Tacikistan'da bağımsızlık sonrasında, Komünizm döneminden kalan idareciler ve İslami kesim arasında iç savaş patlak vermişti.
1990'lı yılların ortasında İslam dünyasında öne çıkan çatışmalardan biri olan Tacikistan İç Savaşı'na dair dosyamızı ilgilize sunuyoruz.
Orta Asya ülkelerinden Tacikistan, 19. yüzyılın ikinci yarısında Rus Çarlığı tarafından işgal edilmişti.
Rusya'da 1917 yılındaki Komünist Devrim'in ardından Tacikistan'da Tacik Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kurulmuştu.
Tacikistan haritası
Afganistan ve Çin'e sınırı nedeniyle stratejik önemde olan Tacik Sovyet Cumhuriyeti 143 bin kilometrekare araziye ve 1989'da gerçekleştirilen en son Sovyetler Birliği nüfus sayımına göre 5.092.603 nüfusa sahipti.
Bu nüfus sayımına göre ülke nüfusunun %62,3'ü Tacik, %23,5'i Özbek, %7,6'sı ise Ruslardan oluşuyordu.
Tacikistan'da en son gerçekleştirilen nüfus sayımı olan 2010 sayımına göre Tacikistan'ın nüfusu 7.564.502'ye, Tacik oranı %84,3'e çıkarken Özbek oranı %13,8'e, Rus oranı ise %0,5'e düşmüştür.
Ülkedeki dini dağılıma dair son yapılan tahminlere göre Tacikistan halkının %95,5'i Sünni %3'ü Şii, %1,5'u da Hristiyanlık başta olmak üzere diğer inançların mensubudur. Tacik ve Özbeklerin yoğun olarak Sünni, ülkenin doğusundaki dağlık kesimlerde yaşayan Pamirilerin Şii, kalan Rus nüfusun ise Hristiyan ağırlıklı olduğu bilinmektedir.
Sovyetler Birliği'nin katı dini baskılarına rağmen Tacikistan'da Sovyet döneminde de dindarlık oranı yüksek seyretmiştir.
Tacikistan'ın bağımsızlığı (Eylül 1991)
Sovyetler Birliği'nin 1991'de dağılma sürecine girmesiyle bağımsızlık ilanında geç kalan Tacikistan'ın yerel Komünist yöneticileri halktan gelen yoğun baskılarla karşı karşıya kaldı.
Bu baskılar sonucunda yöneticiler, 9 Eylül 1991'de Tacik Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin Tacikistan olarak bağımsız olduğunu ilan etmek zorunda kaldı.
Sovyet dönemi Tacikistan yöneticisi Rahman Nebiyev (1930-1993) bağımsızlık sonrası düzenlenen 24 Kasım 1991 seçiminde Cumhurbaşkanı olarak seçildi.
Ancak Tacik muhalefet, seçimlere hile karıştırıldığını belirterek bu kararı tanımadı.
Halkın tepkisinin yükselişi
Rahman Nebiyev başta olmak üzere Sovyet dönemi yöneticilerinin yeni dönemde de ülkeyi yönetmeye devam etmeye çalışması halkta büyük tepki doğurdu.
Rahman Nebiyev
Diğer bağımsızlığını kazanan eski Sovyet cumhuriyetlerinde olduğu gibi Tacikistan'da da büyük bir ekonomik krizin patlak vermesi halkın tepkisini daha da artırdı.
Tacikistan halkının dindar yapısının da, Komünistlerin halen idarede bulunmasına yönelik tepkide rol oynadığı gözlemleniyordu.
Tacikistan'da protestolar (Mart 1992)
2 Mart 1992'den itibaren Tacikistan'ın başkenti Duşanbe başta olmak üzere şehirlerinde halkın geniş katılımıyla Rahman Nebiyev ve yönetiminin istifasını isteyen protesto gösterileri başladı.
Protestocular Nebiyev'in seçimlere hile karıştırdığını, başlarında Komünistleri istemediklerini, Tacikistan'da İslami bir devlet talep ettiklerini belirtiyorlar ve ekonomik krize tepki gösteriyorlardı.
1992 protestoları
Protestolarda Tacikistan İslami Diriliş Partisi (Nahzat), Halk Dirilişi Hareketi, Demokrat Parti gibi organize yapılar da yer alsa da protestolar büyük ölçüde organize olmayan tepkisel bir halk hareketiydi.
Tacikistan İslami Diriliş Partisi (Nahzat) bayrağı
Halkın temel taleplerinden biri de, Tacikistan Komünist Partisi'ne ait malların kamulaştırılması ve ekonomik sorunların önüne geçilmesiydi.
Nisan 1992'de Nebiyev rejiminin protestoculara ateş açmaya başlaması üzerine Mayıs 1992'de muhalefet de rejim güçlerine silahlı karşılık vermeye başladı. Böylece Tacikistan İç Savaşı resmen başlamış oldu.
Başkent Duşanbe'de ordu ve protestocular karşı karşıya, 1990
Muhalefetin Zaferi (Mayıs-Eylül 1992)
İslami kesimlerin ağırlıklı olduğu muhalefet halk desteğine dayanarak iç savaşın başında sürpriz bir başarı elde etti.
Ülkenin doğu yarısındaki dağlık tüm bölgeler muhalefet tarafından ele geçirildi.
Başkent Duşanbe'de süren çatışmalar ise halkın büyük kısmının muhalefeti desteklemesi nedeniyle Nebiyev rejiminin yenilgisiyle devam etti.
Duşanbe'de yıkılmış bir Lenin heykeli, 1991
Ağustos-Eylül 1992'de muhalif güçler Nebiyev'e bağlı birliklere karşı başkent Duşanbe'de son taarruzuna girişti.
Eylül başında Duşanbe muhalefetin eline geçti.
7 Eylül 1992'de Duşanbe Havaalanı'ndan Rusya'ya kaçmaya çalışan Rahman Nebiyev havaalanı yolunda muhalif savaşçılarca esir alındı.
Rahman Nebiyev, cumhurbaşkanlığından istifa ettiğini açıklaması karşılığında muhalefetçe serbest bırakıldı.
Rusya ve Orta Asya rejimlerinin Tacikistan'a müdahalesi (1992-1993)
Tacikistan'da İslami ağırlıklı muhalefetin Rusya destekli ve eski Komünist rejim yönetimi devirmesi Rusya ve başta Özbekistan'ınki olmak üzere Orta Asya rejimlerini tedirgin etti.
Orta Asya cumhuriyetlerindeki rejimlerin tümü Nebiyev rejimi gibi Sovyet döneminden kalma isimlerdi.
Tacikistan'daki İslami halk ayaklanmasının diğer Orta Asya cumhuriyetlerindeki halka örnek olabileceğini düşünen Rusya ve Orta Asya rejimleri, Tacikistan'a askeri müdahale kararı aldı.
Başkent Duşanbe'nin büyük ölçüde muhalefete geçmesine rağmen ülkenin batısındaki bazı bölgelerde eski rejim hüküm sürmekteydi. Nebiyev'in devrilmesinin ardından geçici cumhurbaşkanı ilan edilen Akbarşo İskenderov'a(1951-) Rusya ve Orta Asya rejimleri kendilerinin ülkeye müdahalede bulunup eski rejimi tesis edebileceklerini belirtti. Bu müdahalenin meşrulaşması için kendilerinden müdahale talep etmesini istediler. İskenderov bu teklifin üzerine Rusya ve Orta Asya rejimlerini "teröristlere karşı Tacikistan yönetimini korumak üzere" resmen Tacikistan'ı işgale davet etti.
Tacikistan'da Rus birlikleri ve Genel Komutan Yardımcısı
Muhalefetin organize halde olmaması ve işgal ordularının gücü nedeniyle, muhalefet güçleri çatışmaların ardından Duşanbe'den çekilmek zorunda kaldı. Rus ve Orta Asya rejimleri orduları ve Tacik Komünist milisler Duşanbe'de muhalefete yönelik katliama girişti.
20 Kasım 1992'de, halen Tacikistan Cumhurbaşkanı olan Emomali Rahmanov (İmamali Rahman) (1954-) geçici cumhurbaşkanlığı makamına getirildi.
Rahman, babası Sovyet askeri ve kendisi son döneminde Tacik Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti yöneticilerinden olan Komünist idarecilerdendi. Rusya'nın desteğiyle muhalefeti sert biçimde ve katliamlara başvurarak yok etme yolunu seçti.
İslami ağırlıklı Tacik muhalefeti, Rusya destekli dış güçler karşısında sınırlı sayıda silahlarıyla ülkenin orta kesiminde tutunmaya çalışırken, ülkenin doğusundaki dağlık bölgeler olan Ğarm bölgesinde Ğarmi etnik grubu, Gorno Badahşan bölgesinde ise Pamiri etnik grubu kendi özerk cumhuriyetlerini ilan ettiler.
Ayrıca 1995-1996 sürecinde, Tacik rejimi içerisinde de Albay Mahmud Khudaiberdiev bir ayaklanmada bulunarak, ülkenin güneybatı kesimini kontrolüne aldı. Bu kontrol uzun soluklu olmayacaktı.
Muhalefetin yeniden organizasyonu, Afganistan faktörü ve savaşın kilitlenmesi (1993-1996)
Rus müdahalesiyle Duşanbe'yi kaybedip ülkenin orta kesimlerinde tutunan muhalefet 1993'te yeniden organize olup kendi arasında daha fazla dayanışmayı ve yeni kurulan Afganistan İslam Cumhuriyeti'nden yardım almayı hedefledi. Böylece İslami ağırlıklı 'Birleşik Tacik Muhalefeti' kuruldu.
Fakat Tacik muhalefeti hedeflediklerini elde edemedi. Muhalefet ismen birleşse de ideolojik farklılıklar ve grupsal çekişmeler nedeniyle gerçek bir birleşme gerçekleşmedi.
Afganistan'dan faydalanma konusunda da Tacik muhalefeti çeşitli zorluklar yaşadı. Tacik muhalifler, yeni kurulan İslam cumhuriyetinden ve Afganistan'da Sovyet işgaline karşı direniş nedeniyle biriken silah stoğundan istifade etmek istiyordu. Ancak Afganistan'ın da bir iç savaşa sürüklenmesi ve sınır hattından nakliyenin zorluğu sebebiyle bu hayata geçirilemedi.
İlerleyen yıllarda, bu dönem Afganistan'dan Tacikistan'a geçmek isteyen Afgan ve yabancı gönüllüler, sınır hattının oldukça zorlu olduğunu, dağlık bölgeleri ve nehirleri aşarak Tacikistan'a ulaşma sürecinin sürdürülebilir olmadığını vurgulamıştır.
Nisan 1992'de Afganistan'ın başkenti Kabil'deki Komünist rejimi deviren Afgan gruplar hemen ardından iktidar için çok şiddetli bir iç savaşa tutuştuklarından Tacikistan'daki gelişmelerle ilgilenmediler. Savaşta olduklarından ve ellerindeki silahlar, siyasi üstünlük kurabilmek için kendilerine gerektiğinden, bu silahların Tacik muhalefetine ulaşmasına mani oldular.
Tacik muhalefeti Afganistan'daki serbest silah piyasasından silah aramaya giriştiyse de maddi sıkıntısı nedeniyle yüklü alımlar yapamadı. Üstelik bu silahların muhalefetle tam anlamıyla beraberlik içinde olmayan Şii-İsmaili Pamirilerin bölgelerinden taşınması gerekliliği, muhalefetin Pamirilere muhtaç kalmasına yol açtı.
Bu nedenlerle Tacik muhalefeti bir müddet sonra elinde tuttuğu bölgeleri savunmaya odaklanmak zorunda kaldı ve 1996'ya değin savaş kilitlendi. 1995'te muhalefetin zafer ümidi hemen hemen kalmadı.
Rus ordusu ve Rahman rejimi milislerinin katliamlarından kaçan yüz binlerce sivil Afganistan'a sığındı. Fakat Afganistan'daki iç savaş bu mültecilerin iaşesini yurt dışından yardım etmek isteyenler için de zorlaştırdı.
Özbekistan İslami Hareketi ve diğer cihat yanlısı gruplar da Tacik muhalefetine destek amacıyla savaşa katılacaktı.
Afgan grupların iç savaşına katılmak istemeyen pek çok yabancı savaşçı Tacikistan'ın Afganistan'a sınırı olmasından yararlanarak, zorlu yolculuklarla Tacikistan İç Savaşı'na katıldılar.
Hattab Tacikistan İç Savaşı'nda (1993-1995)
Bu gönüllülerden biri de Komutan Hattab'dı.
Suudi Arabistan asıllı ünlü yabancı savaşçılardan Samir bir Salih es Suveylim (Komutan Hattab) Çeçenistan Savaşı'na katılmasıyla bilinse de, Çeçenistan'daki savaşa katılmadan önce 1993'te Tacikistan İç Savaşı'na katılmıştı.
1988'de 19 yaşında ilk kez Sovyet işgaline karşı verilen savaşa gönüllü olarak katılan Hattab ilerleyen dönemde Afganistan'da kaldı. Hattab, Tacikistan İç Savaşı'nın Rusya ve yerli ortakları tarafından İslam'a ve Müslümanlara karşı verilen bir savaş olduğu kanaatine vardığından 1993'te Tacik muhalefeti safında savaşmak üzere Afganistan'dan Tacikistan'a geçti.
Hattab, Tacikistan'daki çatışmalarda bir el yapımı bombayı kullandığı sırada, bombanın elinde infilak etmesi sonucu sağ elinin iki parmağını kaybetti.
Tacikistan İç Savaşı'nda 1,5 yıl yer alan Hattab bu savaşın kilitlenmesi ve Tacik muhalefeti cephesinde anlaşmazlıklar çıkması üzere yeni başlayan Çeçenistan Savaşı'na katılmak üzere 1995 başında Tacikistan'dan ayrıldı.
Rus ordusu ve Rahman rejiminin savaş suçları
1992'den itibaren Rus ordusu ve Rahman rejimi güçleri katliam, işkence ve zorunlu tehciri bir savaş yöntemi olarak kullanmıştı. Ülke geneline yayılan bu uygulamalar Ğarmilere ve Pamirilere karşı daha da yoğunlaşmıştı.
Rus ordusuna bağlı özel Spetsnaz birlikleri Tacikistan'da, 1992
Bu iki muhalif ve Tacik olmayan topluluğun ülkenin doğusundaki dağlık bölgelerde yaşaması nedeniyle bu bölgeleri insansızlaştırmayı hedefleyen Rusya ve Rahman soykırıma varan uygulamalara gitmişti.
Tacikistan İç Savaşı'nda hayatını kaybeden yaklaşık 100 bin kişinin büyük çoğunluğunu Rusya ve Rahman güçlerince katledilen siviller oluşturmaktadır.
Rus uçakları bu savaşta Afganistan'ın kuzeyindeki Tacik mülteci kamplarını dahi "terörist oldukları" iddiasıyla bombalamıştır.
Savaş bitiyor (1996-1997)
Muhalefetin savaşı kazanmaktan ümidini kestiği, bununla beraber elindeki bölgeleri muhafaza ettiği bir dönemde Mayıs 1996'da BM Tacikistan'daki iç savaşın anlaşmayla bitirilmesi çağrısında bulundu.
Barış görüşmelerine, Afganistan'daki Tacik liderler Ahmed Şah Mesud ve Burhaneddin Rabbani gibi isimler de aracılık etti.
Yine 1996'da İran yoğun biçimde Tacikistan'daki savaşın anlaşma yoluyla bitirilmesi yönünde bu krize müdahil oldu.
İran'ın müdahalesinin zamanlaması Afganistan'daki gelişmelerle ilgiliydi. 1996'da İran ile zıt politikalara sahip olan Taliban Afganistan'da iktidara gelmişti. İki güç ilerleyen yıllarda savaşın eşiğine gelecekti.
Taliban'a karşı Afganistan'da oluşturulan ve İran'ın desteklediği Kuzey İttifakı'nın en güvenli ikmal rotası Tacikistan olabilirdi. Tacikistan'daki iç savaş ve bu savaştaki cepheler Kuzey İttifakı'nın ikmalini imkansız kılıyordu. İran, 1996'dan itibaren muhalefeti anlaşmaya ikna etmek için özel çaba sarf etti.
İranlı general Kasım Süleymani, Kuzey İttifakı güçlerine eğitim vermek üzere gittiği Kuzey Afganistan'da Ahmed Şah Mesud ile beraber, 1993
Muhalefetin kendi içinde ayrılıklar yaşadığı 1997'de muhalefetin ana unsurları zaferden ümidi kestiklerinden Rusya'nın iktidarı paylaştırma sözüne dayanarak barış müzakerelerine dahil oldular.
27 Haziran 1997'de Moskova'da imzalanan barış anlaşmasıyla savaş resmen bitti. Anlaşmaya göre muhalefete bakanlıkların %30'u verilecek, Rahman iktidarda kalacak ve 1999'da ülke cumhurbaşkanlığı seçimine gidecekti.
Bu anlaşmaya rağmen Tacikistan'da çatışmalar 1998 sonuna kadar sürdü.
Muhalefete verilen sözler tutuldu mu?
27 Haziran 1997 Moskova Anlaşması'yla muhalefete verilen güç paylaşımı ve serbest seçimler sözleri ilerleyen dönemde tutulmadı. Muhalefete başlangıçta verilen bakanlık ve benzeri pozisyonlar baştan itibaren işlevsizleştirildi ve zamanla muhalefetin elinden tamamen alındı.
6 Kasım 1999'da gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı seçimi verilen sözlerin aksine serbest bir seçim olmadı. Seçimde İmamali Rahman'a karşı anlaşmayla silah bırakan İslami Diriliş Partisi'nin adayı Devlet Osman yarışmaktaydı.
Fakat kimsenin inandırıcı bulmadığı biçimde Rahman'un oyların %97,6'sını, Devlet Osman'ın ise oyların %2,1'ini aldığı açıklandı. İlerleyen dönemde de Rahman'ın tüm seçimleri inanılmaz farklarla kazandığı açıklanmaya devam edildi ve muhalefet iktidardan tamamen uzaklaştırılıp susturuldu.
Böylece Tacik muhalefeti 27 Haziran 1997 Moskova Anlaşması'nda Rusya, İran ve Rahman rejimince aldatıldıklarına kanaat getirdiler. Zamanla Tacikistan'daki İslami muhalefet, baskı politikalarıyla tamamen engellendi. İslami Diriliş Partisi liderleri ve yöneticileri baskı altına alınarak hapsedildi ve siyasetten yasaklandı. İç savaş sürecinde partinin lideri olan Said Abdullah Nuri'nin 2006 yılında kanserden öldüğü açıklandı. Faaliyetleri yeraltına çekilen parti şu anda merkezini Avrupa'ya taşımış durumda. Tacik yönetimi, ülkedeki muhalefeti "Nahzat" veya "Hizbut Tahrir" üyesi oldukları iddiasıyla baskı altına alıyor. Ülkede ciddi insan hakları ihlalleri yaşandığı rapor ediliyor.
Tacikistan'da İslam karşıtı uygulamalar
İmamali Rahman, aynı zamanda ülkede İslam karşıtı politikalarıyla da anılan bir isim.
Rahman, İslam'ın sakal, tesettür, camide namaz, hac, İslami eğitim gibi birçok uygulamasını kısıtladı veya yasakladı.
2020 yılında, ülkede tarımla uğraşan kişilerden Ramazan orucunu ertelemelerini istedi.
Başörtüsünün "önerilmeyen giysi" kategorisine alındığı, siyah renkte tesettür giyiminin de bu kapsamda değerlendirildiği Tacikistan'ın Cumhurbaşkanı İmamali Rahman 2017 yılında yaptığı bir konuşmada "kadınların kullandığı başörtüsü ve siyah giysilerin Tacik geleneklerine uygun olmadığını ve uzun sakal bırakmanın dinle ilişkisinin bulunmadığını" söylemişti.
"Allah'ı kalp ile sevin" diyen Rahman, dindar Müslümanlara "takvalarını dış görüntü ile göstermeyi durdurmalarını" tavsiye etmişti.
Tacik lider ayrıca insanları "kendi kültür ve geleneklerini unutmamaya, gençleri ise internet üzerinden yapılan yabancı kültür ve geleneklere uymamaya" davet etmişti.
Ülkede Müslümanlara yönelik baskının zaman içerisinde arttığı göze çarparken, bu politikaların Çin'in Doğu Türkistan'daki İslam karşıtı siyasetine benzer bir şekle bürünmesinden endişe ediliyor.
Kaynak: Mepa News Akademi