Rusya, kendi siyasi ajandasını hayata geçirme yolunda yalan haber ve medya propagandasına sıklıkla başvuruyor. Ve bu propaganda “modern enformasyon savaşı” olarak adlandırılıyor. Rusya hükümetinin bu politikasının en önemli köşe taşlarından biri, dünya çapında İslam'a ve Müslüman topluluklara yönelik 'karşı propaganda'. Rus hükümeti destekli medya kuruluşları ve Rus devletine bağlı sosyal medya trolleri tarafından gerçekleştirilen bu propagandanın, kimi zaman öldürücü hatta soykırıma varan sonuçları olabiliyor.
Arakan'da önce propaganda sonra soykırım
Bu konuya ilişkin dünyanın oldukça uzak bir köşesinden, Arakan’dan bir köy lideri the New York Times'a şu ifadeleri kullanmıştı:
“Facebook Myanmar için oldukça kötü oldu. Genç insanlar akıllı telefonlarını çok fazla kullanıyorlar. Kendi gözleriyle değil telefonlarıyla görüyorlar.”
Dünyanın geri kalanında olduğu gibi bu bölgede de soykırım, propaganda ve sözlerin gücüyle başlatıldı ve şiddet bunun ardından geldi. Bölgeden gelen ifadelere göre katliamlar gerçekleşmeden önce özellikle sosyal medya ve medya organları vasıtasıyla Arakanlı Müslümanlara yönelik asılsız suçlamalar yapılmıştı. Özellikle Facebook ve Twitter üzerinden yapılan bu karşıt propaganda, aşina olanlar tarafından oldukça ayırt edilebilir bir biçimde ortada.
Aynı senaryo her yerde
Arakan özelinde, binlerce sosyal medya gönderisinde Arakanlı Müslümanlar bölgede Budistleri öldürmek ve kadınlara tecavüz etme planı yapmakla suçlanıyordu. Bu ve benzeri sosyal medya kara propagandaları neticesinde, gittikçe artan öfke bir süre sonra şiddet ve katliama dönmüştü.
Rus uzmanlar Arakanlı Müslümanlara karşı kampanya yürüttü
Uzmanlara göre tüm bu propagandalar takip edildiğinde bir kaynağa ulaşılıyor: Rusya.
The New York Times’dan Nick Kristof, Arakan'da yaşanan olaylara dair şu ifadeleri kullanıyor:
“Myanmar ordusu Rusya tarafından eğitilmiş internet birimlerine sahip ve bir teoriye göre ordu Rohingya’daki Müslümanlara yönelik sosyal medya kara propagandasının arkasında.”
Bu ifadelere göre Myanmar ordusu bölgede Arakanlı Müslümanlara yönelik şiddet eylemlerine meşruiyet kazandırmak ve ülkedeki halkın desteğini almak amacıyla sosyal medyada Arakanlı Müslümanları karalayan ifadelere ağırlık verdi. Bu kara propagandalar için ise Rusya'dan özel olarak eğitim alan internet, medya ve sosyal medya birimlerini kullandılar.
Rusya etki alanını artırıyor
Rusya 1990'lı yıllardan beri Myanmar ordusu ile yakın bir ilişki içerisinde ve bu orduya silah ve teçhizatın yanı sıra askeri danışmanlar sağlıyor. Myanmar'ın Arakan'da sayıları bir buçuk milyonu aşkın Müslümana yönelik başlattığı etnik temizlikte en büyük ortaklarından ikisi Rusya ve Çin. Rusya'nın Myanmar ile paylaştığı “en teknolojik silahı” ise sosyal medya trolleri. Asia Times'ın yazdığına göre iki taraf arasındaki ilişki silah ve askeri eğitimin çok daha ötesinde. Bir “yumuşak güç” olarak kullanılan bu propaganda silahının başlangıcı Rus dilinin öğretilmesi.
Myanmar’da Yangon Yabancı Diller Üniversitesi'nde Rusça öğretimine başlandı ve yakın zamanda Yangon bölgesinde bir Rus Kültür Merkezi de açılacak. Rusya’nın, ABD ve Avrupa ülkelerinin Myanmar gibi ülkelere yönelik silah ambargosunu kendi lehine kullanıldığı ifade ediliyor. Rusya bölgedeki ülkelere silah satarak ve kendine bağımlı hale getirerek onları Rus etki alanına dahil ediyor. Rusya'nın bu bölgelerdeki hamlelerini bazı uzmanlar şöyle özetliyor: “Müslüman azınlığı medya eliyle canavarlaştırarak ülke içi şiddeti yaratmak ve daha sonra orduyu harekete geçirerek şiddet ortamını derinleştirmek ve böylece silah satışını artırmak.”
Suriye propagandası
Putin'in Rusya’sı Çeçenistan'da başlayan Müslümanlara karşı savaş serüvenine şu anda Suriye'de devam ediyor. Rusya'nın Müslümanlara karşı uzun yıllardır süren savaşları olduğu biliniyor. Kırım Tatarlarını uzun süre baskı altına alan Rusya, Osmanlı ile asırlar süren savaşlar yaşadı. Rusya’nın bu savaşı Osmanlı güç kaybettikçe Kafkas halklarını hedef aldı. Modern çağda ise Kırım ve Kafkas Müslümanlarına yönelik göç ve katliam politikasını benimseyen Rusya, savaşı zamanla Müslümanlara yönelik küresel bir çatışmaya evirdi.
Rusya 2015 yılında bilfiil dahil olduğu Suriye savaşında, ağır kara ve hava bombardımanları ile ısrarla sivilleri hedef aldı. Rusya'nın Suriye'deki savaşının bir kolu ise medya propagandası. 2016 yılının sonlarında Halep'e yönelik kuşatmanın son günleri yaşanırken Rusya, bombardımanların yanı sıra daha ciddi ve ölümcül bir şey daha yapıyordu. Bu da Suriyeli sivilleri ve sivil savunma güçlerini terörist olarak lanse etmekti. Halep özelinde tüm Suriye’deki katliamlar nedeniyle Kremlin üzerindeki baskı artmaktayken, Rusya kendi savaş suçlarından gözleri alacak propaganda hamleleri gerçekleştirdi. Rusya'nın bölgede siviller dahil herkesi terörist olarak nitelemesi, Beyaz Baretliler olarak bilinen Sivil Savunma Güçleri’ne yönelik ciddi bir medya kampanyası düzenlemesi Rusya'nın medya propagandasının geldiği boyutu görmek açısından oldukça önemli.
Sivil savunma güçlerine 'terörizm' ithamı
Sivil Savunma güçlerine yönelik bu karşı propaganda sadece Rusya merkezli yapılmadı. Avrupa, Amerika ve Türkiye'de de birçok dilde birçok medya organı ve sosyal medya kullanıcısı, Rusya'nın bu kara propagandasına dahil olmuştu. Öyle ki sadece bir sivil savunma gücünden ibaret olan Beyaz Baretliler, herhangi bir kanıt yahut argümana ihtiyaç duyulmadan terörizm olarak gösterildi. Bu yalan propaganda öylesine sıklaştı ki ciddi bir nüfus kitlesi, bu ifadeye dair herhangi bir ispat olmasa da Beyaz Baretliler’in “terör destekçisi” olduğuna inanmış vaziyette. “Çamur at izi kalsın” düsturuyla yapılan bu hamleler etkili olmuş gibi.
Rusya'nın Müslümanlara yönelik kara propagandasını Suriye'deki görünümlerinden biri de bölgede kendi gerçekleştirdiği saldırılardan muhalifleri sorumlu tutması. Rus devleti ile bağı bulunan medya kurumları daha önce Suriye'de kimyasal silah saldırılarını muhaliflerin gerçekleştirdiği, muhaliflerin sivil alanları vurduğu, bölgede Alevileri yahut Hristiyanları hedef alan katliamlar gerçekleştirdiği gibi haberleri ortaya atmıştı. Daha sonra bu haberlerin neredeyse tamamının yalan olduğu ortaya çıksa da kamuoyunda oluşan algı Rus tarafı için yeterliydi.
Rusya'dan İslam karşıtlığını güçlendirme adımı
Rusya'nın Müslüman karşıtı propaganda için hedef seçtiği en önemli yerler ise ABD ve Avrupa ülkeleri. Kremlin destekli sosyal medya trolleri ve haber ajansları tarafından yapılan kara propagandalar, Amerika'da ve Avrupa'da İslamofobi ve İslamofobik saldırıların alevine yakıt taşıyor. Sosyal medyada sahte hesaplar açarak Müslümanlar adına paylaşımlar yapan ve bunun tam tersi şekilde yine sahte hesaplarla Müslümanlara karşı propagandalar gerçekleştiren troller, gerçek kişilerin de bu propagandaların akımına kapılmasına ve sokaklarda gerginliğin artmasına yol açıyor. Avrupa'da günden güne artan aşırı sağ ve ırkçılık, sosyal medya ve medya organları tarafından yayınlanan ve büyük bir kısmı gerçeği yansıtmayan haberlerle daha da körükleniyor. Bunda Rusya'nın Avrupa'da bulunan Müslüman nüfusu, rakiplerini (Avrupa ülkeleri) istikrarsızlaştırmak için bir provokasyon unsuru olarak görme eğilimi yatıyor.
İslam karşıtı saldırılar yüzde 100 arttı
İslam karşıtı sosyal medya hesaplarının yaydığı haberler arasında Müslümanların yerli halktan bir kadına tecavüz ettiği, dükkanları yağmaladığı, çevreye zarar verdiği, bölge halkına komplolar kurduğu gibi iddialar yer alıyor.
İstatistikler, özellikle son birkaç yılda Rusya merkezli olduğu ifade edilen propaganda faaliyetlerinin de artması neticesiyle İslamofobik saldırıların neredeyse yüzde yüze yakın bir artış gösterdiğini ortaya koyuyor.
Bu tür propaganda kampanyaları yalnızca Müslümanların azınlık olarak yaşadığı bölgelerde başarılı olmuyor. Bunun yanı sıra Türkiye gibi ülkelerde yapılan propagandalar neticesinde halk kitlelerinin birbirine bakışı önemli ölçüde olumsuzlaşıyor ve toplumsal bağlarda kopmalar yaşanıyor. Nüfusun etnik, dini ve demografik olarak farklı kesimler barındırdığı bu gibi ülkelerde söz konusu medya propagandaları uzun vadede ciddi sorunlara sebep olmaya gebe.
Rus kaynaklı propaganda 'daha tehlikeli'
Dünya genelinde ABD’nin medya propagandalarına halklar nezdinde bir 'bağışıklık' kazanılmış olsa da Rusya merkezli propagandalara yönelik farkındalık bu denli yüksek değil. Bunun sebepleri arasında bu propagandanın daha yerel bir tarzla ve milliyetçilik kisvesi altında yapılması gösterilebilir. Türkiye, Avrupa, Amerika ve Ortadoğu ülkelerinde Kremlin’e bağlı medya organları ve sosyal medya trollerinin gerçekleştirdiği kara propagandalar ivme kazanıyor. Bu kara propagandaların aşırı sağı ve ırkçılığı ve bunların yanı sıra nefret suçlarını günden güne artırdığı görülüyor. Bu durumun nasıl bir seyir izleyeceği, propaganda dozunun artıp artmayacağı ve diğer ülkelerin propaganda silahına karşı ne yapacağı merak konusu.
Kaynak: Mepa News