Çin'in 2014 yılında Ramazan ayı süresince uyguladığı kısıtlamalar o tarihte Doğu Türkistan halkını protestolar yapmaya itti.
Uygur Türkü bir ailenin Çin polisince öldürülmesi de Doğu Türkistanlıları Çin'e karşı harekete geçmeye teşvik eden nedenlerden biriydi.
Yerel kaynakların aktardığına göre Çin güçlerinin Ramazan ayı boyunca Uygur Türklerinin yaşadığı bölgelere baskınlar tertip ederek evleri tek tek aradığı biliniyordu. Polisin Kaşgar vilayetinin Yarkent bölgesinde bulunan İlişku kasabasında bir eve baskın gerçekleştirdiği sırada başörtüsü giyen kadınlara arama yapması, aile bireylerini öfkelendirmiş ve taraflar arasında arbede yaşanmıştı. Polis aralarında bir çocuk ve bir yaşlının da bulunduğu aile bireylerini öldürmüştü.
Bu olayların ardından Yarkent bölgesinde toplanan yüzlerce Doğu Türkistanlı 28 Temmuz 2014 tarihinde Pekin yönetiminin İslam dininin buyruklarına karşı aldığı önlemleri, Uygur Türklerine karşı gerçekleştirilen eylemleri ve Çin ile bağlantılı Uygur yetkilileri protesto etti.
Çin polisi ise Ramazan bayramının ilk gününde eylemlere katılan Doğu Türkistanlılara müdahalede bulunarak, kalabalığa silahlarla ve Yarkent'in çeşitli bölgelerinde ağır bombardıman düzenleyerek karşılık verdi.
Polisin eylemcilere karşı müdahalesi sonrası taraflar arasında çatışmalar baş gösterdi.
Çin'de faaliyet gösteren Xinhua haber ajansında yayımlanan bir haberde, "terörle mücadele faaliyetleri" kapsamında müdahale edilen kalabalıktan onlarca Uygur'un yaşamını yitirdiği ifadesi yer aldı.
Sürgündeki Uygur diasporasıysa, Çin ordusunun 28-31 Temmuz tarihleri arasında Yarkent ilçesindeki İlişku kasabasını ağır bombardıman altına tutması sonucunda binlerce Uygur Türkü'nün öldüğünü, bu sayının 2 binleri aştığını savunuyor.
Çin güçlerinin bölgeyi bombardımana tutması neticesinde üç yerleşim yerinin tamamen yok olduğu ve gösterilere karışan binlerce Uygur Türkü'nün de gözaltına alındığı edinilen bilgiler arasında.
Pekin yönetimine bağlı ordunun söz konusu bölgedeki emellerinin ayrıntılarını bir mektupla dünya basınına sızdırmaya çalışan Yarkentli Uygur Türkü Ebubekir Rahim'in ise 6 Ağustos 2014'te tutuklanarak hapse atıldığı biliniyor.
"Çin ordusu 4 köyü haritadan sildi"
Türkiye’de yaşayan Doğu Türkistanlı aktivist, Doğu Türkistan İnsan Hakları İzleme Derneği Genel Sekreteri Nureddin İzbasar, Yarkent Katliamı’nda yaşanan acıların bir tanığı olarak gerçekleşen insan hakları ihlallerini ve durumu şu cümleler ile anlatmıştı:
“O dönemde, Doğu Türkistan’ın genelinde yaşanan baskılar neticesinde, Yarkent ve İlişku’da da olaylar çıktı. Bu olayları tetkileyen hadiselerden bazıları, Çinli bir sarhoşun, Doğu Türkistanlı bir aileye çarpması sonrası yaşanan trafik kazasında ailenin bebeğinin ölmesi hadisesidir. Bu olayda, Çinli sarhoşa ceza dahi verilmezken, olaya tepki gösteren Uygur Türkleri gözaltına alındı. Başka bir olayda ise, 18 Temmuz 2014’te Çinli görevliler ev ev gezerek daha önce bahsettiğim başörtüsü yasağına yönelik baskınlar düzenliyor. Baskınlardan birinde, başörtülü birisinin evi açması sonucu, evin yaşlı dedesinin mukavemet göstermesi sonucu, Çinli polis ölüyor. Olaydan sonra, Çin polisi evdeki küçük çocuk dahil herkesi öldürüyor. Ve en vahimi de, Ramazan ayının son günü olan 28 Temmuz 2020 tarihinde, Beşkent isimli köyde teravih namazı sonrası, başörtüsü yasağına uymayan onlarca kadın gözaltına alınıyor. Müslüman Uygur Türklerinin “Bu bizim dinimizin gereği, mahremimize el uzatıyorsunuz” şeklindeki itirazları sonuçsuz kalıyor. Olay arbedeye dönüşüyor ve çatışmalar ortaya çıkıyor. Bu olayların Yarkent’in genelinde duyulması. Halkı, kısmi bir ayaklanmaya teşvik ediyor. Bu olaya Doğu Türkistanlılar yoğun bir şekilde destek oluyor. Çatışmalar ağır bir şekilde devam ediyor. Ancak, Çinlilerin elinde tüm teçhizatlar varken, Doğu Türkistanlılar çiftçilik eşyaları ile karşılık verebiliyorlar. Bunun üzerine Çin, çok sert bir şekilde müdahale ediyor. Havadan ve karadan bölgeyi ablukaya alan Çin ordusu, çok sert müdahaleler yapıyor. Çin, kendisine mukavemet gösteren 4 adet köyü adeta haritadan siliyor. Orada en az iki bin insanın ölümüne neden oluyor ve en az 50 bin insanın tutuklandığını biliyoruz.”
Kaynak: Mepa News, Kırım Haber Ajansı