Semir Caca Lübnan'da Marunilerin desteklediği Lübnan Kuvvetleri'nin lideri, Lübnanlı Marunilerin önde gelen isimlerinden, Lübnan İç Savaşı'nda pek çok savaş suçu işleyen, savaşın ardından ise Suriye rejimi ve Hizbullah karşıtı tutumuyla bilinen Lübnanlı politikacıdır.
Doğumu ve ilk eğitimi
Semir Caca 25 Ekim 1952'de Beyrut'un Maruni (Katolik Hristiyan Arap) çoğunluklu Ayn Rummane semtinde, Lübnan Dağı bölgesinin Beşiri köyü kökenli bir ailede doğdu. Babası Ferid Caca Lübnan ordusunda subaydı.
İlk eğitimini bölgedeki yerel okullarda alan Semir Caca, ardından Beyrut Amerikan Üniversitesi'nde ve Saint Joseph Üniversitesi'nde tıp eğitimi gördü. Bu sırada Nisan 1975'te Lübnan'da iç savaş patlak verdi. 1975-1990 döneminde süren bu meşhur ve kanlı iç savaş başlangıçta Marunilerin Piyer Cemayil (1905-1984) liderliğindeki Falanjist / Ketaib Partisi ile Filistinlilerle Dürzilerin ittifakı arasında çıkmış, daha sonra ülkenin tüm kesimlerini sarmıştı.
Suriye ve İsrail başta olmak üzere dış güçlerin de müdahil olduğu bu çok taraflı savaşta sıklıkla taraf değiştirmeler ve grup içi bölünmeler yaşanmıştı.
Lübnan İç Savaşı
Semir Caca Lübnan İç Savaşı'nın başlamasıyla Ketaib Partisi'nin askeri gücüne katılarak iç savaşa katıldı. Ketaib Partisi'nin askeri güçleri 1976'da "Lübnan Kuvvetleri" ismini aldı ve başına Piyer Cemayil'in oğlu Beşir Cemayil (1947-1982) geçti. Bu yeni düzenlemeyle Semir Caca da henüz 24 yaşındayken komutan oldu.
Filistinlilere yönelik saldırı ve katliamlara katılan Semir Caca 1978'de rakip Maruni parti Marada Hareketi'ni de hedef alan bir katliama bizzat katıldı. Ehden Katliamı olarak bilinen 13 Haziran 1978 tarihli bu katliamda 1970-1976 dönemi Lübnan cumhurbaşkanı olan Süleyman Franciye'nin oğlu Tony Franciye eşi ve kızıyla beraber katledildi. Toplamda 40 kişinin öldürüldüğü bu katliam Maruniler arasında, maktuller Maruni olduğu için tepki çekti.
Semir Caca 1982'de Lübnan Kuvvetleri'nin kuzey komutanı oldu. Beyrut'un kuzedoğusundaki dağlık bölgelerde Dürzilere ve Suriye ordusuna karşı savaştı.
Darbe girişimi ve ayrışma
1985'te Semir Caca ve bazı arkadaşları iç darbeyle Lübnan Kuvvetleri'nin yönetimini ele geçirmeye karar verdiler. Bu dönemde Semir Caca yeni cumhurbaşkanı Emin Cemayil'i (1942-) eski cumhurbaşkanı kardeşi Beşir Cemayil'e göre Suriye'ye fazla tavizkar bulmaktaydı. Emin Cemayil'in yeğeni Fuad Ebu Nadir ise Lübnan Kuvvetleri'nin başında olup dayısı cumhurbaşkanı Emin Cemayil'in direktiflerine göre hareket etmekteydi.
Fakat Semir Caca Mart 1985'te gerçekleştirdiği bu darbe girişiminde başarısız oldu. Fakat Lübnan Kuvvetleri Semir Caca'yı önemsediğinden onu ihraç etmedi. Semir Caca bunun üzerine Lübnan Kuvvetleri komutanlarını teker teker ikna ederek Ocak 1986^da gerçekleştirdiği ikinci darbe girişiminde başarılı oldu ve Lübnan Kuvvetleri'nin başına geçti.
Silahlı gücünü Semir Caca'ya kaptıran Ketaib Partisi'nin siyasi kanadından da Semir Caca'ya ciddi sayıda katılan oldu. Semir Caca ve Ketaib Partisi'nden kopan Emin Cemayil muhaliflerinin en çok üzerinde durduğu konu, Beşir Cemayil'in aksine abisi Emin Cemayil'in Suriye rejimine çok yanaştığı eleştirisiydi.
Böylece Lübnan Kuvvetleri aynı zamanda müstakil bir siyasi partiye dönüştü. Bu bölünmeyle Ketaib Partisi milis gücünü kaybetmekle kalmadı, Ketaib Partisi'nden pek çok isim de bu yeni oluşuma katıldı. Ketaib Partisi o tarihten bu yana Cemayil Ailesi'nin liderliğinde git gide küçülürken Lübnan Kuvvetleri Lübnan'da Marunilerin en büyük partisi konumuna yükseldi. Örneğin Lübnan'da en son gerçekleştirilen seçim olan 2018 meclis seçiminde Lübnan Kuvvetleri 15 milletvekili kazanırken Sami Cemayil liderliğindeki Ketaib Partisi hiç milletvekili kazanamadı.
Bu yeni oluşumun büyüklüğünden ve Semir Caca'nın Piyer Cemayil ve Beşir Cemayil'in Ketaib Partisi geleneğinin asıl taşıyıcısının kendisi olduğunu iddia etmesinden dolayı Lübnan Kuvvetleri aynı zamanda Ketaib Partisi olarak da anılmaya başladı. Ancak bu iki oluşum halen ayrı çatılar altında varlık göstermektedir.
1990'da Lübnan İç Savaşı'nın bitmesinin ardından Lübnan Kuvvetleri ve Ketaib Partisi yeniden birleşti. Fakat 1992'de Ketaib Partisi'nin başkanı olmasına karşı çıkınca Lübnan Kuvvetleri asıl Ketaib Partisi'nin kendisi olduğu iddiasını sürdürerek yeniden Ketaib Partisi'nden ayrıldı.
Lübnan İç Savaşı sonrası ve hapis hayatı
Lübnan İç Savaşı'nın bitiminde savaş esnasındaki savaş suçlarının affedilmesi kararı alındığından Semir Caca yargılanmadı.
Lübnan İç Savaşı'nı resmi olarak bitiren 1991'deki anlaşma Lübnan'daki partilerin silahsızlandırılmasını istiyor ve ülkeyi Suriye'nin vesayetine bırakıyordu. Semir Caca ilk maddeyi onaylamakla beraber ikinci maddeye karşı çıktı ve bu gerekçeyle savaşın ardından gerçekleşen 1992 seçimlerini "Suriye ordusu ve istihbaratı kontrolünde yapıldığı" gerekçesiyle boykot etti.
Suriye yönetimi Semir Caca'nın liderlik ettiği Lübnan Kuvvetleri Marunilerin en büyük siyasi gücü haline geldiğinden Caca'yı boykottan ve Esed rejimi karşıtı tutumundan vazgeçmeye ikna etmeye çalıştı ama Caca tavrını sürdürdü.
27 Şubat 1994'te Lübnan Dağı bölgesinde Seyyidetu'n-Necat kilisesinde patlayan bir bomba 9 kişinin ölümüne neden oldu. Kilisenin müdavimleri Caca'nın düşmanı olan Maruni Franciye Ailesi'nin destekçileriydi. Bu saldırıda parmağı olduğu gerekçesiyle Caca 21 Nisan 1994'te tutuklandı. Bazı uzmanlara göre bu saldırı Caca'nın tutuklanabilmesi için Suriye rejimi tarafından düzenlenmişti.
Semir Caca müebbet hapse mahkum edildi. Yargılama süreci Batılı çevrelerce adil olmadığı ve delile dayanmadığı gerekçesiyle tepki çekti. Semir Caca 2005'te tahliye olana kadar Lübnan Savunma Bakanlığı'nın bodurumundaki bir hücrede tutuldu.
Semir Caca hapisteyken Lübnan Kuvvetleri parti olarak seçimleri boykotu sürdürürken 1996 ve 2000 seçimlerine bağımsız adaylarını soktu.
Hapisten tahliyesi ve günümüz
Lübnan'da Mart 2005'te Suriye ile ilişkiler düzleminde yaşanan kamplaşmada Semir Caca Suriye rejimi karşıtı 14 Mart İttifakı'nı destekledi. Partisinin Mayıs-Haziran 2005 seçimlerini boykot etmemesi mesajını hapisten ulaştıran Semir Caca 14 Mart İttifakı altında seçime girilmesi emrini verdi. Bu seçimlerde Lübnan Kuvvetleri 128 milletvekili bulunan Lübnan meclisinde 6 milletvekili elde etti.
Seçimlerin ardından iktidara gelen 14 Mart İttifakı Temmuz 2005'te Semir Caca da dahil çoğu Sünni siyasi tutuklu pek çok ismi tahliye etti. Hapiste sağlık durumu kötüleşen Semir Caca aylarca Fransa'da tedavi gördükten sonra Lübnan'a döndü ve aktif politikaya devam etti.
Yeni dönemde 1990'da Suriye ile şiddetli bir savaş yaşayan Maruni General Mişel Avn'ın pragmatist biçimde Suriye ve Hizbullah'a yanaşması Marunileri bir kez daha böldü. Mişel Avn'ın 8 Mart İttifakı'nda yer alan partisiyle Semir Caca'nın 14 Mart İttifakı'nda yer alan partisi arasında Maruni yoğunluklu bölgeler de bölündü. İlerleyen seçimlerde Semir Caca Doğu Beyrut'ta, Mişel Avn ise Lübnan Dağı bölgesinde öne çıktı.
Lübnan'da 2005'te başlayan yeni dönemde Semir Caca eski düşmanları olan Sünniler, Dürziler ve Filistinli mülteciler aleyhine dil kullanmaktan sakınarak Lübnan'ın Suriye'nin nüfuzundan çıkarılması ve 1991 anlaşmasının gereği olarak Hizbullah'ın silahsızlandırılması konusuna odaklanan söylemler geliştirdi. Marunilerin liderliği konusunda, hapiste bulunduğu yıllarda kaybettiği etkiyi yeniden kazanmak için faaliyetlerini artırdı.
2020'de gerçekleşen Hizbullah güçlerinin denetimindeki Beyrut Limanı patlamasında en ağır hasarı Lübnan Kuvvetleri'nin kalesi sayılan Doğu Beyrut'taki Eşrefiye semti gördü. Semir Caca patlamanın soruşturulmasını talep ederken Hizbullah soruşturmanın açılmamasında diretti. Lübnan'da patlama soruşturması tartışmasının Lübnan Kuvvetleri ile Hizbullah arasında bir savaşa neden olabilecek şekilde büyüdüğü gözlemleniyor.
Lübnanlı Sünniler ise Hizbullah karşıtı pozisyonuna rağmen Lübnan İç Savaşı'nda işlediği suçlar ve Hristiyan olması nedeniyle Semir Caca'ya güvenmiyorlar.
Caca, 2021'de Hizbullah ve Esed rejimi tarafından tekrar hedefe oturtulurken, ülkede artan gerilimin merkezindeki rolünü sürdürüyor.
Kaynak: Mepa News