Taliban, ABD'nin Afganistan'dan çekilmeyi taahhüt ettiği 1 Mayıs tarihinin geçmesiyle Afganistan genelinde kapsamlı bir askeri harekata başladı.
Söz konusu askeri hamlenin 2 ayı geride kalırken, sahada dengeler bölge uzmanlarının beklentisinden daha büyük bir şekilde değişti.
Afganistan'da geleceğe yönelik tahminlerde bulunmadan önce, 2 ayını geride bırakan bu askeri hamlenin de siyasi ve askeri yönden kısa bir değerlendirmesinin yapılması gerekiyor.
Adı konmamış bir bahar saldırısı
Taliban, 2007-2019 arası dönemde her yıl yeni bir bahar saldırısı ilan ederek, farklı isimler altında operasyonlar düzenliyordu. Son ilan edilen bahar saldırısı ise 2019 yılı baharında başlayan "Fetih" isimli saldırılar olmuştu.
Barış sürecinin ilerlemesi ve 29 Şubat 2020 tarihinde ABD ile Doha Anlaşması'nın imzalanmasıyla Taliban farklı bir bahar saldırısı ilan etmedi. Saldırılar, Şubat 2020-Mayıs 2021 arası dönemde ciddi derecede azaltılırken, düzenlenen bazı saldırılarda da "Fetih" operasyonu ismi kullanılmaya devam edildi.
1 Mayıs 2021'den itibaren ise Taliban, adı konmamış yeni bir bahar saldırısına başladı. Söz konusu saldırıların siyasi ve askeri altyapısının bir süredir planlandığı ve tüm illerde hazırlıklar yapıldığı düşünülüyor.
Bu saldırılarda, Doha Anlaşması gereği ülkeden çekilme sürecinde olan yabancı güçler hedef alınmazken, ABD destekli hükümet birlikleri ve hükümet bağlantılı milis gruplar hedefteydi. Özellikle il ve ilçe merkezleri, bunun yanı sıra büyük askeri üs ve karakollar hedef alındı.
Gerilla stratejisinin klasik bir örneği
Taliban'ın saldırıları, Afganistan'da alışılmış gerilla stratejisinin klasik bir örneği niteliğindeydi.
Özellikle geniş kırsal alanları temel alan klasik gerilla stratejisi temelinde Taliban, Kabil hükümetini oldukça zor durumda bıraktı.
Afganistan'da nüfusun yalnızca yüzde 23'ü şehirlerde yaşıyor, bu doğrultuda birçok ilçe merkezinde dahi halen kırsal nitelikteki yerleşim tarzının var olduğunu söylemek gerekiyor.
İzole alanlardaki karakollar hedefte
Taliban, geri dönüşünü büyük ölçüde tamamladığı 2007 yılından bu yana, bu klasik gerilla stratejisini sürdürüyor. Bu kapsamda daha yumuşak hedefler, geniş kırsal bölgeler, izole alanlardaki karakollar ilk olarak hedefleniyor. Böylece hükümet güçleri, büyük kırsal bölgeleri tamamen terk ederek, merkezi bölgelere çekilmeye zorlanıyor.
Hükümet güçleri savunulması daha kolay merkezi bölgelere çekildikçe Taliban, kırsal hakimiyetini artırarak, bu sefer de orta büyüklükteki yerleşim ve üsleri hedefliyor. Bu şekilde hükümet güçlerinin elindeki askeri merkezler sürekli tacizlerle hedef alınıyor. Zamanla tamamen şehirleşmiş bölgelere ve büyük askeri üslere çekilmek zorunda kalan hükümet güçleri, kırsalı elinde tutamadığı için, bu büyük merkezlerde de kolayca hedef alınıyor. Böylece hükümet, elinde sadece büyük şehirler kalacak, hatta büyük şehirleri de yitirecek şekilde geri çekilmek durumunda kalıyor.
Gerilla savaşı tarihine geçecek bir süreç
Taliban bugün son iki aşamaya gelmiş halde. Büyük karakol ve ilçe merkezlerinde yüzlerce hükümet mensubu Taliban'a teslim olurken, birçok büyük şehir de hareket tarafından kuşatılmış halde. Bu, Taliban'ın 2007 yılından bu yana yürüttüğü gerilla temelli askeri stratejinin sürekli olarak sürdürülmesi sonucunda ortaya çıkmış bir durum. Yazılı bir teorisi ortada olmasa da, Afganistan'da pratik açıdan dünya gerilla savaşı tarihine geçecek bir askeri süreç yaşanıyor.
Hareket aynı zamanda sosyal medya, yerel medya ve radyolar üzerinden de geniş çaplı bir propaganda faaliyeti yürütüyor. Askeri stratejiye ek olarak gerçekleşen bu süreç temelinde hükümet güçleri teslim olmaya teşvik edilirken, Taliban'ın Afganistan için tek alternatif olduğu vurgusu öne sürülüyor. Binlerce hükümet personelinin son iki ayda Taliban'a teslim olduğu gerçeği, söz konusu propagandanın Taliban açısından meyvelerini verdiği şeklinde yorumlanabilir.
Taliban saldırılarının seyri
Taliban'ın saldırılarının siyasi ve askeri altyapısını inceledikten sonra, sahadaki pratik yansımalarına da göz atmak gerekiyor.
Hareket, birçok dinamik üzerine bina ettiği söz konusu saldırılarda, daha çok yeni bölgeleri kontrol altına alma yönünde bir taktik izledi. Bu kapsamda, zaten Taliban'ın ciddi etkinliği olan il ve ilçelerden ziyade, hareket kendisinin daha az etkin olduğu illerde ilerlemeye başladı.
Olası bir "Kuzey İttifakı" benzeri bir direnişinin gerçekleşebileceği kaleleri hedefleyen Taliban, hükümet güçlerinin etkin olduğu bölgelerdeki ilerleyişine devam etti. Tahar, Badahşan, Saripul, Cevzcan, Herat, Baglan, Gor gibi illerde Taliban saldırıları hız kazandı. Bu iller, Taliban'a karşı milis grupların ve hükümetin merkez edinebileceği düşünülen illerdi. Ancak Taliban'ın, ilerlemeye bu illerden başlamasıyla, söz konusu olası direniş ihtimalleri de zayıflamış, hükümetin alanı daralmış oldu.
Özellikle Tahar, Baglan ve Cevzcan illerindeki ilerleyiş sonucunda, Taliban kendisine karşı en şiddetli direnişi göstermesi beklenen Cünbiş-i Milli ve Cemiyet-i İslami milislerine önemli bir darbe vurdu. Ayrıca Baglan, Gor, Daykundi, Gazni ve Vardak illerindeki ilerleyişlerle, ülkenin merkezindeki İran destekli Hazara grupların potansiyel hareket alanları da daraltılmış oldu.
Taliban'ın ciddi güç sahibi olduğu Gazni, Kandahar, Hilmend, Ferah, Kunduz, Faryab, Badgis, Uruzgan gibi birçok ilde de ilçe merkezleri ele geçirildi, birçok ilçe merkezi, şehir ve askeri üs tamamen kuşatıldı. Taliban'ın askeri hamlesinin kuzey ekseninde istediği ilerlemeyi sağladıktan sonra, güney ve doğu bölgelerde de harekete geçmesi bekleniyor.
Tüm bunlara ek olarak Taliban, sınır geçişleri ve otoyolların kontrolüne ve büyük şehirlerin kuşatılmasına da ayrı bir ehemmiyet verdi. Afganistan'ı Tacikistan ve Türkmenistan'a bağlayan sınır kapıları ele geçirildi. Özbekistan kapısına da yaklaşıldı. Ayrıca Kabil-Kandahar, Kandahar-Herat, Kabil-Kunduz, Kabil-Mezar-ı Şerif gibi birçok temel otoyolda da Taliban etkin hale geldi. Taliban'ın Kabil, Herat, Mezar-ı Şerif, Kandahar gibi birçok büyük şehre giden yolları kestiği, bu şehirleri kuşatma altına almaya çalıştığı de göze çarptı.
Afganistan genelinde bulunan yaklaşık 400 ilçeden 140'a yakın ilçe merkezi Taliban eline geçerken, bunların çok azı Kabil hükümetince geri alınabildi.
Afganistan'da yakın gelecek
Yabancı güçler büyük ölçüde ülkeyi terk etmiş durumda. ABD ordusu da 2 Temmuz tarihinde Afganistan'daki en büyük askeri üssü olan Bagram'ı tamamen terk etti. Türkiye'nin veya başka tarafların ülkeye müdahil olmasına dair ayrıntılar ise henüz belirsizliğini koruyor.
Yabancı güçlerin tamamen çekilmesine yaklaşıldıkça, Taliban saldırılarının ivmesinin daha da artacağı söylenebilir. Bu kapsamda Taliban artık bazı il merkezlerini de kontrol altına alma yönünde bir eğilime girebilir. Ancak hareket bunun için henüz erken olduğunu düşünerek bundan geri de durabilir.
Yine de ülkede yalnızca Kabil, Bamyan, Daykundi, Pençşir ve Bagram il merkezlerinde Taliban'ın dolaylı veya doğrudan bir askeri etkisi hissedilmiyor. Bu merkezler haricinde ülke genelindeki 29 il merkezi, Taliban'ın doğrudan veya dolaylı etkisi altında.
Taliban'ın, merkezlerini etki altına aldığı iller maviyle gösteriliyor
Taliban ilerleyen süreçte Kandahar, Leşkergah, Ferah, Kale-i Nev, Meymene, Saripul, Mezar-ı Şerif, Kunduz, Talukan, Feyzabad, Pul-i Humri, Tarinkot, Gazni, Kalat, Meydanşehr, Pul-i Alem gibi birçok şehri kontrol altına alabilir.
Belirsizliğin oldukça fazla olduğu ve dış aktörlerin hamlelerinin beklenildiği ülkede, yakın gelecekte artan Taliban etkinliğinin nasıl bir noktaya varacağını söylemek için erken olsa da, hareketin gücünü artıracağını söylemek zor değil.