Afganistan'da 17. yılına giren ABD müdahalesi sürüyor. Ülkede ABD'ye ve ABD destekli Kabil hükümeti güçlerine karşı savaı sürdüren Taliban, ABD halkına yönelik bir açık mektup yayınladı. Taliban mektupta, ülkede süren ABD askeri müdahalesine birçok açıdan değinirken, ABD halkını hükümetlerini Afganistan konusunda zorlamaya çağırıyor. Taliban tarafından yayınlanan uzun mektup, Mepa News tarafından tercüme edildi. (Not: Parantez içindeki notlar tercümana aittir.)
İslam Emirliği’nin Amerikan Halkına Açık Mektubudur!
Amerikan halkı, bağımsız sivil toplum örgütlerinin yetkilileri ve barış yanlısı milletvekilleri!
Bu satırlarda yazan ve Afganistan’da neler kaybedip neler kazandığınızı ispat eden bilgileri önyargısız ve sağduyulu bir şekilde okumanızı ve Amerikan kuvvetlerinin geleceğini yeniden masaya yatırmanızı temenni ediyoruz.
Ey Amerika Halkı!
Hepiniz siyasi liderlerinizin bundan tam 17 yıl önce ülkemizi işgal için askeri bir operasyon başlattığını biliyorsunuz. Ülkemizi işgaliniz, kendi bağımsız devletinizin ulusal savaş sebeplerine ve hukuk sistemine aykırı olmakla kalmayıp aynı zamanda bütün uluslararası kuralları ve düzenlemeleri de ihlal etmiştir. Hiçbir hukuki gerekçesi olmayan bu işgal girişimini halkın gözünde haklı çıkartmak adına devletinizin başında bulunanlar tarafından sizlerin önüne şu üç ana neden sürüldü;
- Afganistan sınırları içerisindeki sözde teröristlerin bertaraf edilerek güvenliğin sağlanması
- Hukuk ve nizamın sağlanması için yerel bir hükümet kurulması
- Uyuşturucunun önünün kesilmesi
Savaş aşığı liderlerinizin, hukuk dışı bu savaş ile bu üç sloganı ne derecede gerçekleştirebildiğini gelin beraber analiz edelim.
Güvensizliğin ve Çatışmaların Artması:
Eski Başkanınız George W. Bush, 2001 yılında Afganistan’ın işgali emrini verdiğinde, bu mücrim girişimi haklı çıkarmak için “İslam Emirliği’nin(Taliban) ve El-Kaide’nin ortadan kaldırılması” bahanesini kullandı.
17 yıldır devam eden bu kanlı savaş, hayatlarını kaybeden askerleriniz ve uğradığınız mali kayıplara rağmen, şu anki Başkanınız Donald Trump da bölgedeki güvensiz ortamın arttığını, sadece birlik sağlamış bir İslam Emirliği’ne karşı değil birden fazla grupla savaşıldığını konuşmalarında dile getirdi.
23 Ağustos 2017 tarihinde, ülkenizin Afganistan ve Güney Asya Stratejisini açıkladığı konuşmada Donald Trump bunları açık bir şekilde beyan etti. 17 yıl sonra, tekrar aynı hukuk dışı işgal ve Afgan halkına karşı olan savaşa devam kararı verdi. Devletinizin başındakiler, Afganistan içerisinde artık birden fazla birbiriyle savaşan gruplar olduğunu kendileri itiraf etmektedir. Bu durum, bizim görüşlerimizi kanıtlayıcı bir tablo ortaya çıkartmaktadır. Zira, işgal öncesinde Taliban tarafından kurulan işler haldeki ve sorumluluklarını yerine getiren bir hükümetin zor kullanılarak görevden uzaklaştırılmasının sonucu olarak Amerikalılar ülkede anarşi ortamının oluşmasına adeta ön ayak olmuşlardır.
Anlayış olgusundan mahrum liderleriniz tarafından sizlere sunulan bahaneler ne olursa olsun, adına ne denilirse denilsin, asıl gerçek şudur ki; aralarında kendini savunmaktan aciz kadın ve çocukların da olduğu on binlerce masum Afgan sizin ordunuz tarafından şehid edilmiş, yüzbinlerce Afgan yaralanmış ve binlercesi de Guantanamo’da, Bagram’da ve diğer gizli hapishanelerde sadece insani değerlere değil, aynı zamanda Amerikan kültürünün ve medeniyetinin sahip olduğunu iddia ettiği tüm değerlere zıt koşullarda ve muamele altında tutsak edilmiştir.
Bu orantısız savaşta, kendi resmi askeri kaynaklarınızın da onayladığı 3546 Amerikan ve diğer yabancı asker öldürüldü. 20.000’den fazla Amerikan askeri yaralandı ve on binlerce eski asker psikolojik rahatsızlıklara yakalandı. Bu veriler askeri makamlar tarafından onaylanan veriler olup, gerçekte verilen zaiyatın kat ve kat altında olup asıl verileri liderleriniz sizlerden kasıtlı olarak saklamaktadır. Buna ilaveten bu savaş ülkenize trilyonlarca dolara mal oldu ki bu da Afganistan Savaşını ülke tarihinizin en kanlı, en uzun ve en pahalı savaşlarından birisi olduğunu gözler önüne sermektedir.
Kaos ve Dünyanın En Yozlaşmış Rejimi:
Amerika’nın görevi, diğer ülkeler için kanunlar hazırlamak veya insanların kendilerini nasıl yönetmesi gerektiğine dair önerilerde bulunmak olmamasına rağmen Afganistan’ın işgali için George W. Bush tarafından öne sürülen ikinci sebep ülkede sözde meşru bir hükümet kurulmasıydı. 17 yıldır sürdürülen savaş, binlerce Amerikan ve koalisyon askerinin hayatları ve milyarlarca dolar sonucunda Afganistan’da kurulan söz konusu hükümet sırasıyla idari, hukuki, askeri ve siyasi olarak şu başarıları elde etmiştir:
Dünya üzerindeki en yüksek yolsuzluk oranı.
Dünya üzerinde insan haklarını en fazla ihlal eden hükümet olunması.
Dünya üzerinde en fazla toprak gaspı yapan ve uluslararası yardımları zimmetine geçiren hükümet olunması.
Dünya üzerinde kadınlara karşı şiddetin en yaygın olduğu hükümet olunması, vb.
Amerikan işgali ile birlikte kurulan yozlaşmış hükümetin en son saçmalığı da dünya üzerinde eşi benzeri görülmemiş bir şekilde, yerleşmiş bütün ülke yönetimi kurallarına ters biçimde iki başlı bir yönetim sistemini hayata geçirmesidir.
Uyuşturucu Maddelerin Üretimi ve Yaygınlaşması:
Afganistan’ın işgal edilmesi adına, George W. Bush tarafından öne sürülen üçüncü sebep, uyuşturucun önlenmesi ve ortadan kaldırılmasıydı. 17 yıldır devam eden savaş sonucunda, Afganistan’daki uyuşturucu üretimi ve ticaretine dair verileri hep birlikte inceleyelim.
UNODC (Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi) verilerine göre, Amerikan işgali öncesinde Afganistan’da sadece 185 hektarlık alanda haşhaş üretimi yapılmaktaydı Taliban kontrolündeki hiçbir noktada (buradaki eroin bağımlılarının sayısı yok denebilecek kadar azdı) bir üretim söz konusu değildi. Amerikan işgalinin ardından aynı kurumun verilerine göre haşhaş üretimi yapılan arazi miktarı 328.000 hektara ulaştı ve 17 yıllık işgalin gölgesi altında eroin bağımlısı Afganların sayısı 3 milyona ulaştı.
UNODC tarafından yayınlanan 21 Aralık 2017 tarihli rapora göre, 1 yıl öncesine göre ülkedeki uyuşturucu üretimi %87, haşhaş üretimi ise %63 arttı. Toplam uyuşturucu üretimi ise rekor kırarak 9.000 metrik ton seviyesine yükseldi.
Ey Amerikan Halkı!
Dünya üzerindeki gelişmiş ve medeni milletler arasında olduğunuzu iddia etmektesiniz. Afganistan’da şu anda faal olarak görev yapan hükümeti siz kurdunuz o yüzden –mantık ve vicdan çerçevesinde- bu hükümetin yaptıklarının eleştirisini ve yargısını sizlere bırakıyoruz. Hali hazırdaki sistem ve gerçekleştirdiği değişiklikler, güvensizlik, kaos ve uyuşturucu üretimindeki %87’lik artış reform mudur yoksa insanlık suçu mudur? Kararı sizler verin.
Yetkililerinizin verdiği resmi rakamlara göre Afganistan içerisinde çeşitli yeniden imar projeleri gerçekleştirmek için on milyarlarca doların harcandığı iddia edilmektedir. Sizlerden toplanan vergiler burada hırsızlar ve katiller arasında pay ediliyor.
Kabil Bankası’ndan (Kabul Bank) rüşvetçi ve yozlaşmış yetkililer tarafından tek sefer 800 milyon doların çalınması sadece basit bir örnektir. Emek vererek kazandığınız paralarınızın bu derece yoldan çıkmış bir sistem tarafından heba edilmesine razı mısınız?
Amerikan hukukunun ve kültürünün neresinde, bir Başbakan Yardımcısının 70 yaşındaki bir ihtiyar adama cinsel saldırı suçlusu olması, ilaveten yüzlerce başka insanlık suçuna adının karışması yazmaktadır?
İddia ettiğiniz hukuk üstünlüğü, çağdaşlık ve medeniyet ilkeleriniz bunlar mıdır?
Afganistan’da öldürülen 3546 askeriniz böyle bir sistemin inşası ve idamesi uğruna mı hayatlarını verdi?
Uzmanlarınız, entelektüelleriniz ve tarafsız analizleriniz sorularımıza bir cevap verebilir mi?
Şunu anlamalısınız ki; halkımız başlarına gelen bütün bu felaketleri bizzat yaşıyor, izliyor ve analiz ediyor. Tam da bu yüzden, sizin askeri desteğiniz altında çalışan rejimin ve bu oluşum içerisine toplaşmış isimlerin halkımızın gözünde meşru bir yönetim olmak bir yana, bir gasp çetesi, yağmacılar, mafya kılıklı savaş ağaları ve uyuşturucu tacirleri olarak yer alıyorlar. Bu kesime karşı direnmeyi ise halk kendilerinin hukuki, ahlaki ve milli bir yükümlülüğü olarak bellemiş durumdadır. Bu sistemi dikte etmek adına sizin tarafınızda yer alanlar milletimize ve ulusal çıkarlarımıza ihanet suçu işlemektedirler. Sizin yozlaşmış rejiminize karşı silahlı direniş içinde bulunanlar ise, vatanlarının, ulusal çıkarlarının, bağımsızlıklarının ve bunlarında yanında şereflerinin müdafileri olup, Afgan halkı tarafından kahramanlar olarak el üstünde tutulmaktadır. Amerikan medyasının, Afgan direnişine karşı giriştiği karalama kampanyası ve onları Afgan özgürlük savaşçıları yerine yabancı teröristler olarak yaftalaması meselesi ve herhangi dayanağı olmayan iddiaların asıl amacı kendi utanç verici mağlubiyetlerini gizlemekten ibarettir. Bu propagandayı reddederek sadece şunu söylüyoruz; eğer Afganistan diyarında dış destekli birilerinin başarı elde edebilme gibi bir şansı olsaydı, Amerikalı işgalciler ve onların koalisyon güçleri ile rejim kesin bir şekilde galip gelirlerdi zira, arkasında Amerika Birleşik Devletleri gibi güçlü bir ülkenin askeri ve siyasi desteğinin yanı sıra NATO gibi üstün teknik ekipmanlara sahip bir müttefikin yardımları teknik olarak bunu sağlardı.
Ey Amerikan Halkı!
Başkanınız ve onun etrafındaki askeri ve siyasi yetkililer, Afganistan’da halen savaşın dilini konuşuyorlar. Kendi kişisel çıkarları uğruna, kasıtlı olarak sahte istatistikler yayınlıyor, hem sizleri hem de bütün dünyayı gözlerinize toprak atarak kör ediyorlar. İçinde bulunduğumuz çağın gerçekliği olarak, silah ve güç kullanmanın yerini artık barışçıl diyalog almıştır ve ilaveten, savaşlar yalanlarla kazanılamaz.
Sadece geçtiğimiz Ekim ayında –Trump’ın yeni stratejisi çerçevesinde— Amerikan kuvvetleri yeni getirdikleri bütün güçlerini kullanarak 751 hava saldırısı icra etti. Generallerinize şu soruyu yöneltin; böylesine büyük oranda güç kullanmanıza rağmen Taliban’dan bir karış toprak alabildiniz mi yoksa Taliban eskiden daha da güçlü bir hale mi geldi?
Eğer Başkan Trump’ın ve etrafındaki savaş çığırtkanı danışmanlarının ne denli tecrübesiz politikalar ürettiğini anlamak isterseniz, hükümet tarafından en son olarak verilen İsrail’deki Amerikan Büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşıma kararına bakınız. Bu kararın Amerika’yı 128 ülkenin muhalefeti ile karşı karşıya bıraktığını hatırlayınız.
Gerçekten de sizler gibi medeni bir topluluğun, uluslararası camianın kahir ekseriyetinin muhalefetine maruz kalması utanç verici bir manzaradır. Dünya devletlerinin büyük çoğunluğunun Amerika’nın karşısına dikilmesinin tek sebebi yetkililerinizin halen izlemekte ısrar ettiği güç politikalarıdır.
İslam Emirliği, Amerika’dan en başından beridir kendisi ile olan sorunlarını konuşarak ve diyalog kurarak çözmesini istemiştir. Güç kullanmak her zaman mukavemet ile cevap bulur ve sizler de artık Amerika’nın Afganistan’a karşı olan saldırgan tavrının acı sonuçlarının farkına vardınız. Güç kullanma politikası bir yüz sene daha devam ettirilse ve yüz yeni strateji geliştirilip uygulansa da bütün bunların sonuçları da Trump’ın yeni stratejisinin son 6 ayda kazandırdıkları ile aynı olacaktır.
Bizler halen Amerikan halkının, İslam Emirliği’nin –halkının temsilcisi olarak– bütün taraflarla olan sorunlarını sağlıklı siyaset ve diyalog yoluyla çözebilme yetisine sahip olduğunu anlaması için çok geç olmadığına inanmaktayız. Gereksiz yere güç kullanılması duruma yeni boyutlar kazandırarak hali hazırdaki mevcut problemleri daha da karmaşık hale getirecek ve iş en sonunda kontrol altına alınması imkansız bir hale gelecektir. İslam Emirliği safi güç kullanılarak boyun eğdirilmesi imkansız olan, güçlü köklere sahip bölgesel bir güçtür. Diyalog seçenekleri ise henüz denenip ne tür sonuçlar vereceği tecrübe edilmemiştir. Amerikan halkı şunu anlamalıdır ki, İslam Emirliği sorumluluğunun farkındadır ve meselelere barışçıl çözümler getirilmesi noktasında yapıcı bir rol oynayabilir. Bu asla yorulduğumuz veya kararlılığımızın azaldığı anlamına gelemez. Güç kullanmadan önce mantığa bir şans verilmesi bizim izlemekte olduğumuz bir politikadır. Mantık ile elde edilmesi mümkün kazanımlar, güç kullanılmasında ısrar edilmeye kurban edilmemelidir. Sizleri yani Amerikan halkını bu gerçekler hakkında bilgilendirmek, İslam Emirliği’nin ahlaki bir yükümlülüğüdür.
Şunu belirtmeliyiz ki, Afganistan İslam Emirliği, vatanımızın bağımsızlığı adına meşru yollara gayret sarf etmiştir. Bütün dış işgalcilerden arındırılmış bağımsız bir devlete sahip olmak bizlerin doğal ve insani bir hakkıdır. Vatanımızın özgürlüğü için çalışmak ve halkımızın inancının (itikadının) gerektirdiği üzere İslami bir sistem kurmak, dünya üzerindeki hiçbir kanun tarafından terörizm olarak adlandırılamaz. Şunu tekrar etmekte fayda var ki, başka bir ülkede yıkıcı bir rol oynamak gibi bir amacımız yoktur. Geçtiğimiz 17 sene ispat etmiştir ki, bizler başka bir ülkeye karışmak niyetinde de değiliz. Aynı şekilde kimsenin Afgan topraklarını diğer ülkelere karşı kullanmasına da müsaade etmeyeceğiz. Bizler seçtiğimiz için değil, zorla sokulduğumuz için bu savaşı vermekteyiz. Bizler Afgan meselesini barışçıl diyaloglar aracılığı ile çözmeyi tercih ederiz. Amerika işgali derhal sonlandırmalı ve halkımızın inançları ile bağdaşan bir yönetim kurma hakkımız dahil bütün meşru haklarımızı kabul etmelidir. Bağımsızlığımızı kazandıktan sonra, komşularımız dahil bütün dünya ülkeleri ile olumlu ve yapıcı ilişkiler içinde olmak isteriz. Uluslararası camianın, ülkemizin yeniden inşası için uzatacağı yardım elini geri çevirmeyeceğiz. Hem bölge hem de dünya barışı ve istikrarı adına yararlı bir rol oynamak isteriz. Halkımıza yüksek standartlarda eğitim ve iş imkanları sağlamak isteriz. Her çocuk, kadın ve erkeğin yasal ve insani haklarına sahip çıkacağımızı, gençlerimizi uyuşturucudan diğer tüm ahlaki bozukluklardan koruyacağımızı, her bireye iş imkanı sağlayarak memleketlerini terk etmelerinin veya başka bir ülkeye göç etmelerinin önüne geçeceğimizi garanti ederiz.
Özet olarak, Afganistan’daki savaşı sürdürmek için ısrar edilmesi ve Amerikan askeri varlığının devam ettirilmesi ne Amerika ne de bir başkası için yararlıdır. Hatta tam tersi olarak, tüm dünyanın istikrarını tehlikeye atmaktadır. Bu su götürmez gerçekleri kabul etmeyen tek taraf sizin kibirli yetkililerinizdir. Özelde Afganlar, genelde de bütün dünya ile barışçıl diyaloglar kurmak istiyorsanız, Başkanınızın ve savaş çığırtkanı milletvekilleri ile Pentagon yetkililerinin durumun gerçekliğini anlamasını sağlayın ve onları Afganistan ile alakalı mantıklı bir politika izlemeye zorlayın!
Bu halkınızın, Afganların ve dahi bütün dünyanın istikrarı için atılacak en yapıcı adım olacaktır.
Bizim üzerimizdeki tek mükellefiyet mesajı size ulaştırmaktır!
Afganistan İslam Emirliği
28/05/1439 Hicri (Ay)
25/11/1398 Hicri (Güneş)
14/02/2018 (Miladi)