Dünya gazetesi yayın kurulu başkanı Şeref Oğuz Türkiye'deki enflasyonu yorumladı.
Oğuz'un yazısı ise şu şekilde:
"Enflasyon kalıcı ve yapışkan hale geldikçe toplum için tahribat derecesi de yükseliyor. Ödenen bedel de artıyor. Yıllık enflasyon hedefi %5 ve açıklanan %36,08. Aradaki fark tam bir uçurum halini almış durumda. Tahmin ile temenni arasındaki uçurum genişledikçe verilere güven azalıyor.
Tırmanış Eylül ile başladı
Enflasyon Merkez Bankası’nın faiz indirimleri ile birlikte yukarı doğru ivme kazandı. Nasıl mı? Ağustos ayında enflasyon %19,25 seviyesindeydi. Eylül’de faiz indirimi başladı. Enflasyon %19,58 oldu. Ekim’de devam etti faiz indirimi enflasyon %19,89 oldu.
Kasım’da %21,31, Aralık ayına gelindiğinde ise %36 oldu enflasyon... Politika faizi Eylül’de %18’e düştü. Aralık ayını %14 ile tamamladı. Bu seyir çok hızlı bir süreçte gerçekleşti. Baş döndürücü değişimin neticesinde enflasyon ivmelendi, etiketler fırladı ve piyasaya “daha da artacak” kaygısı yerleşti.
Faizi düştükçe yerli para değer kaybetti
Paranın faizinin kademe kademe düşmesi yerli paradan kaçışı hızlandırdı. Dolarizasyonu artırdı. Türkiye’nin ithalata dayalı yerli üretim yapısı; üretim maliyetlerini yukarı taşıdı ve geldiğimiz aşamada enflasyon zirveye tırmandı. Para politikası ile bir yere kadar gelindi. Maliye politikaları ile sürecin desteklenmemesi olumsuzluğu artırdı.
İki soru iki cevap
Faiz indirimleri neden enflasyona yol açıyor?
Faiz düştüğünde kredi muslukları açılır, merkez bankası piyasa likiditesini artırır. Para bollaşır, tüketim eğilimi artar. Ortalık bol para ile dolunca enflasyonda tırmanma kaçınılmaz hale gelir.
Hükümet neden maliye politikalarına başvuramıyor?
Seçim sürecine girildi. Bu nedenle kredi genişlemesi devam ediyor. Hele ki enflasyonla mücadele, seçim sürecinde mümkün olamıyor. Maliye politikaları, seçim sonrasına ertelenmiş oluyor."
Yazının tamamı için tıklayın