Batılı hükümetler sınırları içerisinde bulunan Müslümanlar arasındaki radikalizme odaklanırken aşırı sağcı gruplara odaklanma konusunu ıskaladılar. West Yorkshire'de milletvekili Jo Cox'un vahşi bir biçimde öldürülmesi Batı'da özellikle de İngiltere'de aşırı sağcıların dikkat çekmesine neden oldu. Irkçılık, Britanya'da Amerika'dan daha merhametli, daha az vahşi olarak kabul ediliyor. İngiltere'de aşırı sağcı organizasyonlar Amerika'ya kıyasla daha geniş alan buluyorlar. Bununla birlikte silah taşımalarına da izin veriliyor. Bununla birlikte Avrupa'da da aşırı sağcı görüşlere sahip yapılar ve organisyonlar parlemantoda temsil ediliyorlar ve parlementerlerini de seçiyorlar. Burada Avrupa'da ırkçılık konusu son derece sofistike, karmaşık bir konu.
"Irkçı tehlike ıskalandı"
Son yıllarda göç karşıtı ve Müslüman karşıtı Britanya Ulusal Partisi ve İngiliz Savunma Partisi gibi organizasyonların faaliyetleri sessizce devam ediyor ancak pek ilgi görmüyordu. Bu biraz da İngiltere'de ana akım medyaya konunun yansıtılış biçiminin rahatsız edici bulunması ve açıkça faşist ve ırkçı bir tutum sergilenmesi nedeniyleydi. Bu nedenle yeterli desteği alamıyorlardı. Ancak ülkede UKIP gibi politik partiler her zaman var oldular ve Avrupa Birliği'ne kaptırdığı güç alanını İngiltere'ye yeniden kazandırıp İngiltere'yi bir numara yapma konusundaki iddialarını sürekli sürdürdüler. Örneğin geçtiğimiz süreçte yapılan ve İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden ayrılmasını öngören referandum sürecinde UKIP taraftarları ülkenin pek çok bölgesine, eğer İngiltere Avrupa Birliği'nden ayrılmazsa ülkenin her tarafını Türklerin bir sel gibi dolduracağını gösteren ve iddia eden billboardlar yapıştırmışlardı. Ancak Jo Cox'un ölümüyle birlikte İngiltere'nin Avrupa Birliği ile yola devam mı edeceği yoksa ilişkiyi mi sonlandıracağıyla ilgili kampanyalar da durmuştu. Jo Cox, kendisini tanıyanlar arasında çok önemli, sevilen ve saygı duyulan bir kişilikti. Belki de herkesi çok önemsemesi, sevmesi, saygı duyması ve herkesle iletişime geçmesi onun ölümünün bir nedeniydi. Jo Cox, Suriye'de uçuşa yasak bölgelerin ilan edilmesi taraftarıydı. Bununla birlikte ülkede insan hakları ve mülteci haklarının savunulması açısından öne çıkan kimselerden biriydi. Ölümü esnasında, son nefesini Müslüman bir kadın olan asistanının kollarında verdi. Aşırı sağcıların yükselişinin ve ultra ulusalcı söylemlerin yarattığı atmosferin gelecekte de West Yorkshire'daki gibi birtakım trajedilere neden olmayacağını düşümmek aptalca olur. Her ne kadar hükümetler genel olarak Müslümanlar arasındaki olumsuz radikalleşmeye odaklanma eğilimi gösterseler de genel olarak süperfaşist ve ırkçı yaklaşımların neden olacağı tehlikeyi ıskaladılar. Örneğin hükümetlerin son dönemde ünlenen radikalizmi engelleme programlarına giden pek çok kişi; size radikallerin aslında kim olduğunu, radikalizmin tam tanımının ne olduğunu, İslamcı köktenciliğin ne olduğunu ya da bunun aşırı sağ köktenciliğiyle ne farkının bulunduğunu anlatamaz. Evet, Jo Cox son 26 yıl içinde İngiltere'de öldürülen ilk milletvekili.
"Katil Müslüman değilse 'psikolojik problemli' olarak tanımlanması artık bir şakaya dönüştü"
Ancak bu olay ile birlikte İngiltere'de ana akım medyanın sürekli biçimde gündeme getirdiği ve ürettiği, nefreti ve şiddeti körükleyen popülist dilin de terkedilmesinin tam da zamanı. 2007 yılında Britanya Ulusal Partisi eski milletvekili Robert Cottage ülkede ırkçı bir savaş başlatmaya hazırlanmak ile suçlanmıştı. Bu süreçte ilgili kişinin belirli adreslerinde yapılan aramalarda, daha önce İngiltere'de türüne hiç rastlanmayan kimyevi patlayıcılara rastlanmıştı. Kendisi Mahchester mahkemesinde suçunu itiraf etti. Ancak hiçbir zaman terörizm ile suçlanmadı. 2015 yılında Britanyalı Ku Klux Klan üyesi Manchesterli asker Ryan mcGee, evinde çok sayıda ev yapımı çivi bombasına rastlandı. Muhtemel tahribatı artırmak için içlerinde 187 parça şarapnel bulunan bombalardı bunlar. McGee'nin evinde ayrıca bıçaklara, baltalara ve birtakım imitasyon silahlara rastlandı. Kurbanların başlarının kesildiği ve Nazi döneminde enselerinden vurulduğu birtakım video görüntülerini de izliyor olduğu belirlendi. Evinde, yatak odasında ayrıca üzerinde "teslim olmak yok" sloganı yazılı bir bayrak bulundu. O da yine Robert Cottage gibi yargılandı ve yasadışı silah bulundurma suçundan (1883 nolu fırkada geçen) 2 yıl hapse mahkum edildi. Mahkeme kendisinin sadece ergen bir genç olduğuna ve terörist olmadığına hükmetmişti
Son dönemde bir katliam gerçekleştiren kimselerin eğer Müslüman değillerse terörist olarak tanımlanmamaları ve yalnız başına faaliyet gösteren, münferit eylem gerçekleştiren ve psikolojik olarak problemli olan şahıslar olarak tanımlanmaları adeta bir şakaya dönüştü.
Örneğin Breivik Oslo’da toplu bir katliam yattığında hangi ideolojik düşüncelerin onu bu katliama ittiği, teşvik ettiği konusu çok az tartışıldı. Breivik hem mültecilerden nefret ediyor ve özel olarak da Müslümanlardan nefret ediyordu.
Bu katliamda ne Müslümanları katletti ve sürpriz bir şekilde ne de mülteci katletti. Breivik kendisinden olanları hedef aldı ve onları bir hain olarak yaftaladı. Katlettiği kimselerin çok kültürlülüğe teslim oldukları ve kendi değerlerini çok kültürlüğe sattıklarını iddia ediyordu. Kendi ifadesiyle bu kişiler öncelikleri arasında bir numarayı Norveç’e ayırmak konusunda başarısız olmuşlardı.
Bu yüzden Breivik ve Mair Müslümanları ve mültecileri öldürme konusunda çok sayıda fırsat ve imkana sahip iken iki kesimi de savunan grupları hedef aldılar.
"Hainlere ölüm, İngiltere'ye özgürlük"
Bazı raporlar, Jo Cox’un katili Thomas Mair'in Amerikan Neo Nazi Ulusal Birliği’nin bir savunucusu olduğu söylüyor. Bu organizasyona air bir el kitabında bomba ve silah yapımında kullanılacak malzemeler ve yöntemlere yer veriliyor. Kendisinin de bu raporları ve kitapları kullanarak ev yapımı bomba ve silah yaptığı iddia ediliyor. Ayrıca raporlar Mair’in SA Patriot isimli organizasyonun da ilk destekçilerinden ve üyelerinden olduğunu söylüyor. Bu organizasyon da Güney Afrika'da ırkçılığı ve beyaz üstünlüğünü savunan bir dergi.
Bir baskın ve işgalleri yaptıkları ve Hristiyan yürüyüşleri yaptıkları bir de "İlk Önce Britanya Savunma Gücü" isimli bir yapıları var. Ayrıca bu yapılanma çeşitli çatışmalara girişmek için bir takım kişilere eğitim kampları hizmeti sunuyor. Temel sloganları ise; “ülkemizi geri alma”.
Mahkemeye İlk çıktığında Mair kendisine sorulan, 'ismin ne?' sorusuna, “Benim ismim hainlere ölüm ve İngiltere'ye özgürlük” diye cevap verdi.
İngiltere'de aynı suçu işleyen Müslüman ve Müslüman olmayanlara yönelik cezalandırma ve muamelelerdeki çifte standart göze çarpıyor ve bu son derece açık. Bununla birlikte Büyük Britanya’nın bu çifte standardı önlemek için çeşitli yasal düzenlemeler yapmasına bile gerek yok.
IŞİD celladı Emvazi örneği
İlginç olmamakla birlikte Mair'in de münferit bir olay gerçekleştirdiği ve bir müddettir zihni bir hastalık sorunu yaşadığı gündeme geldi. Bununla birlikte ailesi ve arkadaşları onun son derece zarif, son derece centilmen bir adam olduğunu; son derece nazik bir ruha sahip olduğunu ve bir sineği bile incitmeyeceğini söylemeye başladılar. Hatırlanacağı üzere CAGE araştırma direktörü Asım Kureyşi daha önce Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) isimli grubun celladı olarak bilinen Muhammed Emvazi'nin bir dönem iyi bir genç ve sineği bile incitmeyecek nezakette bir kimse olduğunu söylediğinde bu ulusal anlamda bir tepkiye neden olmuştu. Bir ikiyüzlülük ancak bu kadar aşikar olur. Milletvekili Jo Cox'un öldürülmesinin politik bir motivasyonun mu yoksa akılsızlığın neden olduğu bir psikolojik sorunun mu sonucu olduğunu önümüzdeki günler gösterecek. Ancak hükümet, çoğumuzun görüyor olduğu gerçeği daha fazla ihmal edemez.
Middle East Eye sitesinde Muazzam Begg tarafından kaleme alınan bu yazı Mepa News okurları için tercüme edilmiştir.
Muazzam Begg, daha önce Guantanamo hapishanesinde yatmıştır ve halihazırda tutuklu ve mahkumlar için faaliyet gösteren CAGE isimli organizasyonun da başkanlığını yapmaktadır.