Pakistan devleti ve ordusunun ülkedeki medreselere yönelik verdiği savaşın en büyük örneği olarak bilinen Lal Mescidi baskını 2007 yılının Temmuz ayında Pervez Müşerref'in emriyle başlatıldı.
Medrese baskınında çok sayıda kız ve erkek öğrenci Pakistan ordusu tarafından açılan ateş neticesinde hayatını kaybetmişti.
ABD ile sıkı ilişkiler içerisinde bulunan Pakistan yönetiminin katliamı hafızalara kazınacaktı.
Katliama giden süreç
Başkent İslamabad'daki Lal Mescid ve bitişiğindeki Diyobendi medreseleri, bir süredir Pakistan yönetiminin "ABD ile ittifakına ve İslam karşıtı uygulamalarına" tepkinin merkezi haline gelmiş durumdaydı.
Sovyetler Birliği'ne karşı savaş sırasında da Afganistan'a savaşmaya gidenlerin uğrak yerlerinden olan cami, devam eden yıllarda da kimliğini korudu.
İlerleyen süreçte Pakistan devletinin ABD ile sıkı ilişkilere sahip olması ve bu durumun ülkedeki İslami çevrelerce eleştirilmesi büyük bir kırılmaya yol açacaktı. Lal Mescid de bu kırılmadan etkilenecekti.
1998 yılında mescidin ve çevresindeki medreselerin kurucusu Mevlana Muhammed Abdullah Gazi, faili meçhul bir suikastla öldürüldü. Bu, bölgedeki gerilimi daha da artırdı. Özellikle 2001 yılından sonra Pakistan yönetiminin ABD'nin "teröre karşı savaş" ilanına desteği ve ABD safında yer alması, tansiyonu yükseltecekti.
2006-2007 yılında Lal Mescid'in ve öğrencilerin bölgedeki İslam karşıtı uygulamaları fiilen düzeltmeye yönelik hareketlerinin ardından, Müşerref yönetimi katliama girişecekti.
Lal Mescid Katliamı
Lal Mescid'in "Pakistan idaresine karşı faaliyetleri" ve yaşanan gerginlik, nihayetinde Müşerref'in Pakistanı'na bağlı güçlerin medreseyi kuşatmasına yol açtı.
3 Temmuz 2007 tarihinde yaklaşık 6 bin Pakistan askeri, Lal Mescid'i ve çevresindeki medreseleri tamamen kuşattı. Kuşatılan yerler arasında, dünyanın kadınlar için kurulmuş en büyük eğitim merkezlerinden olan Camia Hafsa da yer alıyordu. Kuşatma esnasında medresede 6 binden fazla kadın öğrenci eğitim görmekteydi.
Bir haftadan uzun süren çatışmalarda Pakistan ordusu, medreseye karşı hafif ve ağır silahlarla patlayıcılar kullandı. Medresenin dış duvarları yıkıldıktan sonra, nihai baskın 10 Temmuz tarihinde başladı.
Saldırı altındaki Lal Mescid
Pakistan askerleri, hafif şekilde silahlanmış öğrencilerle çatışarak Lal Mescid kompleksini ele geçirdi. Kadın ve erkek medrese öğrencileri Pakistan askerlerine karşı direnmiş olsa da, ağır silahlı ordu güçleri karşısında tutunamadı.
Kuşatmada, aralarında kadınların da olduğu yüzlerce öğrenci yaşamını yitirdi, çok sayıda öğrenci tutuklandı ve kayboldu. Lal Mescid ise büyük oranda yıkıldı.
Lal Mescid'de yaşananlar, Pakistan'ın İslam toplumunda, özellikle kabile kuşağındaki cihat yanlılarında büyük bir tepkiye yol açtı.
3 Temmuz 2007, medrese talebeleri baskında yaralanan bir kız çocuğunu taşıyor
Lal Mescidi Kuşatması'nın ardından kabile bölgelerinde Pakistan ordusuna yönelik saldırılar şiddetlendi. Özellikle artan canlı bomba saldırılarında ağır kayıplar yaşayan Pakistan ordusu da kabile bölgelerinde daha geniş kapsamlı operasyonlar düzenlemeye başladı.
Bölgedeki süreç zamanla, kabile bölgesini tamamıyla içine alan bir çatışma ortamına dönüşecekti.
Aradan geçen yıllara rağmen bugün Lal Mescid ve medreselerinde eğitim devam ediyor. Medrese talebelerinin cihat yanlısı gruplara desteğinin de sürdüğü ifade ediliyor.
Pakistan'ın medreselerle savaşı
Pakistan'da resmi olarak kayıtlı 20 binin üzerinde medrese bulunuyor. Buna ek olarak binlerce kayıtsız medrese bulunduğu da biliniyor. Bazı medreseler geniş yapı komplekslerinden oluşurken bazıları sadece tek bir odadan meydana geliyor.
Pakistan'ın medreselerle verdiği savaşın en büyük örneği, 2007 yılında Lal Mescid'e yönelik saldırıydı. Lal Mescid saldırısı, ülkede hafızalarda hiçbir zaman tazeliğini yitirmeyecek şekilde yer etmiş bulunuyor.
Milyonlarca medrese öğrencisinin bulunduğu Pakistan'da güvenlik servisleri ve istihbarat bu medreselerde üzerinde sıkı bir gözleme sahip. Pakistan, medreseleri kontrol altına almaya çalışsa da yakın bir gelecekte bunun mümkün olmayacağı düşünülüyor. Bölgedeki birçok medrese, devletin alacağı önlemlerden etkilenmeyecek derecede köklü bir yapı teşkil ediyor.
Kaynak: Mepa News