Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin dağılma süreci, Mihail Gorbaçov′un 1985′te liderliğe getirilmesi ve Birlik’in mevcut yönetim anlayışını değiştirmeye yönelmesi ile başladı. Gorbaçov′un hedefi siyasal iktidarı ve devlet yapısını değiştirmekti.
1990 yılında Sovyetler Birliği’nde mevcut sistemi işlemez duruma gelmiş,Birlik’te yaşanan ekonomik krize rağmen bütün kaynaklar nükleer silahlanmaya yatırılarak dünyadaki güçlü konum korunmaya çalışılmıştı.
Ancak olaylar istenildiği gibi gelişmedi. Sovyetler Birliği çatırdamaya başladı. Letonya, Estonya, Litvanya bağımsızlıklarını ilan ederken Gorbaçov bu ilanları acilen durdurmak için “Egemen Devletler birliği Antlaşması” fikrini ortaya atmıştı (1990).
Rusya Federasyonu lideri Boris Yeltsin 1990’da bağımsızlığını ilan ederken ardından aynı yıllarda bir çok cumhuriyet de bağımsızlığını ilan etti. Boris Yeltsin’ın Mart 1991′de Gorbaçov′un istifasını istemesi SSCB′nin dağılma sürecini hızlandırmıştı.
16 Ağustos 1991 ′de askeri bir darbe girişimde bulunan radikal komünistler Gorbaçov′u düşürmeye çalıştı. "Kamu Selamet Komitesi" adı altında, merkezini Kruçkov, Yazov ve Pugo, yani Ordu, KGB ve İçişleri Bakanlığı üçlüsünün oluşturduğu cunta, Gorbaçov'un direnişiyle karşılaştı. Ordu ve KGB içinde umdukları desteği bulamayan darbeciler, iki gün içinde tüm yönetimi kaybettiler. Askeri birliklerin bir kısmı Moskova ve Leningrad'da sokağa dökülen halkın yanında yer aldı.
Darbeyi izleyen birkaç ay içinde 1917 Ekim Devrimi'yle açılan tarih sayfası hızla son buldu.
Halk Boris Yeltsin′in liderliğinde darbe girişiminin başarısız olmasını sağlarken Yeltsin′i halkın gözünde adeta bir kahraman oldu.
Mevcut karışıklıklardan yararlanan diğer Cumhuriyetlerin neredeyse tamamı da bağımsızlıklarını ilan etti.
24 Ağustos′ta Ukrayna, 25 Ağustosta da Beyaz Rusya bağımsızlığını ilan etti. 29 Ağustosta ise Sovyet Komünist Partisi resmen kaldırıldı.