Suriye'deki Büyük Değişimler: Bölgesel Çalkantılar Ortasında Güç Mücadelesi
Suriye uzun süredir bölgesel ve uluslararası güçlerin savaş alanı olmuştur ve son gelişmeler, güç dengesinde önemli bir kaymaya işaret etmektedir. Rusya'nın Ukrayna savaşıyla meşgul olması ve Suriye'den birçok kuvvetini geri çekmesiyle bir güç boşluğu oluştu. Bu boşluk, İran ve Türkiye tarafından genişletilmek isteniyor. Jeopolitik satranç tahtası yeniden düzenlenirken, bahisler yüksek ve sonuçlar Suriye ve daha geniş Orta Doğu için derin olacaktır.
Rusya'nın Geri Çekilmesi ve Ortaya Çıkan Güç Boşluğu
Rusya'nın Ukrayna'yı işgali, Suriye'deki birçok kuvvetinin geri çekilmesini zorunlu kıldı. Bu yeniden konuşlandırma, hem İran hem de Türkiye'nin doldurmak istediği bir güç boşluğuna yol açtı. Bir zamanlar Suriye'deki baskın yabancı güç olan Rusya, artık stratejik çıkarlarını daha az varlıkla korumaya odaklanmış durumda. Bu geri çekilme, diğer bölgesel oyuncuların, başta İran ve Türkiye olmak üzere, kendi gündemleriyle daha fazla manevra yapmasına yol açtı.
Rusya'nın Ara buluculuk Çabaları
Bu gelişmelerin ortasında, Rusya, Türkiye'yi Esad rejimiyle ilişki kurmaya teşvik ediyor. Moskova'nın amacı, İran'ın etkisini zayıflatmak, bölgeyi istikrara kavuşturacak ve Rus çıkarlarını koruyacak bir siyasi çözüm sağlamaktır. Türkiye ve Esad rejimi arasındaki bir yakınlaşma, Türkiye'ye kuzey Suriye'deki YPG'ye karşı operasyonlar için de yeşil ışık sağlayabilir ve Türkiye'nin stratejik hedefleriyle uyumlu hale gelebilir.
Türkiye'nin Stratejik Hesaplamaları
Türkiye, İran'ın büyüyen etkisini, özellikle İran'ın Irak, Yemen, Suriye ve Lübnan'daki erişimi göz önüne alındığında, artan bir rahatsızlıkla izliyor. PKK ve onun Suriye'deki uzantısı olan YPG'nin Türkiye sınırları boyunca varlığı durumu daha da karmaşık hale getiriyor. Amerika Birleşik Devletleri tarafından desteklenen YPG, Türkiye için önemli bir güvenlik sorunu teşkil ediyor.
Türkiye, ABD'nin yaklaşan başkanlık seçimleriyle meşgul olmasını, harekete geçmek için bir fırsat görüyor. Türkiye, PKK'ya karşı operasyonlar yürütmek için Irak'taki Şii hükümetiyle koordinasyon sağlıyor. Irak'ın Haşdi Şabi hükümetiyle bu işbirliği, mevcut jeopolitik anı Türkiye'nin lehine kullanmak için stratejik bir hamleyi işaret ediyor.
ABD'nin Rolü ve Gelecek Belirsizlikler
Suriye'deki ABD'nin rolü, özellikle CENTCOM aracılığıyla, hayati önem taşımaya devam ediyor. Ancak yaklaşan başkanlık seçimleri önemli değişiklikler getirebilir. Eski Başkan Trump, ABD kuvvetlerini Suriye'den çekme yönünde bir tutum sergilemişti ve gelecekteki liderliğin benzer bir tutumu (özellikle Trump yeniden göreve gelirse) dinamikleri tekrar değiştirebilir. Türkiye, kendi çıkarlarını daha da ileri götürmek için bu olası boşlukları değerlendirerek gelişmeleri yakından izliyor.
İran'ın Büyüyen Etkisi
İran, Rusya'nın azalan varlığından faydalanarak Suriye'deki kontrolünü önemli ölçüde artırdı. Son on yılda İran, Suriye'ye milyarlarca dolar yatırım yaptı ve şimdi yaklaşık %70'ini Şii militan gruplarla desteklediği Suriye Ordusu'nu kontrol ediyor. İran'ın etkisi sadece askeri kontrolle sınırlı değil; Suriye'nin siyasi ve sosyal dokusuna da derinlemesine yerleşmiş durumda.
Bu kazanımlara rağmen, İran'ın pozisyonu zorluklardan arınmış değil. İsrail hava saldırıları, Suriye ve güney Lübnan'daki İranlı komutanları ve altyapıyı hedef alarak İran'ın etkisine karşı kararlılığını gösterdi. Ayrıca, İran'ın Hamas'ı desteklediğini iddia ettiği Gazze'deki çatışma, İran'ın bölgesel emellerine başka bir karmaşıklık katmanı ekledi.
İran ile Esad Rejimi Arasındaki Büyüyen Gerilimler
İran, bu manevraların farkında olarak Esad rejimine sert uyarılarda bulundu. Beşar Esad'a yakın önemli figürlere yönelik suikast tehditleri, İran'ın etkisini koruma konusundaki kararlılığını ortaya koyuyor. Tahran'ın Suriye'nin askeri ve siyasi alanlarına yaptığı önemli yatırımlar ve derin yerleşimi, onu kolayca göz ardı edilemeyecek bir oyuncu haline getiriyor.
Son gelişmeler, İran ve Esad rejimi arasındaki gerilimlerin arttığını gösteriyor. İranlı yetkililer, Esad rejimini Şam'daki önemli İran güçlerinin yerleri hakkında hassas bilgileri sızdırmakla suçladı. Bu suçlama, İsrail'in Şam'daki İran Konsolosluğu yakınlarında İran Devrim Muhafızları'nın gizli karargahını hedef alan bir hava saldırısının ardından geldi. Ortaya çıkan güvensizlik, ilişkileri daha da zorladı ve Esad rejimindeki önemli figürlere yönelik artan suikastlar bu sızıntılara misilleme olarak suikastların İran tarafından gerçekleştirildiği şüphelerini doğurdu.
PKK/YPG'nin Rolü
PKK, Suriye'de YPG olarak bilinir ve Suriye'nin doğu bölgelerinde gücünü pekiştirmeye çalışmaktadır. Son zamanlarda, kontrol ettikleri bölgelerde birçok Arap kabilesini bir araya getirmeyi başardılar. Her ne kadar Deyrizor bölgesindeki bazı kabileler ile YPG arasında çatışmalar yaşansa da, durum sakinleşmiş gibi görünüyor. YPG, birkaç demokratik Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) fraksiyonu ile birleşerek şimdi Suriye Demokratik Güçleri (SDG) olarak biliniyor. Bu yeniden markalaşma çabası, PKK ile olan bağlarını gizlemek, daha fazla siyasi özgürlük aramak ve Türkiye'nin baskısını azaltmak için yapıldı.
YPG, IŞİD'e karşı mücadelede önemli bir güçtü, ancak şimdi rolleri değişti. ABD adına ve İran, Irak, Türkiye ve Suriye'yi kapsayan bölgede bir Kürt devleti kurma hedefleri doğrultusunda Suriye'nin petrol zengini bölgelerinin koruyucuları olarak görülüyorlar. Bu amaç, Türkiye için büyük bir anlaşmazlık noktasıdır, çünkü Kürt devletinin kurulması Türkiye'nin toprak bütünlüğüne doğrudan bir tehdit olarak görülüyor.
Ayrıca, YPG dünyanın en kötü hapishanelerinde çeşitli milletlerden binlerce IŞİD savaşçısını ve aile üyelerini barındırıyor. Batı, bu kişilerin potansiyel geri dönüşünün ulusal güvenliğe ciddi bir tehdit oluşturabileceğinden endişe ederek YPG'yi bu kişileri kontrol altında tutmak için kritik bir müttefik olarak görüyor. Bu durum, YPG'nin Batılı güçler için stratejik önemini pekiştirdi ve onları devam eden çatışmada önemli bir oyuncu haline getirdi.
Heyet Tahrir Şam ve Devrimci Fraksiyonların Rolü
Bu jeopolitik manevralar arasında, Heyet Tahrir Şam (HTŞ) ve Suriye'deki devrimci fraksiyonlar kritik ve sıklıkla göz ardı edilen bir güç olmaya devam ediyor. Bu gruplar, Esad rejimiyle herhangi bir uzlaşmaya şiddetle karşı çıkıyor ve Türkiye'nin Şam ile diplomatik ilişkilere girme çabalarını güçlü bir şekilde kınıyor.
HTŞ, 7 Ekim'de Gazze'deki El Kassam Tugayları'nın cesur operasyonlarından ilham alarak, mevcut planları bozabilecek büyük ölçekli bir sürpriz saldırı başlatma potansiyeline sahip. HTŞ, en az beş milyon Suriyelinin yaşadığı bir bölgeyi kontrol ediyor. Bu önemli nüfus, Türkiye ve Batılı ülkeler için dikkate alınması gereken kritik bir faktördür.
HTŞ'nin kontrolündeki bölgeye yönelik herhangi bir tehdit, Türkiye'ye ve nihayetinde Avrupa'ya doğru büyük bir mülteci dalgasının tetiklenmesine neden olabilir. Bu gelişme, her iki bölge için de muazzam siyasi ve insani zorluklar yaratacak ve HTŞ kontrolündeki bölgelerde istikrarın korunmasının stratejik önemini vurgulayacaktır.
HTŞ ve devrimci fraksiyonların böyle bir operasyonu, bölgesel güçleri stratejilerini yeniden değerlendirmeye zorlayabilir ve aylar süren diplomatik ve askeri manevraları potansiyel olarak geri alabilir. HTŞ ve devrimci fraksiyonların önemli bir saldırı gerçekleştirmesi, satranç tahtasını yeniden düzenleyerek İdlib'deki projelerinin hayatta kalmasını ve güç kazanmasını sağlayabilir. Bu karmaşık oyunda şok edici bir figür olarak rolleri, Suriye çatışmasının öngörülemezliğini ve istikrarsızlığını vurgulamaktadır.
Suriye politikasındaki değişen dinamikler ve bölgesel güç dengeleri, karmaşık ve istikrarsız bir durumu gözler önüne seriyor.
Rusya, Ukrayna'ya odaklanırken, İran ve Türkiye, ittifaklar, düşmanlıklar ve stratejik zorunluluklarla dolu bir manzara içinde etkilerini genişletmeye hazır.
Bu güçlerin aldığı eylemler ve ABD, Esad rejimi, PKK/YPG ve HTŞ'nin tepkileri, Suriye ve daha geniş Orta Doğu'nun geleceğini şekillendirecektir.
Dünya izlerken, bu jeopolitik satranç oyunundaki bir sonraki hamleler belirsizliğini koruyor, ancak etkileri kesinlikle derin olacaktır.
Bu değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.