Sırbistan’da giderek otoriterleştiği eleştirileri ile karşı karşıya olan iktidardaki İlerleme Partisi sanal ortamda sistemli bir trol mekanizması oluşturdu.
Haber dergisi "Newsweek"e itiraflarda bulunan “Marija“ kod adlı kadının anlattıkları, siyasi bir trolün çalışmalarına dair önemli bilgiler içeriyor. Sosyal ağlarda ve internet forumlarında sıradan bir vatandaş gibi profil oluşturan troller, her fırsatta hükümeti alkışlarken, muhaliflere ise yoğun şekilde saldırıyor. Marija, "Skandallar üretmek ilk başlarda bana çok zor geldi. Çünkü bunların yalan olduğunu biliyordum" diyor.
Bugün yurtdışında yaşayan Marija, Sırbistan’nın ilk trol itirafçısı. Pek çok şehirde organize trol birimleri kurulduğunu anlatan Marija, gizli bürolarda vardiya usulü çalıştıklarını, tüm trollerin kameralarla denetlendiğini belirtiyor ve ekliyor: “Kağıt üzerinde hepimiz farklı kamu kurumlarında memur olarak görünüyorduk. Maaşlar, ülkedeki ortalama gelir olan 370 Euro’dan başlayıp, tecrübe kazandıkça artıyordu. Trollük, benim hayatta kalmamı sağlıyordu. Çünkü başka bir gelir kaynağım yoktu.“
SANAL DÜNYADA VUCİC TAKTİĞİ
Deutsche Welle Türkçe'de yer alan habere göre, beş yıl önce iktidara gelen İlerleme Partisisi’nin lideri Aleksandar Vuçiç, girdiği tüm seçimlerde ezici zaferler elde ediyor. Miloşeviç döneminde Enformasyon Bakanlığı da yapan Vuçiç, Kosova savaşı sırasında propaganda ve sansür konusunda büyük bir deneyim kazandı. “Değiştim“ diyerek eski gömleğini çıkarttığını ve artık Avrupa yanlısı olduğunu söyleyen Vuçiç, gerçekten de Avrupa Birliği’nin istediği reformları büyük bir kararlılıkla yerine getirmeye çalışıyor.
Giderek artan baskıcı bir yönetim tarzı, basının neredeyse tümüyle kontrol altına alınması ve adam kayırma gibi olumsuzluklar had safhada. DW’ye konuşan pazarlama uzmanı ve blog yazarı Mihailo Teşiç’e göre, Başbakan Vuçiç’in başarısının anahtarı, ulusal yayın yapan televizyon kanallarında sık sık ve uzun sürelerle boy göstermesi. Teşiç, bir Sırp vatandaşının günde ortalama beş saat televizyon izlediğni hatırlatarak sözlerini şöyle sürdürüyor: “Reklam piyasasındaki düzenlemeler sayesinde, tüm önemli televizyon kanalları hükümetle aynı çizgiye çekilmiş durumda."
Diğer yandan vatandaşların yaklaşık yarısı düzenli olarak internet kullanırken, bunların ancak dörtte bir haberleri sanal dünyadan takip ediyor. Mihailo Teşiç, buna rağmen hükümet için interneti yönlendirmenin de çok önemli olduğunu söyleyerek sözlerini şöyle sürdürüyor: “Büyük trol ordusu sayesinde, internet ortamında siyasi muhalifler ve farklı düşünenler çoktan ekarte edildi bile. En popüler portallarda sürekli olarak olumlu yorumlar yazarak, hükümetin politikalarından tüm vatandaşların memnun olduğu izlenimi uyandırılmak isteniyor. Diğerleri ise hayal kırıklığına uğrayarak yerinde sayıyor."
Sırbistan’ın en faal Twitter kullanıcılarından biri de “AstroG“ adlı kullanıcı. Her fırsatta sanal âlemdeki sahte hesapları ifşa ederek trollerin maskesini düşürüyor. AstroG, şunları söylüyor: “Hükümetin trol ordusu yüzlerce kişiden oluşuyor. Bunlar binlerce sahte hesabı yönetiyor. Patronlarından her gün farklı emirler geliyor: Bugünkü ana düşman kim ya da kimler? Bunlara nasıl saldırmak gerekiyor? Pohpohlanacak sahte kahramanlar kimler? Neler gizlenecek ve nelerin çığırtkanlığı yapılacak? Herbirinin farklı görev alanları var. Kimileri daha ziyade haberlerin altına yorum yazarken, kimileri ise Twitter ve Facebook ağırlıklı çalışıyor.“
Böylece güncel olaylarla ilgili fazla bilgisi bulunmayan sıradan vatandaşları kolayca manipüle etmelerinin mümkün olduğunu belirten AstroG, "Aldıkları talimatlar doğrultusunda sanal gündemi belirleyen troller, kimi zaman muhalif gazetecilereke karşı ‘darbe planlı yapan dış devletlerin ajanı‘ türünden sanal saldırı kampanyası başlatıyor ya da muhalif belediyelerin projelerini, protesto kampanyalarıyla engellemeye çalışıyorlar“ diyor.
Yeni medya alanında araştırmalar yapan Belgrad merkezli SHARE Vakfı Yöneticisi Dorde Krivokapiç, son yıllarda sosyal medyada yer alan yalan, iftira ve hakaretlerin uzunca bir listesini yaptıklarını belirtiyor ve şu üzücü saptamayı yapıyor: “İlk başlarda, sosyal medyadaki özgürlüklerin, demokrasinin temel taşlarından biri olabileceğini düşünmüştük. Çünkü kamuoyunu, habercilik tekelinden kurtarabileceğini varsaymıştık. Ancak bunun çok büyük bir yanılğı olduğunu gördük. Eğer gerçek hayatta özgür olamazsak, dijital dünyanın özgürleşmesi de mümkün olmaz.“