Hint Altkıtası Müslümanlarının önemli bir bölümünün yaşadığı Pakistan, İslam tarihindeki öneminin yanından stratejik açıdan da büyük öneme sahip bir coğrafya niteliğinde.
İslamiyet’in 8’inci yüzyılda egemen olduğu Pakistan toprakları bu dönemde Hint coğrafyası içerisinde değerlendirilmekteydi. Pakistan’ın bugünkü toprakları üzerinde Hint Müslümanları; tarihi, kültürel ve ilmi yönlerden zengin bir miras inşa etti.
Devam eden yıllarda çeşitli İslami devletlerin egemenliği altında kalmayı sürdüren topraklar 19’uncu yüzyılda İngilizler tarafından işgal edilerek sömürüldü.
İngiliz işgali altındaki Hint Müslümanları baskı ve saldırılara maruz kalsalar da işgale karşı direndiler. 1947 yılında İngilizlerin bölgeden çekilmesiyle Hint Altkıtası iki parçaya ayrıldı ve Pakistan kuruldu. Ancak ülke üzerindeki İngiliz etkisi devam etti.
Pakistan’da askeriye ve istihbarat kurumları İngilizlerce oluşturuldu ve bu kurumlar ülkeyi kontrol etmeyi sürdürdü. Pakistan istikrarsızlık ve askeri darbelerle anılan bir ülke haline geldi. Pakistan Müslümanları yoksulluk ve siyasi krizler sebebiyle sosyal problemlerle karşı karşıya kaldı.
Pakistan yönetimi 21’inci yüzyılda ABD ile yakın bir ilişki içerisine girerek bölgede “teröre karşı savaş” adı altında ağır ihlallere imza attı. Ülkede cunta yönetimleri Müslümanları hedef alan “Lal Mescid Katliamı” gibi birçok saldırı gerçekleştirdi. Pakistan halen ordu ve istihbaratın yoğun etkisi altında bulunuyor ve ülke Müslümanlarının talepleri yönetime yansımıyor.