‘’Komünist Çin ve Özgür Dünyanın Geleceği’’ başlıklı konuşmada Pompeo, Çin Komünist Partisi ve Xi Jinping’e yüklendi, gerekirse Pekin’e karşı yeni bir ittifak kurulabileceğini söyledi.
Pompeo, 1971’de dönemin Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’ın ABD ile komünist Çin arasında görüşmelere başlamak için gizlice Pekin'e gitmesini ve 1972’de ABD başkanı Richard Nixon’un Çin ziyaretini hatırlattı. Nixon'ın Çin ziyareti, Soğuk Savaş döneminde, ABD ile Çin arasındaki ilişkilerin normale dönmesi için atılan ilk resmi adımdı ve ilk kez bir ABD Başkanı Çin'i ziyaret etmiş oldu.
Çin’le diyalog kurmanın işbirliği ve kültür alışverişi adına parlak bir gelecek yaratmasını umduklarını belirten Pompeo, ‘’Şimdi ise Çin Komünist Partisi dünyaya verdiği sözleri tutmadığı için yüzümüzde maskelerle oturup pandemi kaynaklı can kayıplarını sayıyoruz; Hong Kong ve Şincan’dan gelen toplumsal baskı haberlerini okuyoruz. Çin’in Amerikan istihdamına ve şirketlerine darbe vuran ticari istismarının korkunç istatistiklerini görüyoruz. Bir yandan da Çin ordusunun güçlenip daha da tehditkar hale gelmesini izliyoruz’’ dedi.
‘’Eski paradigma çöktü’’
‘’Amerikan halkının Çin’le 50 yıllık diyalog sonucuna elinde gösterecek neyi var? Liderlerimizin Çin’in özgürlük ve demokrasiye evrileceğine ilişkin teorileri gerçekleşti mi? Çin ‘’kazan-kazan’’ durumunu böyle mi tanımlıyor? Amerika daha mı güvenli? diye soran Pompeo, ABD’nin geçmişteki Çin politikasının işe yaramadığını belirtti.
Pompeo, ‘’Xi Jinping’in hayalini kurduğu Çin yüzyılını değil de özgür bir 21’inci yüzyıl istiyorsak, bugün artık şu acı gerçeği kabul etmek durumundayız: Çin’le körü körüne diyalog öngören eski paradigma çöktü. Bunu sürdürmemeliyiz. Bu yaklaşıma dönmemeliyiz. Başkan Trump’ın da ortaya koyduğu şekilde, Amerikan ekonomisini ve yaşam tarzımızı koruyan yeni bir stratejiye ihtiyacımız var. Özgür dünya bu yeni despotluğa karşı zafer kazanmalı’’ diye konuştu.
‘’Çin kendisini besleyen eli ısırdı’’
Başkan Nixon’ın Çin ile ilişki kurması için iyi bir nedeni olduğunu, Çin’in gözardı edilmeyecek kadar önemli bir oyuncu olduğunu gördüğünü belirten Pompeo, ‘’Nixon Pekin’e tarihi ziyaretiyle daha güvenli ve özgür bir dünyanın peşindeydi. Vakit geçtikçe Amerikalı siyasetçiler de Çin’in refahı arttıkça ülke içinde daha özgür, uluslararası arenada daha dostane olacağını zannetti. Ancak Nixon’ın yaklaşımı bizden çok Pekin’e yaradı’’ dedi.
Çin’le kurulan ilişkinin Nixon’ın umduğu gibi bir değişimle sonuçlanmadığını belirten Pompeo Pekin'i Çince'de de kullanılan bir atasözüyle eleştirerek ‘’Bizim ve diğer özgür ülkelerin politikaları, Çin’in çöken ekonomisini diriltti. Pekinse, kendisini besleyen elleri ısırdı’’ ifadelerini kullandı.
Çin vatandaşlarına kucak açtıklarını söyleyen Pompeo, karşılığında ise Çin Komünist Partisi’nin özgür ve açık ABD toplumundan istifade ettiğini savundu. Pompeo, Çin’in basın toplantılarına, araştırma merkezlerine, lise ve üniversite kampüslerine hatta veli toplantılarına bile propaganda amaçlı kişiler gönderdiğini söyledi.
''Artık yeter''
ABD Dışişleri Bakanı Çin Komünist rejimine ekonomik ayrıcalık sağlandığını, Çin Komünist Partisi’ninse Batılı şirketlerin Çin piyasasına kabul edilmesinin bedelini işlediği insan hakları ihlalleri konusunda sessiz kalmaya zorlayarak ödettiğini söyledi.
Mike Pompeo, Adalet Bakanı William Barr’ın geçen haftaki ‘’Çin’i yönetenlerin nihai amacı ABD ile ticaret yapmak değil ABD’ye akın etmek’’ sözlerine de atıfta bulunarak, Pekin’in ABD’ye ait fikri mülkiyet haklarını ve ticaret sırlarını çaldığını hatırlattı. Pekin’in tedarik zincirlerini Amerika’dan çekerek üzerine bir de köle iş gücünü eklediğini belirtti.
Pompeo, ‘’Nedeni ne olursa olsun Çin bugün sınırları içinde daha despot, sınırları dışında da özgürlüğe karşı daha saldırgan bir düşmanlık içinde. Başkan Trump’ın dediği gibi: Artık yeter’’ diye konuştu.
''Xi Jinping iflas etmiş totaliter ideolojinin gerçek bir müridi’’
Pompeo konuşmasında Çin Cumurbaşkanı Xi Jinping’den Çin Komünist Partisi genel sekreteri olarak bahsetti. Parti rejiminin Marksist-Leninist olduğuna dikkat çeken Pompeo, ‘’Xi Jinping iflas etmiş totaliter ideolojinin gerçek bir müridi. İdeolojisi Çin Komünizmi üzerine kurulu küresel bir hegemonya için duyduğu onlarca yıllık özlemini yansıtıyor’’ dedi.
Pompeo, ‘’Biz izin vermezsek, Çin içeride ve dışarıda sonsuza dek Xi Jinping’in zulmüne mahkum değil’’ diye konuştu.
Pompeo, CIA Başkanı olarak Temsilciler Meclisi İstihbarat Komisyonu’ndaki deneyiminin ve iki yıllık dışişleri bakanlığı görevinin, kendisini şu fikre ulaştırdığını kaydetti: ‘’Komünist Çin’i gerçekten değiştirmenin tek yolu, liderlerinin ne dediğine değil ne yaptığına göre hareket etmek.’’
‘’Güvenme ve teyit et’’
Pompeo, eski başkanlardan Ronald Reagan’ın Sovyetler Birliği siyasetinin ‘’güven ama teyit et’’ ilkesine dayandığını hatırlattı; bugün ise Çin için ’’güvenme ve teyit et’’ yaklaşımını tercih ettiğini söyledi.
Pompeo, Çin’ karşı atılacak adımların belirlenmesi için Komünist Parti ve destekçilerine yönelik algının değişmesi gerektiğinin altını çizdi. Bugünkü Çin’e normal bir ülke gibi yaklaşılamayacağını söyleyen Pompeo, ABD Dışişleri Bakanlığı olarak attıkları adımlardan örnek verdi.
Bakanlığın Çin’le ilgili yeni yaklaşımının, Başkan Trump’ın adalet ve mütekabiliyet hedeflerini uygulamak olduğunu belirten Pompeo, bu hafta Pekin’in Houston’daki konsolosluğunu casusluk ve IP hırsızlığı merkezi olduğu gerekçesiyle kapattıklarını hatırlattı.
Pompeo, Savunma Bakanlığı’nın da Güney Çin Denizi ve Tayvan Boğazı’nda seyir özgürlüğü operasyonlarını arttırdığını söyledi; Çin’in saldırganlığına caydırıcı amaçlı bir uzay gücü oluşturulduğunu da kaydetti.
Çin halkı ile bire bir diplomasi mesajı Pompeo, bunun dışında atmaları gereken olumlu adımların ise Çin Komünist Partisi’nin görüşlerine karşı, özgürlük yanlısı, dinamik Çin halkı ile bire bir diplomasi ile başlayacağını söyledi. ‘’Komünistler her zaman yalan söyler; ama en büyük yalan Çin Komünist Partisi’nin gözetlediği, baskı yaptığı, konuşmamaları için korkuttuğu 1 milyar 400 milyonu temsil ettiği. Tam aksine. Çin halkının dürüst fikirleri, Komünist Parti’yi yabancı düşmanlarından daha fazla korkutuyor’’ diyen Pompeo, Corona virüsü ilk ortaya çıktığında Wuhan’daki doktorların konuşmasına izin verilseydi dünyanın daha iyi bir noktada olacağını vurguladı.
Komünist Parti’nin potansiyel müttefikleri dışlayarak, yurt içinde ve dışında güveni sarsarak, mülki hakları ve hukukun üstünlüğünü reddederek Sovyetler Birliği ile aynı hataları yaptığını da söyledi. Pompeo, ‘’Sovyetler Birliği’nin aksine Çin’in küresel ekonomiye fazlasıyla entegre olduğu doğru. Ancak Pekin bize daha fazla bağımlı’’ diye konuştu.
Uluslararası camiaya çağrı
‘’Özgür dünya , zorba yönetimleri daha önce de bozguna uğrattı ve bunu yine yapabiliriz’’ diyen Pompeo, Komünist Parti’de değişimin sadece Çin halkının sorumluluğu olmadığını, özgür ulusların da bu özgürlüğü savunmak için yapması gerekenler olduğu mesajını verdi.
Bazı ülkelerin, Çin’e karşı ABD’nin yanında durma cesaretini şu an için göstermediğini söyleyen Pompeo, ‘’Bir NATO müttefikimiz Çin piyasasına erişiminin kısıtlanacağı korkusuyla, Hong Kong’un özgürlüğü için destek çıkmadı. Bu yüreksizlik, tarihsel olarak halkına zarar verir. Aynı hataları tekrarlamayalım. Çin sorunu Avrupa, Afrika, Güney Amerika ve özellikle de Hint Pasifiği’ndeki demokrasilerin çaba göstermesini gerektiriyor’’ ifadelerini kullandı.
Yeni ittifak sinyali Hemen harekete geçilmediği taktirde, Çin Komünist Partisi’nin özgür ülkelerin inşa ettiği kurallara dayalı düzeni bozacağını ve özgürlükleri yavaş yavaş yok edeceğini söyleyen Pompeo gerekirse Çin’e karşı yeni bir ittifak kurulabileceğinin sinyalini verdi. ‘’Belki benzer düşünen ulusların yeni bir grup oluşturma vakti gelmiştir. Demokrasilerden oluşan yeni bir ittifak. Araçlarımız var. Bize gereken irade’’ diyen Pompeo, kutsal kitaptan da bir alıntı yaparak, ‘’Ruhumuz istiyor ama bedenimizin mi gücü yok?’’ diye sordu.
‘’Özgür dünya Komünist Çin’i değiştiremezse, Komünist Çin’in özgür dünyayı değiştireceği’’ uyarısında bulunan Pompeo, ‘’Richard Nixon 1967’de ‘Çin değişene kadar dünya güvenli bir yer olamaz’ diye yazdığında haklıydı. Nixon’un sözlerine kulak verip vermemek bize kalmış. Tehlike açık. Bugün bir uyanış yaşanıyor. Özgür dünya bugün yanıt vermeli. Asla geçmişe dönemeyiz’’ diyerek sözlerini tamamladı.