Reuters tarafından Cuma günü yayınlanan bir Birleşmiş Milletler raporuna göre, geçen yıl Sudan'ın Batı Darfur bölgesindeki bir kentte paramiliter Hızlı Destek Güçleri (RSF) ve müttefik milisler tarafından gerçekleştirilen etnik şiddet olaylarında 10.000 ila 15.000 kişi öldürüldü.
BM Güvenlik Konseyi'ne sunulan raporda, bağımsız BM yaptırım gözlemcileri El Geneina'daki ölü sayısını istihbarat kaynaklarına dayandırdı ve BM'nin 15 Nisan 2023'te Sudan ordusu ile RSF arasında savaşın patlak vermesinden bu yana Sudan genelinde yaklaşık 12.000 kişinin öldürüldüğü yönündeki tahminiyle kıyasladı.
Geçen yıl Nisan ve Haziran ayları arasında El Geneina'da "yoğun şiddet" yaşandığını belirten gözlemciler, RSF ve müttefiklerini "savaş suçu ve insanlığa karşı suç anlamına gelebilecek" saldırılarda etnik Afrikalı Masalit kabilesini hedef almakla suçladı.
RSF daha önce suçlamaları reddetmiş ve olaya karıştığı tespit edilen askerlerinin "adalet önüne çıkarılacağını" belirtmişti.
RSF, konuyla ilgili olarak Reuters tarafından kendisine yöneltilen sorulara yanıt vermedi.
Yaptırım gözlemcileri 15 üyeli Güvenlik Konseyi'ne sundukları yıllık raporlarında "Saldırılar RSF ve müttefik milisler tarafından planlandı, koordine edildi ve uygulandı" diye yazdılar.
"Başlarından vuruldular"
Reuters geçen yıl Batı Darfur'da etnik hedef gözetilerek uygulanan şiddeti ayrıntılarıyla ele aldı. Hayatta kalanlar Reuters ile yaptıkları yüzlerce röportajda El Geneina'da ve şehirden Çad sınırına kadar uzanan 30 kilometrelik güzergahta insanların kaçışları sırasında yaşanan korkunç katliam sahnelerini anlattılar.
Gözlemcilerin raporu da benzer ifadeler içeriyordu. Rapora göre 14-17 Haziran tarihleri arasında yaklaşık 12.000 kişi El Geneina'dan yürüyerek Çad'daki Adre'ye kaçtı.
Masalitler, saldırılar yüzünden toplu göçe zorlanana kadar El Geneina'da nüfusun çoğunluğunu oluşturuyordu.
Görgü tanıklarının bazılarının ifadeleri şu şekilde:
"RSF kontrol noktalarına ulaştıklarında kadınlar ve erkekler ayrıldı, taciz edildi, arandı, soyuldu ve fiziksel saldırıya uğradı. RSF ve müttefik milisler kaçmalarını engellemek için ayrım gözetmeksizin yüzlerce kişiyi bacaklarından vurdu"
"Genç erkekler özellikle hedef alındı ve etnik kökenleriyle ilgili sorguya çekildi. Eğer Masalit oldukları tespit edilirse, birçoğu kafalarına bir kurşun sıkılarak infaz edildi. Kadınlar fiziksel ve cinsel saldırıya uğradı. Ayrım gözetmeksizin açılan ateşler de kadın ve çocukları yaralayıp öldürdü."
Gözlemcilerle konuşan herkes, "yol boyunca, aralarında kadın, çocuk ve genç erkeklerin de bulunduğu çok sayıda cesetten" bahsetti. Gözlemciler ayrıca RSF ve müttefik milisler tarafından çatışmayla bağlantılı "yaygın" cinsel şiddet uygulandığını da bildirdi.
Yeni ateş gücü
Gözlemciler, RSF'nin Darfur'un büyük bölümünü ele geçirmesinin üç temel destek hattına dayandığını söyledi: Arap müttefik topluluklar, dinamik ve karmaşık mali ağlar ve Çad, Libya ve Güney Sudan üzerinden geçen yeni askeri ikmal hatları.
BM'nin Çad, Libya ve Güney Sudan misyonları yorum taleplerine yanıt vermedi.
"RSF'nin savaş öncesinde ve sırasında kurduğu karmaşık mali ağlar, silah edinmesine, maaş ödemelerine, medya kampanyalarını finanse etmesine, lobi yapmasına ve diğer siyasi ve silahlı grupların desteğini satın almasına olanak sağladı" diye yazan gözlemciler, RSF'nin savaş öncesi altın ticaretinden elde ettiği geliri çeşitli sektörlerde 50 kadar şirketten oluşan bir ağ kurmak için kullandığını da ekledi.
Gözlemciler, savaş başladığından beri altının çoğunun Mısır'a kaçırıldığını belirtti.
Rapora göre RSF'nin elde ettiği yeni ateş gücü "hem Darfur'da hem de Sudan'ın diğer bölgelerinde güçler dengesi üzerinde büyük bir etki yarattı".
RSF son zamanlarda Sudan'ın büyük şehirlerinden Wad Madani'nin kontrolünü ele geçirerek ve Darfur'un batı bölgesindeki hakimiyetini pekiştirerek askeri kazanımlar elde etti.
Aralık ayında Amerika Birleşik Devletleri Sudan'da savaşan tarafların savaş suçu işlediğini ve RSF ile müttefik milislerin de insanlığa karşı suç ve etnik temizlik yaptıklarını resmen tespit etti.
Savaş, Sudan'ın 49 milyonluk nüfusunun neredeyse yarısını yardıma muhtaç hale getirirken, 7.5 milyondan fazla insan evlerini terk etti -Sudan'ı dünyadaki en büyük yerinden edilme krizine dönüştürdü- ve açlık giderek artıyor.
BM Güvenlik Konseyi'ne konuşan yaptırım gözlemcileri "arabuluculuk yollarının fazlalığı, savaşan tarafların kemikleşmiş pozisyonları ve rekabet halindeki bölgesel çıkarlar nedeniyle söz konusu barış çabalarının henüz savaşı durduramadığını, siyasi çözüm sağlayamadığını ya da insani krizi çözemediğini" ifade etti.
Kaynak: Mepa News, Reuters