Middle East Eye'a konuşan tanıklar, yerel aktivistler ve insan hakları savunucuları, çoğunluğu Massalit kabilesine mensup sivillerden oluşan yaklaşık 1.300 kişinin bu ayın başlarında Sudan'ın Batı Darfur bölgesinde Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) ve müttefiki Arap milisler tarafından üç gün boyunca katledildiklerini söyledi.
Batı Darfur'un eyalet başkenti El Genina'nın kuzeydoğu eteklerinde yer alan Ardamata'daki katliamlar, milis gücü HDK'nin 2-6 Kasım tarihleri arasındaki çatışmalar sırasında Sudan askerlerini bölgedeki bir askeri üsten çıkarmasının ardından gerçekleşti.
Birkaç ay içinde ikinci kez El Genina ve çevresindeki sokaklar cesetlerle doldu.
Görgü tanıklarına göre son katliamlar, Haziran ayında Arap milisler ve HDK güçlerinin, Massalit kabilesine karşı gerçekleştirdiği ve 500'den fazla kişiyi öldürdükleri saldırıları anımsattı.
Yerel bir sivil toplum kuruluşu olan Roots İnsan Hakları ve İhlalleri İzleme Örgütü (Roots), HDK'nin 4 Kasım'dan bu yana Ardamata'da 1.300 kişiyi öldürdüğünü tespit etti.
Roots, HDK ve Arap milis müttefiklerinin Ardamata'daki sivillere yönelik saldırıları sırasında 2 binden fazla kişinin yaralandığını ve 500 kişinin de gözaltına alındığını belirtti. Bölgede 300'den fazla kişinin ise kayıp olduğu ifade ediliyor.
Roots, HDK ve milislerin "Massalit topluluğuna karşı öldürme, kadınlara tecavüz etme, evleri yağmalama ve yakma dahil olmak üzere birçok vahşet uyguladığını" vurguladı.
Roots Başkanı Cemal Abdullah Hamis, ölü sayısının 1.300'ün üzerinde olduğuna dair çok sayıda delil olduğunu belirtti. Yerel basında çıkan bir haberde ölü sayısı 2 bin olarak aktarıldı.
Hamis etnik temelli saldırıların devam ettiğini, Çad sınırındaki Arap milislerin ülkeden kaçmaya çalışan sivilleri takip ederek pusuya düşürdüğünü söyledi.
Hamis, "Raporumuz Çad'daki gözlemcilerimizden aldığımız 700 görüşmeye ve habere dayanıyor. Şu ana kadar öldürülen 1.300 kişinin isimlerini ve kimlik bilgilerini tespit ettik" dedi ve ekledi: "Ancak Kulbos, Sirba, Azorny, Adara bölgelerinde ve Sudan ile Çad arasındaki yol üzerindeki kontrol noktalarında sivillere karşı başka suçlar ve cinayetler işlendiği için bu sayının çok daha yüksek olduğuna inanıyoruz."
"Massalit hedef alındı"
Çad'daki Adre mülteci kampında avukat ve insan hakları aktivisti olan Ahmed Hacer, MEE'ye yaptığı açıklamada, Batı Darfur'dan kaçan ve El Genina çevresinde çok sayıda ölü yakınını bırakmak zorunda kalan yüzlerce aileyle görüştüğünü söyledi.
El Mavi adlı bir insan hakları grubunun yöneticisi olan Ahmed Hacer, grubunun etnik temelli yüzlerce cinayet ve saldırı vakası kaydettiğini söyledi.
Sudan'da 15 Nisan'da HDK ile Sudan ordusu arasında başlayan savaşın ardından Darfur bölgesi, Hartum'un ardından ülkede en şiddetli çatışmalara sahne olan bölge niteliği taşıyor.
2003-2005 yılları arasında Darfur, dönemin Devlet Başkanı Ömer El Beşir hükümetinin kurduğu Cancavid milislerinin katliamlarına sahne olmuştu. Bölgede bir süredir Darfurlu grupların ayaklanması devam ediyordu. Söz konusu savaşta bölgede yaşayan Afrikalı kabilelerin hedef alındığı ve 300 bin kişinin öldüğü belirtiliyordu. Uluslararası Ceza Mahkemesi bölgedeki olaylar sebebiyle bazı liderlere savaş suçu işledikleri gerekçesiyle dava açmıştı.
Bugün HDK'nin güçlerinin temelini de Cancavidler oluşturuyor. Grubun lideri olan ve Hemidti olarak bilinen Muhammed Hamdan Dagalo da bu milis grubun liderlerinden biriydi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü araştırmacısı Muhammed Osman'a göre, Massalit topluluğu ve Arap olmayan diğer topluluklar Haziran ayından bu yana HDK ve müttefiki milisler tarafından El Genina'da hedef alınıyor.
"Bu etnik temelli hedef alma durumu, özellikle Massalit aşiret liderleri, avukatlar ve aktivistlerin öldürülmesinde açıkça görülebilir" diyen Osman, 20 yıl önce Darfur çatışması nedeniyle ülke içinde yerlerinden edilen 2,5 milyon Sudanlının barındığı kampların da kasıtlı olarak tahrip edildiğini sözlerine ekledi.
Ordunun çekilmesinin ardından yaşanan vahşet
HDK savaşın ilk haftalarında Batı Darfur'un büyük bölümünün kontrolünü ele geçirmiş olsa da Sudan ordusu Ardamata'daki 15. Piyade Tümeni'ne ait garnizonda elinde tutmaya devam etti. Üsteki birlikler, daha önce isyancı gruplara mensup olan ve garnizonu çevreleyen bölgeleri ellerinde tutan Massalit savaşçıları tarafından destekleniyordu.
Ancak son haftalarda HDK, düzenli orduyu yerleştiği çeşitli üslerden çıkarmaya çalışarak Darfur genelinde yeni bir harekat başlattı. Ekim ayı sonlarında orduyu Güney Darfur ve Orta Darfur'dan çıkarmayı başararak orduya ağır bir darbe indirdi.
Kaçan askerler ve görgü tanıklarının MEE'ye verdiği bilgilere göre, 4 Kasım'da 15. Tümen garnizonundaki sayıca az olan birlikler, daha iyi silahlanmış HDK savaşçıları ve Arap milislere yenildi ve Ardamata'dan Çad'a kaçtı.
Görgü tanıkları bu durumun bölgede Massalitlere karşı pek çok saldırı gerçekleştirilmesine yol açtığını söyledi.
Halihazırda, çoğu Batı Darfur'dan olmak üzere yaklaşık 500 bin Sudanlı, ülkenin sınır komşusu Çad'a sığınmıştı. Son yaşanan olayların ardından 20 bin kişi daha sınırı geçerek bölgeden kaçtı.
Görgü tanıkları, HDK bağlantılı milislerin Ardamata'da yüzlerce kişiyi öldürdüğünü, kadınlara cinsel saldırıda bulunduğunu ve sivillerin evlerini yıktığını gördüklerini söyledi.
Yüzlerce cesedin sokaklarda, garnizon yakınlarındaki sağlık merkezlerinde, evlerin içinde ve Çad sınırına giden yollar boyunca kaldığını belirttiler.
Yakın zamanda mülteci durumuna düşen Muhammed Hüseyin, garnizonun dağılmasının ardından eski Massalit isyancıları ile HDK ve Arap milisler arasındaki çatışmalar şiddetlenirken Ardamata'nın ana pazarı çevresinde yaklaşık 200 ceset saydığını söyledi. Hüseyin, "Siyah Afrikalı kabilelere yönelik intikam ve ırkçı saldırılara tanık olduğunu" ifade etti.
Ardamata sakini Nasır Aldin Muhammed MEE'ye ailesinden bazılarının HDK savaşçıları tarafından öldürüldüğünü belirtti.
Muhammed, "HDK üniformalı savaşçıların teslim olduktan sonra askerleri vahşice öldürdüklerini, 'aptal Massalitler, size asla acımayacağız' diye bağırırken insanları öldürdüklerini gördüm. 'Senin için tek kader ölümdür' diye bağırıyorlardı" dedi ve ekledi: "Ailemden biri çocuk olmak üzere üç kişi Ardamata'da öldürüldü. Diğerleri kayıp ve bazıları benimle birlikte Adre'ye kaçtı. Öldürülenleri gömecek ya da kaybolanları arayacak zamanımız bile yoktu."
Adre'deki bir başka mülteci olan Adem Muhammed de MEE'ye ailesinden üç kişinin Kulbos'ta milisler tarafından alıkonulduğunu ve serbest bırakılmaları için fidye ödemelerinin talep edildiğini söyledi.
Adem Muhammed, "3 milyar Sudan poundu, yani yaklaşık 3 bin dolar ödemeden onları serbest bırakmanın hiçbir yolu yok" dedi.
Dayak ve işkence görüntüleri
Ardamata dokuz küçük mahalleden, askeri garnizondan ve banliyönün doğu yakasında son çatışmalarda yerlerinden edilen insanların kaldığı bir kamptan oluşuyor.
Bölge sakinleri ve askerler Middle East Eye'a HDK'nin 2 Kasım'da saldırılarını artırdığını, insansız hava araçlarını kullanarak farklı yönlerden saldırıya geçtiğini, bunun da ordu üssü ve çevresindeki yerleşim bölgelerinde geniş çaplı hasara yol açtığını söyledi.
Ordu birliklerinin büyük kısmının geri çekilmesinin ardından Ardamata'da çatışmalar bir gün boyunca devam etti ve çok sayıda sivilin çapraz ateş altında kaldığı bildirildi.
Görgü tanıklarına göre yüzlerce sivil, askerlerin kendilerini koruyacağını umarak garnizona gitmişti.
Ancak HDK üssü ele geçirdikten ve askerler ile Massalit savaşçıları geri çekildikten sonra vahşet hızla arttı.
Milisler tarafından toplanan ve dövülen onlarca sivilin yer aldığı video görüntülerinde milislerden biri esirlere hakaret ederek şöyle diyor: "Silahlar nerede, onları nereye sakladınız sizi gidi köpek çocukları?"
Ardamata'daki askeri hastaneden çekildiği anlaşılan bir başka videoda ise bir oda dolusu cansız beden ve kanlı bir zeminde yatan yaralılar görülüyor. Savaşçıların yaralılar arasında Sudan Silahlı Kuvvetleri askerlerini aradığı duyuluyor.
Sosyal medyada yayılan bir başka görüntüde ise Ardamata'da bir sokakta yatan yaklaşık 16 ceset görülüyor.
Ancak görüntüler henüz doğrulanabilmiş değil.
Uluslararası endişe
Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası örgütler saldırıyı kınayarak HDK ve müttefiki milisleri ciddi ihlaller yapmakla suçladı ve soruşturma başlatma sözü verdi.
Sudan'daki Birleşmiş Milletler Entegre Geçiş Yardım Misyonu, katliamların özellikle Massalit topluluğunu hedef aldığını söyledi.
Öte yandan Sudan Egemenlik Konseyi de saldırılarda üst düzey bir yerel Massalit liderinin öldürüldüğünü söyledi. Yapılan açıklamada, "HDK'nin suçları liderin öldürülmesiyle sınırlı kalmadı, aynı zamanda bölge halkı arasında kabilecilik ve öfkeyi ateşleyecek bir olayda onun oğlu ve sekiz torunu da öldürüldü" denildi.
HDK herhangi bir katliamdan sorumlu olduğunu reddetti ve bu hafta başında El Genina'da hayatın normal bir şekilde devam ettiğini ve onlarca insanın ana camide Cuma namazına katıldığını gösteren videolar yayınladı.
Garnizonun düştüğü gün HDK ayrıca Batı Darfur'daki en kıdemli komutanı olan Abdurrahman Cuma'yı eyalet valisi olarak atadı.
Cuma günü HDK, Vali Abdurrahman Cuma'nın eyaleti istikrara kavuşturma ve Ardamata ve El Genina'daki "kanun kaçaklarının" faaliyetlerini durdurma sözü verdiği bir video yayınladı.
"Batı Darfur'a hizmet götürmek istediğini" söyleyen Cuma, Güney Darfur'un Nyala ve Orta Darfur'un Zalingi şehirlerindeki faaliyetlerini hatırlatarak, yakın zamanda HDK tarafından ele geçirilen şehirleri örnek gösterdi.
Analistler daha önce HDK'nin Sudan'da paralel bir hükümet kurmaya çalıştığını ve bunu da yerel yönetimler kurarak yaptığını belirtmişti.
Kaynak: Mepa News, Middle East Eye