Bakanlık sözcüsü Joanne Ou, başkent Taipei'de düzenlediği basın toplantısında, yalnızca Tayvan halkının ülkenin geleceğine karar verebileceğini söyledi.
Ou, Çin'in ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin Taipei ziyaretini "Tayvan halkının gözünü korkutmak için yeni bir normallik yaratma bahanesi" olarak kullandığını da sözlerine ekledi.
Çin ise adanın kontrolünü ele geçirmesi halinde Tayvan'a asker veya yönetici göndermeme sözünü geri çekti, Başkan Xi Jinping'in daha önce teklif edilenden daha az özerklik verileceğine işaret etti.
Daha önce geniş özerklik vaat edilmişti
Çin, 1993 ve 2000 yıllarında da Tayvan ile ilgili, "yeniden birleşme" olduğunda "Tayvan'a asker veya idari personel gönderilmeyeceği" söylenmişti.
Tayvan'ın Çin'in özel bir idari bölgesi haline geldikten sonra özerkliğe sahip olacağını garanti eden bu politika, yayınlanan ve 'beyaz kitap' adı verilen son belgede yer almadı.
Tayvan da kendi tatbikatlarına devam ediyor
Çin'in günlerdir benzeri görülmemiş askeri tatbikatları devam ederken Tayvan da kendi tatbikatlarını düzenliyor.
Tayvan da bir Çin işgaline karşı savunmayı simüle eden askeri tatbikatlar düzenliyor ve yıllık tatbikatlarının bir parçası olarak temmuz ayında "ortak müdahale operasyonu" adı verilen en büyük tatbikatı düzenlemişti. Bu şekilde denizden gelen saldırıları püskürtme egzersizleri yapıldı.
Tayvan Sekizinci Kolordusu sözcüsü Lou Woei-jye, perşembe sabahı savunma tatbikatının bir parçası olarak güçlerinin hedef fişekleri ve çok sayıda obüs ateşlediğini söyledi ve ekledi:
"Tayvan'ın en güneyindeki Pingtung ilçesinde tatbikat yerel saatle 08:30'da başladı ve yaklaşık bir saat sürdü. Kıyıdan içeri sokulan topçular yan yana sıralandı ve birliklerdeki silahlı askerler obüsleri birbiri ardına denize ateşledi."
Lou tatbikatların önceden planlandığını ve Çin'in savaş oyunlarına yanıt verme amaçlı olmadığını söyledi. Yıllık tatbikatlara atıfta bulunan Lou, "Tatbikatlar için iki hedefimiz var, birincisi topçuların uygun durumunu ve bakım durumlarını belgelemek. İkincisi de geçen yılın verilerinden daha iyi sonuçlar elde etmek." dedi.
Çin ordusu ise kendi tatbikatları sona erse bile Tayvan Boğazı'nda devriye gezmeye devam edeceğini duyurdu. Yapılan açıklamada "askeri eğitim vermeye ve savaşa hazırlanmaya devam edileceği" de ifade edildi.
Çin'in Tayvan İşleri Ofis'nden yayınlanan ayrı bir raporda da, "güç kullanımından vazgeçilmeyeceği" ve "gerekli tüm önlemleri alma seçeneğinin" saklı tutulacağı belirtildi. Raporda "Barışçıl yeniden birleşme için geniş bir alan yaratmaya hazırız, ancak hiçbir şekilde ayrılıkçı faaliyetlere yer bırakmayacağız" denildi.
Hong Kong modeli teklifi edilmişti
Çin'in iktidardaki Komünist Partisi, eski İngiliz kolonisi Hong Kong'un 1997'de Çin yönetimine geri döndüğü formüle benzer şekilde, Tayvan'ın "tek ülke, iki sistem" modeli altında yönetimine dönebileceğini öne sürmüştü.
Bu, demokratik olarak yönetilen Tayvan'a sosyal ve politik sistemlerini kısmen korumak için bir miktar özerklik sunacak gibi görünecekti ancak Hong Kong'un başına gelenler nedeniyle Pekin'in bu türden vaatlerini inandırıcı ve güvenilir bulan kimse kalmadı.
Tüm ana akım Tayvanlı siyasi partiler "bir ülke, iki sistem" önerisini reddediyor ve kamuoyu yoklamalarına göre bu formül 23 milyon nüfuslu ülkede neredeyse hiç halk desteğine sahip değil.
2000 tarihli beyaz kitapta, Tayvan tek bir Çin olduğunu kabul ettiği ve bağımsızlık aramadığı sürece "her şey müzakere edilebilir" diyen bir satır da en son yayınlanan beyaz kitapta eksik.
Tayvan'ın Anakara İşleri Konseyi, beyaz kitabın "yalanlarla dolu olduğunu ve gerçekleri göz ardı ettiğini" belirtti.
Tayvan, Mao Zedong'un Komünist Partisi'nin iç savaşı kazanmasının ardından mağlup Çin Cumhuriyeti hükümetinin adaya kaçtığı 1949'dan beri Çin işgali tehdidi altında yaşıyor.
Kaynak: Euronews