Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, TBMM Genel Kurulu’ndaki konuşmasında 15 Temmuz darbe girişiminin örgütlenmesinin ABD tarafından 1950'li yıllarda başlatılan 'Yeşil Kuşak Ülkeler Projesi'nin bir sonucu olduğunu söyledi.
Baş "Demokrasiden bolca söz edilen böyle bir günde dahi grubu olmayan bir partinin temsilcisi olarak maruz kaldığımız ayrımcılığı ve söz hakkımızın üç dakikayla sınırlandırılmasını bir kez daha halkımızın takdirine sunuyoruz" diye konuştu.
TİP Genel Başkanı, “ABD emperyalizmi tarafından örgütlenmiş karşıdevrimci bir örgütün darbe girişiminde yaşamını kaybeden tüm yurttaşlarımızı saygıyla anıyorum” dedi:
"Aramızda bulunan herkes biliyor fakat hiç kimse dile getirmek istemiyor. Bu hain örgütün ilk teşkilatlanması komünizmle mücadele dernekleri adı altında gerçekleştirilmiştir. Bu, önemsiz bir şey değildir. (…) Doğrudan Amerika Birleşik Devletleri'nin Yeşil Kuşak Ülkeler Projesi'nin bir ayağıdır. Bunu neden söylüyorum? Elli yıldır bu örgüte karşı kesintisiz mücadele eden bir geleneğin temsilcisi olarak burada konuşuyorum, bir övünme vesilesi filan değil. Komünistlerin söylediklerinin dikkate alınması gerektiği çok açıktır Fetullah Gülen'le mücadele edilecekse…"
“Trump ile el sıkışıp Gülen ile mücadele edilemez”
TİP Genel Başkanı Baş, FETÖ’nün yaklaşık yarım asırdır var olduğunu, örgütün 12 Eylül askeri cuntası sonrası büyüyüp geliştiğini, Gülen ile mücadele için emperyalizm karşıtı bir tutum takınılması gerektiğini söyledi:
"Elli yıla aşkın bir süredir bu örgütün bu topraklarda bir şer faaliyeti devam ediyor. Fakat öyle "uluslararası güçler" "malum çevreler" diyerek bu örgütle mücadele edilmez, adını koyacağız. Bu örgütü besleyen, büyüten, arkasında duran Amerika Birleşik Devletleri emperyalizmidir. Emperyalizme karşı tam bağımsızlıkçı bir tutum almadan, bunu söylemeye bile cesaret etmeden ya da Trump'la el sıkışarak Fetullah'la mücadele edilmez. (…) Maalesef devr-i iktidarınızda iktidar ortağı olmuş, “ne istedilerse verilmiş” ve devlette tepeden tırnağa hâkim hâle gelmiştir. Bu gerçeklere göz kapatarak bu hesaplaşmayı gerçekleştirmemiz mümkün değil. Madem bu gerçekler hepimizin gözleri önünde yaşandı; bu çeteyi devlet içine yerleştiren, önünü açan, bu çetenin hedef hâline getirdiği gençleri, siyasileri, bürokratları tasfiye eden, yargılatan ve tutuklanmasını sağlayan herkes mutlaka hesap vermelidir. "