Levant 24 | Tercüme: Mepa News
Suriye'nin kuzeybatısında, Suriyeli devrimci grupların Esed rejimine ve işgalci yabancı milislere karşı, özellikle de Halep'te büyük bir askeri saldırı düzenleyebileceğine dair spekülasyonlar artıyor. Yerel kaynaklar, bu grupların rejim içerisinde ve İsrail saldırıları nedeniyle zayıflayan İranlı müttefiki Hizbullah içindeki mevcut kaostan faydalanmayı umarak kesin sonuçlu savaşlara hazırlanıyor olabileceğini öne sürüyor. İran'ın bölgedeki nüfuzunun en önemli aktörü olarak görülen Hizbullah'ın önemli askeri gerilemeler yaşaması, devrimin potansiyel olarak zemin kazanması için bir fırsat oluşturdu.
Suriye'nin kurtarılmış bölgelerinde devrimci grupların Halep başta olmak üzere stratejik öneme sahip yerlere büyük saldırılar planladığına dair söylentiler dolaşıyor. Bu gelişmeler İsrail'in Lübnan'da Hizbullah'ı hedef almasıyla aynı döneme denk geliyor ve bazılarına göre bu durum rejimi zayıflatabilir. Bu spekülasyonun kritik unsurlarından biri, İsrail'in saldırılarının ardından Esed'in hava kuvvetlerinin kapasitesinin azalacağı ve bunun da devrimci güçlere büyük çaplı operasyonlar başlatma konusunda avantaj sağlayacağı.
Ancak, ortaya çıkan bu dinamiklere rağmen Esed rejimi yeni bir saldırı olasılığının farkında görünüyor. Raporlar Şam rejiminin Halep'teki kilit askeri mevzileri muhtemelen muhaliflerin saldırı düzenlemesi beklentisiyle takviye etmeye başladığını gösteriyor. Rejim güçleri devrimci grupların kuzeyde büyük bir çatışmayı yeniden alevlendirmesini önlemeyi amaçladığından bölgedeki kritik noktalara takviye birlikler gönderildi.
Seir al-Muhammad tarafından hazırlanan detaylı bir rapor, devam eden bu gelişmelere dikkat çekerek her iki tarafın yaptığı askeri düzenlemeleri ve saha hazırlıklarını inceledi. Abaad Araştırmalar Merkezi'nden Firas Faham gibi siyasi uzmanlar, şu anda büyük bir taarruzun uygulanabilirliği konusunda kuşkulu.
Faham, Suriye'nin kuzeybatı bölgesinin 2020'de imzalanan Astana gerilimi azaltma anlaşmaları gibi uluslararası anlaşmaların kısıtlamaları altında kaldığını belirtiyor. Bu anlaşmalar bölgedeki büyük askeri operasyonları etkili bir şekilde sınırlandırdı. Faham, İran ve Rusya da dahil olmak üzere hiçbir kilit uluslararası aktörün bu cepheyi yeniden açmakla ilgilenmediğini savunuyor. Halep'te bir savaştan söz edilmesinin, Suriye Ulusal Ordusu grupları da dahil olmak üzere bölgedeki hakimiyetini pekiştirmek isteyen Heyet Tahriru'ş Şam (HTŞ) gibi gruplar tarafından iç amaçlar için desteklendiğini öne sürüyor.
HTŞ'nin kendisini uluslararası gündemden bağımsız bir güç olarak konumlandırmaya çalıştığı ve uygulamalarına yönelik halk protestoları dalgasının ardından iç desteği yeniden kazanmaya çalıştığı bildiriliyor. Daha küçük grupların ilgisini çekmeye ve kuzeybatı Suriye'de otoritesini yeniden tesis etmek için mevcut fırsatlardan yararlanmaya çalışıyor.
Askeri cephede ise askeri analist Albay Abdulcabbar el Akidi, devrimci grupların bir savaş başlatacak insan gücü ve kabiliyete sahip olduğunu ancak geçmişte yaşananların önemli bir ilerlemeyi engellediğini düşünüyor. 2020 Astana anlaşmaları ve muhalif güçleri sistematik olarak tahrip eden ağır Rus hava saldırıları, grupların hareketlerini sınırladı. Halep, Serakib ve Tel Rıfat gibi bölgelerin geri alınmasına yönelik halk baskısına rağmen, uçaksavar kabiliyetlerinin eksikliği, devrimcilerin rejime ve Rusya'nın hava hakimiyetine karşı koyma kabiliyetini ciddi şekilde engelledi.
El Akidi, Hizbullah'ın İsrail saldırıları nedeniyle ağır kayıplar verdiğini ancak örgütün gerilemesinin devrimciler için bir saldırı fırsatı olarak değerlendirilmesinin gerçekçi olmayabileceğini belirtiyor. Rusya, hava sahasını kontrol ederek ve Esed güçlerine kritik destek sağlayarak Suriye'deki baskın askeri güç olmaya devam ediyor. Önemli bir uluslararası destek ya da özellikle uçaksavar silahları açısından gelişmiş askeri destek olmadan Halep'in kurtarılması uzak bir ihtimal olarak duruyor.
Faham ayrıca HTŞ'nin Hizbullah'ın gerilemesinden faydalanmak için yakın bir savaş fikrini yayıyor olabileceğini ancak yakın gelecekte büyük bir askeri gelişme yaşanmasının pek olası olmadığını savunuyor. Başta Rusya olmak üzere uluslararası toplum Suriye'de geniş çaplı bir çatışmanın yeniden canlanmasını istemiyor. Rusya, Ukrayna'daki müdahalesine rağmen Suriye'ye derin yatırım yapmaya ve Esed rejimini hem askeri hem de siyasi olarak desteklemeye devam ediyor. Bu durum, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde istikrarı koruma ısrarı ile birleştiğinde, önemli diplomatik değişimler olmadan herhangi bir büyük askeri operasyonun başlatılmasının pek olası olmadığı anlamına geliyor.
Sonuç olarak, Halep için yeni bir savaş spekülasyonları devam etse de, sahadaki siyasi ve askeri gerçekler böyle bir operasyon için henüz erken olabileceğini gösteriyor. Devrimci gruplar kendilerini gelecekteki fırsatlar için konumlandırıyor olabilirler, ancak şimdilik durum karmaşıklığını koruyor ve Rusya, Türkiye ve İran da dahil olmak üzere birçok aktör Suriye'nin kuzeyindeki çatışmanın geleceğini şekillendirmede önemli roller oynuyor.