışıyoruz. Ancak bu yeterli değil ve kapsamlı olarak görülemiyor.
Türkiye gibi ülkelerin, Belucistan'da durumu değiştirebilmemiz için, mümkün olan her şekilde bize yardım etmelerini istiyoruz.
Birçok ülkenin insan hakları ihlalleri gibi konuları gözardı etmesinin bir diğer sebebi de İran'ın bu durumlarda kendilerine ticari imtiyazlar tanıyor olması."
- Sizce Belucistan'ın geleceği nasıl olacak? Bölgede insan hakları konusunda bir iyileşme yaşanacak mı? Yoksa tek çözüm İran'da bir rejim değişikliği mi?
"Çözüm İran'daki "İslami rejimin" devrilmesi, onun yerine demokratik, seküler ve adem-i merkeziyetçi bir rejim kurulması. Gücün farklı etnik gruplar arasında dağıtılması, her etnik grubun kendi hükümetine sahip olması, kendi bölgelerine ve bölgelerindeki kaynaklara dair kararları kendisinin alması.
Ekonomi, çevre, güvenlik, turizm, çalışma gibi belirli konularda tıpkı Avrupa Birliği gibi iş birliği yapmaları.
Ancak mesele sadece rejim değil. Fars muhalefet de konu diğer etnik gruplara gelince rejimle aynı veya benzer politikalara sahip. Diğer etnik grupları kontrol edebilecekleri güçlü merkezi rejimler istiyorlar. Onların kaynaklarını da kontrol etmek istiyorlar, Arapların petrol kaynakları, Beluçların sahili ve altın kaynakları gibi. Kendi kaynakları üzerinde kendilerinin tasarruf etmesi için kontrolü bu gruplara bırakmak istemiyorlar. Bu durum, "İslami rejim" devrildikten sonra ülkede iç savaşa yol açabilir ve İran birçok küçük devlete ayrılabilir. Bu durum ise diğer birçok etnisiteden oluşan diğer devletleri de etkileyebilir.
Kaynak: Mepa News