Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'nden (OPCW) uzmanlar, Suriye'ye varmalarının üzerinden beş gün geçmesine rağmen Duma'da kimyasal silah kullanılan bölgeye giriş izni için beklemeye devam ediyorlar.
Esed rejimi ve müttefiki Rusya ise bunun bir kurgu olduğunu öne sürmüş ve OPCW'nun bölgeye bir heyet göndererek inceleme yapmasını talep etmişti.
Heyetin bölgeye erişmesi, karşılarındaki zorluklardan yalnızca ilki. Oraya vardıklarında çok daha fazlasıyla karşılaşacaklar.
Bir kimyasal saldırı gerçekleştiyse, üzerinden iki hafta geçtikten sonra bunun kanıtlarını bulmak nasıl mümkün olabilir?
Üç tip kanıt
Suriye'de önceki kimyasal saldırıları soruşturan İngiliz kimyasal silah uzmanı Hamish de Bretton Gordon, uzmanların bölgeye vardıktan sonra üç tip kanıt arayacağını söylüyor: Çevresel, biyomedikal ve belgesel kanıtlar.
Çevresel kanıtlar mühimmatlardan geriye kalan parçalar, toprak örnekleri ve binalardan beton parçaları olabilir.
Biyomedikal kanıtların içinde ise kan, idrar ve saç örnekleri yer alıyor.
Belgesel örnekler ise görgü tanıklarının anlatımları, video kayıtları ve sosyal medya paylaşımları olacak.
De Bretton Gordon, bir mühimmat kalıntısı bulmaları durumunda bundan örnekler alınacağını söylüyor ve ekliyor:
"Olabildiğince fazla görgü tanığına ulaşmaya çalışıp onları dinleyecekler ve anlatılanları doğrulamaya çalışacaklar. Ayrıca ölü ve yaralılara da ulaşmaya çalışacaklar."
De Bretton Gordon'a göre ölü ve yaralılara ulaşabilmek çok önemli çünkü kimyasal silahların en güvenilir kaynakları biyomedikal kaynaklar oluyor:
"İdrar klorinin varlığını tespit etmek için iyi bir yöntem. Saç ve kan örnekleri ise sinir gazlarının varlığını test etmeye yarayacak."
Şam'ın dışında yer alan Guta'da Ağustos 2013'te gerçekleşen ve yüzlerce kişiyi öldüren bir saldırıda sinir gazı Sarin kullanıldığı tespit edilmişti.
OPCW uzmanları BM misyonunun bir parçası olarak iki gün içinde bölgeye erişmiş, çevresel ve biyomedikal örnekler toplamıştı.
O dönemki soruşturmanın başında bulunan Birlemiş Milletler'in silahsızlanma konularındaki yüksek temsilcisi Angela Kane, "Guta'da bulduğumuz Sarin'in karmaşık bir alaşımıydı" diyor ve ekliyor:
"Sarin saf halinde çok hızlı buharlaşır ve tespit edilmesi zorlaşır. Fakat 2013'te Sarin diğer kimyasallarla karıştırılarak kullanılmış, böylece yerde daha uzun süre kalması sağlanmıştı."
Duma'da yaşayanların yönelttiği suçlamalara dair kanıtlar bulmak daha da zor olabilir. ABD Dışişleri Bakanlığı salı günü yaptığı açıklamada OPCW denetçilerinin bölgeye gitmesinin geciktirilmesi sonucunda kanıtların daha da bozulabileceği uyarısında bulundu.
Geçen hafta bölgeyi kontrolünde tutan muhaliflerin Duma'yı terk edişinden sonra Rus askerlerinin bölgeye gittiği düşünülüyor.
ABD'nin OPCW'daki temsilcisi Rusya'nın delilleri yok etmiş olabileceğini söylerken Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov iddiaları yalanlıyor.
Kanıtlar yok edilebilir mi?
De Bretton Gordon'a göre bir kimyasal saldırının izlerini kapatmak için yapılabilecek ilk şeylerden biri mühimmat kalıntılarını yok etmek. Kimyasalların bulaşmış olabileceği şeyler ise yıkanarak temizlenebilir. Çoğu kişiyi şaşırtacak şekilde, temizlemek için kullanılan solüsyonun içinde de klorin bulunuyor.
Belgesel kanıtları yok etmenin yolu ise tanıkları bölgeden uzaklaştırmak veya susturmak.
Guardian gazetesi Çarşamba günü yayınladığı haberinde Duma'daki sağlık görevlilerinin tehdit edildiğini, WhatsApp yazışmalarının incelendiğini yazmıştı.
Bir diğer kanıt ise ölüler. Kimyasal Silahların Yasaklanması Anlaşması'na göre denetçiler, cesetler dahil olmak üzere her türlü kanıta erişebilir. Fakat bunun için önce cesetlerin bulunması gerekiyor.
De Bretton Gordon, "Eğer denetçiler cesetleri bulamazsa bu bir mesaj verir. Eğer cesetler yok olduysa bir şeylerin yanlış gitmiş olduğuna dair güçlü bir mesaj olur" diyor.
Angela Kane ise her şeyi videoya çekmenin önemini vurguluyor ve ekliyor:
"Nerede olursanız olun, uçaktan inip laboratuvara varıncaya kadar alınan örnekler de her zaman gözünüzün önünde olmalı."