Suudi Arabistan ile İsrail arasındaki ilişkileri normalleştirecek olası bir anlaşmanın ne zaman gerçekleşeceği bilinmezliğini korurken, böyle bir adımın atılacağı yönündeki söylentiler hızla ivme kazanıyor.
Suudi Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman geçen hafta Fox News'e verdiği demeçte İsrail ile bir anlaşmanın ne kadar yakın olduğu sorusuna, "Her geçen gün daha da yaklaşıyoruz." yanıtını verdi.
Ancak Suudi Arabistan uzun zamandır 'Filistinliler kendi devletlerine kavuşmadan İsrail'le ilişkilerini normalleştirmeyeceğini' söylüyordu.
Biden yönetimi, Suudi Arabistan'ın 2020'deki İbrahim Anlaşmaları kapsamında İsrail ile ilişkileri normalleştiren Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Fas ve Sudan'ın izinden gitmesini sağlayacak bir anlaşma çabalarına öncülük ediyor.
Ancak İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun koalisyon hükümeti üyeleri, işgal altındaki Filistin topraklarında yasa dışı yerleşim inşaatlarının dondurulması da dahil olmak üzere Filistinlilere ciddi tavizler verilmesini şiddetle reddediyor.
Bu nedenle, Suudi Arabistan'ın İsrail ile normalleşmeye dair resmi bir açıklama yapması henü çok erken olabilir.
Ancak resmi bağları olmamasına rağmen Suudi Arabistan ve İsrail son on yılda birçok alanda ilişki kurdu.
İki ülkenin temsilcileri genellikle gizli ama giderek daha aleni hale toplantılar düzenleyerek savunma, teknoloji, karşılıklı ticaret yolları ve hava sahası konularında işbirliği yaptılar.
Suudi Arabistan rejiminin kendi muhalifi veya siyasi rakiplerinin telefonlarını hacklemek için İsrail yapımı casus yazılım satın alması, İran'daki "ortak düşmanı" püskürtmek için askeri işbirliği ve iki ülkeyi birbirine bağlayan fiber optik internet kablolarının döşenmesi de buna dahil.
Middle East Eye (MEE), iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesinin halihazırda devam eden beş yolunu inceliyor.
Suudi ve İsrailli yetkililerin görüşmesi
Suudi Arabistan ve İsrailli yetkililer arasında bazen gizli bazen aleni olarak yapılan bir dizi toplantı birkaç yıldır rapor edilmektedir.
Bu görüşmeler çoğunlukla yakın zamanda emekli olmuş yetkililerin bir araya gelmesiyle başladı.
2015 yılında İsrail Dışişleri Bakanlığı'ndan bir isim, emekli bir Suudi general ve krallığın eski danışmanıyla alenen el sıkıştı.
Bunu bir yıl sonra eski istihbarat şefi ve Suudi Arabistan'ın Washington Büyükelçisi Prens Türki el Faysal'ın eski bir general ve Başbakan Binyamin Netanyahu'nun eski danışmanı Yaakov Amidror ile aynı sahneyi paylaşması izledi.
Aynı yılın ilerleyen dönemlerinde bir başka emekli Suudi yetkili olan General Enver Eşki, iş adamları ve akademisyenlerden oluşan bir heyete liderlik ederek Kudüs'te İsrail Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ve İsrailli parlamento üyeleriyle bir araya geldi.
Riyad'ın onayı olmadan böyle bir seyahatin gerçekleşmesi pek olası değil.
Kasım 2017'de dönemin İsrail Enerji Bakanı Yuval Steinitz iki ülke arasındaki gizli temasları doğrulayan ilk üst düzey yetkili oldu.
Kendisine Riyad ile ilişkiler sorulduğunda şu yanıtı verdi: "Birçok Müslüman ve Arap ülkesiyle doğrudan de kısmen gizli ilişkilerimiz var ve genellikle bundan çekinmeyen taraf biz oluyoruz.
Steinitz, "İlişkileri gizli tutmakla ilgilenen genellikle karşı taraftır. Bizde genellikle bir sorun yok ama ister Suudi Arabistan'la ister diğer Arap ülkeleriyle ya da diğer Müslüman ülkelerle olsun, ilişkiler gelişirken karşı tarafın isteğine saygı duyuyoruz ve bunu gizli tutuyoruz." dedi.
Londra'daki King's College'ın savunma çalışmaları bölümünde yardımcı doçent olarak görev yapan Andreas Krieg'e göre düzenli olarak yapılan görüşmeler Suudi Arabistan'ın normalleşme için "uzun bir oyun oynamasının" bir parçası.
Krieg MEE'ye verdiği demeçte, "Bu, amaçlarına ulaşmak için çok sayıda küçük taktiksel yaklaşım kullandıkları bir deneme yanılma stratejisi" dedi.
Gizli resmi temaslar 2020 yılında Netanyahu'nun Muhammed bin Selman ile Suudi Arabistan'ın yeni mega kenti Neom'da bir araya gelmesiyle zirve yaptı.
İsrail başbakanına İsrail ordusu, ulusal güvenlik ve istihbarat şeflerinin yanı sıra dönemin ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da katıldı.
Toplantının İsrail tarafı tarafından kasıtlı olarak medyaya sızdırıldığı düşünülüyor.
Krieg, "İsrailliler, özellikle de Netanyahu hükümeti, ilerleme kaydettiklerini ve gösterecek bir şeyleri olduğunu göstermek için bunu ülke içinde de kullanıyor" dedi.
Delegasyonlar
Bazı ziyaret ve toplantılar gizli olsa da, son dönemde her iki tarafın da kamuya açık gerçekleştirdiği ziyaretlerde bir artış oldu.
Kendini "Suudi blog yazarı" olarak tanıtan ve ciddi bir İsrail hayranı olan Muhammed Suud, 2019 yılında İsrail Dışişleri Bakanlığı'nın resmi sponsorluğunda İsrail ve Filistin'e bir gezi düzenledi.
İki ülke arasında normalleşme çağrısı yapan Suud, kendisine "pislik", "ucuz" ve "Siyonist" diyen ve yüzüne tüküren Filistinliler tarafından işgal altındaki Doğu Kudüs'te bulunan Mescid-i Aksa'dan kovuldu.
Filistinliler İsrail destekçisi Suudi Arabistanlı gazeteciyi Mescid-i Aksa'dan kovdu
Öte yandan İsrailli Kanal 13'te askeri muhabiri Alon Ben-David, Temmuz 2022'de İsrail'e ait olmayan bir pasaportla Suudi Arabistan'ın başkentine gitti ve orada bir İsrailli olarak bulunmasına yönelik tepkilerini ölçmeye çalıştı.
Alon Ben-David, karışık bir tepki aldığını ve Suudi Arabistan ile normalleşmenin çok yavaş olacağını söyledi.
Özellikle son haftalarda Suudi Arabistan'a giden İsrailli heyetlerin kamuoyuna açıklanması hız kazandı.
Geçtiğimiz ay Riyad'da düzenlenen uluslararası bir e-oyun turnuvasında yarışan üç İsrailli, Suudi Arabistan'a İsrail pasaportu kullanarak gitmişti.
Açılış töreni provaları sırasında üç kişi İsrail milli marşını söylerken ve bir İsrail bayrağı tutarken görüntülendi. Suudi organizatörler daha sonra ana etkinlik sırasında ulusal marşları yayınlamama kararı aldı.
Günler sonra İsrailli yetkililer Suudi Arabistan'a kamuoyuna açıkladıkları ilk heyeti gönderdiler.
Unesco'nun "dünya mirası" listesini güncellemek üzere düzenlediği toplantı için beş kişilik bir heyet geldi.
AFP'ye konuşan İsrailli bir yetkili, "Burada olmaktan mutluyuz - bu iyi bir ilk adım" diyerek normalleşmeye atıfta bulundu.
"Görüşmelerin artık gizli olmamasının nedeni Biden ve Netanyahu'nun siyasi çıkarları"
Bunu bu hafta Turizm Bakanı Haim Katz'ın Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) konferansına katılmak üzere krallığı resmen ziyaret eden ilk İsrailli bakan olması izledi.
Kudüs İbrani Üniversitesi'nden Körfez ülkeleri araştırmacısı Michal Yaari MEE'ye yaptığı açıklamada, "Görüşmelerin artık gizli olmamasının ana nedeni Biden ve Netanyahu'nun siyasi çıkarları" dedi ve ekledi: "İsrail ve Suudi Arabistan arasındaki anlaşmanın kamuoyundaki itibarlarını arttıracağını umuyorlar."
Yaari, Suudi Arabistan Veliaht Prensi'nin iki ülke arasındaki ilişkilerin daha açık hale gelmesine halkın vereceği tepkiyi değerlendireceğini de ekliyor.
Krieg, "Suudi halkının ve daha geniş anlamda Müslümanların ve Arapların tepkisinin nasıl olduğunu görmeye çalışıyor" dedi. "Şu anda gördüğümüz şey normalleşme sürecinin normalleşmesi."
Ancak Krieg, bu tür açılımların tam ölçekli bir normalleşmenin yakın olduğu anlamına gelmediğini, Filistin'in tavizleri de dahil olmak üzere henüz çözülmemiş pek çok sorun olduğunu vurguluyor.
Krieg, "İsrailli devlet adamlarıyla temaslarda bulunabilir ve hatta İsraillilerin ülkenizdeki uluslararası bir konferansa katılmasına izin verebilirsiniz. Ancak bu İsrail ile normalleşeceğiniz anlamına gelmez." diyor.
Savunma işbirliği
Suudi ve İsrailli yetkililer arasında geçmişte yapılan görüşmelerin birçoğu ortak bölgesel rakipleri İran etrafında yoğunlaşmıştı.
Geçen yıl İsrailli diplomatik ve güvenlik yetkilileri MEE'ye BAE, Bahreyn ve Suudi Arabistan ile insansız hava araçları tehdidine karşı ortak bir savunma programı kurmak için görüşmeler yaptıklarını söyledi.
Washington tarafından desteklenen bu girişim, İran'ı ve Yemen'deki Husiler de dahil olmak üzere bölgedeki vekil güçleri püskürtmeye yönelik koordineli bir çabanın parçasıydı.
Wall Street Journal'a göre Mart ayında Mısır'ın tatil beldesi Şarm el Şeyh'te İsrailli ve Suudi askeri yetkililer arasında üst düzey bir toplantı gerçekleşti.
Katar, BAE, Bahreyn ve Ürdün'den heyetlerin yanı sıra ABD Merkez Komutanlığı'nın eski bir başkanı da toplantıda hazır bulundu.
Katılımcıların insansız hava araçlarından ya da balistik ve seyir füzesi saldırılarından kaynaklanan bir hava tehdidi tespit edilmesi durumunda hızlı bildirim sistemlerini koordine etmek üzere bağlayıcı olmayan bir anlaşma yaptıkları bildirildi.
Suudi Arabistan yedi yıllık bir kopuşun ardından bu yılın Mart ayında İran'la ilişkilerini yeniden kurdu ve bu gelişme muhtemelen İsrail'i memnun etmedi.
Ancak Krieg, İran Devrim Muhafızları ve Irak ve Yemen'de faaliyet gösteren vekil ağları da dahil olmak üzere İran "derin devletinin" bazı unsurlarının Riyad için hala bir çekişme konusu olduğunu belirtiyor.
Krieg, "Bu normalleşmeyi çok fazla yorumlamamalıyız" diyor ve ekliyor: "Hâlâ çok fazla güvensizlik var."
İran'a karşı ittifak, Suudi Arabistan ve İsrail arasındaki savunma koordinasyonuna dair ilk gelişme değil.
Temmuz 2015'te MEE Genel Yayın Yönetmeni David Hearst bir yorum yazısında Suudi Arabistan, Mısır ve İsrail arasında Filistinli Hamas'ı "ezmeyi" amaçlayan bağlantıları özetledi.
Suudi Arabistan'ın İngiltere'deki büyükelçisi Hearst'ü bu yazıdan dolayı eleştirerek "temelsiz yalanlar" olmakla suçladı.
Ancak İsrail istihbarat teşkilatı Mossad'a yakınlığıyla bilinen Debkafile haber sitesi, Hearst'ün Gazze'de Hamas'a karşı bir Suudi-İsrail ittifakının ortaya çıktığına ilişkin iddialarının birçoğunu doğruladı.
Teknoloji ve ticaret
Özellikle teknoloji alanında gizli ticari faaliyetlerin yanı sıra gelecekte daha açık işbirliği yapılacağına dair taahhütler de var.
Suudi Arabistan'ın İsrailli şirket NSO Group tarafından üretilen ve siyasi muhaliflerin telefonlarını hacklemek için kullanılan kötü şöhretli casus yazılım Pegasus'un alıcısı olduğu iddia ediliyor.
New York Times'ın haberine göre Riyad bu yazılımı ilk olarak 2017 yılında, İsrailli savunma yetkililerinden oluşan küçük bir ekibin Riyad ile gizli bir diyaloga girmesinin ardından 55 milyon dolar karşılığında satın aldı.
İsrail Savunma Bakanlığı, Ekim 2018'de Suudi ajanlar tarafından öldürülmeden önce gazeteci Cemal Kaşıkçı'yı izlemek için Pegasus'u kullandığı iddialarının ardından Riyad'ın casus yazılım lisansını yenilemeyi reddetti.
Ancak Muhammed bin Selman'ın Netanyahu'yu doğrudan aramasının ardından lisans yenilendi. Netanyahu ise haberleri yalanladı.
Başka bir yerde, İsrailli bir teknoloji firması olan IntuView, "potansiyel teröristleri" izlemek için Suudi Arabistan'la birlikte çalıştığını söyledi. Şirket ayrıca Suudi vatandaşlarının verilerini tarayarak krallığın "Vizyon 2030" ekonomik çeşitlendirme stratejisinin belirlenmesine yardımcı oldu.
Şirketin kurucusu, İsrail kimliğini gizlemek için bir offshore şirket kurduğunu söyledi.
Şirketin daha uzun vadeli hedefleri de var: MEE Nisan ayında, büyük bir İsrail yatırım fonu tarafından desteklenen Suudi Arabistan ve İsrail'i birbirine bağlayan fiber optik kablo önerisinin Riyad'da "ilgi gördüğünü" açıkladı.
Trans Avrupa Asya Sistemi olarak bilinen 20,000 km'lik kablo, BAE, Bahreyn, Katar ve Umman'ın yanı sıra Fransa'daki Marsilya ile Hindistan'daki Mumbai arasındaki bir güzergahta Ürdün ve Filistin'den de geçecek.
Sektör kaynaklar MEE'ye projenin Riyad'da ilgi gördüğünü ve ABD hükümeti tarafından da desteklendiğini söyledi.
Bir denizaltı kablo danışmanı, İsrail-Körfez bağlantısının "İsrail'in adının geçmesi bile çok hassas" olduğu için daha açık bir şekilde ifşa edilmediğini söyledi.
İki ülkeyi birbirine bağlayan bir başka gelecek projesinde İsrail, Körfez krallığına ulaşmayı amaçlayan 27 milyar dolarlık bir demiryolu genişletme projesini de duyurdu.
Netanyahu Temmuz ayında yaptığı açıklamada "Gelecekte... İsrail'i trenle Suudi Arabistan'a ve Arap yarımadasına bağlayabileceğiz" dedi.
Hava sahası
Uçuş yolları ve hava sahası iki ülke arasında bir başka "dostluk alanı" oluşturmuştur.
Temmuz 2022'de Suudi Arabistan hava sahasını tüm sivil uçuşlara açacağını duyurdu. Krallık daha önce İsrail'e veya İsrail'den seyahat eden İsrailli ve İsrailli olmayan şirketlerin uçuşlarını yasaklamıştı.
Duyuru, Biden'ın İsrail'den doğrudan Suudi Arabistan'a uçmasından sadece saatler sonra yapıldı.
Karardan bu yana Hindistan ve Çin gibi ülkelerden İsrail'e giden ve gelen uçuşların Arap Yarımadası üzerinden geçmesine izin verilerek uçuş süresinden ve önemli miktarda yakıttan tasarruf sağlandı.
Geçtiğimiz ay Tel Aviv'e giden bir Air Seychelles uçağı teknik sorunlarla karşılaşınca Suudi Arabistan'a planlanmamış bir iniş yaptı. Uçakta bulunan 128 İsrailli geceyi Suudi sahil kenti Cidde'de geçirdi.
İlk kez İsrail'e giden bir ticari uçağın Suudi Arabistan'a inişine izin verildiği düşünülüyor.
Netanyahu o sırada yaptığı açıklamada, "Suudi yetkililerin, uçakları zorluklarla karşılaşan ve Cidde'ye inmek zorunda kalan İsrailli yolculara gösterdikleri sıcak karşılama için çok müteşekkirim ve herkesin evine dönmesinden dolayı mutluyum" dedi.
Ummanlı yetkililer de aynı şeyi yaptı ve Şubat ayında hava sahalarını İsrailli havayolu şirketlerine açtı.
Bu noktaya kadar, Suudi hava sahası kullanıma açılmış olsa bile, İsrailli havayolları krallık üzerinden uzun mesafeli uçuşlar için bir koridor açamamış ve bu nedenle Arap yarımadasını baypas etmeye devam etmek zorunda kalmıştı.
İlişkilerin normalleşmesine yönelik bir başka adım olarak İsrail, İsrail vatandaşı Filistinlilerin Hac ve Umre ibadetlerini yerine getirmek üzere doğrudan krallığa uçmalarına izin vermek için Suudi Arabistan ile müzakereler yürütüyor. Ancak bu konuda henüz bir anlaşma sağlanabilmiş değil.
Rayhan Uddin tarafından kaleme alınıp Middle East Eye'de yayınlanan bu yazı Mepa News okurları için Türkçeleştirildi. Yazıda yer alan ifadeler Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.