Saraybosna’da eşcinsel yürüyüşü: Bürokratik İslam’ın bir zaferi

Ermin Sinanović

Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’da geçtiğimiz günlerde yapılan, hem ülkede hem de bölgede büyük tartışmalar yaratan ve ardında Bosna Hersek İslami Toplumu (ICBH) ve ülkedeki LGBT nüfusu olmak üzere iki büyük kazanan taraf bırakan eşcinsel yürüyüşün üstünden sadece birkaç gün geçti.

Dinin bürokratikleşmesi ve Bosna örneği

Dinin bürokratikleşmesi “devletin dini otoriteyi kendi kurumlarının merkezine alması yani dini liderlerin bürokrat sıfatına bürünmesi” şeklinde tanımlanır. Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkelerde bu durum genellikle devletin dini akımları kontrol etmesi ve “resmi İslam’ın” sınırları çizmesi manasına gelir. Mesela, Fas’ta bahsi geçen resmi İslam, Sünni, Maliki ve Eşari ve Sufidir. Benzer şekillerde birçok ülke kendilerine ait formüllerle İslam’ın kendi sınırları içinde kabul edilecek versiyonunu üretmiştir.

ICBH yapılanması beraberinde önemli bir uyarı tabelası taşıyan iyi bir bürokratik İslam örneğidir. Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkelerdeki bürokratik İslami yapılar devlet tarafından kontrol edilirken, ICBH ise sivil bir oluşumdur yani; devlete bağlı olmayan, kendi kurallarını kendi koyan ve kendi kendini finanse eden bir yapısı vardır. ICBH’nin sahip olduğu bu yapı nedeniyle kurum bir yandan ülkedeki Müslümanlar tarafından meşru bir olarak görülürken bir yandan da devlet müdahalesinden uzaktır. ICBH, 1878’de gerçekleştirilen Berlin Konferansı neticesinde Osmanlı’nın Balkanlardan çekilmesinin ardından Bosna’nın Avusturya-Macaristan İmparatorluğu tarafından işgal edildiği dönemde kurulmuştur. Kurulduğu tarihten bu yana ICBH, iki işgal dönemi, bir imparatorluk, bir krallık, bir diktatörlük ve komünist parti iktidarını arkasında bırakarak, komünizm sorası liberal demokratik nizam içinde kendine yer bulmuştur. Günümüzde ülkedeki din işlerini bu kurum yürütür. Camiiler ve vakıfların yönetimi, islami eğitim ve diğer dinle alakalı meseleler üzerinde yetki sahibidir. Bütün bu sorumlulukları hasebiyle ICBH, Bosna Hersek’teki Müslümanlar nezdinde yüksek seviyeli bir homojenlik (türdeşlik) ve daha da yüksek seviyeli bir meşruiyet sahibidir.

Müftüler Konseyi ve "Onur Yürüyüşü" hakkındaki tutumu

Saraybosna’daki yürüyüşün 8 Eylül tarihinde yapılacağı ilan edildiğinde, 16 Aralık 2015 yılında kendi bünyesindeki Müftüler Konseyi’nin yapmış olduğu bir açıklamayı tekrar yayınladı. Müftüler Konseyi’nin Baş Müftüsü, ayrıca ICBH’nin Reis-ül Uleması olan sayın Hüseyin Kavazoviç’tir. Bahsedilen açıklamada Konsey, İslam’ın geneleksel görüşünü, evliliğin ancak bir erkek ve kadın arasında olabileceğini, eşcinselliğin bir günah olduğunu tekrarladı. Açıklamada ayrıca, şahsi yorumunun ve yönelimlerinin peşinden giden insalara şiddet uygulamanın yasak olduğunun altı çizildi. 15 Ağustos 2019 tarihinde toplanan Konsey, Cuma hutbelerinde bu üç kaidenin işlenmesi emrini verdi. Hutbelerde ayrıca Müslümanların herhangi bir şekilde bu yürüyüşe iştirak etmemesi gerektiği iletildi. Başka bir deyişle ICBH, dini kurumların en iyi yaptığı işi yaparak, mesajınıiletmek için iknanın gücünü kullandı.

Özellikle (çoğunluğu Katolik olan) Hırvatisan’da olmak üzere bölgedeki bazı ülkelerin medyaları ICBH’yi LGBT toplumuna karşı insanları şiddete yöneltmek ile suçlayarak çamur atmaya çalıştı ancak Müftüler Konseyi’nin yaptığı açıklamanın bir kısmı zaten bu iddiaları boşa çıkardı. Aynı medya Katolik Kilisesini ise LGBT toplumuna karşı höşgörülü bir kurum olarak gösterdi. 2002’den bu yana 18 kez eşcinsellerin yürüyüş gerçekleştirdiği her etkinlikte onlara karşı mutlaka şiddet olaylarının yaşandığını zikretmekte fayda vardır. Aynı şekilde Sırbistan’da yürüyüşlere katılanlar sık sık saldırıya uğradı ve bazı yürüyüşler tehditler nedeniyle iptal edildi. Bosna Hersek’teki Katolik cemaatin haftalık yayımlanan gazetesinde yayımlanan makalede; “bu eşcinsel yürüyüşü Saraybosna için bir utanç kaynağıdır ancak yürüyüşe katılanlara şiddet uygulanırsa bu daha büyük bir utanç olur” ifadesi yer aldı.

Yürüyüşün gerçekleşmesine kısa bir süre kala birçok Bosnalı siyasetçi ve STK tartışmalara katıdı. ABD’li ve İngiliz diplomatlar yürüyüşe destek verdiklerini ilan etti. Çoğunluğu Müslüman olan bir grup muhafazakar Saraybosnalı, geleneksel aile değerlerini desteklemek amacıyla yürüyüşten bir gün önce sokaklara çıkarak protesto gösterisi yaptı. Yürüyüş esnasında Bosna polisi yüksek güvenlik önlemleri aldı. Sokaklar kordon altına alındı ve binalar patlayıcı ihtimaline karşı arandı. Yürüyüş herhangi bir olay yaşanmadan tamamlandı. Bosna’daki Avrupalı ve Batılı birçok elçilik yaptıkları ortak açıklama ile Bosna Hersek’in ilk onur yürüyüşünü başarıyla gerçekleştiren vatandaşları tebrik etti.

Kendi kurallarını kendisi koyan bürokratik İslam’ın avantajları

Bu vaka, Bosna’daki bürokratik İslam’ın gücünü ve avantajlarını ispat etmiştir. Devlet müdahalesinden uzak ICBH, sadece ikna edici telkinlerle, elinde devletin sahip olduğu cebri güçler olmadan Bosna toplumu içinde bir ahlak temsilcisi olduğunu göstermiştir. Tam da bu yüzden halk arasında meşru bir yapı olarak görülmektedir. Bosna Hersek’teki neredeyse tüm Müslümanların bizzat üye olduğu ICBH, üyelerine yayımladığı resmi görüşlerine kendi vicdanlarına ters düşmesi halinde katılmama izni vermiştir. ICBH, LGBT toplumuna karşı şiddeti onaylamayarak demokratik değerlere verdiği desteği yinelemiş, şiddet gösterilmesinin yasak olduğunu ilan ederek yaşanması muhtemel olayların önüne geçmiştir. ICBH, resmi din anlayışı merkezli kurumlar haricinde sivil otoritelerin fetva verilebilmesinin önemini gözler önüne sermiştir. Bazı Müslümanlar şahsi seviyede içeriğine katılmasa dahi bu tür fetvalar halk nezdinde daha güvenilir olarak algılanmaktadır.

Bazı siyasetçilerin ve STK’ların açık bir ifade ile LGBT hareketine hoşgörülü olunmaması gerektiğini açıkladığı, yabancı diplomatların yerel siyasete müdahale ettiği, bölge ülkelerindeki medyanın Bosna’yı İslami fundemenalist anlayışın yuva bulduğu bir yer olarak göstermeye çalıştığı bir ortamda ICBH asaletini koruyarak, kendi mensuplarına yaşam tarzlarına ve seçimlerine katılmadıkları insanlara karşı medeni davranmalarını yönünde uyardı. Yürüyüş sırasında en ufak bir olayın dahi yaşanmaması ICBH’nin bölge Müslümanları arasında ne derece saygı gördüğünün bir kanıtıdır. Bu durum daha genel bir bakış açısından incelendiğinde, dinin bölgede meşruiyeti kaybetmeden bürokratikleştirilebileceğinin mümkün olduğuna işaret etmektedir. Dini bürokrasi, kendi kendini yönetmesine izin verildiğinde ve devletin müdahalesinden uzak tutulduğunda daha iyi bir performans sergiler. Tam da bu nedenle, Avrupa’da İslam’ın devletin atamaları ve eliyle bürokratikleştirilmesi dalgasına karşı ICBH’nin yapısı güçlü bir alternatif sunmaktadır.

Kaynak: Mepa News

Değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.