BM Güvenlik Konseyi 1 Aralık 2023 tarihinde, Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud'un da memnuniyetle karşıladığı bir kararla, Somali'ye yönelik otuz yıllık silah ambargosunu tamamen kaldıran 2714 sayılı kararı oy birliğiyle kabul etti.
Cumhurbaşkanı Mahmud açıklamanın ardından televizyonda yaptığı konuşmada, "Öncelikle ambargonun vatandaşlarımızı koruma, hukukun üstünlüğünü uygulama ve sınırlarımızı güvence altına alma kabiliyetimizi sınırladığını hatırlayalım. Ayrıca ambargo halkımızın güvenliğini ve refahını sağlayabilecek yetenekli ve profesyonel bir ulusal ordu kurma çabalarımızı da engelledi." dedi
Bu gelişme, Somali'nin Kasım ayında El Kaide bağlantılı Eş Şebab hareketinin kökünü kazımak için bir yıldan fazla süren bir harekatın ardından Aralık 2024'e kadar ortadan kaldırılacağına dair verdiği sözün ardından geldi.
Şu ana kadar bazı başarılar elde edilen operasyonda yerel milisler ve Afrika Birliği (AfB) birlikleriyle birlikte Batı'nın da desteğiyle mücadele edildi. Aralık 2024 aynı zamanda 18 bin 500 kişilik AfB barış gücünün ülkeyi terk etmesi gereken tarih.
Somali'ye uygulanan silah ambargosunun tarihçesi
Silah ambargosu ilk olarak otuz yılı aşkın bir süre önce 1992 yılında Mogadişu'da patlak veren iç savaşa ve genel olarak güneydeki insani durumun kötüleşmesine tepki olarak uygulanmıştı. Bu insani durum ABD'nin "Umudu Geri Getirme Operasyonu" adı verilen talihsiz bir müdahalesine yol açmıştı.
Ambargo hiçbir zaman çok etkili olmasa da, 1992'de uygulanmasının nedeni, Siad Barre'nin uzun süreli diktatörlüğünün devrilmesinin ardından 1991'de patlak veren acımasız iç savaşta sivilleri savaşan taraflardan korumaktı. O dönemde Somali'de düzen bozulmuştu ve toplum silahlarla doluydu.
Bugün daha istikrarlı olsa da, ambargonun kaldırılması kararında göz ardı edildiği anlaşılan bir ayrıntı olarak, aşiretlerin egemen olduğu Somali toplumunda savaş ağaları ve aşiret liderleri arasında silahların yayılması söz konusu olduğunda aynı riskler azalmadan devam ediyor.
Somali'ye uygulanan silah ambargosu çeşitli aşamalardan geçti. Haziran 2001'de BM Güvenlik Konseyi'nin 1356 sayılı kararı, 2000 yılında Somali Ulusal Barış Konferansı'ndan çıkan Geçici Ulusal Hükümeti (TNG) desteklemek amacıyla öldürücü olmayan askeri teçhizat tedarikinin yasaktan muaf tutulmasına izin verdi.
Yıllar geçtikçe BMGK Somali güvenlik güçlerine uygulanan tedbirleri kısmen kaldırmaya başladı.
Ancak Somali'nin silah ambargosundaki belki de en büyük pratik değişim, Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesi'ne (IGAD) 2007 yılında Somali'de güçlerini konuşlandırma izni verilmesiyle yaşandı. Bu, o dönemde Mogadişu'da bulunan TNG'yi desteklemeyi ve hükümet güçlerini silahlandırmayı amaçlıyordu.
Güvenlik Konseyi'nin 2714 nolu kararı
Aralık ayında alınan 2714 sayılı karar uyarınca, 15 kişilik konsey üyeleri, her ikisi de Mahmud'un Eş Şebab'ı yok etme vaadini coşkuyla destekleyen İngiltere tarafından hazırlanan iki kararı kabul etti. Kararlardan biri Somali'ye uygulanan silah ambargosunu tamamen kaldırırken, diğeri El Kaide bağlantılı Eş Şebab hareketine uygulanan silah ambargosunu yineledi.
Ancak birçok uluslararası ve güvenlik raporunun ifadesine göre, önceki yıllarda Somali hükümetini desteklemek için gönderilen uluslararası silahlar birçok kez Eş Şebab'ın eline geçmiş durumda.
Bu durum Eş Şebab'ın hükümet güçlerini savaşta mağlup ettiği ya da askeri kamplara ve mühimmat depolarına saldırdığı ve ardından mevcut silah ve mühimmata el koyduğu zamanlarda yaşandı. Ayrıca yolsuzluk yapan askerlerin Eş Şebab'a (ve sivillere) silah satması da söz konusu oldu. Bu hem Somali'de görev yapan diğer askerler hem de yetersiz eğitim almış Somalili askerler arasında süregelen bir sorun.
Temmuz 2023 gibi kısa bir süre önce ATMIS (Somali'deki Afrika Birliği Geçiş Misyonu) barış gücüne bağlı Kenya birliklerinin çekilerek Somali ordusuna teslim ettiği Gedo bölgesindeki Geriley kasabasında yer alan bir askeri üs Eş Şebab tarafından ele geçirildi. Bu son olay, Somali ordusunun kararla birlikte erişebileceği silahları elinde tutmakta zorlanabileceği riskini vurguluyor.
Muhtemelen yukarıdaki nedenlerden dolayı, 2714 sayılı Kararda yer alan yorumlarda bu hususları belirtmek için muğlak bir girişimde bulunuldu. Kararda "Somali Federal Cumhuriyeti Hükümeti (GFRS) üzerinde herhangi bir silah ambargosu bulunmadığı" belirtilirken, "Eş Şebab'ın ve güvenliği baltalamayı amaçlayan diğer aktörlerin silah ve mühimmat elde etme kabiliyetini azaltmak için silah ve mühimmatın düzgün yönetilmesi gerektiği" vurgulandı.
Mevcut yönetimi önceki Somali hükümetlerinden ayıran husus, silah ambargosunun kaldırılmasını kararlı bir şekilde Eş Şebab hareketinin derhal ortadan kaldırılması çağrısına bağlaması.
Ancak yinelenmesi gereken husus, silah ambargosunun asıl amacının iç savaş sırasında klan milislerinin gücünün azaltılması olduğu. Ülke bu sorunu bir ölçüde aşmış olsa da, buna yol açan temel faktörler hala mevcut. Belki de Başkan Mahmud'un 2022'nin sonlarında devletin Eş Şebab'a karşı savaşında ana taktik olarak "klanları silahlandırmaya" başlamayı seçmesinden bu yana uzun zamandır olmadığı kadar...
Etkisiz
Bu bağlamda belirtilmesi gereken bir diğer husus da silah ambargosunun yerel çatışmaları durdurma konusunda sınırlı bir etkiye sahip olduğu ve silahların ülkeye çeşitli yollardan, özellikle de Somali'yi kendi hesaplaşmalarını vekaleten yürüttükleri bir arena haline getiren komşu devletlerden girdiği.
Örneğin 1990'lı yıllarda Etiyopya tarafından desteklenen yerel Somalili savaş ağaları Mısır tarafından desteklenenlerle çatıştı. Somali'ye silah kaçakçılığı da 1998-2000 yılları arasında Etiyopya ve Eritre arasında patlak veren şiddetli savaşla birlikte tırmanışa geçti.
BM Güvenlik Konseyi'nin Somali ve Eritre'yi izlemek üzere bir BM grubu oluşturmasının ardında bu faktörler yatıyor. 2016 yılında hazırlanan bir raporda Somali'ye yasa dışı silah kaçakçılığının kaynaklarının İran, Libya, Kuzey Kore ve Sudan olduğu belirtildi.
BM ayrıca kısmen sınırlı kaynaklar nedeniyle silah girişine etkili bir silah ambargosu uygulamakta her zaman gerçek zorluklarla karşılaştı.
Somali'ye silah akışını durdurmanın önündeki diğer zorluklar, Aden Körfezi açıklarındaki suları güvence altına almak söz konusu olduğunda diğer yabancı devletlerin farklı istekleriyle ilgiliydi. Bölgede girişimler başlatan birçok deniz görev gücünün Somali'nin çıkarlarını dikkate almayan kendi gündemleri vardı.
Örneğin Cibuti'de askeri üsleri bulunan yabancı deniz kuvvetleri, çeşitli nedenlerle Kızıldeniz üzerinden yapılan silah kaçakçılığına genellikle göz yumdu.
Ayrıca, Somali kıyılarında korsanlık oranlarının düşmesine rağmen, AB'nin bu kıyılarda devriye gezen Atlanta Operasyonu'nu genişletme kararı, silah kaçakçılığıyla değil, yalnızca korsanlıkla ilgili güvenlikle ilgileniyor gibi görünüyordu.
Mevcut başkan Mahmud, bir önceki başkanlık döneminde (2012-2016), İslam hukukunun katı bir yorumuna dayalı kendi yönetimini kurmak amacıyla 2006 yılından bu yana Somali hükümetine karşı şiddetli bir ayaklanma yürüten Eş Şebab'ı yenme gerekçesiyle Somali hükümetine uygulanan silah ambargosunu kaldırmaya çalıştı.
Ancak hem Mahmud hem de halefi Muhammed Abdullahi Farmacu, Güvenlik Konseyi'nden bu konuda kesin bir ret cevabı aldı.
Somali'ye yönelik silah ambargosunun kaldırılması, Afrika Birliği barış gücü askerlerinin gelecek yıl ülkeden ayrılması için son tarih yaklaşırken, ülkeyi Eş Şebab'dan temizlemek için sadece bir yıla ihtiyacı olduğunu söyleyen Mahmud için siyasi bir başarı olarak görülebilir.
Ancak ne yazık ki Güvenlik Konseyi kararı, (çok sayıda uzman güvenlik raporuna göre) Eş Şebab'ın sızdığı Somali güvenlik birimlerinin yeniden yapılandırılmaması halinde, Eş Şebab ve diğer yerel gruplara daha fazla silah akışıyla da sonuçlanabilir.
Etiyopya-Somaliland liman anlaşması
Buna ek olarak, Somaliland ile Etiyopya arasında 1 Ocak 2024 tarihinde imzalanan tartışmalı mutabakat zaptı, ambargonun kaldırılması kararının olası yansımalarını daha da alevlendirirken, Mogadişu'daki Somalili elitler Etiyopya'ya karşı bir "cihadı" açıkça savunuyor ve Başkan Mahmud'un kendisi Etiyopya'dan "tarihi bir düşman" olarak bahsediyor.
Ei Şebab'ın hem Etiyopya hem de Somaliland'a karşı açık bir düşmanlık söylemine yatırım yapması ve sözcüsü Ali Dhere'nin onlara karşı resmen cihat ilan etmesiyle, grubun mevcut gerilimleri kendi yararına kullanabileceğine dair gerçek korkular var.
Sonuç olarak, Eş Şebab'la mücadele ambargonun kaldırılmasına yol açan gerekçe olsa da, güçlü grubun istikrarsız devlette daha önce defalarca büyük silah stoklarını ele geçirmeyi başarmış olması, görmezden gelinen açık bir gerçektir.
New Arab'da yayınlanan bu değerlendirme Mepa News okurları için tercüme edilmiştir. Değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.